Henry Miller’ın Oğlak Dönencesi kitabı Siren Yayınları tarafından sansürsüz
olarak yayımlandı.
konusu olduğunda bahsetmeden geçilemeyecek eserlerden birisi de Henry Miller’ın
Oğlak Dönencesi romanı.
yarı otobiyografik bir roman ve ilk
kez 1939 yılında Paris’te yayımlandı. Daha ilk yayımından itibaren tepkilere ve
sansüre uğrayan roman, 1961’de ülkenin Adalet Bakanlığı tarafından müstehcen
olmadığına dair karar verilene dek Amerika Birleşik Devletleri’nde
yasaklanmıştı.
daha önceki “Yengeç Dönencesi”
romanının devamı niteliğindeki “Oğlak Dönencesi” için “varoluşçu” bir roman demek yanlış olmaz, diye düşünüyoruz. Zira
yarı otobiyografik olmasının yanı sıra kahramanının zihinsel uyanışını konu etmesi
ve bunu varoluşçu bir tutumla kaleme alması dikkate değer.
tarafından Türkçeye ilk kez Aylin Sağtur tarafından çevrilen Oğlak Dönencesi,
Türkiye’de 1985 yılında yayımlanmasının ardından sansüre uğrayarak
toplatılmıştı. Müstehcen içeriğin
kitap sansürüne gerekçe gösterilerek başlatılan dava üç yıla yakın sürmüş ve
kitapların imhasına karar verilmişti.
birlikte birçok yayınevinin müdahil olduğu kitap, 1995 yılında yeniden
basılmıştı. Bu kez, mahkeme kararının başına iliştirildiği bu yeni başlıkta,
kitapta sakıncalı bulunan yerlerin üzeri siyah kalın bantla kapatılmış ve şu
not düşülmüştü: “Böylelikle suç öğelerini
kitaptan kaldırmış olduk. Oğlak Dönencesi adlı o güzelim kitabını, biraz
oyuncaklı da olsa, yeniden günışığına çıkarmaktan kıvanç duyuyoruz. Artık
Türkiye’de kimse bu kitabını suçlu sayarak toplatamayacak. İşte sana bizden
küçük bir doğum günü hediyesi. Şimdilik elimizden gelen bu kadar. Sana ve Oğlak
Dönencesi’ne daha nice yüzyıllar…”
meselesinde ne kadar mesafe kat ettiğimiz tartışılır elbet.
yayımladı. Avi Pardo çevirisiyle
yayımlanan bu yeni baskının kapak tasarımında Nazlım Dumlu imzası var. Bu hafta itibariyle satışa çıkan kitabın
arka kapak yazısı ise şöyle:
“Arkadaşlığın gerçek
anlamını kavrayabilmek için insanın arkadaşlarından kopması gereken zamanlar
vardır. Bunu söylemek biraz tuhaf kaçacak ama, bu kitabın keşfi etrafımda
bulunan ve benim için artık bir şey ifade etmeyen arkadaşlarımı
yaralayabileceğim bir silahın, bir aygıtın keşfinden farksızdı. Bu kitap dostum
oldu çünkü bana arkadaşa ihtiyacım olmadığını öğretti. Bana tek başıma durma
cesareti verdi ve yalnızlığın kıymetini bilmemi sağladı.”Sözünü sakınmayan dev bir yazardan, isyanla haykıran bir
klasik: Oğlak Dönencesi.
Dünyaya biçili koordinatlara, medeniyet adı altında savaş,
silah ve beton üreten düzene, insanı yok etmek pahasına köleleştiren sisteme
karşı bir çığlık, gemlenemeyen bir ezgi ya da çağdaş yaşamın çarklarına atılan
sert bir tekme… Henry Miller, Oğlak Dönencesi’nde rahimden mezara,
kasıklardan zihne uzanıyor, benzersiz bir atlasın sayfalarını kendi renklerine
boyayarak bambaşka bir dünya resmi ortaya koyuyor. Burada savaş saçma, yaşam
beyhude; burada aşk siyah bir yıldızın gölgesinde ve ekmek aslanın ağzında…
Burada kölelik özgürlüğü, yalanlar gerçekleri ve sürü bireyleri ezip geçiyor;
burası Amerika, ama başka bir yer de olabilir; kitlelerin günbegün topluca
cephelere veya işe yürüdüğü herhangi bir yer… Ve Henry Miller, akıntının
tersine doğru gitmekte, kendi şarkısını haykır makta kararlı.
Yayımlandığı günden bu yana yasaklarla boğuşan Oğlak
Dönencesi, bir açıdan Henry Miller’ın yaşam öyküsü… Rahme düşmesinden aşka
yuvarlanmasına, sürüye katılmasından kendi yazgısını ele geçirme sine ve
dünyanın başlangıcından geleceğin müziğine varan bir öykü. Yaşam adı verilen
sonsuz döngünün her zerresine uzanan bir varoluş çığlığı bu ve şiddeti dünyayı
yerinden sarsmaya yetiyor.
Tek başına duracak, kendi doğrularınca yaşayacak cesareti
olanlar için.