Sub Press’ten Mart ayına özel, birbirinden farklı, sıkı ve zengin içerikli 7 yeni kitap yayımlandı.
İzcinin Gözden Geçirilmiş Elkitabı – William Burroughs
“zira devrimciler de çoğu zaman karşı çıktıklarını sandıkları kişiler gibi mutaassıp ve olan bitene kayıtsızlar… Günümüz devrimcilerinin nasıl Che Guevara kesildiklerini düşünün… “KRALİÇEYİ BECERİN!”
Cut-uplar, Dada hareketinden ve Tristan Tzara’nın şapkadan şiir çıkarmasından beri süregeliyor. Bunun da aslında “Louvre’u yakın!”ın bir tekrarı olduğunu görüyorsunuz. Herkes, “E, kimin umurunda?” diyordu. Temel öneme sahip bir sembol yoktu. Taktik şok etmeli ve çileden çıkarmalı, tercihen çıldırma noktasına götürmeli. Taktiğin amacı bu: ihlal ve çıldırtma.”
Ursula K. Le Guin’in Postmodern Anarşizmi – Lewis Call
Le Guin, anarşist fikirleri hem anarşist geleneğe sadık hem de çağdaş okuyucunun anlayabileceği şekilde anlatarak büyük bir hizmette bulunur. Anarşizmi, sürüldüğü kültürel gettodan kurtarır. Belki de asla eline Kropotkin alıp okumayacak bilimkurgu okuyucusunu anarşist vizyonla tanıştırır. Anarşizmi (biraz da olsa) entelektüel söylemin ana akımına taşır.
Sovyet Algı Dünyası Üzerine Denemeler 1: Sovyet Post-Punk’ı: Noçnoy Prospekt ve Felsefi Yorumu – Can Batukan
Atmosfer felsefi/sinemasal bir kavram olarak kurgulanabilir mi?
Sine göz’den fono-göz’e nasıl geçilir?
Okuyacağınız felsefi deneme Sovyet Algı Dünyasının içine yolculuk yaparak bu iki kavramı Deleuzecü bir bakışla devreye almayı ve Dziga Vertov’tan Ulus Baker’e, oradan da Gilles Deleuze’e doğru bir kavram işçiliğine yönelmeyi hedefliyor. Bu hedefin görünür olmasını sağlayan 1980’lerin Moskova’sında aykırı bir post-punk grubunun gerçekleştirmiş olduğu sıra dışı video kayıtlarıdır.
Rus kültürünün gizemli edebiyatına, karanlık müziklerine, kozmik bilimine, kendine has bilimkurgu anlayışına ve uçsuz bucaksız topraklarının Türk kültleriyle bütünleşmiş tarihine seyahat etmeliyiz. İnanıyorum ki buralarda aradığımız ve bulmamız gereken çok şey var.
“Profesör ekranın arkasındadır. Ekranda neleri gördüğünü izleyici bilmemekte. Tek bildiği masa lambasının ışığı altında profesörün çalışmakta olduğu, tek duyduğuysa bu kesik notalardan meydana gelen org döngüsüdür. Bir haberci ya da çözülemeyen bir kâhin sözü gibi melodi sürekli tekrarlanır…”
Kavramsız Negativite: Adorno+Hayat+Deleuze – Zafer Aracagök
Neandertal kapitalist/nano-faşist bir laboratuardan yaşam kırıntıları; öznesiz yapamayan Spekülatif gerçekçilerin diyalektik negativite sevdaları; Deleuze’ün Nietzsche’den devraldığı afirmasyon gücünün bugün ulaştığı teslimiyete karşı direnecek Uyurgezer Situasyonistler; Adorno’dan patinajla Deleuze virajına girerek okuyucusunu kara deliğine çekmeye hazır kavramsız bir negativite; terketmeden terkederek hayatı, şizo-ensest’in parçaptal tekilliğiyle olumlamamak hiçbir şeyi …
Negativite nasıl kullanılacağını unuttuğumuz bir panzehirdir: dikkatli kullanılmadığında zehire dönüşme tehlikesi taşır.
