Utanç, babamın artık ölmesi gerektiğini söylüyordu. Yıllar sonra babam öldüğünde utancımın bencil ve halden anlamayan egom olduğunu anladım. Bir şeyleri anlayarak dünyaya karşı diyet ödüyordum.
O gün de apartmanlar tarafından sorgulanıyorduk. Dar sokaklar düşüncelerimizde açılan
kırbaç yaralarıydı ve mahallemizin haritası bu yaralardan oluşuyordu. Babam
pencereden çıkıp avaz avaz bağırmaya başladı. Bittiğini, tükendiğini, artık
dayanamadığını haykırıyordu. Üstünü başını yırtıyordu bağırırken ve intihar
etmeyi düşündüğü halde çıkardığı ses onu korkutuyordu. Susmayı becerse dördüncü
kattan aşağı salacaktı kendini. Rezil olduğumuzu düşünüyordum. Annem rezil
olduğumuzu haykırıyordu. Babaannem oğlunun rezil olmasını kendine yediremiyordu
belli ki şimdilik sesini çıkarmıyordu. Kardeşim okuldaydı ve ben onun da rezil
olduğunu varsayarak utancımı katlıyordum. Utanç,
babamın artık ölmesi gerektiğini söylüyordu. Yıllar sonra babam öldüğünde
utancımın bencil ve halden anlamayan egom olduğunu anladım. Bir şeyleri
anlayarak dünyaya karşı diyet ödüyordum.
kırbaç yaralarıydı ve mahallemizin haritası bu yaralardan oluşuyordu. Babam
pencereden çıkıp avaz avaz bağırmaya başladı. Bittiğini, tükendiğini, artık
dayanamadığını haykırıyordu. Üstünü başını yırtıyordu bağırırken ve intihar
etmeyi düşündüğü halde çıkardığı ses onu korkutuyordu. Susmayı becerse dördüncü
kattan aşağı salacaktı kendini. Rezil olduğumuzu düşünüyordum. Annem rezil
olduğumuzu haykırıyordu. Babaannem oğlunun rezil olmasını kendine yediremiyordu
belli ki şimdilik sesini çıkarmıyordu. Kardeşim okuldaydı ve ben onun da rezil
olduğunu varsayarak utancımı katlıyordum. Utanç,
babamın artık ölmesi gerektiğini söylüyordu. Yıllar sonra babam öldüğünde
utancımın bencil ve halden anlamayan egom olduğunu anladım. Bir şeyleri
anlayarak dünyaya karşı diyet ödüyordum.
Babamı zar zor içeri aldık. Amcalarım, halalarım, dayılarım, teyzelerim,
eniştelerim ve diğer akrabalarım eve doluşmuştu. Riyakarlığın organik versiyonu
olan akrabalık kutsalı yüksek perdeden akıl veriyordu. Küçük evin küçük salonu
bilim adamlarını kıskandıracak şekilde akılla doluydu ama kimse bundan
faydalanacak kadar kendini akıllı görmüyordu. Ben hakim bir köşe bularak
olanları gözlemliyordum her zamanki gibi. Sonradan bu alışkanlığım bunun gibi
hikayeler yazmamı sağladı. O yarada pıhtılaşan ilk kan zerresi bendim.
eniştelerim ve diğer akrabalarım eve doluşmuştu. Riyakarlığın organik versiyonu
olan akrabalık kutsalı yüksek perdeden akıl veriyordu. Küçük evin küçük salonu
bilim adamlarını kıskandıracak şekilde akılla doluydu ama kimse bundan
faydalanacak kadar kendini akıllı görmüyordu. Ben hakim bir köşe bularak
olanları gözlemliyordum her zamanki gibi. Sonradan bu alışkanlığım bunun gibi
hikayeler yazmamı sağladı. O yarada pıhtılaşan ilk kan zerresi bendim.
