Ferhan Şensoy’un Ortaoyuncular
Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı Kedittin Direniş üzerine bir Çağla Özden incelemesi.
Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı Kedittin Direniş üzerine bir Çağla Özden incelemesi.
Beyoğlu’nda
doğdum.
doğdum.
Ne
annemi, ne babamı, ne de kardeşlerimi doğru düzgün hatırlıyorum.
annemi, ne babamı, ne de kardeşlerimi doğru düzgün hatırlıyorum.
Kendime
yeni yeni geldiğim zamanlarda bir gün, etrafta çığlık çığlığa bağırıp kaçışan
insanların tam ortasında kaldım. Nereye gideceklerini bilemez halde “birilerinden”
kaçıyorlardı. Ve o “birileri” bana da korkutucu gelmeye başlamıştı; çünkü
sağımda solumda devrilen, yaralanan, yerlerde sürüklenen insanlar vardı. İyi insanlar
bunlara neden olmazdı.
yeni yeni geldiğim zamanlarda bir gün, etrafta çığlık çığlığa bağırıp kaçışan
insanların tam ortasında kaldım. Nereye gideceklerini bilemez halde “birilerinden”
kaçıyorlardı. Ve o “birileri” bana da korkutucu gelmeye başlamıştı; çünkü
sağımda solumda devrilen, yaralanan, yerlerde sürüklenen insanlar vardı. İyi insanlar
bunlara neden olmazdı.
Bense tam olarak daha insanlara alışamamışken, insanları
iyi ya da kötü olarak sınıflandırmak için çok küçüktüm. Çatışma ortasında
kalmak için çok küçüktüm. Ve atılan biber gazının etkisiyle gözlerim kapanmış
halde yarı baygın kalakaldığımda, kendimi kurtarmak için çok küçüktüm.
iyi ya da kötü olarak sınıflandırmak için çok küçüktüm. Çatışma ortasında
kalmak için çok küçüktüm. Ve atılan biber gazının etkisiyle gözlerim kapanmış
halde yarı baygın kalakaldığımda, kendimi kurtarmak için çok küçüktüm.
Birileri
beni bu hale getirirken, başka birileri beni ölmek üzereyken kurtardı. Beni tedavi
ettirip, yanlarına aldı. Bana bir ev verdiler. “Canımın istediğinde
dönebileceğim” değil, içinden hiç çıkmak istemeyeceğim türden bir ev.
beni bu hale getirirken, başka birileri beni ölmek üzereyken kurtardı. Beni tedavi
ettirip, yanlarına aldı. Bana bir ev verdiler. “Canımın istediğinde
dönebileceğim” değil, içinden hiç çıkmak istemeyeceğim türden bir ev.
Bu
evde birçok kişi, kadınlı erkekli, yüksek sesli, bol kahkahalı günler
geçiriyorlar. Sık sık başka insanları kırmızı kadife koltuklara oturtup,
karşılarında başka başka hikayeler anlatıyorlar. Kuru kuru da değil hani,
sadece sesleriyle değil, vücutlarıyla, duruşlarıyla, bakışlarıyla bir sürü
şeyden bahsediyorlar. Yaptıkları şeyin adı “tiyatro” imiş, ben de tiyatronun
bir ferdi sayılırım.
evde birçok kişi, kadınlı erkekli, yüksek sesli, bol kahkahalı günler
geçiriyorlar. Sık sık başka insanları kırmızı kadife koltuklara oturtup,
karşılarında başka başka hikayeler anlatıyorlar. Kuru kuru da değil hani,
sadece sesleriyle değil, vücutlarıyla, duruşlarıyla, bakışlarıyla bir sürü
şeyden bahsediyorlar. Yaptıkları şeyin adı “tiyatro” imiş, ben de tiyatronun
bir ferdi sayılırım.
Beni
buldukları zaman Gezi Direnişi’nin
ortasındaymışım ve orada olan çoğu insandan çok daha şanslıymışım.
buldukları zaman Gezi Direnişi’nin
ortasındaymışım ve orada olan çoğu insandan çok daha şanslıymışım.
