Önceleri karşıma çıkan tüm insanların acısını paylaşmaya çalışıyordum. Sanki onlara olanların bir sorumlusu da benmişim veya onların acısını dindirecek olan tek benmişim gibi hissediyordum. Oysa bu dünyada en iyisinden en kötüsüne, herkesin bir acısı vardı; hatta dünya, üzerindeki yaldızı kazıdığınızda baştan aşağı, beşikten mezara dek acıydı. Yapabileceğim bir şey olmadığını fark edip rahatlamam gereken o anda, dönüşü olmayacak kadar yıprandığımı, telafi edemeyecek kadar suçlandığımı fark ettim. O kadar suçlandım ki, artık gerçekten tek suçlu olduğum fikrine inanmadan duramıyorum. O kadar gecikmiştim ki bunu anlamak için, artık gerçekten olanların bir sorumlusu da bendim. Değişen buydu, değişmeyen ise; acıları dindirecek panzehir halen yok bende.
Bir kahraman aramanızdan daha kötüsü, beni kahraman yapmaya çalışmanızdı. O yüzden kim olmam istense, o kimlikten kaçıp durdum. Şimdi ne bir kimliğim var, ne karakterim, ne de köklerim.