32.Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, nam-ı diğer TÜYAP
Kitap Fuarı ‘nı geride bırakmışken sahadan derlediklerimi bir düzene sokup kayıtlara
geçirelim dedim.
Kitap Fuarı ‘nı geride bırakmışken sahadan derlediklerimi bir düzene sokup kayıtlara
geçirelim dedim.
TÜYAP Kitap Fuarı,
bu yıl 32.kez gerçekleştirildi. Bir gazetenin haberine göre 500 bin ziyaretçiyi
geçen önemli bir rakama ulaşmış fuar. Bu yılın teması da “Tarih: Geçmişteki Gelecek”
olarak belirlenmişti. 2-10 Kasım tarihlerinde gerçekleşen fuarın ilk ve son iki
günü bulunabildim. Bu yüzden aşağıdaki bazı tespitlerimin tartışmaya açık
olduğunu da eklemek isterim.
bu yıl 32.kez gerçekleştirildi. Bir gazetenin haberine göre 500 bin ziyaretçiyi
geçen önemli bir rakama ulaşmış fuar. Bu yılın teması da “Tarih: Geçmişteki Gelecek”
olarak belirlenmişti. 2-10 Kasım tarihlerinde gerçekleşen fuarın ilk ve son iki
günü bulunabildim. Bu yüzden aşağıdaki bazı tespitlerimin tartışmaya açık
olduğunu da eklemek isterim.
İstanbul Kitap Fuarı
‘nın bahsettiğim günlerinde bir tür mesai yaptıysam da onca imza günü ve
söyleşiye yetişmek neredeyse imkansız olduğundan hem kendi, hem de Kalem Kahve
Klavye takipçilerinin genel okuma zevkiyle örtüşen mecralarda bulunmaya
çalıştım.
‘nın bahsettiğim günlerinde bir tür mesai yaptıysam da onca imza günü ve
söyleşiye yetişmek neredeyse imkansız olduğundan hem kendi, hem de Kalem Kahve
Klavye takipçilerinin genel okuma zevkiyle örtüşen mecralarda bulunmaya
çalıştım.
Sahadan pek çok fotoğraf, video ve not derlediğim için lafı
uzatmadan aşağıya doğru akalım:
uzatmadan aşağıya doğru akalım:
Sallanan Üst Geçit
Başlık ilgisiz görünse de fuarın özellikle 9 Kasım günü
yakaladığı kalabalık muazzamdı. Öyle ki, Metrobüs durağından gelen üst geçidin
hafiften sallandığı, pek çok kaynaktan doğrulandı. Her ne kadar içeride yer yer
adım atmak, nefes almak zorlaşsa da kitap ve edebiyat adına bundan şikayetçi
olacak değiliz.
yakaladığı kalabalık muazzamdı. Öyle ki, Metrobüs durağından gelen üst geçidin
hafiften sallandığı, pek çok kaynaktan doğrulandı. Her ne kadar içeride yer yer
adım atmak, nefes almak zorlaşsa da kitap ve edebiyat adına bundan şikayetçi
olacak değiliz.
Yine de birkaç farklı fuarda da değişen bir şey fark ettim:
Müzik yok! Evet, çok yüksek ve kalabalık bir müzik kafa şişirir gün boyunca belki ama
arada sırada o havayı değiştirmekte de fayda var, diye düşünüyorum.
Müzik yok! Evet, çok yüksek ve kalabalık bir müzik kafa şişirir gün boyunca belki ama
arada sırada o havayı değiştirmekte de fayda var, diye düşünüyorum.
Dijital Yayıncılık Meselesi
Dijital yayıncılık
bağlamında bu yılki teması “Tarih: Geçmişteki Gelecek” idi. Açıkçası basın
bültenlerini ne kadar kurcaladıysam da bunun gelişen dijital yayıncılığa bir
gönderme olup olmadığına dair bir şey bulamadım. Lakin bundan bağımsız olarak,
her ne kadar işin “dijitale gittiği” gibi bir genel kanı varsa da okur
çoğunlukla basılı yayından vazgeçebilecek gibi değil. O yüzden dijital medyayla
ilgili stantlar ilgisiz ve hatta kitap sayfalarının yanında itici kalmıştı.
bağlamında bu yılki teması “Tarih: Geçmişteki Gelecek” idi. Açıkçası basın
bültenlerini ne kadar kurcaladıysam da bunun gelişen dijital yayıncılığa bir
gönderme olup olmadığına dair bir şey bulamadım. Lakin bundan bağımsız olarak,
her ne kadar işin “dijitale gittiği” gibi bir genel kanı varsa da okur
çoğunlukla basılı yayından vazgeçebilecek gibi değil. O yüzden dijital medyayla
ilgili stantlar ilgisiz ve hatta kitap sayfalarının yanında itici kalmıştı.
