Eski bir reklam filminden kulağımızda kalan tekerleme gibi, Betül Kanbolat hem çalışan anne, hem yazar, hem okuyucu, hem matematikçi, hem proje yöneticisi… Şarkı sözlerini ve okur karşısına –henüz- çıkarmadığı öykülerini saymıyoruz bile. Her biri birbirinden özgün fikirler ve iki tanesi bir çocuğun kaleminden çıkan çizimlerle hazırlanan beş çocuk kitabının yazarı bugün. Betül Kanbolat’la kitapları ve çocukları konuştuk. (Röp: Koray Sarıdoğan)
Kısa zamanda beş kitaba imza atmış biri var karşımızda. Adettendir, sizi sizden dinleyelim, tanıyalım biraz.
Öncelikle teşekkür ederim. 2013 yılında Kel Tilki kitabımın basımıyla başlayan çocuk kitapları yolculuğumda kitap sayım Mayıs ayında Rada ve Kedili Kralın basımıyla beşe ulaştı. 2014 yılında basılan Rada ve Şakacı Şövalye Kitabım da yeni içeriğiyle Ağustos ayında ABM yayınları tarafından yeniden basıldı. Keyif aldığım, pek çok şey öğrendiğim, çocukların saf enerjileriyle kendimi daha güçlü ve mutlu hissettiğim bir süreç bu.
Çanakkale-Biga doğumluyum. Sokakta doyasıya oyun oynayabilmiş, mahalle dayanışmasının güven dalgalarına kendini bırakabilmiş bir çocukluk geçirdim. Yazı yazmayı hep sevdim. Yıldız Teknik Üniversitesi İstatistik bölümü mezunuyum. Matematiğin hayatıma kattığı her şeye minnettarım. Yine de yazı yazmaya karşı duyduğum heyecan İstatistik’e duyduğum heyecanın çok üzerinde oldu 🙂 Üç çocuk annesiyim. 2009 yılından bu yana Haberci Yapım’da Kurumsal Projeler Yöneticisi olarak çalışmaktayım.
İlk kitaplardan “Kel Tilki”, “1 Öykü 1 Bilgi 1 Oyun Serisi” alt başlığıyla çıkmış. Diğer kitaplardan bu seriye dahil olan var mı?
Çocuklarıma kitap okurken içinde bilgilendirici öğeler bulunan kitapları okumaktan ayrıca zevk alıyorum. Büyük oğlum bebekken ona anlattığımız masalın hatıra kitaba dönüşmesi hayali belirdi. Bunun içinde bilgi ve oyun öğesinin de bulunmasını istedim. Oğlumu heyecanlandıran, yeniden dinlemek, okumak istediği konuları ve eylemleri gözlemledim. Kel Tilki, Yüzen Kelebek ve Sinirli Karga kitaplarında bunları dikkate aldım. Bu üç kitabın öyküleri gece uyumadan önce farklı versiyonlarıyla ona anlattığım öykülerdi. İkizlerimin doğumundan sonra masal saati, kitap saati, öykü saati vb adlandırılan zaman aralıkları ortadan kalktı ve bunlar her an yaşamımızın ana parçası oldular. 🙂
Kitaplar içinde özellikle Rada ve Şakacı Şövalye ile Rada ve Kedili Kral, çizimlerin bir küçük çizerin elinden çıkmış olmasıyla dikkat çekiyor. Bu bizde pek görülen bir şey değil fakat çizimler de öyle çocuk elinden çıkmış gibi değil. Janbaras’ı ve kitapların oluşma sürecini dinleyelim mi sizden biraz?
Janbaras arkadaşımın oğlu. Şu an 12 yaşında. Rada ve Şakacı Şövalye ile Rada ve Kedili Kral kitapları içinde kullandığımız resimleri Janbaras 3-6 yaş aralığında çizdi. Resim yapma konusunda özel bir yetenek ve gözlem gücüne sahipti. Ailesi resimlerini dosyalayıp saklıyordu. Çok daha kalıcı bir hatıraya dönüşmesini istedim. Aralarından seçimler yaparak resimlerle uyumlu öyküler yazdım. Bu hayalin gerçekleştirilmesine, hayranlık duyduğum ve Kel Tilki kitabımın da çizeri olan Ferit Avcı’nın resimlere ilişkin yüreklendirici yorumları ayrı bir katkı sundu. Çocuk psikiyatrist ve psikologlarının görüşleri de cesaretimizi artırdı ve yöntemi itibariyle benzeri olmayan iki kitap ortaya çıktı. Birine Rüya Kovalamacası diğerine Uzay Kovalamacası diyebiliriz 🙂
Aynı zamanda farklı kurumlarda çocuklarla okuma etkinlikleri de yapıyorsunuz ve oldukça da ilgi çekiyor gibi görülüyor. İşin o kısmı nasıl başladı?
