Her yeni kitabıyla listelerin en üst basamağına oynayan yazarlar, popüler kalemler, adını sık sık duyduğumuz isimler… Edebiyat dünyasında ister istemez bazı isimler daha ön planda oluyor, kitapları daha çok konuşuluyor ve eleştiriliyor. Bazılarıysa görece daha kıyıda köşeden okurlarını selamlıyor. Belki çok satan listelerinin nam salmış bir ismi değil, ancak yaratıcı kalemiyle bazı edebiyat severlerin gönlünde taht kurmayı başarıyor. Genel olarak edebiyat söz konusu olunca Uzakdoğu daha az bilinir, bilhassa Çin. Gelin sizleri bu kapıyı aralayacak bir yazar ve eseriyle tanıştıralım.
Görece büyük yayınların reklam tanıtım çalışmaları arasında göze kolay çarpmayan ancak yazın açısından değeri tartışılmayacak kitapları bizlerle buluşturan Jaguar Kitap’ın yakınlarda dilimize kazandırdığı Yu Hua’nın “Kanını Satan Adam” adlı eseri de bunlardan birisi. Aynı zamanda yayınevi tarafından yazarın Türkçeye çevrilen ikinci romanı olma özelliğini de taşıyor. İlki Yaşamak’tı. Bir de Alabanda Yayınları tarafından yayımlanan Yedinci Gün var. Kitap üzerine karalamaya başlamadan önce, Çin edebiyatı için önem teşkil eden Yu Hua üzerine detaylı bir bakış atalım.
Yu Hua
Yaratıcı kalemiyle sayfalarda harikalar yaratmaya başlamasıyla birlikte, doğal olarak eleştirmenlerin dikkatini çeken bir isim 1960 doğumlu Yu Hua. Yazım tarzı itibarıyla eleştirmenler tarafından addedildiği üzere postmodern edebiyatın son dönemlerdeki kıymetli isimlerinden görülen bir kalem erbabı.
Anlatımındaki ilginç tavrı gibi yazarlık kariyerine başlaması da enteresan. Daha öncesinde dişçiymiş. Lakin gün boyunca insanların ağzına bakmaktan usanmış. Sevmediği bir şeye devam etmek istemeyince de haliyle bırakmış ve hoşuna giden bir uğraşa, yani yazarlığa soyunmuş.
Hayatı ve Yapıtlarındaki Önemli Meseleler
Özellikle Yaşamak ve Kanını Satan Adam romanlarında da gördüğüm üzere, Kültürel Devrim yazdıklarında önemli bir yer kaplıyor. Çin Komünist Partisi’nin kurucusu Mao Zedong’un önderliğinde gerçekleşen Büyük Proleter Kültür Devrimi (1966-1976) olarak da adlandırılan bu periyot, Çin açısından hem yaşandığı zaman hem de sonrasındaki etkileriyle ehemmiyete sahip.
Yazar da Kültürel Devrim’i 7-17 yaşları arasında deneyimlemiş. İyi hikâye anlatmanın önemli noktalarından birisi gözlemdir. Anlatıcının kendisi hakkında yüksek farkındalığa sahip olması ve yaşadıklarını detaylı bir şekilde özümsemesi gerekir. Kolay bir iş değil. Hua da tecrübelerini satırlara başarılı bir şekilde dökebilenlerden. Çocukluğunda yaşadığı ve gözlemlediği sefaleti, şiddeti ve kaosu… Bilhassa alt sınıfın acısını irdeliyor ve anlatıyor. Bunların yanı sıra eserlerinde insan psikolojisi üzerine de ayrıntılı olarak odaklanıyor.
Dilerseniz Kanını Satan Adam’a geçelim.
Ne Anlatıyor?
İpek fabrikasında çalışan Xu Sanguan, köydeki iki arkadaşı kan satmaya giderken onlara takılır ve hastanenin yolunu tutarlar. Kan satmak iyi para kazandırıyordur ve kendi kanından elde ettiği için eline geçen bu para çok değerlidir. Onu basit bir şeyde harcayamaz. Hal böyle olunca Sanguan’ın aklına evlenmek gelir ve yaşadığı yerin nam salmış güzeli Xu Yulan ile evlenmeye karar verir. Yulan’dan üç çocuğu olur ve Xu ailesinin zorluklarla geçen yaşamı başlar.