Ama bir gerçek de şu ki “muhafazakar” kimliğiyle öne çıkan
yayıncılar bu alana daha çok ağırlık ve ilgi vermiş durumdalar.
yayıncılar bu alana daha çok ağırlık ve ilgi vermiş durumdalar.
Söyleşiler
Söyleşiler, indirimli kitap stantları ve imza
günlerinin gölgesinde kalmıştır hep ama bir kez de ben sitem etmeden
geçemeyeceğim: Arkadaşlar, sıkıcı da görünse o söyleşilere gidin. Pek çok
fakültenin pek çok dersinden alamayacağınız zevk ve bilgiyi buralardan
alacaksınız. Üstelik pek de söyleyecek bir şeyiniz yokken bir kitap imzalatmak
için çekinerek gittiğiniz yazarlar ve kitaplar için daha nitelikli bir iş de
yapmış olursunuz. (Ha imza almayın demiyorum, hobi olarak yine alın) Güzelim
sohbetler, söyleşiler olması gerekenden daha tenha gerçekleşiyor.
günlerinin gölgesinde kalmıştır hep ama bir kez de ben sitem etmeden
geçemeyeceğim: Arkadaşlar, sıkıcı da görünse o söyleşilere gidin. Pek çok
fakültenin pek çok dersinden alamayacağınız zevk ve bilgiyi buralardan
alacaksınız. Üstelik pek de söyleyecek bir şeyiniz yokken bir kitap imzalatmak
için çekinerek gittiğiniz yazarlar ve kitaplar için daha nitelikli bir iş de
yapmış olursunuz. (Ha imza almayın demiyorum, hobi olarak yine alın) Güzelim
sohbetler, söyleşiler olması gerekenden daha tenha gerçekleşiyor.
Bu yılki onur konuğu Çin olduğu için uluslararası stant, son
iki güne kadar açıktı ve önemli Çin yazarlar da söyleşilere katıldı. Sadece
Murat Menteş ’le ortak gerçekleşene, onun da yarısına yetiştim.
iki güne kadar açıktı ve önemli Çin yazarlar da söyleşilere katıldı. Sadece
Murat Menteş ’le ortak gerçekleşene, onun da yarısına yetiştim.
Stant Tasarımları
Ne kadar nitelikli ya da standart okur da olsa şekilcilik,
pazarlama ve illüzyon hepimizin hoşuna gider. Birçoğu büyük veya orta ölçekli
yayınevlerine ait olan çok güzel stant tasarımları vardı. Bir ara bir turumu
buna ayırıp birkaç tanesinin fotoğrafını çektim. Paylaşayım:
pazarlama ve illüzyon hepimizin hoşuna gider. Birçoğu büyük veya orta ölçekli
yayınevlerine ait olan çok güzel stant tasarımları vardı. Bir ara bir turumu
buna ayırıp birkaç tanesinin fotoğrafını çektim. Paylaşayım:
Pek gösteremesem de asılmış dergi kapakları bir arada çok güzel görünüyordu. |
Zamanla alakalı olduğu için tabii ki favorim Siren Yayınları |
Metis Yayınları, etrafı kabalı bir mini kitapçı dükkanı olarak tasarlamış stantını, logosunu zaten çok seviyoruz. |
**
Metis Yayınları
‘nın hazırladığı ayraçlarla Gezi Direnişi boyunca kaybettiğimiz, tanışmadığımız
kardeşlerimize selam ve saygı duruşu vardı. Üzüldük ama mutlu da olduk bu jeste. Bu fotoğraf alıntı bu arada:
‘nın hazırladığı ayraçlarla Gezi Direnişi boyunca kaybettiğimiz, tanışmadığımız
kardeşlerimize selam ve saygı duruşu vardı. Üzüldük ama mutlu da olduk bu jeste. Bu fotoğraf alıntı bu arada:
Ayrıntı Yayınları
da yayın ilkesine denk düşen bir dergi olan Ayrıntı Dergi ‘yi fuar vesilesiyle
görücüye çıkardı. Hayırlı olsun:
da yayın ilkesine denk düşen bir dergi olan Ayrıntı Dergi ‘yi fuar vesilesiyle
görücüye çıkardı. Hayırlı olsun:
Buket Uzuner Söyleşisi
Buket Uzuner ‘in
Çinli birtakım konuklarla söyleşisinin de sonuna yetiştim. “Kadın ve Yazmak”
konulu söyleşinin son on dakikası da olsa kısa günün kârı kabilinden Uzuner’in
şu beyanını not alabildim: “Kadın
duyarlılığı ifadesinin sonradan bir şaka olduğunu fark ettim. Kadının
duyarlılığı olağanüstü bir durum değil ki, yani normal şartlarda bir kadının
duyarlılığı olmazmış gibi. Konu yazmaksa söz edilmesi gereken tek duyarlılık,
yazarın duyarlılığı olmalı.”
