Karşı Kaldırımdaki Adam, Karşı Penceredeki Kadın, Amigdala, Duygu Koleksiyoncusu, Aşk O Kadar Aşk ve başka bazı tematik kitaplara imza atan Selda Terek Destek Yayınları‘ndan çıkan yeni romanı Utanmaz ile okurla buluştu. Kendisinin de bahsettiği üzere erotomani kavramından yola çıksa da birçok konuya ve karaktere uğrayan Utanmaz, katmanlı bir hikâye sunuyor okura. Selda Terek ile yeni kitabını ve arka planını konuştuk.
Utanmaz ne hakkında? diye düşününce birden çok anahtar kelime beliriyor: İnsan olmak, kadın olmak, hormonlar, zihin, irade, kader, vesaire… Sizin romanı oluşturmanızdaki ilk kıvılcım bunlardan hangisiydi, yolda neler gelişti?
Söylediğiniz anahtar kelimelere belki “büyük konuşmak”, “kınamak”, “yüzleşmek”, “aldatılmak”, “değersizleştirilmek”, “baskı” gibi kelimeleri de ekleyebiliriz. Ancak ilk kıvılcım, “erotomani” idi. Araştırınca gördüm ki benim bu konuda söyleyecek cümlem var ve sıvadım kolları. Hikâye gerçek olayların bir kolajı olarak çıktı ortaya. Yolda ne değişti derseniz; ağırlıklı olarak erotomaniyi işlemek için yola çıkmıştım ama karakterlerin esas hikâyesi ağır bastı ve erotomani yan unsur olarak kaldı. Yani daha başka bir meselesi var kitabın.
Öte yandan Utanmaz, yaşanmış olaylardan kurgulanmış. Şahit olduğunuz tek bir olaydan mı doğdu, yoksa zamanla biriktirdikleriniz mi ilham oldu?
Biriktirdiklerimden bir kolaj diyebilirim. Tek bir olay değil.
Kitapta insana dair tek değil, birçok duygudan örnek var. Bu gözlemlerinizi yazarken psikoloji ile ilgili çalışmalar da yaptığınızı tahmin ediyorum. Bu alandaki okumalarınızdan ve bunları kitaba aktarışınızdan bahseder misiniz?
Hikâyede gerçek olamayacak kadar uçta bir iki olay var ve inanın onlar gerçek. Şimdi anlatıp da okurun sürprizini bozmak istemem ama şöyle söyleyeyim; kitapta hangi olaya “Yok artık bu da olmaz” diyorsanız, bilin ki o gerçek. Okurlarım bana her zaman sosyal medya ya da mail ile ulaşabilirler ya da fuarlarda görüştüğümüzde kitabı okumuşlarsa eğer bu detayları paylaşmaktan keyif alırım. Tüm süreç boyunca psikiyatr dostlarımdan danışmanlık aldım. Okudum da elbet. Ama esas olan gözlem, tecrübe ve araştırma…
Kitapta bahsedilen erotomani kavramından ve bu konuyu işlemeye nasıl karar verdiğinizden de bahsetmenizi isteriz.
“Erotomani” konusunu işlemem bana yayınevinden teklif olarak geldi, ilgimi çekti. Birinin kendisini bir başkasıyla aşk ilişkisi içinde sanması olarak kısaca özetlenebilecek bir duygu durum bozukluğu bu. Pek çok psikiyatrik hastalığın yan etkisi olarak ortaya çıkan sanrısal bir durum bu ve epeyce de yaygın. Bilinen bir tedavisi yok, kişiye göre tedavi edilmeye çalışılıyor. Bu duyguyu da işleyen bir kurgu yapmam istendi; ben de döndüm gerçek hayattan kopya çektim. 🙂
Utanmaz, insanın doğa karşısındaki acziyetini veya gücünü de irdeliyor. Sizce doğaya/doğamıza karşı gelmek mümkün mü? Çağımız insanını hormonlarına, isteklerine karşı gelme açısından nerede görüyorsunuz?
Doğaya ve doğal yönelimlere karşı durmaya çalışmak sadece akıntıya karşı kürel çekmek demek. Yorulmaktan başka bir işe yaramıyor. Öte yandan günümüzün eğitimli, etik değer sahibi kişileri kapılıp gitmek yerine duygularını yönetmeyi tercih ettiklerini söylerler ama bir yere kadar… Doğa her zaman kazanır.
Utanmaz’da tarihte etkili olan kadınlardan örnekler var. Sizin hayatınızda iz bırakan kadınlar kimler?
