Yavuz Çetin denilince iki şey gelir aklıma. Biri, “İstanbul’a Ait” parçası, o ayrı bir hikaye. Sonra belki yazarım.
Diğeri de bu videodur, ara sıra aklıma gelir, açar izlerim. İyi müziğe nasıl ulaşırız diye yırtındığımız zamanlardan, Eko TV ve Güven abinin program yaptığı dönem. Muhtemelen kameraman yok, kameralar sabitlenmiş, rejiden bir yakına bir uzağa geçiliyor. Yavuz Çetin, elinden geldiğince göz temasına giriyor, ama sorsalar boşluğa bakmak ister gibi.
Şu çok ilginç: Ölüm söz konusu olunca, sınırsız sandığımız gökyüzü ve evren daralıyor, hepi topu bir evden ibaret kalıyor. Böyle olunca da “Bu kadar dar bir alanda, en iyi ne yapılabilir? Görüp göreceğimiz ne olabilir?” diye düşünmekten başka bir şey gelmiyor akla. İlginç ve aslında bu dar alanda bir şekilde bulunmuş olmanın en güzel yanı da, birilerinin çıkıp sıkı ve sağlam şeyler üretmesi, başka bir deyişle bu kuru ve renksiz alanı anlamlandırması. Yavuz Çetin bunlardan birisi sadece. Ölüm akla gelince küçülüp cebe girecek kadar daralan ve daraltan bu var olma alanında, birazdan iki duvar arasında püre olacak gibi hissetsek bile, “İyi ki gelmişim de ona ve şarkılarına şahit olmuşum” dedirtenlerden…
Bu, intihar etmiş bir müzisyeni sırf intihar ettiği için yüceltme yazısı değil. Hep tekrar etmek istediğimiz, bu dünyada üretmekten başka mutluluk ve tatmin getirecek hiçbir şey olmadığını hatırlama ve bunu, sınırlı hayatı içerisinde en zirvede gerçekleştirmiş bir gitaristi özleme ve hatırlatma yazısı..
Bir de işte, bu videonun son dakikalarındaki samimiyet var. Nostaljik bir özlemden ötesini veriyor; özlenmiş samimiyetten, bıkılmış yapaylıktan, haksız kayıplardan, üretim getiren mutsuzluktan fazlasını…
“O zaman ben sandalyemi alıp çekileyim üstad”
“Ben de mikrofonlarımı ayarlayayım.”
“Çay falan içer misin sormadım ama…?”
“Yok, çay içtim ben biraz önce…”
Bedel, sadece var olmak için değil; bazen iyi bir yok oluş için de veriliyor.
**
Ayrıca bknz:
1987, Ankara.
Türk Dili ve Edebiyatı lisansı, Yeni Türk Edebiyatı yüksek lisansı…
KalemKahveKlavye’nin kurucusu.
Evli ve iki kedi babası…
Bazı kitaplar yazdı: Kadran Kadraj (2015), Kaosun Kalbi (2020), Yeraltı Kütüphanesi (2020), Gecenin Kıyısından Gelen Suratsız ve Yaşlı Kuzgun: Edgar Allan Poe (2020)