Çinli birtakım konuklarla söyleşisinin de sonuna yetiştim. “Kadın ve Yazmak”
konulu söyleşinin son on dakikası da olsa kısa günün kârı kabilinden Uzuner’in
şu beyanını not alabildim: “Kadın
duyarlılığı ifadesinin sonradan bir şaka olduğunu fark ettim. Kadının
duyarlılığı olağanüstü bir durum değil ki, yani normal şartlarda bir kadının
duyarlılığı olmazmış gibi. Konu yazmaksa söz edilmesi gereken tek duyarlılık,
yazarın duyarlılığı olmalı.”
“Haldun Taner Tiyatrosu”
Haldun Taner ‘in eşi Demet Taner, Ayşegül Yüksel ve Kerem
Karaboğa hocaların katılımıyla gerçekleşen çok hoş sohbet bir söyleşi oldu.
Demet Taner ‘in anılarıyla karışık verdiği bilgilerden sonra Ayşegül Yükseloğlu
ve Kerem Karaboğa ‘dan kısa süreli ama dört dörtlük, eğlenceli bir tiyatro
dersi aldık. Bu söyleşinin aslında tamamını çekmiş olmama rağmen bir hatadan ötürü elimde sadece yandaki zavallı fotoğraf kaldı.
Michael Sikkofield ‘in Hüsn-ü Cemâli
Artık ayağa düşen konular da olsa benim de ilgimi çeken ve
bu alanda en iyi araştırmaları yapıp en samimi dille sunan, yıllardır ismini
cismini bilmediğimiz Michael Sikkofield de Okuyan Us ‘tan çıkan kitabı Piyon ‘u
fuara yetiştirdi. Sanırım en kalabalık imza günlerinden biri de onunki oldu.
Yarım saat kadar beklesek de yığını aşmak mümkün olmadı ve başka bir etkinlik
için acele ettiğimiz için ayrıldık.
bu alanda en iyi araştırmaları yapıp en samimi dille sunan, yıllardır ismini
cismini bilmediğimiz Michael Sikkofield de Okuyan Us ‘tan çıkan kitabı Piyon ‘u
fuara yetiştirdi. Sanırım en kalabalık imza günlerinden biri de onunki oldu.
Yarım saat kadar beklesek de yığını aşmak mümkün olmadı ve başka bir etkinlik
için acele ettiğimiz için ayrıldık.
Michael Sikkofield
‘e gelince, yaşı genç ama babacan, güler yüzlü, kendisinin de etrafının da
farkında olan biri. Kelimelerini zaten sevmiştim, kendisinde de düş kırıklığına
uğramadım.
‘e gelince, yaşı genç ama babacan, güler yüzlü, kendisinin de etrafının da
farkında olan biri. Kelimelerini zaten sevmiştim, kendisinde de düş kırıklığına
uğramadım.
