Sanki bir Şaman ayini yapılıyor ve siz içine düşüyorsunuz. Tam yanı başınızda elinde davulu, az sonra transa geçecek bir Şaman adayı var.
“Kuşları bir bilmecede
gördüm. Akıllarını tamamlayacak vahiyler arıyorlardı. “
gördüm. Akıllarını tamamlayacak vahiyler arıyorlardı. “
Zifiri
karanlık, masada ışık.
karanlık, masada ışık.
Kapı çalar.
“Tok tok! “
Tok çalar
kapı, söyleyecekleri olduğundan kapıyı açana saklar açlığını.
kapı, söyleyecekleri olduğundan kapıyı açana saklar açlığını.
Kapıyı
açarsın.
açarsın.
Sımsıkı
giyinmiş bir adam, göz süzen bir kadın, şeker satan bir velet, sığınacak kucak
arayan miskin bir kedi…
giyinmiş bir adam, göz süzen bir kadın, şeker satan bir velet, sığınacak kucak
arayan miskin bir kedi…
Hepsi
olabilir.
olabilir.
Ya da tahterevalli
üstünde hissettiren cümleler, aklının üstüne sürülmüş kelimeler, merak, heves,
korku, kuşku, duygu dediğin ne varsa içini dolduracağın bir sepet…
üstünde hissettiren cümleler, aklının üstüne sürülmüş kelimeler, merak, heves,
korku, kuşku, duygu dediğin ne varsa içini dolduracağın bir sepet…
Sesi kulak
tırmalayan, siyah kanatlı, lanete boyalı bir kuş.
tırmalayan, siyah kanatlı, lanete boyalı bir kuş.
Hangisi?
“Madam
Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey”, işte o zifiri karanlıkta kapıya vuran
kitaptan başkası değil.
Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey”, işte o zifiri karanlıkta kapıya vuran
kitaptan başkası değil.
“Kaderle başa çıkmanın
tek yolu, ona kafa tutmaktır.”
tek yolu, ona kafa tutmaktır.”
Mine Söğüt,
“ Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey” i yazarken curcunanın tam ortasında
bir ateş yakmayı tasarlamış mıydı acaba? Bilmiyorum. Bilmekten öte gördüğüm bir
şey var ki o da bu curcunanın tam ortasındaki ateşten hiç tereddüt etmeden atladığım…
Ama elbette önce cinler ve periler.
“ Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey” i yazarken curcunanın tam ortasında
bir ateş yakmayı tasarlamış mıydı acaba? Bilmiyorum. Bilmekten öte gördüğüm bir
şey var ki o da bu curcunanın tam ortasındaki ateşten hiç tereddüt etmeden atladığım…
Ama elbette önce cinler ve periler.
Bu kitabın
bir kaderi varsa, o kader içinizde yanıyor. Mideniz yanıyor, aklınız yanıyor.
Önceden kurduğunuz tüm hayaller ucuzlaşıyor. Hepsi para üstü yerine verilmiş
cikletlerin içinden çıkan aptal manilere dönüşüyor.
bir kaderi varsa, o kader içinizde yanıyor. Mideniz yanıyor, aklınız yanıyor.
Önceden kurduğunuz tüm hayaller ucuzlaşıyor. Hepsi para üstü yerine verilmiş
cikletlerin içinden çıkan aptal manilere dönüşüyor.
“Gerçek, şimdi
kurtlanmış bir kuş ölüsü. Kurtları yine kuşlar yiyor. Gerçek dönüşüyor.
Kuşlardan kurtlara, kurtlardan yine kuşlara.”
kurtlanmış bir kuş ölüsü. Kurtları yine kuşlar yiyor. Gerçek dönüşüyor.
Kuşlardan kurtlara, kurtlardan yine kuşlara.”
Kara kaplı
kitap, içinizde balıksırtı örgü misali dolanıyor.
kitap, içinizde balıksırtı örgü misali dolanıyor.
Her
okuduğunuz sayfada başka biri yerinize geçiyor.
okuduğunuz sayfada başka biri yerinize geçiyor.
“Madam
Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey”i bitirdiğinizde geçmişe hayran bir yazar,
geçmişe düşman ama geleceğe aşık bir yaşlı, dilsiz bir kaçak, katil, aşık,
düşman, hayat kadını, antikacı oluveriyorsunuz.
Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey”i bitirdiğinizde geçmişe hayran bir yazar,
geçmişe düşman ama geleceğe aşık bir yaşlı, dilsiz bir kaçak, katil, aşık,
düşman, hayat kadını, antikacı oluveriyorsunuz.
