Günışığı Kitaplığı ve ON8 Kitap, Türkiye’de çocuk ve gençlik edebiyatını klasik kalıplardan çıkaran, Türkiye’nin çocuk ve gençlik edebiyat geleneğinden kopmadan dünyanın güncel anlayışıyla birleştiren yayınevlerinden. Belirli yaşlara, belirli yaklaşımlarla değil her yaştan okurun keyifle okuyabileceği eserler üreten, hem yerli hem yabancı yazarları Türkçe okuruyla buluşturan ve en önemlisi, sadece kitap yayımlamakla kalmayıp Zeynep Cemali Edebiyat Günü gibi yayıncılık açısından son derece önemli ve nitelikli bir etkinliği sekiz yıldır düzenlemeye devam eden Günışığı Kitaplığı’nın Genel Yayın Yönetmeni Mine Soysal’ı ağırlamaktan mutluyuz. İncelikli ve yönlendirici cevapları için bir kez daha teşekkür ederiz.
Merhaba. Dosyaya geçmeden önce güncel bir soru sormak isterim: Son ekonomik gelişmelerden sonra yazar-yayıncı ilişkilerinde ve yayıncılıkta neler değişecek sizce?
Uzun yıllardır ithal hammadde kullanmak zorunda bırakılan yayıncılığımız, döviz kurlarındaki büyük dalgalanma sonucunda %75’e varan maliyet artışına karşı direniyor. Aynı nedenle çeviri eserlerdeki sözleşmelerini korumak için de mücadele veriyor. Etiket fiyatlarına tam yansıtılamayan bu yüksek maliyet artışı, yayıncının belini büküyor. Sorun dağıtımcıya, bağımsız kitapçıya, kitap işinin tüm paydaşlarına yansıyor. Nakit akışı durma noktasına gelen sektörde, yayıncı sattığı kitabın parasını 6-12 ay arasında uzayan vadelerle tahsil edebiliyor. Hal böyle olunca yayıncı; yazara, çevirmene, illüstratöre, grafikere, editöre, matbaaya ödemelerini zamanında yapamıyor. Oldukça zor bir süreç. Yine de yayıncılığımızın geleceği için yasal, etik, finansal vb. pek çok sorunu masaya yatırmayı; yeni, adil ve kalıcı çözümler aramak, bulmak için vesileleri de barındıran bir süreç. Özellikle yazar-yayıncı dayanışmasında hassasiyetin ve sağduyunun yükseldiği çok özel bir dönem.
Çocuk/gençlik edebiyatı yazarı olmak, eserlerin yayımlanmaya karar verilmesi aşamasında farklı özellikler gerektiriyor mu? Yeni yazar ya da yeni dosya seçerken göz önüne aldığınız özellikler neler?
Çocuk ve gençlik edebiyatı yazarlarının en büyük becerisi, kurguladıkları hikâyeyi, yarattıkları karakterleri yetişkinler kadar hedefledikleri alt yaş gruplarının da okuyup anlayabilmesini, kitabın dil estetiğinden küçük büyük her yaştan okurun zevk almasını sağlayabilmesidir. Dolayısıyla gelen dosyalarda aranan en önemli özellik, metnin edebi niteliği ve özgünlüğüdür. Herhangi bir konuda mesaj vermek ya da bilgilendirmek, öğretmek amacıyla didaktik bir dille kaleme alınmış dosyalar (hikâye biçiminde de olsa) edebiyat yayıncılığının işi değildir. Bizim için en önemli ayrım bu noktadır.
Çocuk/gençlik edebiyatı yazarları satış ya da çocuğun okuma alışkanlıklarını yönlendirenlerin baskısı olmadan özgürce yazabiliyorlar mı?
Yaratıcı bir yazarın, kitabını satış kaygısıyla yazması, kurgulaması mümkün değildir. Elbette kitabının çok okunmasını ve daha çok okurla buluşmayı ister. Ancak bu uğurda ödeyeceği bedel, kendisine otosansür uygulamak değil, tam tersine eşsiz hayal gücünün ardından özgürce kanatlanmaktır. Okurunu özgürleştirmesi beklenen edebiyat metninin en büyük etkisi en başta ve doğallıkla yazarına yansımalıdır. Yazar, hazırladığı dosyanın hangi yaş gruplarıyla daha başarılı buluşacağı konusunda en büyük desteği editöründen alır. Çocuk ve gençlik edebiyatında uzmanlaşmış bir editör, sözcüklerden diyaloglara, karakterlerden betimlemelere ve kurgusal ayrıntılara kadar hedef yaş grubu için yazarın yanında bir nevi kılavuz kaptan gibidir. Bu nitelikli işbirliğiyle kitaplaşan dosyalar, artık her denizde yüzebilir.
Değişen dünya (özellikle teknoloji) ve farklılaşan nesiller göz önüne alınınca bir çocuk kitabı yazarı günceli yakalamak için neler yapıyor ve/veya yapması gerekir?
