Edebiyat; sevgili arkasından atılan mendilde gizlenmeyi bırakıp rakı masalarına, çay bardaklarına, sevgililerin giderli Facebook iletilerine, kahve kupalarındaki baskılara kafa üstü düşeli çok oldu. Yarası beresi kendine kaldı, bu yaradan Turgut Uyar da nasibini aldı, Edip Cansever de, Tomris Uyar da… Her birine bir rol biçildi, her biri başkalarının hayal ettiği gibi yaşatılmaya başlandı. Aşk, ihtiras, tutku, alkol, romantizm dozlu edebi anılar hepimizin hayatına girdi. Ve bunların arasında, kendi karanlığının içerisindeyken bu popülerizmin listeye eklediği isimlerden biridir Tezer Özlü.
Tezer Özlü, okuyanını çok keskin bir bıçağın sırtında dolaştırarak anlatmıştır hikâyelerini. Kendi ruh halinin dalgalarını sayfalara dökmeyi iyi becermiş, onu okuyan ve biraz olsun anlayan kim varsa tokatlayıp hayatına artık “biraz daha başka” devam etmelerini sağlamıştır.
Zamanın birinde, bazı hayali mecralarda “romantizm kokulu depresif kraliçe” yakıştırmalarına, nick kahramanlığına maruz kalacağını eminim düşünmemişti. Herkes onu çok iyi anlıyor, herkes onun gibi hissediyor, herkes onu benimsemiş vaziyette.
Acaba?
Kendisiyle ilgili okumalar yaptığım bir dönemde, birçok kişinin kendisine “intihar etmediği için” kırıldığını fark etmiştim. Nasıl olurdu da bu kadar melankolik bir yazar, kanserden ölürdü? Nasıl olurdu da hastalığını yenmek için savaş verirdi? Nerede kaldı o diplerde gezen ruh haline sahip, yaşamın ucunda sallanan ruhun sahibi kadın? Madem hayattan nefret ediyordu, o zaman “hakkıyla” intihar etmeliydi!
Ey sevgili okur! Kendimize gelelim.
Yazarın kendisinden çıkarak ortaya koyduğu her şey, kendinden bir parçadır ve aynı zamanda kendinden bağımsızdır. Her şey belki kendi fikridir, belki kendinin de tanımadığı, içinde konuşup duran başka bir sesin. Kişi, hayat boyu aynı yoldan gidemez, dönüşür, değişir, başkalaşır. Binlerce an yaşayıp, onlardan elediklerini bize okutan yazar da bir insandır sevgili okur. Ve yazarın, sadece yazabilmek adına bir karakter yaratması da mümkündür. Kendini ifade edecek bir yolu kendinden çıkarak yazabilir de? Sanatını icra ederken bulduğu yol, onun ne kendisi olmak zorundadır, ne de o, yazdığına dönüşmelidir günün birinde.
Hayattan hep vazgeçmek üzere duran Tezer Özlü de, kendi içinde hayata delicesine bağlı olma hakkına da sahiptir.
Yazarların üzerine cümlelerini giydirmeyelim sevgili okur.
Onlar zaten karşımıza soyunarak gelmişlerdir.
1987, İstanbul doğumlu. Felsefeci, yaratıcı drama&tiyatro eğitmeni. Başta KalemKahveKlavye olmak üzere çeşitli mecralarda yazılar kaleme alıyor. İlk kitabı Aristoteles · Hayatı Bir Şölen Sofrası Gibi Bırakmalı Ne Susuz Ne de Sarhoş 2022’de Destek Yayınları’ndan çıktı. Evli ve iki kedi annesi.