Kel Tilki basıldığında en büyük isteğim bu kitabı çocuklarımın arkadaşlarına okumaktı. İkizlerimi gönderdiğim ana okulunda ilk yaratıcı sesli okuma etkinliğimi gerçekleştirdim. Yapabileceklerimi orada duyumsama, keşfetme şansım oldu. Müthiş keyif aldım. Büyük oğlum ilköğretim birinci sınıfa başlamıştı. Onun da sınıf arkadaşlarına kitaplarımı sınıf ortamında okudum. Ve bu şekilde daha çok çocuğa kitap okumak istediğimi anladım. Çocuklara kitaplarımı ulaştırabilmek için de emekle süslenmiş daha etkili bir yoldu bu.
Kitabı yazan ablanın canlı, hareketli ve onların sevdiği biçim ve renklerde karşılarında olması çocukları etkiledi. Kitap okumaya karşı direnç gösteren çocuklarda direnci bu sayede kırabildiğimi farkettim. Etkinlik sonrasında öğretmen ve ailelerden olumlu geribildirimler alınca heyecanım daha da arttı. Çocuk Kitabevleri, İstanbul ve Antalya Oyuncak Müzeleri yaptığım yaratıcı sesli okuma etkinliklerine ev sahipliği yaparak yolculuğuma değerli katkılar sundular. Bir çocuktabile olsa kalbinde kitaba doğru açılan yeni bir pencere inşa edebiliyorsam ne mutlu bana.
Hangisi daha eğlenceli, hangisi daha zor; yazmak mı okumak mı?
Yazmak zor. Çok zor. Hala öğrenciyim. Yolculukta öğreniyorum yazmayı. Hiçbir metin değiştirilemez değil. Mesela, kitaplarımı ya da farklı yazarların çocuk kitaplarını okurken bir bakmışım kendi yeni duygu ve sözcüklerimi de ekliyorum metne. Ya da metni yoğun buluyorum diyelim, o an bazı cümleleri çıkarıyorum ya da değiştiriyorum. Oyun gibi. Böylece bir kitabı defalarca okuyor olsam da temasını bozmadan her keresinde ilk kez okuyormuş gibi hissettiriyorum çocuklarıma. Bunu yazıda da denedim. Örneğin Rada ve Şakacı Şövalye’nin yeni baskısında resimler ve tema bir önceki kitapla aynı kaldı fakat akış büyük ölçüde değişti. Okumak ise çok zevkli. Metnin müziğini, temposunu, neşesini ya da öfkesini dramayla pekiştirmek büyük keyif benim için. Dünyanın en önemli şeyini anlatır gibi heyecan ve istekle okuyunca çocuklar dünyanın en nemli şeyini dinliyormuş gibi dikkat kesiliyorlar.
Üç çocuk annesisiniz. Anneliği deneyimlemeseydiniz de çocuk kitapları yazar mıydınız, nasıl bir etkisi/katkısı oldu?
Anneliği deneyimlemeseydim güncel çocuk kitapları dünyasını çok yönlü araştırma, keşfetme isteğim oluşmayabilirdi. Şiir ve hikaye seviyordum. Oğlum henüz bebekken ona okuduğum ilk kitap kendi şiir kitaplarımdan biridirJ. Çocukluğumda okuduğum çocuk kitapları ise hoş birer hatıra olarak aklımın bir köşesinde duruyordu sadece. Anne olunca kitaplığımda bir çocuk köşesi olsun istedim. Seçenekleri keşfettiğimde ise köşe genişledi ayrı bir çocuk kitaplığına dönüştü. Şu an üç oğlumun ayrı ayrı çocuk kitaplığı var. Ortak kitapları da var onları paylaşmakta zaman zaman zorlanıyorlar. 🙂 Büyük oğlum şuan 9 yaşında. İkizlerim 6. Zaman içinde okuma tercihlerini daha somut ortaya koyacaklardır. Değişip dönüşecektir bir süre daha. Birlikte çok keyifli bir keşfin içindeyiz.