Yetmiyor,
siyah kanatlı bir kuş olup, rüyalara biniyorsunuz.
siyah kanatlı bir kuş olup, rüyalara biniyorsunuz.
Yine
yetmiyor, kuvvetli bir ses duyuyorsunuz.
yetmiyor, kuvvetli bir ses duyuyorsunuz.
Sanki bir
Şaman ayini yapılıyor ve siz içine düşüyorsunuz. Tam yanı başınızda elinde
davulu, az sonra transa geçecek bir Şaman adayı var.
Şaman ayini yapılıyor ve siz içine düşüyorsunuz. Tam yanı başınızda elinde
davulu, az sonra transa geçecek bir Şaman adayı var.
Hiç
itirazsız büyülenmek istiyor ve büyüleniyorsunuz.
itirazsız büyülenmek istiyor ve büyüleniyorsunuz.
“Tanrı bizi istediği
için mi yarattı; yoksa yaratmak zorunda olduğu için mi?”
için mi yarattı; yoksa yaratmak zorunda olduğu için mi?”
Bu kitabı
kolay yutamıyor, öğütemiyor ve içinizden atamıyorsunuz. Her birimizin içinde
biriktirdiği eksiklerin yanına kıvrılıveriyor kitap. İçinizden atamadığınız
babanız ise ve o baba, kafası kesik bir biçimde duvarınızda asılı kalmışsa,
işte sizi o dakika en çok Şehnaz anlıyor.
kolay yutamıyor, öğütemiyor ve içinizden atamıyorsunuz. Her birimizin içinde
biriktirdiği eksiklerin yanına kıvrılıveriyor kitap. İçinizden atamadığınız
babanız ise ve o baba, kafası kesik bir biçimde duvarınızda asılı kalmışsa,
işte sizi o dakika en çok Şehnaz anlıyor.
Kafası
kesilmiş babaların, ölüme yatmış evlatların sancısını ise en çok bir kadın
çekiyor elbet, bacak arasından o sancıyı hepinizin yüreğine ateşliyor. Sancılı
bir doğum ve sancılı bir ölüm arasında sıkışıp kaldığınızda, gözünüzün içine
bir tek Olga bakıyor.
kesilmiş babaların, ölüme yatmış evlatların sancısını ise en çok bir kadın
çekiyor elbet, bacak arasından o sancıyı hepinizin yüreğine ateşliyor. Sancılı
bir doğum ve sancılı bir ölüm arasında sıkışıp kaldığınızda, gözünüzün içine
bir tek Olga bakıyor.
Tüm
kadınları ve erkekleri gözünüzün içine baktığı yerden elinize dolayıp, denizin
dibine atmak istiyorsunuz. Çünkü bu sayfalar ölüm kokuyor. Ve bu koku sizi
tahrik ediyor, ölenlerin ölümü hak etmiş olabileceği yalanına bir kez daha
inanıveriyorsunuz.
kadınları ve erkekleri gözünüzün içine baktığı yerden elinize dolayıp, denizin
dibine atmak istiyorsunuz. Çünkü bu sayfalar ölüm kokuyor. Ve bu koku sizi
tahrik ediyor, ölenlerin ölümü hak etmiş olabileceği yalanına bir kez daha
inanıveriyorsunuz.
“Hiç,
diyor büyük kanatlı siyah kuş, daha gözüpektir hepten.”
diyor büyük kanatlı siyah kuş, daha gözüpektir hepten.”
Bir hiç
içinden bir hep deryasına, oradan eski bir yalıya, oradan pençeleriyle ölüm saçan
bir başkasına, oradan aşkı yaşamak yerine parçalayıp kanatan insanlara, kayıp
çocuklara, savaşlara, kadınların doğum sancılarına, annelik masallarına gitmek
istiyorsanız Mine Söğüt’e selam edin.
içinden bir hep deryasına, oradan eski bir yalıya, oradan pençeleriyle ölüm saçan
bir başkasına, oradan aşkı yaşamak yerine parçalayıp kanatan insanlara, kayıp
çocuklara, savaşlara, kadınların doğum sancılarına, annelik masallarına gitmek
istiyorsanız Mine Söğüt’e selam edin.

1987, İstanbul doğumlu. Felsefeci, yaratıcı drama&tiyatro eğitmeni. Başta KalemKahveKlavye olmak üzere çeşitli mecralarda yazılar kaleme alıyor. İlk kitabı Aristoteles · Hayatı Bir Şölen Sofrası Gibi Bırakmalı Ne Susuz Ne de Sarhoş 2022’de Destek Yayınları’ndan çıktı. Evli ve iki kedi annesi.