İşsizlik, paranoya derecesinde
kıskançlık, lümpenliğin verdiği bayağılık, sıradanlığın verdiği can sıkıntısı
ve hayatın bir türlü veremediği huzur… Babamın ruhu iyiden iyiye ekşi kokmaya
başlayan salonda ameliyata alınmıştı. İkram edilen çay bayatlamış ve laflar dualaşmaya başlamıştı. Sonuçsuz kalan
bir cinnet toplantısı biterken geleceğimi düşündüm. Şimdi gelecekteyiz ve
düşünüldüğümü hissediyorum bunları yazarken. Beyin fırtınasına babaannemin
söylediği iki kelime damga vurdu: Domuz yağı.
kıskançlık, lümpenliğin verdiği bayağılık, sıradanlığın verdiği can sıkıntısı
ve hayatın bir türlü veremediği huzur… Babamın ruhu iyiden iyiye ekşi kokmaya
başlayan salonda ameliyata alınmıştı. İkram edilen çay bayatlamış ve laflar dualaşmaya başlamıştı. Sonuçsuz kalan
bir cinnet toplantısı biterken geleceğimi düşündüm. Şimdi gelecekteyiz ve
düşünüldüğümü hissediyorum bunları yazarken. Beyin fırtınasına babaannemin
söylediği iki kelime damga vurdu: Domuz yağı.
Herkes birbirine bakıyordu. Yaşlı kadın çok haklıydı onlara göre. Ben domuz yağı
ile olanlar arasında bağlantı kurmaya çalışıyordum. Hani bazen güneşin milimlik
hareketi karanlığa boğar ya evi ve irkilir ya insan, işte tam o an loş cinler
yapıştı duvarlara. Artık akıl yürütmeye gerek yoktu. Mistik bir savaşın içine çekilen akrabalar bir babama bir kapı
kirişlerine bir de babaanneme bakıyordu. Şeytan üçgeni. Tüm bu olanları yıllar
sonra anladım ben. Domuz yağı ile yapılan basit ama etkili büyüyü, kapı
kirişlerine domuz yağı sürülerek icra edildiğini ve huzursuzluğun,
ayrılıkların, gerginliklerin bu büyüye bağlandığını öğrendiğimde ortada
anlaşılacak bir şey olmadığını anladım.
ile olanlar arasında bağlantı kurmaya çalışıyordum. Hani bazen güneşin milimlik
hareketi karanlığa boğar ya evi ve irkilir ya insan, işte tam o an loş cinler
yapıştı duvarlara. Artık akıl yürütmeye gerek yoktu. Mistik bir savaşın içine çekilen akrabalar bir babama bir kapı
kirişlerine bir de babaanneme bakıyordu. Şeytan üçgeni. Tüm bu olanları yıllar
sonra anladım ben. Domuz yağı ile yapılan basit ama etkili büyüyü, kapı
kirişlerine domuz yağı sürülerek icra edildiğini ve huzursuzluğun,
ayrılıkların, gerginliklerin bu büyüye bağlandığını öğrendiğimde ortada
anlaşılacak bir şey olmadığını anladım.
Gece oldu. Apartmanlar ellerini yıkamak için işkencehaneye dönüşen şehrin suyuna gittiler.
Akrabalar ahlar vahlar eşliğinde sisin içinde kayboldular. Babam, annem, babaannem,
ben, kardeşim ve cinler sessizce salonda oturuyorduk. Babam bakışlarını halının
motiflerine sabitlemişti. Annem ve babaannem bu hainliği kimin yapmış
olabileceğini tartışıyordu. Sonra uyuduk. Gece domuz kılığındaki cinlerle
konuştuğumu hatırlıyorum.
Akrabalar ahlar vahlar eşliğinde sisin içinde kayboldular. Babam, annem, babaannem,
ben, kardeşim ve cinler sessizce salonda oturuyorduk. Babam bakışlarını halının
motiflerine sabitlemişti. Annem ve babaannem bu hainliği kimin yapmış
olabileceğini tartışıyordu. Sonra uyuduk. Gece domuz kılığındaki cinlerle
konuştuğumu hatırlıyorum.
Birkaç yıl sonra üniversiteyi kazanıp gittim. Okudum, yazdım vesaire. O deliliğin
sadece benim yaşadığım eve, mahalleye ait olduğunu zannediyordum. Yanılmışım.
Bu yanılgı beni yine o günün gecesine götürdü. Domuz kılığındaki cinlerle yaptığım konuşmalar sosyolojik birer düş
olarak zihnimi işgal etti. Gerçek ve gerçek dışı arasında olup bitenlerin
açıklaması vardı ama kimse bu açıklamalarla ilgilenmiyordu. Okyanusa binlerce
kilometre uzaklıkta rüyasında okyanus gören ben, babamı savunuyordum. Varsın
bilgisayar almasın, varsın bize kötü davransın, varsın varsın varsın… Altıma
işediğimi sabah kimseye söylememek için çok uğraştım ama anladılar. Herkes kapı
kirişlerine baktı.
sadece benim yaşadığım eve, mahalleye ait olduğunu zannediyordum. Yanılmışım.