Önceki soruya bağlı olarak doğrudan sizin hayal gücünüzü sormak isterim. Çocuklara didaktik yaklaşmak yerine bir çocukla konuşulması gerektiği gibi yazmışsınız kitapları. Okurunu çok kolay yakalayacak bu hayal gücü bu zamana dek nelerden nasıl beslendi?
Küçük bir çocukken babamdan çok masal dinledim. Eşim de masal dinleyerek büyümüş bir çocuk. Dolayısıyla anne baba olduğumuzda masal anlatmak ikimiz için de doğal, içten gelen bir eylem oldu. Eşim çocuklara fantastik masallar anlatırken ben ister istemez içinde, annelik endişelerinin yansıması olan unsurları da barındıran öyküler anlattım.
Sokakta özgürce oynayan, hayalci çocuklar döneminin bir bireyi olmuş olsam da yine de söylem ve eylem noktasında “bu şekilde davranma A Amca’ya ayıp olur, öyle söyleme B Teyze üzülür” gibi komutlara maruz kaldığımız da bir gerçek. Bunların bir kısmı yerinde uyarı ve öğütlerken maalesef bir kısmı da çocuğa karşı geliştirilmiş toplumsal dilin ezber kalıplarıydı. Bunu anne baba yapmasa komşu- akraba- yoldan geçen herhangi biri bir şekilde yapıyordu. İster istemez bu gibi uyarılar yazı yazma noktasında, düşünüleni aktarmada sınırlar yaratıyor. Çok daha özgün işler ortaya koyulabilecekken adı bile henüz tam konulmamış engelleyici dürtü devreye giriyor.
Çocuklarınızın sizin kitaplarınızla arası nasıl?
Yalnız benim kitaplarımla değil farklı çocuk kitaplarıyla da arası oldukça iyidir üçünün de. Bebekken çevrelerinde oyuncak kadar kitaplar da vardı. Çocuklarım sevmese hiçbiri basılmazdı. Gönlüm elvermezdi. Sevdiklerine inandım. Onların yaşıtlarının da seveceğine inandım. Üçüne de çok sayıda öykü anlattım bugüne kadar fakat yalnızca tekrar tekrar dinlemek istedikleri öyküleri yazıya döktüm. Büyüyorlar. Bugünkü anlatılarım onlarla birlikte değişiyor. Yarın neler anlatırım bilemiyorum. Pusulam onlar.
Peki Betül Kanbolat bir gün çocuk kitapları yerine başka bir türde yazmayı düşünüyor mu? Olursa hangi türde olur bu?
Yazıyorum aslında. Şarkı sözlerim, şiirlerim ve kısa öykülerim var. Çekmecelerimde ve bilgisayarımın çeşitli köşeciklerinde duruyorlar. 🙂 Yazılarımı büyüklerle paylaşmak için güçlü bir istek duymayı bekliyorum belki? Masallarımı çocuklarla paylaşma isteğim kadar güçlü bir istek…
Yolda olan kitaplar var mı?
Şuan ortaokul seviyesinde öğrenim gören arkadaşlarımın ilgi alanına gireceğini düşündüğüm bir fantastik anlatı hazırlık aşamasında. Yerküreye karşı merak duygularını harekete geçirmeyi ümit ederek yazdım. Dilerim yeni yılda onlarla buluşur.
1987, Ankara.
Türk Dili ve Edebiyatı lisansı, Yeni Türk Edebiyatı yüksek lisansı…
KalemKahveKlavye’nin kurucusu.
Evli ve iki kedi babası…
Bazı kitaplar yazdı: Kadran Kadraj (2015), Kaosun Kalbi (2020), Yeraltı Kütüphanesi (2020), Gecenin Kıyısından Gelen Suratsız ve Yaşlı Kuzgun: Edgar Allan Poe (2020)