Amerikan Ulusal Kitap Ödüllü yazar Louise Erdrich’in kaleme aldığı Gece Bekçisi, Kafka Yayınevi’nden Püren Özgören çevirisiyle raflarda yerini aldı. Gece Bekçisi, mücadelenin, özgürlüğün, sevgi ve cesaretin romanı. Okuyucusunu çabucak etkisi altına alan bu roman, kurgu dalında 2021 Pulitzer Ödülü sahibi.
Gece Bekçisi, 1953’te Kuzey Dakota’da bulunan Kaplumbağa Dağı’ndaki küçük bir Kızılderili topluluğunun varoluş mücadelesini anlatıyor. Kendileri olarak yaşamak isteyen bu topluluğun hayatı ve kültürel kimlikleri bir yasa tasarısıyla tehdit ediliyor ve bunun ardından idealler uğruna verilen güçlü bir mücadele başlıyor. Bu tasarının yürürlüğe girmesini önlemek için Kaplumbağa Dağı Mücevher Yatağı Fabrikası’nda gece bekçiliği yapan Thomas Wazhushk, eyleme geçiyor ve Amerikan yerlilerinin mülksüzleştirilmesini protesto eden bu isyanın sesi Washington’a kadar uzanıyor.
Sınırsızca büyümek ve güçlenmek isteyen bir bakış açısının karşısında, özgürlüğe, birliğe, kendiliğe, sevgiye, mücadeleye, adalete inanan bu insanların gösterdiği direniş, yazarın mizahi ve detaycı bakış açısıyla ince ince işleniyor. Bir topluluğun mücadelesini okurken aynı zamanda kitabın bir diğer baş karakteri olan, on dokuz yaşındaki Patrice’in de kendini bulma savaşını okuyoruz. Annesinin hayatını yaşamamaya kararlı, bir koca ve çocuktan öte hayalleri olan bu genç kadın, toplumsal mücadelenin içinde kendi bireysel mücadelesini veriyor. Yazarın tüm kitapta kendini güçlü şekilde hissettiren “umut” olgusunun, bireysel ve toplumsal anlamda neleri değiştirebileceği ve idealler uğruna verilen mücadelenin neler kazandıracağı yazarın özgün anlatımı ile okuyucuya aktarılıyor.
Bir kurmaca olmasına rağmen yazarın, büyükbabasının sıradışı hayatından oldukça feyz aldığı roman, bu etkileniş ile çok daha samimi hale gelmiş ve aktarılan tüm duyguların okuyucuya daha güçlü geçmesini sağlamış. Romanın ilerledikçe derinleşen birçok duyguyu barındırması da bu tanışıklık nedeniyle olsa gerek. Yazar ve eseri birbirine bu kadar bağlı ve yakın olunca, okuyucuyu etkileme gücü o denli kuvvetli oluyor.
Gece Bekçisi’nde karşımıza yoğun olarak çıkan olgulardan biri de doğa-insan ilişkisi. Elbette konu aldığı topluluğun yaşam tarzıyla bağdaşık olan bu bağ, ince ince romana ve karakterlere işlenmiş. Ölen aile fertlerinin, dostların, hayvanların ve doğanın ruhlarının her daim hayatın içinde olduğunu ve yaşayanları uyardığını ve gerekirse cezalandırdığını da okuyoruz. Kurgu ile gerçek hayatın iç içe geçtiği Gece Bekçisi, yazarın içinde büyüdüğü kültürün de şeffaf bir yansıması bu yüzden.
Gece Bekçisi‘nde Louise Erdrich, insan doğasının en kötü ve en iyi dürtüleriyle uğraşmak zorunda kalan unutulmaz karakterlerle dolu kurgusal bir dünya yaratıyor. Bu karakterlerin aşklarını ve yaşamlarını, arzularını ve hırslarını şefkat ve zekâ ile aydınlatan bu roman, bir kültürel hazineden çıkmış, görkemli bir metin. Yazar Erdrich’in dil üzerindeki hâkimiyeti, cümlelerle oynayışı, satırlar arasındaki mizah gücü, kültürel ve sembolik öğelerle, düşündürücü pasajlarla ve özgün anlatımıyla Gece Bekçisi’ni okuyucusunun çok seveceği bir roman haline getirmeyi başarıyor.