1950 ve 1980’ler arasında Kültürel Devrim, öncesi ve sonrası, kıtlık, kimden olduğu belli olmayan oğlu Yile ve daha nice şey Xu ailesinin yakasını bırakmayacaktır. Her başı sıkıştığında kanına başvurmaksa baş karakterimiz Sanguan’ın ailesi için hiçbir zaman çekinmediği mücadelesi olacaktır.
Kanını Satan Adam ve Yazarın Anlatım Tarzı
Yazdıklarında çok öne çıkan bir nokta var. Yazarın alametifarikası diyebiliriz. Arka arkaya çok acı, insanı perişan edecek seviyede yaşamları aktarırken, bunu duygu sömürüsüne hiç başvurmadan hem çok vurucu hem de oldukça yalın ve doğal haliyle anlatabiliyor. Bazen gerçekten bu da mı olur şeklinde tepki verecek kadar kahrolabiliyorsunuz. Bunu kendine has diliyle ve kesinlikle yapmacık olmayan bir üslup ile verince özgün bir anlatıma da kavuşuyor.
Bunlarla birlikte, yaşanılan ne kadar sert olursa olsun yer yer kara mizaha başvurarak bizi hem güldürüyor hem de düşündürebiliyor. Hâl böyle olunca en sert olayda bile yüzünüzde ufak bir tebessüm olabiliyor. Sadistik bir dürtüyle keyif aldığınız için değil, tüm zorluklarına rağmen hayatı kabullendiğiniz için. Zira spesifik bir olayın ötesinde tüm hayatı acısıyla tatlısıyla kabullenme bağlamında daha yüce bir düşünsel yapıya sokmak gibi bir amacı var okuru.
Yenilikçi Yönelim
Kitap boyunca bazı olayları nihayete erdirmediğini görüyoruz. Çünkü kurguladığı plan bu değil. Bunun en önemli nedeni spesifik olarak birtakım yaşananlara takılmaktansa, bunun ötesine geçerek aile üzerinden yaşamı bütün olarak çözümlüyor.
Bir röportajında aktardığı üzere gerçek Çin insanını anlatmaya çok değer veriyor. Ama bu kitapta bazen aşırıya kaçan tepki veyahut bölümleri okuyoruz. Bunun nedeni gerçeklikten uzaklaşmasından ziyade yenilikçi üslubu. Kanını Satan Adam’ı yazarken yer yer “Shaoxing opera”nın* anlatımsal yapısından esinlenmiş. Bu da ilginç ve keyifli anlara sebebiyet verebiliyor. Sayfalarda aktarım ne kadar duruysa, bütüne baktığımızda kurguda bir o kadar kompleks denemeler görüyoruz.
Anlatımında avangart tutumu görüyoruz. Farklı şeylerden çekinmediği âşikar. Çok zengin ve kelimelerle oynamayı da seven bir kalem. Bu yüzden dilimize Çince aslından çeviren Erdem Kurtuldu’ya da teşekkürlerimi sunmam gerekli. Yeri gelmişken neredeyse tertemiz editörlüğünden Cansu Canseven de tebriği hak ediyor. Kitabın içeriği gibi yaratıcı kapak tasarımında imzası olan isimse Natalia Suvorova.
“Baba eğer ben de senin öz oğlun olsaydım, beni de erişte yemeye götürürdün değil mi?” – Yile
Hepinize iyi okumalar dilerim!
[su_divider]
*Yue opera olarak da bilinen Shaoxing operası, zarif aşk hikâyeleri anlatmak için uygun olan en ünlü Çin opera türlerinden birisidir.
1993 yılında Ankara’da doğdu. Çocukluğunun bir kısmını İzmir’de geçirdi ve şu an İstanbul’da yaşamakta. Psikoloji bölümünde eğitim gördü. Edebiyat, sinema, bilgisayar oyunları, müzik ilgisi ve bunları paylaşma sevgisiyle çeşitli kültür-sanat sitelerinde yazdı. Aktif olarak kayiprihtim.com ‘da yazmaktadır.