Yekta Kopan ve “Aile Çay Bahçesi”
Çok sıkı takipçisi olduğumu söyleyemesem de kültür
geçmişimizin önemli tanıklarından, son kuşak sunucu olarak bilse de aslında
seslendirmeci ve yazar kimliğinin bende daha ağır bastığı Yekta Kopan da son
kitabı “Aile Çay Bahçesi”ni geçtiğimiz haftalarda Can Yayınları ‘ndan çıkardı
ve bununla ilgili bir zevkli bir söyleşi yaptı. Onun kayıtları görüntü
itibariyle karanlıksa da ses itibariyle gayet iyi bence. Hayrını görünüz
efendim:
geçmişimizin önemli tanıklarından, son kuşak sunucu olarak bilse de aslında
seslendirmeci ve yazar kimliğinin bende daha ağır bastığı Yekta Kopan da son
kitabı “Aile Çay Bahçesi”ni geçtiğimiz haftalarda Can Yayınları ‘ndan çıkardı
ve bununla ilgili bir zevkli bir söyleşi yaptı. Onun kayıtları görüntü
itibariyle karanlıksa da ses itibariyle gayet iyi bence. Hayrını görünüz
efendim:
Hakan Günday İmza Günü
Hakan Günday benim de sıkı okuru olduğum –bilmeyen yok
zaten, Ekşi’de de adıma açılan başlıkta epey giydirilmiş haldeyim:)- bir yazar
olarak DAHA adlı son romanını önceki hafta Doğan Kitap ‘tan çıkardı. Kitapla
ilgili sonra ayrıca konuşacağız, imza gününde en hoşuma giden olay, kendisi
imza atarken okurlarına sunduğu kağıt ve kalemle, kendisine tavsiye müzik, film
ve kitap istemesiydi.
zaten, Ekşi’de de adıma açılan başlıkta epey giydirilmiş haldeyim:)- bir yazar
olarak DAHA adlı son romanını önceki hafta Doğan Kitap ‘tan çıkardı. Kitapla
ilgili sonra ayrıca konuşacağız, imza gününde en hoşuma giden olay, kendisi
imza atarken okurlarına sunduğu kağıt ve kalemle, kendisine tavsiye müzik, film
ve kitap istemesiydi.
Aşağıdaki videoyu, imza sıram gelene kadar çekeyim derken 10
küsur dakikaya kadar uzattığımı ve sonunda Hakan da daraldığı için tamamını
buraya koymadığımı belirtmek isterim. Çok güzel sohbetler döndü okurlarla
arasında ama belki de bunların “aralarında” kalmasını istediğini düşünerek ben
de videoyu yarı yarıya kestim. Buyrunuz:
küsur dakikaya kadar uzattığımı ve sonunda Hakan da daraldığı için tamamını
buraya koymadığımı belirtmek isterim. Çok güzel sohbetler döndü okurlarla
arasında ama belki de bunların “aralarında” kalmasını istediğini düşünerek ben
de videoyu yarı yarıya kestim. Buyrunuz:
“Fantastik Edebiyatta Hayal Gücü ve Yaratıcılık”
“Gelişmekte olan” bir tür olarak fantastik, bilimkurgu ya da
korku edebiyatı bu aralar hareketlenmeye hazırlanıyor. Fantazya ve Bilimkurgu
Sanatları Derneği (FABİSAD) kurucuları olan yazarlar Barış Müstecaplıoğlu,
Gülşah Elikbank, Yiğit Değer Bengi ve İthaki Yayınları Editörü Yankı Enki de bu
söyleşiyi gerçekleştirdi. Söyleşinin tamamını aşağıda bulabilmekle birlikte,
konuyla ilgili olanlar için ŞU OLAYI da takip etmelerini öneririm.
korku edebiyatı bu aralar hareketlenmeye hazırlanıyor. Fantazya ve Bilimkurgu
Sanatları Derneği (FABİSAD) kurucuları olan yazarlar Barış Müstecaplıoğlu,
Gülşah Elikbank, Yiğit Değer Bengi ve İthaki Yayınları Editörü Yankı Enki de bu
söyleşiyi gerçekleştirdi. Söyleşinin tamamını aşağıda bulabilmekle birlikte,
konuyla ilgili olanlar için ŞU OLAYI da takip etmelerini öneririm.