Dünyanın neresinde olursa olsun “nehirler aktığı sürece” kendi olmaktan vazgeçmeyen, özgürlüğü uğruna savaş veren, doğayla barışık tüm eski insanlar için Gece Bekçisi güçlü ve edebi bir saygı duruşu.
Gece Bekçisi · Basın Bülteni
Louise Erdrich’in 2021 Pulitzer Kurgu Ödülü’ne layık görülen romanı Gece Bekçisi, Kafka Kitap logosuyla Türkiye’deki edebiyatseverlerle buluştu! Kendisi de Kaplumbağa Dağı Chippewa Grubu’nun Kızılderilileri üyesi olan Erdrich, Gece Bekçisi’nde büyükbabasının olağanüstü yaşamına dayanan benzersiz bir hikâye anlatıyor. Gece Bekçisi, idealler uğruna verilen mücadelelerin fark yaratabileceğini gözler önüne seren, titizlikle araştırılıp kaleme alınmış, karanlık bir mizahla bezenip okuruna ilham aşılayan bir roman…
Kafka Kitap logosuyla raflarda yerini alan Louise Erdrich imzalı Gece Bekçisi’ni İngilizce aslından dilimize Püren Özgören çevirdi.
Kuzey Dakota’da bulunan Kaplumbağa Dağı’ndaki küçük bir Kızılderili topluluğunun hayatı, açlığı ve sefaleti, gururlu kültürel kimliği, aşkları ve sosyal mücadeleleri bir yasa tasarısıyla tehdit edilir. Bu tasarının yürürlüğe girmesini önlemek için eyleme geçilmesi şarttır. Kaplumbağa Dağı Mücevher Yatağı Fabrikası’nda gece bekçiliği yapan Thomas Wazhushk, yasanın onaylanmasını engellemek için mücadeleye başlar ve Amerikan Yerlileri’nin mülksüzleştirilmesini protesto eden bu isyanın sesi Washington’a kadar uzanır…
Louis Erdrich Kimdir?
Louise Erdrich (d. 7 Haziran 1954) Amerikalı yazar, şair ve Kaplumbağa Dağı Chippewa Grubu’nun Kızılderilileri üyesidir. Erdrich, hem yetişkin hem de çocuk edebiyatını kapsayan eserlerinde genellikle Kızılderili mirasıyla ilgili temaları ve sembolizmi araştırmaktadır. Ayrıca Amerikan Yerlileri Rönesansı olarak bilinen edebi hareketin önde gelen isimlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Erdrich, Pulitzer Edebiyat Ödülü için kısa listeye kalmış ve The Round House adlı romanıyla 2012 yılında Ulusal Kitap Ödülü’nü, Gece Bekçisi adlı romanıyla da 2021’de Pulitzer Ödülü’nü kazanmıştır. Erdrich, Kuzey Dakota’daki Turtle Mountain Reservation’da düzenli olarak yazarlık atölyeleri düzenlemekte ve Minneapolis’te Kızılderili edebiyatına odaklanan bağımsız bir kitapçı işletmektedir.
1987, İstanbul doğumlu. Felsefeci, yaratıcı drama&tiyatro eğitmeni. Başta KalemKahveKlavye olmak üzere çeşitli mecralarda yazılar kaleme alıyor. İlk kitabı Aristoteles · Hayatı Bir Şölen Sofrası Gibi Bırakmalı Ne Susuz Ne de Sarhoş 2022’de Destek Yayınları’ndan çıktı. Evli ve iki kedi annesi.