Goya bakıştır. Görür seni. Yazılmak istemedikçe içine
çeker, sen de görürsün.
çeker, sen de görürsün.
Bakıştır. Görür seni.
Nerede, kiminle, ne yapıyorsun görür ve resmeder. Yağlı boya veya baskı, her ne
kullanırsa kullansın, maddenin arkasındakiyle ilgilenir. Yaşamın arkasındaki
ölümle mesela ya da çocuğun gözlerindeki ihtiyarla. Ayağına takılan tasma ile
kedilerin karşısında gezdirilen karganın kibirli sevincidir ve görmek istediğin,
aslında yenilmeyi kabul etmeyecek olan kedilerin bakışlarıdır. Goya, resmin
sınırsız olması gerektiğini söylediği için değil insanın sınırsızlığını gördüğü
için sanatçıdır.
Nerede, kiminle, ne yapıyorsun görür ve resmeder. Yağlı boya veya baskı, her ne
kullanırsa kullansın, maddenin arkasındakiyle ilgilenir. Yaşamın arkasındaki
ölümle mesela ya da çocuğun gözlerindeki ihtiyarla. Ayağına takılan tasma ile
kedilerin karşısında gezdirilen karganın kibirli sevincidir ve görmek istediğin,
aslında yenilmeyi kabul etmeyecek olan kedilerin bakışlarıdır. Goya, resmin
sınırsız olması gerektiğini söylediği için değil insanın sınırsızlığını gördüğü
için sanatçıdır.
Şipşak. Şipşak. Şipşak.
Ses değildir
Goya. Kırk altı yaşında sağır
olduktan sonra insanların bayağılıklarını ve ahmaklıklarını daha sert bir
biçimde yansıtmaya başlar. Sözgelimi, Galata Köprüsü’nde şehrin ışığını
gıdıklayan koca makinalı fotoğrafçıları, aside yedirme baskı “Siz, Yapamayanlar” resminde
göstermiştir. O, gerçek karanlığı riyakâr ışığa tercih edenlerin ilkidir.
Goya’dan sonra gördün ve inanmadın uyum timsali fotoğraflara. Goya şipşak
değildir. Martı yoktur hiçbir çiziminde,
“Aklın uykusu canavarlar yaratır”
resminde gördüğün gibi baykuşlar üşüşür elindeki simide ve sen korkuyla
uyanırsın elindekinin simit değil de beynin olduğunu gördüğün zaman. “Şipşak,
like” ve envai çeşit vıcık güzelleme… Anlam veremediğin için öfkelendiğin
sanal alem cümbüşü “İki Yabancı”
yağlı boya resminde eyleme dönüşür. Zihninin altındaki doğruları bir madenden
çıkarır gibi çıkarmak Goya’dan öğrendiğin yegâne kıymettir.
Goya. Kırk altı yaşında sağır
olduktan sonra insanların bayağılıklarını ve ahmaklıklarını daha sert bir
biçimde yansıtmaya başlar. Sözgelimi, Galata Köprüsü’nde şehrin ışığını
gıdıklayan koca makinalı fotoğrafçıları, aside yedirme baskı “Siz, Yapamayanlar” resminde
göstermiştir. O, gerçek karanlığı riyakâr ışığa tercih edenlerin ilkidir.
Goya’dan sonra gördün ve inanmadın uyum timsali fotoğraflara. Goya şipşak
değildir. Martı yoktur hiçbir çiziminde,
“Aklın uykusu canavarlar yaratır”
resminde gördüğün gibi baykuşlar üşüşür elindeki simide ve sen korkuyla
uyanırsın elindekinin simit değil de beynin olduğunu gördüğün zaman. “Şipşak,
like” ve envai çeşit vıcık güzelleme… Anlam veremediğin için öfkelendiğin
sanal alem cümbüşü “İki Yabancı”
yağlı boya resminde eyleme dönüşür. Zihninin altındaki doğruları bir madenden
çıkarır gibi çıkarmak Goya’dan öğrendiğin yegâne kıymettir.
