System of A Down grubunun solisti Serj Tankian, uzundur
devam ettirdiği solo kariyerinde şimdi de “Jazz-iz Christ” adlı bir caz albümü ile “Symphony No.1-Orca” adlı bir klasik müzik albümü hazırladı.
devam ettirdiği solo kariyerinde şimdi de “Jazz-iz Christ” adlı bir caz albümü ile “Symphony No.1-Orca” adlı bir klasik müzik albümü hazırladı.
System of A Down
grubu, Türk-Ermeni meselelerinin gölgesinde kalmasından hep korktuğum ama neyse
ki korktuğumun başıma gelmediği bir grup olabildi Türkiye’de. Her ne kadar
Türkiye’de yayın yapan “Rock” konseptli mecralarda SOAD şarkılarını –nedendir bilmem- duymasak da yerli Rock dinleyicisinin talihsizce
kaçırmadığı bir grup olmasından memnunum kendi adıma.
grubu, Türk-Ermeni meselelerinin gölgesinde kalmasından hep korktuğum ama neyse
ki korktuğumun başıma gelmediği bir grup olabildi Türkiye’de. Her ne kadar
Türkiye’de yayın yapan “Rock” konseptli mecralarda SOAD şarkılarını –nedendir bilmem- duymasak da yerli Rock dinleyicisinin talihsizce
kaçırmadığı bir grup olmasından memnunum kendi adıma.
Serj Tankian, System of A Down solisti, uzun süredir
gruptan bağımsız solo kariyerinde önemli işler yaptı. Yeri gelmişken not
düşelim: SOAD dağılmadı. “Serart, Elect the Dead, Imperfected Harmonies, Harakiri”
gibi albümlerde SOAD müziği izlerinin yanı sıra klasik ve senfonik geçişler de
yapan, hatta Elect the Dead albümü için senfonik altyapıyla muazzam bir versiyon
hazırlayan Serj Tankian, şimdi külliyatı içerisinde iki radikal albümle daha
karşımızda.
gruptan bağımsız solo kariyerinde önemli işler yaptı. Yeri gelmişken not
düşelim: SOAD dağılmadı. “Serart, Elect the Dead, Imperfected Harmonies, Harakiri”
gibi albümlerde SOAD müziği izlerinin yanı sıra klasik ve senfonik geçişler de
yapan, hatta Elect the Dead albümü için senfonik altyapıyla muazzam bir versiyon
hazırlayan Serj Tankian, şimdi külliyatı içerisinde iki radikal albümle daha
karşımızda.
“Jazz-iz Christ”
isimli albüm, adından anlaşılacağı gibi bir caz albümü olsa da bana göre
albümdeki şarkılar yine caz altyapısıyla kurulmuş Serj şarkıları. Yani tüm
albüme klasik anlamda caz müzik albümü demek çok doğru olmaz. Geçtiğimiz
günlerde –benim de haberim yoktu- piyasaya çıkan Jazz-iz Christ ‘te bir de
Ermenice bir “halk şarkısı” diyebileceğimiz “Garuna” var ki Serj ‘i “Vay Le Le”
derken duyabilirsiniz.
isimli albüm, adından anlaşılacağı gibi bir caz albümü olsa da bana göre
albümdeki şarkılar yine caz altyapısıyla kurulmuş Serj şarkıları. Yani tüm
albüme klasik anlamda caz müzik albümü demek çok doğru olmaz. Geçtiğimiz
günlerde –benim de haberim yoktu- piyasaya çıkan Jazz-iz Christ ‘te bir de
Ermenice bir “halk şarkısı” diyebileceğimiz “Garuna” var ki Serj ‘i “Vay Le Le”
derken duyabilirsiniz.
“Symphony No.1 – ORCA”
isimli klasik müzik albümü de benim asıl dört gözle beklediğim, ilk
önizlemelerini dinlediğim an aşık olduğum albümdür ki 25-26 Temmuz itibariyle iTunes‘a düştü bile. Klasik müzik alanında besteci kimliğiyle karşımıza çıkan Serj,
bu albümde bir bakıma melodik SOAD parçalarından rock-metal öğelerini çıkarıp
leziz bir kompozisyon getirmiş, diyebilirim. Özellikle yazarken ve çalışırken
klasik müzik dinleyen benim gibi birine ilaç kâbilinden geldi.
isimli klasik müzik albümü de benim asıl dört gözle beklediğim, ilk
önizlemelerini dinlediğim an aşık olduğum albümdür ki 25-26 Temmuz itibariyle iTunes‘a düştü bile. Klasik müzik alanında besteci kimliğiyle karşımıza çıkan Serj,
bu albümde bir bakıma melodik SOAD parçalarından rock-metal öğelerini çıkarıp
leziz bir kompozisyon getirmiş, diyebilirim. Özellikle yazarken ve çalışırken
klasik müzik dinleyen benim gibi birine ilaç kâbilinden geldi.
Umarım bu yazıyı okuyanlar arasında, Kürt olduğu için Ahmet Kaya’yı,
Ermeni olduğu için SOAD ‘u dinlememe gafletinde olanlar yoktur da tavsiyelerim
amaca ulaşır. Varsa da “Yapma, güzel kardeşim” demek isterim. Sanat her şeyden
bağımsız, “şahsî ve muhterem”dir.
Ermeni olduğu için SOAD ‘u dinlememe gafletinde olanlar yoktur da tavsiyelerim
amaca ulaşır. Varsa da “Yapma, güzel kardeşim” demek isterim. Sanat her şeyden
bağımsız, “şahsî ve muhterem”dir.
Koray Sarıdoğan