Didier Van Cauwelaert’in kaleme aldığı, Kafka Kitap’ın Gürkan Çimen çevirisiyle yayımladığı Bir Ağacın Günlüğü kitabını Çağla Özden inceledi.
“Üç yüz yaşındaki bir meyve ağacı, Tristan, şiddetli bir rüzgârın tek kurbanı olarak toprağa serilmiş yatıyor ve üç asırlık tarihiyle hikâyelerini açığa çıkarıyor.”
Ağaçlar ve insanlar arasında en başından beri süregelen bir bağ vardı. İnsanların ağaçlarla ilişkisi çeşitli ama mutlaktı. Ağaçları kutsal sayanlar, daha çok para kazanmak için onları öldürenler, dallarına astıkları renkli bez parçalarıyla ağaçları da dileklerine ortak edenler, gövdesine isimlerinin baş harflerini kazıyınca sonsuza dek ayrılmayacaklarını sanan optimist âşıklar ve daha bir sürü örnek… Çocukken avaz avaz söylenen ağaçsever şarkılar ve bir ağacın dibine gömülerek gelinen yolun sonu. Öyle ya da böyle ağaçlar ve insanlar birbirilerine hep yakın durdular. Hatta bazıları ağaçları kendi ölümlerine ortak edecek kadar samimi buldular.
Ağaçlarla ilgili her şey kafamızda genel olarak bir romantizmi, bir duygusallığı ve huzuru çağrıştırıyor. Bu atalarımızdan bize kalan bir miras olabilir mi? Acaba insanlar ve ağaçlar arasında tahmin ettiğinizden daha derin bir bağ mı var?
Ağaçlarla ilgili araştırmalar dendrolojinin (ağaçbilim) konusu olsa da sanatçılar da türlü şekillerde ağaçlarla insanlar arasındaki ilişkileri kendi dillerinde yorumladılar. Onlardan biri de Didier Van Cauwelaert’in kaleme aldığı, Gürkan Çimen’in çevirisini yaptığı Bir Ağacın Günlüğü. Bir ağacın dilinden yaşamı anlatan roman, Kafka Kitap etiketiyle okuruyla buluştu.
“Hiç kimse bana onun gibi bağlanmamıştı. Bunun sebebi muhtemelen oğlunu öldüren o Alman kurşununu hâlâ gövdemde saklamam.”
Bir Ağacın Günlüğü, okurundan dikkat ve sabır bekleyen bir kitap. Öyle ki akıcı olmasının yanında okuru bir anda bambaşka zamanlara ve olaylara çağırıyor. Bu, bazı okurların hoşuna gitmeyebilir, zaten kitapla ilgili çoğu eleştiri bununla ilgili. Fakat bu ters düz etme hali eğer beklenilen sabrı ve dikkati gösterirseniz sizi bir yerden sonra tıpkı bir ağacın dallarını birbirine dolaması gibi zihninizde kendine yer ediyor. Didier Van Cauwelaert’in tiyatro ve drama kökenli ödüllü bir yazar olması, tiyatronun metaforik ve imgesel taraflarını romanına da yansıtmasını sağlıyor. Bir ağacın üzerinde yaşayan tırtılın engebeli yolculuğu, okur için cümleler arasında başlıyor.
Romanın kahramanı, adını Richard Wagner’in üç perdelik Tristan ve Isolde operasından alan, asırlardır yaşayan, insanlarla bağ kurmuş, türlü olaylar yaşamış ve ölüm vakti gelmiş bir ağaç. Bir Ağacın Günlüğü, Tristan’ın hayat, ölüm, insanlık ve ağaçlar hakkındaki fikirlerini ve duygularını yazarın özgün anlatımıyla okura aktarıyor. Ağaçların tarihte tanıdığı insanları, gördükleri ama kimseye söyleyemedikleri türlü olayları, sakladığı gizleri düşünmek biz insanlar için büyüleyici bir özellik. Tristan, toprağa kavuştuğunu günden bugüne gövdesinde sayısız anı birikmiş elbette. Bu anılar, yazarın özgün anlatımı, tiyatral bakış açısı ve yaratıcılığı ile okura aktarılıyor.
“Ölümden sonraki yaşamda ağaçlar ve insanlar da birbirine kavuşur mu?”
Romanın önemli karakterlerinden Dr. Lannes ve Tristan arasındaki bağ, türler ötesi bir bağ. Ölümün, sevginin ve emeğin birçok hali bu iki varlığın sezgisel, fiziksel ve duygusal iletişimde okuyucuyu tekrar tekrar etkiliyor.
Kitabın dikkat çekici özelliklerinden birisi de sadece insana veya sadece ağaca yönelmemesi. Anlatılan hikâye ikisini de birbirine sıkıca bağlayan bir ip görevi görüyor. Zaten Bir Ağacın Günlüğü okuruna doğa ve insan arasındaki birliğin ve ayrılmazlığın ne kadar güçlü olduğunu bu bakış açısıyla anlatıyor.
“Mesele şu ki, bitkiler ve hayvanlar genlerine işlenmiş olanı asla kaybetmezler ancak insanlar, günden güne düşünen ama artık hayal kurmayı bırakan birer makineye dönüşüyorlar.”
Bir Ağacın Günlüğü, bir ağacın ve onun hayatına dahil olan insanların hikayesini anlatırken, bir yandan doğanın ve canlıların dönüşümünü anlatmayı da ihmal etmiyor ve varlık ve hiçlik arasındaki boşluğu anılar, değişimler ve sevgi ile dolduruyor. Roman, yaratıcı bir yazarın ilgi çekici tarzıyla farklı bir okuma deneyimi yaşamak isteyen okurlar için iz bırakanların yanında yerini alacağa benziyor.
Bir Ağacın Günlüğü · Yazar Didier Van Cauwelaert Kimdir?
Didier Van Cauwelaert, 1960 yılında Nice’de doğdu. Fransız Akademisi ödüllü bir tiyatro yazarı ve dramaturgdur. Sekiz yaşında yazdığı ve Gallimard Yayınevi tarafından yayımlanan polisiye romanıyla Fransa’da büyük yankı uyandırdı. 1994’te Un Aller Simple adlı romanıyla Goncourt Ödülü kazandı. Ölümden çok hiç gerçekleşmemiş hayallerle dolu bir hayattan korktuğunu belirten Cauwelaert, bugüne dek 30’u aşkın dile çevrilen 44 kitabın yazarıdır.