theme-sticky-logo-alt
img-alt
img-alt

Ahtapot Adam · Benlik Bir Ahtapota Dönüştüğünde

4 Nisan 2023
283 Okunma

Jasper Gibson’ın merak uyandıran romanı Ahtapot Adam, Mehmet Gürsel’in çevirisiyle Kafka Kitap’tan çıktı.

Bir yanıyla bol gerilimli bir psikolojik hikâye anlatan Ahtapot Adam, bir yanıyla da macerası ve mizahıyla eğlenceli ve sürükleyici bir okuma deneyimi vadediyor. 

Korku, gerilim, fantastik gibi türlerdeki pek çok hikâyede kullanılan “gizli benlik” teması üzerinden hareket eden Ahtapot Adam, işin içine kimyasal maddeler ve şizofreninin girmesiyle ve elbette ana karakteri Tom’un etrafında şekillenen trajedisiyle birleşince katmanlı ve zengin bir romana dönüşüyor. 

Tom, eski bir hukuk öğrencisi. Ne var ki gençliğinde kullandığı uyuşturucu maddelerin ona hediye ettiği, kendisinden başka kimsenin sesini duymadığı biriyle yaşamak zorunda: Ahtapot Tanrısı Malamock, Tom’un bazen alteregosu bazen onu ele geçirmiş bir iblis gibi veya onu aşağılamak, küçümsemek için ortaya çıkan bir varlık durumunda. 

Malamock’un varlığı Tom’un hayatını öyle bir hale getiriyor ki artık kız kardeşi olmadan günlük rutinlerine devam edemiyor. Bu yüzden de kaçınılmaz olarak kendini tıp biliminin kollarına atıyor ve sürpriz olmayacak bir biçimde Tom’a şizofreni teşhisi koyuluyor. 

Buraya kadar, Ahtapot Adam diye bir varlığın gerçekliğine inananlar ile inanmayanların farklı tavırlarla yaklaşacağı ama her durumda bilindik bir şekilde akan hikâye, temel çatışmasına kavuşuyor: Eski, sağlıklı, parlak günlerine kavuşmak, dolayısıyla Malamock’tan kurtulmak zorunda hisseden Tom’a, pek çok hikâyenin başlangıcı olduğu üzere bir teklif sunuluyor: Henüz kesinliği kanıtlanmamış, son derece deneysel bir ilacın, Bildinosiklin’in tedavisini denemek… Bu tedavinin etkilerinin Tom’u kime ve neye dönüştüreceği, yapacağı bu tehlikeli içsel yolculukta Malamock’tan kurtulmak mı yoksa onunla yaşamaya hatta ona dönüşmeye devam etmek mi önemli olacak; bunların tümü tamamen sürpriz.

Yazar Jasper Gibson, romanını kurgularken belli başlı kurmaca unsurlarına yaslanmasının yanı sıra gerçek hayattan parçaları da kullanmış. Her ne kadar romanın sonuna düştüğü notta, kitapta bahsi geçen Bildinosiklin ilacının kurgu olduğunu söylese de gerçek bir ilaçtan ilham aldığını ve karşımıza roman olarak çıkan hikâyenin ondaki dayanaklarını anlatıyor kısaca:

Bildinosiklin hayali bir ilaçtır. Temeli kabaca minosikline, İngiltere’de o dönemde erken evre şizofreni başlangıcı teşhisi konulmuş hastaların negatif semptomlarının tedavisi için verilen ve deneme safhasında olan bir ilaca dayanır. Söz konusu ilacın anti-enflamatuar özelliklerinin beyindeki mikroglia* aktivasyonunu yatıştırdığı düşünülmektedir. Minosiklin akne tedavisinde yaygın olarak kullanılan bir antibiyotiktir. Klozapin yaygın olarak reçete edilen bir antipsikotiktir. Accuphase Ulusal Sağlık Hizmetleri’nde kullanılır. Kuzenim Ed Metcalfe yirmi yılboyunca şizofreni hastası olarak yaşadıktan sonra 2011 yılında öldü. Bu kitap onun ölümünden ilham almış ve onun hayatına adanmıştır. 

