Colleen Hoover’ın kaleme aldığı Bizimle Başladı, Bizimle Bitti romanı Epsilon Yayınevi etiketi ve Gözde Soykan çevirisiyle dilimize kazandırıldı.
Ailesinden ona miras kalan öğrenilmiş çaresizliğe başkaldıran Lily’nin tüm acılara rağmen yeniden doğuşunun ümit ve sevgi dolu hikâyesini anlatan Bizimle Başladı Bizimle Bitti okurların büyük beğenisini kazandı ve tüm dünyada çok satan kitaplar arasına girdi. Okurların özellikle bir kısmı Lily’nin hikâyesini çok romantik ve çarpıcı buldu.
Kitaptaki karakterlerin yaşadıklarıyla empati kurabilen okurların tam bu romantik taraftan baktığını düşünebiliriz: Seven ne yapmaz. Bu bakış açısı bizim toplumumuzda da çok güçlüdür malum; seven kıskanır, seven affeder, seven her şeyiyle kabul eder, seven ne olursa olsun gitmez. Kabul edelim ki çoğunluk bu çerçevede yaşanan ilişkileri romantik buluyor. Birbirini hırpalayan, can yakan, bağlılık değil bağımlılık odaklı ilişkileri normalleştirdik. Bunun dışında kalan ilişkiler ise genellikle gerçek aşk ilişkisi olarak görülmüyor.
Burada hayatı yorumlama biçimimizin yanında toplumsal olarak kabul ettiğimiz kavramları nasıl alacalı renklerle güzel göstermeye çalıştığımızı sorgulamak gerekir. İnsan geçmişinden ne kadar sıyrılabilir, doğru ilişki hangi normlarla belirlenir, belirlenebilir mi? Fedakârlığın tanımı nedir, bir sınırı var mıdır? Görüyoruz ki bu ve benzeri sorulara verilen cevaplar okuyucunun romanla ilgili bakış açısını yönlendirdi. Lily’nin kendini bulma mücadelesi, ailevi travmaları, şiddete ve istismara bakış açısı kimi okur tarafından oldukça gerçekçi, kimi okurca klişe bulundu.
Roman; aile, evlilik, aşk, dostluk, ebeveynlik gibi hepimizin hayatında görece olumlu duygular yaratan kavramların yanında intihar, aile içi şiddet, istismar, travmalar, psikolojik rahatsızlıklar hatta biraz derine inersek suç ve ceza kavramı gibi keskin ve okuyucuyu rahatsız edebilecek konulardan bahsediyor. Elbette aşk, aile, dostluk gibi “büyük” kavramlara herkesin aynı pencereden bakmasını bekleyemeyiz. Yorumlar ve dolayısıyla davranışlar kişiye göre değişir, kimine doğru gelen kimine yanlış gelir. Kitabın en çok eleştirildiği noktalardan birinin de okuyucunun bu kavramları yorumlayış biçimi olduğunu söyleyebiliriz.
Bazıları için Lily kendini aşabilmişken, bazıları için neden edilgen bulunuyor? Biz bu yorumları kafamızdaki hangi kabullere göre yapıyoruz? Lily’nin hayatında, sorunlu evliliğinde, büyük aşkında ve yaşadıklarında aynı olayların birilerine romantik, birilerine korkakça gelmesi oldukça ilginç.
Kitabın yazarı Colleen Hoover, yazarlık kariyerinden önce öğretmenlik yapan ve sosyal hizmetlerde çalışan biri. İlk kitabı Çarpılma’yı (Slammed) bir şarkı sözünden ilham alarak, annesi Kindle’da roman okusun diye yazdı ve yayınlanmasını bile düşünmediği bu kitap ödüllere ve okunmaya doymadı.
Colleen Hoover, günümüzde “Amerika Birleşik Devletleri’nin en çok satan roman yazarı” olarak biliniyor. Kitapları milyonlar satıyor ve birçok dile çevriliyor.