Bu yanılgı beni yine o günün gecesine götürdü. Domuz kılığındaki cinlerle yaptığım konuşmalar sosyolojik birer düş
olarak zihnimi işgal etti. Gerçek ve gerçek dışı arasında olup bitenlerin
açıklaması vardı ama kimse bu açıklamalarla ilgilenmiyordu. Okyanusa binlerce
kilometre uzaklıkta rüyasında okyanus gören ben, babamı savunuyordum. Varsın
bilgisayar almasın, varsın bize kötü davransın, varsın varsın varsın… Altıma
işediğimi sabah kimseye söylememek için çok uğraştım ama anladılar. Herkes kapı
kirişlerine baktı.
Kötülüğün dışarıdan geldiği düşüncesi beni rahatlatmıştı aslında. Evi gerektiği
gibi koruyabilirsek başımıza bir şey gelmezdi. Akrabalar ve komşular arasında
birkaç fişleme, onları evin içinde yalnız bırakmama ve tuvalete gidecekleri
zaman bir bahane ile peşlerine takılma gibi savunma yöntemlerini uygulamaya
koydu annem ve babaannem. Bu zamana kadar anlaşabildikleri nadir konulardan
biriydi bu. Korkuyorlardı, kötülükten değil ama yenilmekten. Bu onlar ve
diğerleri arasında gerçekleşen fantastik bir savaştı. Sonradan öğrendiğime göre
karşı büyü için annem bileziklerini
bile satmıştı.
gibi koruyabilirsek başımıza bir şey gelmezdi. Akrabalar ve komşular arasında
birkaç fişleme, onları evin içinde yalnız bırakmama ve tuvalete gidecekleri
zaman bir bahane ile peşlerine takılma gibi savunma yöntemlerini uygulamaya
koydu annem ve babaannem. Bu zamana kadar anlaşabildikleri nadir konulardan
biriydi bu. Korkuyorlardı, kötülükten değil ama yenilmekten. Bu onlar ve
diğerleri arasında gerçekleşen fantastik bir savaştı. Sonradan öğrendiğime göre
karşı büyü için annem bileziklerini
bile satmıştı.
Babamdan birkaç yıl sonra babaannem öldü. Birkaç hafta sonra da annem tekrar
evleniyormuş. Fark ettim de zaman “birkaç” kelimesinin sırtında. Kesinlik yok
demek ki zihnimde ya da göreceli zaman hayatımızı özümsemiş. Bilmiyorum.
Yaşadıklarım anılardan ibaret olsaydı gülümseyip geçerdim olanlara. Geçmişin
değiştirilemez olduğuna inansaydım da umursamazdım bu safsataları. Domuz yağı sayesinde girebildiğim evde
bu satırları yazacağım. Herkesin aklına geleceğim ama kimse adımı anmayacak.
Dualar benim o evi terk etmem için tekrar tekrar okunacak ve hatta işgüzarlar
kendinden geçip beni gördüklerini iddia edecek.
evleniyormuş. Fark ettim de zaman “birkaç” kelimesinin sırtında. Kesinlik yok
demek ki zihnimde ya da göreceli zaman hayatımızı özümsemiş. Bilmiyorum.
Yaşadıklarım anılardan ibaret olsaydı gülümseyip geçerdim olanlara. Geçmişin
değiştirilemez olduğuna inansaydım da umursamazdım bu safsataları. Domuz yağı sayesinde girebildiğim evde
bu satırları yazacağım. Herkesin aklına geleceğim ama kimse adımı anmayacak.
Dualar benim o evi terk etmem için tekrar tekrar okunacak ve hatta işgüzarlar
kendinden geçip beni gördüklerini iddia edecek.
Yazar yazdığını zannediyor. Bazen buna izin versem de genelde kendi
işimi kendim görürüm. Birkaç yıl sonra o da çıldıracak ve ben bir başka kapı
kirişinde insanları ahmaklıklarından avlamaya devam edeceğim.
işimi kendim görürüm. Birkaç yıl sonra o da çıldıracak ve ben bir başka kapı
kirişinde insanları ahmaklıklarından avlamaya devam edeceğim.
Mühendis / Yazar. Çeşitli kitap eklerinde kitap inceleme / eleştiri yazıları çıktı. Kalemkahveklavye site ve dergisinde öykü, deneme, kitap incelemeleri yazmaya devam ediyor.