Kurşuna dizilen, kazıklara oturtulan ve yamyamlara yem edilen adamlarla
kontesleri, düşesleri, eğlenceli kuklaları ve çocukları sırayla avucunun
içinden çıkarır Goya. “Saçma”
fikrinin henüz yontulmamış halidir belki de, belki de saçmanın gerçek ile olan
temasının henüz keşfedemediğimiz noktasıdır. Resimde ayrıntıları üzerine salar
ve yüzüne yapışan her ayrıntı seni genel yapar. Goya’nın elinden çıktığın için
tüylerin diken diken olur. Yaratıcına minnet sunmak istersin, verdiği acıları
baş tacı yapmak, ayaklarına kapanıp tuvalinin cennetine varmak istersin.
Cehennemine çağırdığı son hayranı olmayacaksın. Gerçeğin karşı konulmaz
cehennemine…
kontesleri, düşesleri, eğlenceli kuklaları ve çocukları sırayla avucunun
içinden çıkarır Goya. “Saçma”
fikrinin henüz yontulmamış halidir belki de, belki de saçmanın gerçek ile olan
temasının henüz keşfedemediğimiz noktasıdır. Resimde ayrıntıları üzerine salar
ve yüzüne yapışan her ayrıntı seni genel yapar. Goya’nın elinden çıktığın için
tüylerin diken diken olur. Yaratıcına minnet sunmak istersin, verdiği acıları
baş tacı yapmak, ayaklarına kapanıp tuvalinin cennetine varmak istersin.
Cehennemine çağırdığı son hayranı olmayacaksın. Gerçeğin karşı konulmaz
cehennemine…
Goya Nedir?
Sorudur aslında. “Güzellik akılla mı yoksa duyguyla mı yansıtılır?”
sorusudur. Cevaptır tabi ki. Aklı yüceltip düş gücünün sonsuz koridorlarında
dolaşır, eleştirebilirsiniz bu koridorların saray koridorları olmasını ama
boyun eğmeden kılıç yerine işaretler çeken iradesini de görmelisiniz.
Tiranların ve hükümdarların saldığı acıları ilk o resmetmeye başlamıştır. “Çocuklarını Yiyen Satürn” resminde
bütün dinleri kanlarıyla beraber görebilirsin. Goya korkudur en çok. Her resmi
ürpertir, her resmi itiraz kabul etmeyen efendidir.
“Karşında boyun eğiyorum” diye haykırdığım Goya başımı okşar ve eliyle çenemden tutarak başımı kaldırır. Göz
göze geldiğimiz o an, italik şekilde yazmayı planladığım ara metnin içinden
sıyrılıp tuvaline giderim. Tımarhanelere tıkılmış peygamberler görürüm. Bağdaş
kurup uçan İspanyol köylüler ve aşkını dışkı şeklinde yontan heykeltraşlar
görürüm. Duvarın arkasından başını kaldırıp çağlar sonrasına bakan köpeği
görürüm, köpeğin aslında ağladığını ve duvarın sarılığını, çölleri görürüm.
Goya bakıştır. Görür seni. Yazılmak istemedikçe içine çeker, sen de görürsün.
göze geldiğimiz o an, italik şekilde yazmayı planladığım ara metnin içinden
sıyrılıp tuvaline giderim. Tımarhanelere tıkılmış peygamberler görürüm. Bağdaş
kurup uçan İspanyol köylüler ve aşkını dışkı şeklinde yontan heykeltraşlar
görürüm. Duvarın arkasından başını kaldırıp çağlar sonrasına bakan köpeği
görürüm, köpeğin aslında ağladığını ve duvarın sarılığını, çölleri görürüm.
Goya bakıştır. Görür seni. Yazılmak istemedikçe içine çeker, sen de görürsün.
Mühendis / Yazar. Çeşitli kitap eklerinde kitap inceleme / eleştiri yazıları çıktı. Kalemkahveklavye site ve dergisinde öykü, deneme, kitap incelemeleri yazmaya devam ediyor.