Athica Yayınevi’nin dilimize kazandırdığı, çevirisini Eylem Yalaz’ın, editörlüğünü ise Zuhal Beleçoğlu’un üstlendiği Kitapyiyenler Kuzey Yokshire’de, kitap yiyerek hayatta kalan ve nesiller boyu gizli saklı bir hayat yaşamış olan bir grup insanın karanlık, büyülü ve şaşırtıcı hikâyesini, güçlü bir kadın başkahramanın merkezinden anlatıyor.
“Bir zamanlar bir prensestim, bilirsin.” Yansıması şüpheyle kaşlarını çattı. Okuduğu kitaplardaki prensesler güzel, narin varlıklardı: Neredeyse hiçbiri bir seksen boyunda, saçlarını kazıtan ve deri ceketler giyen bir katil değildi.”
Bir prensesin nasıl yaşayacağı, ne giyeceği, hayattan ne bekleyeceği çok uzun zamandır dilden dile anlatılmakta. Prensesler edilgen bir biçimde hayatlarının gidişâtına razı olan, kurtarıcı bir prens bekleyen, korunaklı şatolarından çıkmayan figürler olarak anlatı tarihinde yerlerini aldılar. Son yıllarda feminizm, kadın hakları ve kadını toplumsal yaşamına dair artan farkındalık, sanat alanında da kendini iyiden iyiye gösteriyor. Artık kadını daha öne çıkaran, güçlü kadın profillerini temsil eden sanat eserleri ilgi çekiyor. Edebiyat da bu güçlü rüzgarın etkisini görüyor, romanlarda da güçlü kadın karakterlere sıkça rastlıyoruz.
Kitabın yazarı Sunyi Dean, okuyuşunu romanını annesine ithaf ederek karşılıyor ve şöyle söylüyor: “Hayatı boyunca güçlü bir karakter olan anneme…”
Bu ithaf, yazarın sadece annesine dair duyguları için değil aynı zamanda kitabın baş karakteri Devon içinde güçlü bir referans… Çünkü Devon, tüm roman boyunca bizi azmi, dik duruşu, ne olursa olsun kendinden vazgeçmeyişi ile etkileyen çok güçlü bir kadın karakter. Sunyi Dean’ın yarattığı fantastik dünya içerisindeki kadına dair güçlü ve destekleyici bir bakış açısı var. Kendi mücadelesini veren ve kimseye eyvallah etmeyen Devon, ödediği bedellere ve yaşadığı zorluklara rağmen ayakta kalmayı başarıyor.
Devon Fairweather, kökleri çok eskiye dayanan ve münzevi bir yaşam tarzı benimseyen Kitapyiyiciler klanı olan Aile’nin tek kızı olarak dünyaya geliyor. Bu ailedeki kadınlar evlenmek ve çocuk yapmak üzerine yetiştiriliyor. Küçüklüğünden itibaren etrafı bir kadının, bir prensesin nasıl yaşaması gerektiği hakkında uyarılar ve inançlarla dolu olsa da Devon bakış açısının farklılığını merak dolu sorularıyla kendini gösteriyor. Erkek kardeşleri kahramanlık ve macera hikâyelerini yiyerek beslenirken, Devon da diğer tüm kitap yiyen kadınlar gibi, kendileri için özenle seçilmiş peri masalları, kadının sınırlarını belirlemesi, kendini koruması için anlatılan ibretlik hikâyelerle beslenerek büyüyor.
Yıllar sonra kızının doğumu ve hemen ardından ondan alınmasıyla büyük bir şok yaşayan Devon, içinde bulunduğu durumun karanlık gerçeğini fark ediyor. İkinci bebeği bir erkek ve insan zihnine açlık duyan Kitapyiyicilerin daha karanlık bir alt grubu olan bir Zihinyiyici olarak doğduğunda, Devon aynı hatayı yapmamaya yemin ediyor ve onunla birlikte kaçıyor.
Anne-oğulu bekleyen özgürlük, onlara dışarıdan göründüğü kadar toz pembe bir hayat sunmuyor. Devon ile oğlu Cai insanlar arasında yaşamaya çalışırken, hayatta kalmak için korkunç şeyler yapmak zorunda kalıyorlar. Burada aynı zamanda türünün özellikleriyle mücadele eden bir iç sesle de baş etmeye çalışan Devon, kendisini fedakarlık sınırlarını zorlayacak psikolojik bir savaşın içinde buluyor.
Yazar Sunyi Dean, hayal gücünün sınırlarını zorlarken aynı zamanda toplumsal kabullere dair eleştirisini bu çağdaş gotik romanın içinde okuyucuya benimsetmeyi başarıyor. İnsanın yaşadığı bir sorunun fantastik bir karakterin de başına geliyor olması hikâyeyle okur arasındaki bağı güçlendiriyor.
“Onun yetiştirilme tarzı, ona çoktan çizilmiş çizgiler boyunca düşünme izni veriyordu.”
Kitapyiyenler, ataerkilliğin, anneliğin, ailenin, kadın bedeniyle ilgili fikirlerin zihinlerimizde nasıl oluştuğunu ve hayatımızı türümüz ne olursa olsun -ister insan, ister bir roman kahramanı- nasıl etkilediğini güçlü imgeler, derin gözlemler ve metaforlarla anlatan, gotik atmosferiyle de bunu pekiştiren bir roman olarak türünün en ilgi çekici örneklerinden biri olmayı başarıyor.
Kitapyiyenler Yazarı Sunyi Dean Hakkında
Hongkok’da doğdu, Teksas’ta büyüdü ve şu an İngiltere’de yaşıyor. Çok fazla kitabı ve çok fazla çocuğu olduğunu söyleyen yazar, Kitapyiyenler’i yazarken hayatının çok zor bir döneminde olduğunu ve böyle bir kitabı yazmanın aklında hiç olmadığını ifade ediyor.
1987, İstanbul doğumlu. Felsefeci, yaratıcı drama&tiyatro eğitmeni. Başta KalemKahveKlavye olmak üzere çeşitli mecralarda yazılar kaleme alıyor. İlk kitabı Aristoteles · Hayatı Bir Şölen Sofrası Gibi Bırakmalı Ne Susuz Ne de Sarhoş 2022’de Destek Yayınları’ndan çıktı. Evli ve iki kedi annesi.