Metis Kitap‘tan çıkan Per Petterson imzalı Benim Durumumdaki Erkekler romanına dair Çağla Özden’in yazdığı bu inceleme ilk olarak Lemur Dergi’de yayımlandı.
“Artık hiçbir şeyim yok diye geçirdim içimden, bu doğru değildi, bir sürü şeyim vardı. Ama neydi onlar aklıma gelmiyordu bir türlü.”
Benim Durumumdaki Erkekler İskandinav edebiyatının önemli kalemlerinden Per Petterson’un okuduğum ilk kitabı… Üç kızını, kendini, vazgeçtiklerini ve elindekileri yeniden keşfetmeye çalışan Arvid Jansen’in hikâyesi…
Baş karakterimiz ve anlatıcımız Arvid Jansen, her şeyini aniden kaybetmiş bir yazardır. Ailesini bir gemi yangınında kaybetmesinin ardından eşinin üç kızını da alıp evi terk etmesiyle dibe doğru hızlı bir düşüş yaşar. Bu noktadan sonra Arvid, tüm bu bulanıklığın içinde bir başına yol alır ve kendine rast gelmeye çalışır.
Kitap, cam kırığı gibi. Yalnız, dengesiz, çaresiz bir ruh halini “Ne olursa olsun yaşamaya mecbursun” diyerek anlatıyor sanki.
Hiçbir umut yok ama umut dolu, sevinç yok ama samimi, ölümüne yalnız ama insancıl…
Hepsi bir arada nasıl oluyor, bilmiyorum, görmedim, duymadım ama okudum.
Per Petterson, anlatımıyla bir yerden sonra kitabın içinden buharlaşıyor ve okuyucu karakterlerle baş başa kalıyor. Karakterleri dinliyor, anlıyor, hissediyor ve en önemlisi onlarla empati kuruyorsunuz. Bu da yazarın yalın, çarpıcı ve yetenekli kalemiyle alakalı.
Kitapta okuyucuyu en çok vuran şeylerden biri de tek bir duyguya yönelmemesi. Arvid acı dolu, kırık, çaresiz ama Per Petterson ustaca anlatımıyla kurguya karakteri öyle bir yerden bağlıyor ki “acıların adamı” kendini öldürecek gibiyken evden koşarak çıkıp, deniz kenarına koşup sanki bir banka oturmuş ve hayatın olağanca yüküyle denize bakıyor. En vazgeçtiği anda bile hayatın akışında kendine yer bulmaya çalışan birinin yaptığı gibi, hepimiz gibi.
Kendini yerden yere vuran bir kaybedenden çok, kendini sorgulayan, hayatın dışında kalarak en diptekini görmeye ve daha da önemlisi anlamaya çalışan, anladıklarını da usulca, kendince yoğurup hayatına katan Arvid, bir baba, bir koca, bir sevgili, bir iş arkadaşı, bir komşu olmaktan sıyrılarak tüm kaybettiklerinden öte bir şey kazanıyor: Kendi varoluşunun gerçekliğini.
”Ateş olmak istemiştim ama ateşimde alevden fazla kül vardı artık, ─ Otuz sekiz yaşındaydım, her şey uçup gitmiş, bana hiçlik kalmıştı.”
Norveç ruhu kendini olabildiğince hissettiriyor; kitabın rengi kesinlikle gri. Bu coğrafyanın sanatı kesik atıyor insanın içine, seviyorum.
Çağımız edebiyatında çokça karşımıza çıkan yorucu, karmaşık, ters köşe anlatımlar, kalabalık, duygudan duyguya koşan karakterlerinin yanında Benim Durumumdaki Erkekler hiçbir şey anlatmayacak gibi dururken, her şeyi, hem de çok çarpıcı bir biçimde anlatıyor. Bir okuyucu olarak bundan çok keyif aldım ve kitabı bitirdiğimde kafam, bir yakınımın çok yakından tanık olduğum hayatıyla ilgili cümlelerle doluydu; tanıdık, duygudaş, pürüzsüz ve güçlü…
Per Petterson, 1952’de Oslo’da dünyaya geldi. Kütüphanecilik eğitimi alan Petterson, tamamen yazarlığa yönelmeden önce bir süre kitapçılık, çevirmenlik ve edebiyat eleştirmenliği yaptı. At Çalmaya Gidiyoruz (Metis, 2019) romanı ile büyük bir çıkış yapan yazar hem Norveç Kitapçılar Ödülü’nü hem de Norveç Edebiyat Eleştirmenleri Ödülü’nü aldı. Eser İngilizceye çevrildikten sonra dünya çapında ün kazandı.
“Benim Durumundaki Erkekler” Banu Gürsaler Syvertsen tarafından Norveççe aslından çevrilirken, kapak fotoğrafında Leif Ørnelund imzasını görüyoruz.
Ocak 2020’de Metis Yayınları tarafından okuyucu ile buluşturulan bu dikkat çekici kitabın hayatınıza uğraması halinde, yazarın diğer kitapları için heyecan duyacağınıza iddiaya varım.
Benim Durumumdaki Erkekler · Arka Kapak
Parçalanan bir hayatın acımasız ama şefkat dolu portresi… Karısı çocuklarını da alıp onu terk ettikten sonra Arvid Jansen, tutunacak çok az şeyinin olduğunu fark eder. Boş evini, yatağını, hayatını yadırgar; kim olduğunu pek de bilmediğini anlar. Gençlik günlerinin peşinde şehirde dolaşır, sarhoş olur, barlarda ısrarla peşine düştüğü kadınlarla yatağa girdiğindeyse ne yapacağını bilemez. İlk ayrıldığında neşeli bir zafer duygusu taşıyan karısı da ondan çok farklı durumda değil gibidir. Sadece üç kızlarından en büyüğü ebeveyninin kim olduğunu görüyor, ama ne onlara yardım edebiliyor ne de onlardan yardım alabiliyordur… Norveçli yazar Per Petterson’un diğer yapıtlarıyla da konuşan Benim Durumumdaki Erkekler ele aldığı hikâye kadar anlatma biçimindeki inceliklerle de öne çıkıyor.

1987, İstanbul doğumlu. Yaratıcı Drama eğitmenliği yapıyor. Bazıları KalemKahveKlavye, Roka, Lemur gibi mecralarda yayımlanan öyküler, yazılar yazıyor, çizimler yapıyor. Kitapları, kedileri ve bitkileri (özellikle yeşil olanları) çok seviyor. Evli ve altı kedi annesi.