Ağır psikolojik rahatsızlıklarla mücadele etmek durumunda olmayanlar için okuması heyecanlı, eğlenceli bir kitap olsa da şizofreni başta olmak üzere benzeri rahatsızlıklarla doğrudan veya dolaylı muhatap olmuşlar için çok kolay bir deneyim olmayabilir Ahtapot Adam’ı okumak. Özellikle gerek ilaçların gerek rahatsızlığının etkisiyle girdiği hezeyanlar ve hayal aleminde yaşadıkları, özellikle de bu alemin tasvirleri sıradan okur için “yaratıcı” olduğu kadar psikolojik rahatsızlıklara aşina olanlar için yorucu olabilir. Bunu elbette bir “okumayın” mesajı vermek için değil, Gibson’ın romanı ne kadar iyi çalıştığını vurgulamak için belirtiyoruz. Yazar da bunun bilincinde olmalı ki diyaloglardaki ve kimi sahnelerdeki mizah dozunu ve ritmini buna göre ayarlamış. Bazı diyaloglar ve hastane ortamı anlatımları çok gerçekçi, işlevsel veya klişelerden bağımsız değilse de Tom karakterinin işlenişi, onun hikâyesine okuru bağlayabiliyor. Bu açıdan özellikle ilk kitabın ilk yarısını bitirmeye yaklaşana dek zorlanabilirsiniz. Buraya kadar atılan düğümler ikinci yarıda son derece akıcı bir biçimde birbirlerine bağlanıyor. 

Mizahın varlığı aslında sürpriz değil: Yazar, geçmişte Venezuela’da kakao plantasyonlarında işçilik ve ayrıca İngilizce öğretmenliği yaptıktan sonra Sussex’e dönmüş ve şimdilerde aylık on milyondan fazla ziyaretçisi olan, İngiltere’nin en büyük komedi websitelerinden olan thepoke.co.uk‘in kurucu ortaklarından biri olmuş.  Jasper Gibson salt hikâyeyi anlatmakla yetinmemiş ve genel anlamda tıp sektörünü, özelde ise İngiltere’deki ruh ve sinir hastalıkları sisteminin aksaklıklarını da görüp yazmış.

Zihinsel iyileşmeye ve bunun aileler ve toplum üzerindeki etkisine, aynı zamanda akıcı maceralara ilgi duyuyorsanız Ahtapot Adam sizin için güzel bir okuma deneyimi olacaktır.

Ahtapot Adam · Arka Kapak Yazısı

“Gerçekten sıradışı bir eser…
Dâhice yazılmış ve mutlaka okunması gereken bir roman!”

Douglas Stuart, Shuggie Bainin yazarı
Bir zamanların hukuk öğrencisi Tom, gençliğinde kullandığı uyuşturucuların da etkisiyle yirmi yıldır ondan başka kimsenin duymadığı bir sesle konuşur. Bu ses onu azarlayan, onunla alay eden, nadir anlarda
ona olan sevgisini de açık eden Ahtapot Tanrısı’na, yani Malamock’a aittir.

Doktorların şizofreni teşhisi koyduğu Tom, hayatını sürdürmek için kız kardeşine bağımlıdır ki bu, onun için kolay bir şey değildir… Nihai çözüm, zihnindeki sesi susturmak, Ahtapot Tanrısı olmadan yeniden
bir hayat kurmaktır ve bunun da tek bir yolu vardır: Deneysel bir ilaç tedavisine katılmak. Bu noktaya geldiğinde Tom, onun için önemli bir
soruya yanıt ararken bulur kendini: Malamock’u susturmayı gerçekten istiyor mudur?

Kesintiye uğramış hayatların dokunaklı hikâyesini anlatan Ahtapot Adam, insanlığın inanç ve anlam arayışını sorgularken yıpranmış bir aşkın ve dostlukların melodramını da gözler önüne seriyor.

Yorum 0

    Cevapla

    15 49.0138 8.38624 arrow 0 bullet 0 4000 1 0 horizontal https://kalemkahveklavye.com 300 4000 1