İntihar ve Ruhun Ölümsüzlüğü Üzerine – David Hume
“İntihar Üzerine” ve “Ruhun Ölümsüzlüğü Üzerine” makaleleri, Hume tarafından editörü Andrew Millar’a büyük bir ihtimalle 1755 yılının sonlarına doğru gönderildi. Ancak kilise tarafından kınanma ve hatta resmi olarak yargılanma olasılığı ile karşı karşıya kaldığında, Hume, arkadaşlarının da teşviki ile intihar ve ölümsüzlük makalelerini yayınlamamanın ihtiyatlı bir adım olacağına karar verdi ve Millar makaleleri çıkardı, yerine “Zevkin Standardı” makalesi eklendi. Hume’un tedbirlerine rağmen Dr. William Warburton gibi bazı eleştirmenlerin makalelerden haberi vardı, hatta Hume’un bilgisi olmadan 1770 yılında makalelerin Fransız çevirileri yayınlandı. Ölümünden kısa bir süre önce, Hume vasiyetine bir madde ekledi; “William Strahan, filozof öldükten iki sene sonra, ‘Fıtri Din üzerine Diyaloglar’ eserini yayınlayabilir, uygun bulursa, çıkarılan iki makaleyi ekleyebilir.”
“İntihar Üzerine” ve “Ruhun Ölümsüzlüğü Üzerine” 1777’de, muhtemelen Strahan tarafından olmasa da, İki Makale başlığı altında yayımlandı, başlık sayfasında ne yazarın adı ne de yayıncının adı yazmaktadır.
Antonin Artaud: Amerikan Avangardı ve Beat Edebiyatı – Joanna Pawlik
Bu kitap, Antonin Artaud’nun savaş sonrası Amerikan avangart edebiyatı üzerindeki etkisine bir açıklık getirme amacı gütmekte, bunu yaparken de onun Beat ve San Francisco yazarlarının şiir performanslarının habercisi olan tiyatrolar üzerine yaptığı çalışmaları derinlemesine incelemektedir.
Artaud, Allen Ginsberg ve Michael McClure gibi şairlerce yürekten benimsenmiş ve onların Soğuk Savaş döneminin baskı, militarizm ve konformizm koşullarına karşı verdikleri mücadelelerinde yaşattıkları bir dost olarak görülmüştür. Bu şairler, Artaud’nun olabildiğince geniş bir -İngilizce konuşan- kitleye ulaştığını kesinkes netleştirerek, 1950’li ve 1960’lı yıllarda onun metinlerini edinip çevirerek yayımlamışlardır. EĞİTİM ŞART!
Anadolu Ekspresi: Yeni Türk Şiiri – Uluer Oksal Tiryaki
Bugüne kadar övgü, ödül ve “kayda değer” kişilerin elinden çıkan değerlendirmelerle kendisine yer edinen “şiir”in sonuna gelmiş bulunmaktayız.
Bugüne kadar savaştan uzak durmaya çalışan, evinde oturarak zabıtalığa soyunan, insanlara ahlaki külfetler yükleyen “şiir”in sonuna gelmiş bulunmaktayız.
Bugüne kadar eleştirdiği faşizmin ta kendisi olan, insanları küçük politik hesaplarla yargılayan ve etrafındaki sözde “kanon”lara methiyeler düzen “şiir”in sonuna gelmiş bulunmaktayız.
Bugün şiir’in sonuna gelmiş bulunmaktayız.
Elinizdeki antoloji geriye kalan bir avuç insanın yaptığı son çağrıdır.
Until today, we have come to the end of “poetry”, which has received praise, reward, and evaluations of the “worthy” people.
We have come to the end of “poetry” that tries to stay away from the war until now, to sit in the house and wander into the strangeness, to load the moral burdens on people.
We have come to the end of poetry, which means the fascism that has been criticized to this day, the poetry of the so-called “canonies” around people who judge people with small political calculations.
Today we are at the end of poetry
The anthology in your hand is the last call made by a handful of people.