Bak: 44 numara, sol tarafı yırtılmış ayakkabı
hangi duayı ezberlerdilerse, onu koyacaklar içine
Tırnağım kırıldı, ağladım
İç çekerken babama ağlamaya başladım
Sonra fabrikaya,
sonra kendime,
sonra sobadaki kömürün bitişine,
sonra Soma’nın kadınları ve kızlarına…
Annem yıllarca ayakkabı koymuştu kapımıza,
Öyle uzun kalmıştı ki o ayakkabı kapının önünde;
dua niyetine olduğunu sanmıştım
Dua…
Her gün okunuyordu ama her gün!
Kulaklarıma bulduğum her şeyi tıkadım
Hatta ayakkabıları bile…
Babam cennete gitmesin, benimle kalsın istiyordum!
Tanrıyla dua değil benimle şarkı söylesin istiyordum!
O, Tanrının değil benim babamdı!
Hiç bitmedi evde yas,
Annem hiç iyileşemedi…
Sadece ben büyüdüm…
“Acımız büyük…” diyor aptal televizyon
süsleri
süsleri
Hiçbir acınız yok!
Tanrı’nın bile acısı yok!
Helva kokusu var,
yanmış…
Bak: 44 numara, sol tarafı yırtılmış ayakkabı
hangi duayı ezberlerdilerse, onu koyacaklar içine
ve bazı kadınlar kanserden ölecek…
Kadın, feminist, sakat, Atatürkçü… 2017’de 31 yaşına giren. Yazmayı öğrendiğinden beri yazan. Babasına benzeyen, annesinin soyadını kullanan. Sözel bölümünden mezun. İlk olarak kendi sayfasında yazmaya başlayan. 2013’den bu yana www.kalemkahveklavye.com kültür sanat ve edebiyat sitesinde hikaye ve şiir pişiren ve çeşitli fanzinlerde yer alan. Pulbiber mahallesine uğrayan. Çok okumayı seven, arada hiç okumayan, güzel sesli insanlara şiir okutturan. Rock dinleyen, Sylvia Plath’a özenen, Van Gogh ile arasında bağ olduğuna inanan ve bütün sokak kedileriyle konuşan ve ilk kitabını yazan.