“Gezi
ne demek?” diye sordum ama ağzımdan sadece “Meov” diye saçma bir şey çıktı. Anladım:
Dilimiz farklı ama, anlatmak istediklerimiz aynı.
ne demek?” diye sordum ama ağzımdan sadece “Meov” diye saçma bir şey çıktı. Anladım:
Dilimiz farklı ama, anlatmak istediklerimiz aynı.
Tiyatronun sahibi ve benim yeni ev arkadaşım
Ferhan (ona adıyla seslenecek kadar samimiyim) azıcık asabi görünümlü, uzun
boylu bir adam. Bolca okur, çokça yazar, elinden geldiğince sahneden inmez. Beni götürdüğü turneler sayesinde kısa zamanda
çok şey öğrendim. Hem sahnede, hem de kendi aralarında bahsettikleri bir demet
mesele: parti, hükümet, Tayyip, muhalefet, vergi, Suriyeliler, türban, ayakkabı
kutuları, Bilal, krediler, ucube heykeller, sanat, kapitalizm, medya, kapanan
tiyatrolar, ödenekler, gençler ve elbette Gezi Direnişi.
Ferhan (ona adıyla seslenecek kadar samimiyim) azıcık asabi görünümlü, uzun
boylu bir adam. Bolca okur, çokça yazar, elinden geldiğince sahneden inmez. Beni götürdüğü turneler sayesinde kısa zamanda
çok şey öğrendim. Hem sahnede, hem de kendi aralarında bahsettikleri bir demet
mesele: parti, hükümet, Tayyip, muhalefet, vergi, Suriyeliler, türban, ayakkabı
kutuları, Bilal, krediler, ucube heykeller, sanat, kapitalizm, medya, kapanan
tiyatrolar, ödenekler, gençler ve elbette Gezi Direnişi.
Ferhan
“Gezi milattır” dedi, hem benim için, hem memleket için.
“Gezi milattır” dedi, hem benim için, hem memleket için.
Aydınlık’ta yazdığı yazılarını bir kitapta
topladı, sığ meseleleri uçsuz bucaksız bir öngörü ile anlattı. Hem çok şey
öğreten hem de öğretmekten adamakıllı kaçan bu yazıların yeni kışlasına “Kedittin Direniş” adını verdi. (Biz
aramızda anlaştık, sözleşmeye patimi bastım. Haklarımız eşittir. )
topladı, sığ meseleleri uçsuz bucaksız bir öngörü ile anlattı. Hem çok şey
öğreten hem de öğretmekten adamakıllı kaçan bu yazıların yeni kışlasına “Kedittin Direniş” adını verdi. (Biz
aramızda anlaştık, sözleşmeye patimi bastım. Haklarımız eşittir. )
Geçenlerde
üst sokaktaki yaşlı kedilerden biri “Benim büyükannemin zamanında tatlı tatlı
masallar anlatırmış, bizlerin hiç şansı yok. Ne masal kaldı ortada, ne de
masalcı… “ dedi.
üst sokaktaki yaşlı kedilerden biri “Benim büyükannemin zamanında tatlı tatlı
masallar anlatırmış, bizlerin hiç şansı yok. Ne masal kaldı ortada, ne de
masalcı… “ dedi.
Ama
ben biliyorum ki, seyircisi onu
alkışlarken dünyanın en güzel bakışıyla onlara bakan Ferhan Şensoy, bize ve
size kitabıyla gerçekleri anlatıyor.
ben biliyorum ki, seyircisi onu
alkışlarken dünyanın en güzel bakışıyla onlara bakan Ferhan Şensoy, bize ve
size kitabıyla gerçekleri anlatıyor.
Çünkü
milat bunu gerektirir; vakit, masal dinleme vakti değildir.
milat bunu gerektirir; vakit, masal dinleme vakti değildir.
**
1987, İstanbul doğumlu. Felsefeci, yaratıcı drama&tiyatro eğitmeni. Başta KalemKahveKlavye olmak üzere çeşitli mecralarda yazılar kaleme alıyor. İlk kitabı Aristoteles · Hayatı Bir Şölen Sofrası Gibi Bırakmalı Ne Susuz Ne de Sarhoş 2022’de Destek Yayınları’ndan çıktı. Evli ve iki kedi annesi.