Türkiye Rock Tarihi ve Güven Erkin Erkal
Güven Erkin Erkal, kendisini seven herkes için “Güven
Abi”dir. Benim de ilk gençlik yıllarım ve onun yaptığı yayınlar arasında
duygusal bir bağ vardır. Şanslı kulum ki kendisine onca yıl için teşekkür etme
şansım oldu.
Abi”dir. Benim de ilk gençlik yıllarım ve onun yaptığı yayınlar arasında
duygusal bir bağ vardır. Şanslı kulum ki kendisine onca yıl için teşekkür etme
şansım oldu.
Türkiye Rock Tarihi
adını verdiği, bir tür resimli ansiklopedi ya da arşiv derlemesi
diyebileceğimiz serinin ilk kitabı “Saykodelik Yıllar”, Esen Kitap ‘tan çıktı.
Güven Abi tarzında yazılmış, derlenmiş, önemli bir çalışma. Statik bilgiler
değil önemli ve eğlenceli notlar da içeriyor. Edininiz efendim.
adını verdiği, bir tür resimli ansiklopedi ya da arşiv derlemesi
diyebileceğimiz serinin ilk kitabı “Saykodelik Yıllar”, Esen Kitap ‘tan çıktı.
Güven Abi tarzında yazılmış, derlenmiş, önemli bir çalışma. Statik bilgiler
değil önemli ve eğlenceli notlar da içeriyor. Edininiz efendim.
İmza gününden benim de içinde olduğum iki fotoğraf:
Ayrıca fuarın son günü, son etkinliklerden biri de kitapla
aynı ismi taşıyan “Türkiye Rock Tarihi” söyleşisinde Cahit Berkay ile Hulusi
Tunca ‘yı ağırlayan Güven Erkin Erkal, çok güldüğümüz ve Rock geçmişimizi
oluşturan abilerimizi andığımız, yarıda bırakılmış bir, 1 saatlik zaman
yolculuğu yaptırdı bize. Uzun ve yüksek boyutlu olduğu için kayıtları iki
parçaya bölmek durumunda kaldım. Videosu ve fotoğrafları şöyle:
aynı ismi taşıyan “Türkiye Rock Tarihi” söyleşisinde Cahit Berkay ile Hulusi
Tunca ‘yı ağırlayan Güven Erkin Erkal, çok güldüğümüz ve Rock geçmişimizi
oluşturan abilerimizi andığımız, yarıda bırakılmış bir, 1 saatlik zaman
yolculuğu yaptırdı bize. Uzun ve yüksek boyutlu olduğu için kayıtları iki
parçaya bölmek durumunda kaldım. Videosu ve fotoğrafları şöyle:
Birinci Kısım:
İkinci Kısım:
Notlarımı bitirirken OT
Dergisi ‘nin gerçekleşemeyen söyleşisinin hüznünü de burada paylaşmak isterim.
Ayrıca Hakan Günday ‘ın DAHA ‘sı,
Güven Erkin Erkal ‘ın Türkiye Rock Tarihi ve Etgar Keret ‘in Siren Yayınları
‘nın Avi Pardo çevirisiyle yayınladığı son kitabı “Yedi Güzel Yıl” ile ilgili
incelemeler de yolda.
Dergisi ‘nin gerçekleşemeyen söyleşisinin hüznünü de burada paylaşmak isterim.
Ayrıca Hakan Günday ‘ın DAHA ‘sı,
Güven Erkin Erkal ‘ın Türkiye Rock Tarihi ve Etgar Keret ‘in Siren Yayınları
‘nın Avi Pardo çevirisiyle yayınladığı son kitabı “Yedi Güzel Yıl” ile ilgili
incelemeler de yolda.
Yolda demişken, KalemKahveKlavye yazarlarının da pek güzel
yazıları dosyada bekliyor yoğunluktan ötürü. Bu hafta biraz edebi metinlere
geçeceğiz.
yazıları dosyada bekliyor yoğunluktan ötürü. Bu hafta biraz edebi metinlere
geçeceğiz.
Görüşeceğiz.)
Koray SARIDOĞAN
TÜM KORAY SARIDOĞAN YAZILARI İÇİN TIKLAYIN
TÜM KORAY SARIDOĞAN YAZILARI İÇİN TIKLAYIN