Minare Gölgesi‘ni büyük, çok büyük bir roman yapan nedir, diye sorsalar, düşünmeden “gerçekliği” derim. Yazılan her satırın gerçek olması.
Minare Gölgesi‘nin haberini Levent Cantek‘in Agos röportajında aldığımdan beri bu kitabı okumaya dair
dizginleyemediğim bir istek hareketlenmişti içimde. Kitabın dağıtım günü İletişim Yayınları‘nın Cağaloğlu’ndaki
ofisine giderek Minare Gölgesi‘ni
aldım. Bazen böyle olur; bir kitap
çıkar, ilgimi çeker, işi gücü bırakır o kitaba yoğunlaşırım. Minare Gölgesi de böyle girdi
hayatıma…
dizginleyemediğim bir istek hareketlenmişti içimde. Kitabın dağıtım günü İletişim Yayınları‘nın Cağaloğlu’ndaki
ofisine giderek Minare Gölgesi‘ni
aldım. Bazen böyle olur; bir kitap
çıkar, ilgimi çeker, işi gücü bırakır o kitaba yoğunlaşırım. Minare Gölgesi de böyle girdi
hayatıma…
Minare Gölgesi‘nde bir
mahalle var; Zengüle Hacı Mahallesi. Yalnızlık, yoksulluk ve ölüm, kardeş olmuş
bu mahallede. Önce 10 yaşındaki Meryem’le tanışıyoruz. Karların altında
bekliyor. Bir kaldırıma oturmuş, annesinin işten eve döneceği dakikaları
sayıyor. O karanlık saatlerde, karların altında korkmuyor; ancak evde tek
başına beklemekten korkuyor.
mahalle var; Zengüle Hacı Mahallesi. Yalnızlık, yoksulluk ve ölüm, kardeş olmuş
bu mahallede. Önce 10 yaşındaki Meryem’le tanışıyoruz. Karların altında
bekliyor. Bir kaldırıma oturmuş, annesinin işten eve döneceği dakikaları
sayıyor. O karanlık saatlerde, karların altında korkmuyor; ancak evde tek
başına beklemekten korkuyor.
Atilla var bu mahallede. Meryem’den
dört yaş küçük. Annesi babası ayrı… Meryem, Atilla’nın gözlerini kapatıyor,
sokak sokak yürüyorlar; Meryem, yıkıntı halindeki evleri şato diye anlatıyor
Atilla’ya. Atilla çok seviyor bu oyunları.
dört yaş küçük. Annesi babası ayrı… Meryem, Atilla’nın gözlerini kapatıyor,
sokak sokak yürüyorlar; Meryem, yıkıntı halindeki evleri şato diye anlatıyor
Atilla’ya. Atilla çok seviyor bu oyunları.
Abdülkadir var bu mahallede. İş
bulamıyor. Soğuk meze hazırlamada usta olmuş. Sivri dilli. Doğruyu söylediği
için hiçbir yerde iş vermiyorlar ona. O da uyumaya başlıyor. Sürekli uyuyor.
Adı “Uyuyan Adam”a çıkıyor.
bulamıyor. Soğuk meze hazırlamada usta olmuş. Sivri dilli. Doğruyu söylediği
için hiçbir yerde iş vermiyorlar ona. O da uyumaya başlıyor. Sürekli uyuyor.
Adı “Uyuyan Adam”a çıkıyor.
Sabit var, Abdülkadir’in arkadaşı. O
da işsiz. Babasının emekli parası olmasa hali harap… O da uyuyamıyor. Hem de
hiç. Eski Hint filmlerini seyrediyor sabaha kadar.
da işsiz. Babasının emekli parası olmasa hali harap… O da uyuyamıyor. Hem de
hiç. Eski Hint filmlerini seyrediyor sabaha kadar.
Kedili Kadın Sultan Abla var.
Mahallede kimse onu sevmiyor. Tarlabaşı mevkiinde gecenin bir yarısı işe
çıkıyor, güneş doğmadan eve giriyor. Bir zamanların efsane güzeli…
Mahallede kimse onu sevmiyor. Tarlabaşı mevkiinde gecenin bir yarısı işe
çıkıyor, güneş doğmadan eve giriyor. Bir zamanların efsane güzeli…
Minare Gölgesi‘ne sığınıyor
Atilla. Psikopat annesi ve babasının kavgalarına dayanamıyor. Kimse bulamıyor
Atilla’yı. Sadece Meryem biliyor yerini. Kendinden dört yaş küçük olmasına
rağmen, gidip tek başına caminin minaresine saklanan, orada yaşayan, yapayalnız
kendini bir kuleye hapseden Atilla’yı azıcık kıskanıyor Meryem.
Atilla. Psikopat annesi ve babasının kavgalarına dayanamıyor. Kimse bulamıyor
Atilla’yı. Sadece Meryem biliyor yerini. Kendinden dört yaş küçük olmasına
rağmen, gidip tek başına caminin minaresine saklanan, orada yaşayan, yapayalnız
kendini bir kuleye hapseden Atilla’yı azıcık kıskanıyor Meryem.
Minare Gölgesi insanın
kalbini sıkıştıran bir roman…
Yazar Engin Ergönültaş‘ın elinde bir
kamera var sanki, o neyi yazarsa onu görüyorsunuz. Belgesel gibi. Çaresizliği,
yalnızlığı, hastalığı iliklerinize kadar hissediyorsunuz.
kalbini sıkıştıran bir roman…
Yazar Engin Ergönültaş‘ın elinde bir
kamera var sanki, o neyi yazarsa onu görüyorsunuz. Belgesel gibi. Çaresizliği,
yalnızlığı, hastalığı iliklerinize kadar hissediyorsunuz.
Minare Gölgesi‘ni büyük, çok
büyük bir roman yapan nedir, diye
sorsalar, düşünmeden “gerçekliği” derim. Yazılan her satırın gerçek
olması.
büyük bir roman yapan nedir, diye
sorsalar, düşünmeden “gerçekliği” derim. Yazılan her satırın gerçek
olması.