Yazar, yazdığından daha çok okuyan; dünyayı, ülkesini, insanı ve doğayı gözlemleyen, araştıran; evrendeki uyumu anlamaya çabalayan ve sürekli yeni sorular sorabilen insan demektir. Günümüzde hızla gelişen teknolojiyi ve sayesinde hızla dönüşen insanı, yeniden biçimlenen çocuk ve genç kuşakları yakından tanımadan, onlar için yaratıcı metinler kaleme almak neredeyse olanaksız. Yazar zihnen kendini; sokakta, kütüphanede, çarşı pazarda, maden ocağında, zeytinlikte ya da tarlada, meydanlarda, her yerde yaşamın tam ortasında konumlamak durumunda. Bu da, teknolojiyi ve dijital iletişimin olanaklarını, hem merak edip öğrenmeyi hem de en yüksek oranda kullanmayı kaçınılmaz kılıyor.
Çocuk kitapları ve okuru arasındaki dolaylı iletişim nedeniyle (ebeveynler, öğretmenler) okur dönüşleri ne derece sağlıklı alınabiliyor? Yazarın beslendiği kanallar neler?
Günışığı Kitaplığı’nın yazarları sık sık okul, kütüphane, fuar vb. etkinliklerde kitaplarını okuyan çocuklarla, gençlerle bir araya geliyor; onlarla söyleşebiliyor. Bu dolaysız, sımsıcak ve yakın iletişim ortamı, hem okurları için hem de kendileri için özgürleştirici olağanüstü bir paylaşım ve etkileşim olanağı sunuyor. Bu özgürlüğün farkına varan çocuklar son derece açık sözlü, acımasız eleştirmenler olabiliyor. Okudukları kitap hakkındaki düşüncelerini, yorumlarını ya da sorularını hiç çekinmeden, en yalın ifadelerle dile getirmeleri yazarlarımız için büyük bir şans. Keşke bütün yazarların böyle bir şansı olabilse.
Çocuk edebiyatı yazarlarını ve kitaplarını duyurma/tanıtma araçları yetişkin yazarlarına göre değişiklik gösteriyor mu?
Çocuk ve gençlik edebiyatının medyada yaygın olarak görünmesi son on, on beş yılda mümkün olabildi. Üstelik, bu kitapların medyada hak ettiği yeri bulduğunu ve öneminin kavrandığını söylemek için daha çok erken. Kitapçı raflarında ise çok gerilerdeler. Bu belki de, kültür-sanat dünyasının çocuk ve gençlik algısındaki bir eksikliğe işaret ediyor. Yetişkinler kadar küçüklerin de edebiyatla buluşma ve okuma hakkı olduğunu; bu hakkın her yerde, her biçimde, hatta öncelikle teslim edilmesi gereğinin farkında olmamak ne fena ki, ülkemizdeki en yaygın durum. Bu hasarlı yaklaşım, çocuk ve gençlik edebiyatı kitaplarının tanıtımını büyük ölçüde engelleyebiliyor ne yazık ki.
Son yıllarda tür ve içerik açısından, özellikle sizin hitap ettiğiniz yaş grupları için değişen bir eğilim var mı? Daha önceki dosya konumuz “Alternatif Türler” üzerineydi. Bilimkurgu, fantastik, korku, polisiye gibi görece ana akım dışında sanılan türler başta olmak üzere tüm türlerde, çocuk ve gençlik edebiyatında bir yönelim değişimi gözüküyor mu?
Geçmişte, çocuğun okuyabileceklerinin sadece bilgilendirici, öğretici kitaplar olması gerektiği gibi edebiyattan bihaber yaklaşımlar yaygındı. Günışığı Kitaplığı olarak uzun yıllar boyunca, edebiyatın bütün türleri ve alt türleriyle her yaştan okur için sunduğu özgürleştirici anlam evreninin benzersizliğini ve okuruna sağladığı tektipleşmeyi bozan yaratıcı etkileşimini anlattık. Bunu, Türkiye’den ve dünyadan özenle seçip yayımladığımız kitaplarla örnekledik. Fantastik, bilimkurgu, polisiye, korku, çizgi roman gibi yazınsal türler özellikle 12 yaş üstü genç okurların edebiyata ve kitaplara yakınlaşmasında çok büyük bir rol üstleniyor. Bu gruplarda kitap okumayan yetişkinlerin, sırf kendileri hoşlanmıyor, okumuyor diye gençleri engellemeye çalışması çok üzücü. Oysa dünyanın geleceğini belirleyecek olanlar; kendilerini doğuran yetişkinlere benzemeyecek, onların hatalarını tekrar etmeyecek yeni kuşaklar. Onlara, okuma eğilimlerinden yaşama biçimlerine dek her noktada saygı duymak, her yolla ve iyi niyetle iletişim kurmak ve onları anlamaya çalışmak zorundayız. Edebiyat bunun için muhteşem bir yol açıyor önümüzde. Bu nedenle, biz, yetişkinlerin çocuk ve gençlik edebiyatı kitaplarını da okumalarını öneriyoruz. Keşfedecekleri çok renkli, çok boyutlu ve umut dolu bir dünya onları bekliyor.
Eklemek istedikleriniz varsa buyurun.
Unutmamalı; çocuk ve gençlik edebiyatı, sadece çocukların ve gençlerin okuyacağı değil, onların da okuyabildiği bir edebiyat dalıdır. Çocuk ve gençlik edebiyatı, büyük küçük her yaştan okur içindir.
Katılımınız için çok teşekkür ederiz. ☺