George Orwell imzalı aynı adlı romandan Frédéric Pontarolo çizimleriyle uyarlanan 1984 çizgi romanı Epsilon Yayınevi‘nden çıktı. Kitabı KalemKahveKlavye için Çağla Özden inceledi.
**
“Savaş barıştır!”
”Özgürlük köleliktir!”
”Cahillik güçtür!”
Bu üç cümle, edebiyatla biraz haşır neşir olanların karşısına en az bir kere mutlaka çıkmıştır. Sıkı okur olanlar ise edebiyat dünyasında oldukça ünlü olan bu üç cümlenin hangi kitaptan
alıntı olduğunu çoktan tahmin etmiş olabilirler. Yazının başında okuru selamlayan alıntı, ünlü İngiliz yazar George Orwell’ın distopik, politik ve alegorik olarak tanımlanabilecek 1984 isimli romanından. 1984, çağları aşan, jenerasyon farkı gözetmeksizin ilgi gören, üzerinde hala konuşulan kült bir roman olarak edebiyat tarihindeki yerini istikrarla koruyor.
George Orwell bu kitabı İskoçya’da, verem hastalığıyla boğuşurken yazıyor ve kitabın adını ilk önce Avrupa’daki Son Adam olarak belirliyor. Fakat kitabın yayıncısı bu ismi beğenmeyerek, kitabın adını 1984 olarak değiştiriyor. Kitap 8 Haziran 1949’da basılıyor ve geniş bir okur kitlesine ulaşıyor. Distopya denilince akla gelen ilk kitaplardan biri olan 1984, ayrıca kitapta bahsi geçen Big Brother (Büyük Birader) ve düşünce polisi gibi kavramları çağdaş dile kazandırıyor.
1984 · Gülümse, Büyük Birader’in Gözü Üzerinde
1984’ün kaderi sadece güzelliklerle dolu değil tabii ki, kitap basıldığı sene İngiltere ve Amerika’da, bir sene sonra da Stalin’in kitapta kendi yönetimin biçimini anlattığı gerekçesiyle yasaklanıyor. Bu denli ses getiren bir roman elbette diğer sanat dallarının da ilgisini çekiyor ve adına yaraşır biçimde 1984 yılında sinemaya uyarlanıyor. Satış başarısının da çok yüksek olduğu bu anti-ütopik eser, günümüzde onlarca sanat eserine ilham olmaya devam ediyor.
Bu sanat eserlerinden biri olan 1984, Epsilon Yayınevi tarafından dilimize kazandırıldı. Frederick Pontarolo’nun aynı adlı romanından uyarladığı çizgi romanın çevirisini Hale Ağaçayak, editörlüğünü de Şebnem Soral Tamer üstleniyor. Kitap, ünlü distopyanın karanlık ve çarpıcı dilini kendine has tarzı ve renkleriyle anlatarak özgün bir imza atmayı başarıyor.
1984 yılının Londra’sında geçen roman, Gerçek Bakanlığı’nda çalışan Winston Smith’in Julia adında bir kadına aşık olmasıyla başlıyor. Fakat, herkesin tele-ekranlarla gözlendiği, Büyük Birader’in insanların tüm duygu ve davranışlarını kontrol edebildiği, konuşulanların, dilden çıkan her sözcüğün denetlendiği ve aksini yapanların düşünce suçlusu sayıldığı böyle bir kaosta zaten aşk kendi başına bile bir isyan sayılıyor. Ve bu isyan, tüm dikta rejimlerinde olduğu gibi burada da akıl dışı yaptırımları beraberinde getiriyor.
George Orwell’ın ölümsüz distopyası 1984, Frederic Pontarolo’nun çarpıcı çizimleriyle yeniden hayat buluyor, okuyucusunu zamanları aşan bu romanın içerisinde estetik ve sanat dolu bir deneyime çağırıyor
1987, İstanbul doğumlu. Felsefeci, yaratıcı drama&tiyatro eğitmeni. Başta KalemKahveKlavye olmak üzere çeşitli mecralarda yazılar kaleme alıyor. İlk kitabı Aristoteles · Hayatı Bir Şölen Sofrası Gibi Bırakmalı Ne Susuz Ne de Sarhoş 2022’de Destek Yayınları’ndan çıktı. Evli ve iki kedi annesi.