Kitapta bahsettiğim tarihteki kadınların (Salome, Katarina, Cleopatra, Truvalı Helen, … ) elbetteki izini taşırım. Hatta Lou Salome’nın kısa bir biyografik kitabını bile yazdım ama başka kimden etkilendiniz diye soruyorsanız; Türkan Saylan (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin kurucusu), Eleanor Roosevelt (Uluslarası İnsan Hakları Bildirgesi’ni Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna sunan ve kabul edilmesini sağlayan dünyanın ilk First Lady’si), annem, kardeşim, kızlarım,…
Aklıyla var olmaya çalışan kadınlarla dişiliği ön plana çıkaran ve böylelikle hükmeden kadınlar arasında bir mücadele anlatılıyor kitapta. Bu mücadele sizce insan ilişkilerinde ne derece hâkim?
Aslında dişiliğiyle var olmaya çalışmak da bir akıl kararıdır. Öte yandan akıl, bir kadına erkek gibi ol demez, sadece çoğu iş kolunda cinsiyet bağımsız var olabilmelidir insan. Bu işlerde başarı için cinsiyet kullanılırsa faul yapılmış olacağını düşünüyorum. İnsan ilişkilerinde cinsiyet elbette çok önemli bir yer tutuyor. Mücadele kısmına gelecek olursak, daha güzelin, daha sağlıklının, daha dişinin (kadınlar için konuşayım) tercih edileceği neredeyse kesin. Şunun altını çizmek isterim: Bu saydığım özellikler başka vasıflarla desteklenmezse tek başına bir şey ifade etmez. Örneğin güzellik; akıl, izan, edep, neşe, entelektüel birikim olmadan bir işe yaramaz. Kısa vadelidir. Aynısı erkekler için de geçerli.
Kitaptan hareketle Simone de Beauvoir’ın ünlü sözü “Kadın doğulmaz, kadın olunur” sözü geliyor aklıma. Yaşadığımız toplumdaki kadınlar bu bakış açısının neresinde sizce?
Bizim toplumumuzda her çeşit kadın var. Hiç hoşuma gitmeyen kadın “bağımlı” tipte olanlar. Oysa yapı olarak da dayanıklılığı sembolize eder kadın. İnsanın iyi vasıflarını çoğaltması gerekir. Bu hepimiz için geçerli.
Utanmaz, geçmişin yükleriyle bezeli bir roman. Kitabın hikâyesi çerçevesinden bakınca zaman dendiği gibi yaraları kapatıyor mu sizce?
Elbette… Zaman inanılmaz bir ilaç. Şarkıda dediği gibi, her türlü yara kapanıyorsa, neden korkulur bu hayatta? Ama kapanan yaralar aynı yerden tekrar açılabilir, bunu unutmamak lazım.
Utanmaz, insan olmanın iyi-kötü yanlarını sorguluyor. Bu anlamda, insanın iyi-kötü olmak adına sınırları var mı?
Kitaplarımda hiçbir karakterim salt iyi salt kötü değildir. Tıpkı hayattaki gibi… İnsanın sınırları ise tahminimizin ötesinde olabilir, kişisine göre değişecektir muhakkak. Ben sadece kendi sınırlarımı bilebilirim. 🙂
Diğer kitaplarınızı da referans alarak “kadın” kavramı üzerinde bolca düşündüğünüzü varsayabiliriz. Bu bilinçli bir tercih mi yoksa zamanın, ülkenin, hayatınızın doğal bir sonucu mu?
Hem doğal bir çıktı hem de tercih… Görüyorum ki kadınlar her yerde; bir eğitim açıyorsunuz çoğu kadın, okuruların çoğu kadın, hobi kurslarında kadınlar, … Bu erkekler nerede sahi? 🙂
Güzelliğin, elinde bulunan kişi tarafından istenirse çok tehlikeli olabileceğini gösteren bir kadın örneği var Utanmaz’da. Fiziksel güzellik bu tarz kadınlar için bir güç gösterisi mi veya bu gücün ardında gizlenen başka şeyler mi var sizce?
Dedim ya güzellik başka vasıflarla desteklenmezse hiçbir işe yaramaz. Zeki bakamayan şahane bir göz, bir düzgün cümle çıkaramayan güzel bir ağız, hiçbir işi beceremeyen bakımlı eller kime ne sağlar? 1-2 saat seyretmek için tablo aramıyor insanlar. Esas tehlike, güzellikte değil, güzelliğini kötüye kullanma kararında olan şeytani zekâda… 🙂
Utanmaz · Arka Kapak Yazısı

Çaresiz kalınca herkes her şeyi yapabilir. bu düşünce beni çok ürkütüyor…