“Yedi Yaz Güncesi“, Kalem Kahve Klavye yazarlarından Gezginci Erdem ‘in kaleminden yedi bölümlük hikayelerden oluşan bir yazı dizisi olarak iki günde bir yayınlanır. Bu, ikinci bölümüdür.
Bilmek uyandığında
bu yasal çölde
hiçbir hakkın olmadığını. – Umutsuzluğun Yedi
Katmanı ikinci dize / John Berger
Katmanı ikinci dize / John Berger
İnsan,
alışan bir alışkanlıktır. Devamlılık içinde yok olduğunu kestiremeyen ve
sürekli şüphe eden bu “alışkanlık”, çelişkilerin en ağırını barındırır içinde.
Takvime gerek yok. Dünden kalan hayat tortusunu çıkarırım cebimden ve anlarım
günün alışkanlık olduğunu. İstanbul’dayım. Şehrin en İstanbul olmayan
bölgesinde, salı gününün ortasındayım. Mevsim yaz. Bunu sürekli belirtmeliyim
çünkü başlığa alışmalı birileri. Aslında açıklamaların açıklamaları şeklinde edebiyat yapanlar el üstünde
tutulduğundan parmaklarım yanıltıyor beni. Ambalajlı çıkarımların peşinden
koşup hiçliği baş tacı yapmak niyetindeler. Bunda bir sorun yok. Sorun, anlamın
kefene sarılıp çöpe atılması. Madem çöpe atacaksın neden kefene sarıyorsun?
İkincinin çelişkisi her zaman can sıkıcı olmuştur zaten.
alışan bir alışkanlıktır. Devamlılık içinde yok olduğunu kestiremeyen ve
sürekli şüphe eden bu “alışkanlık”, çelişkilerin en ağırını barındırır içinde.
Takvime gerek yok. Dünden kalan hayat tortusunu çıkarırım cebimden ve anlarım
günün alışkanlık olduğunu. İstanbul’dayım. Şehrin en İstanbul olmayan
bölgesinde, salı gününün ortasındayım. Mevsim yaz. Bunu sürekli belirtmeliyim
çünkü başlığa alışmalı birileri. Aslında açıklamaların açıklamaları şeklinde edebiyat yapanlar el üstünde
tutulduğundan parmaklarım yanıltıyor beni. Ambalajlı çıkarımların peşinden
koşup hiçliği baş tacı yapmak niyetindeler. Bunda bir sorun yok. Sorun, anlamın
kefene sarılıp çöpe atılması. Madem çöpe atacaksın neden kefene sarıyorsun?
İkincinin çelişkisi her zaman can sıkıcı olmuştur zaten.
Kalabalık
üstüme üstüme geliyor. Ben de kalabalığın üstüne üstüne gidiyorum. Polis
bunlar. Ben değilim. Aramızda yaklaşık on metre var, bu yazının sonuna kadar
anlatılacak olan on metre. Çünkü bugün, ipinden kurtulmuş yasaların vicdanlı
ellerde evcilleştirilmesini temsil etmeli.
üstüme üstüme geliyor. Ben de kalabalığın üstüne üstüne gidiyorum. Polis
bunlar. Ben değilim. Aramızda yaklaşık on metre var, bu yazının sonuna kadar
anlatılacak olan on metre. Çünkü bugün, ipinden kurtulmuş yasaların vicdanlı
ellerde evcilleştirilmesini temsil etmeli.
Birinci
metre:
metre:
Devrim
fikri kaslarımı sertleştirmekten ziyade kullanılmaz kılıyor. Romantizmden
kurtulamıyorum. Her şeyin güzel olacağını düşünürken yumuşuyorum. İlk adımın
içinde çokça sevecenlik var. Kızıl-pembe fonun ortasında safça gülümsüyorum.
Evden çıkarken de böyleydim. Annemi atlatıp karıştım kalabalığa. Neden?
Bilmiyorum. Adaletsizliği, haksızlığı ve baskıyı pek önemsemiyorum. Melankoli
beni buraya getirmiş olabilir. Can sıkıntısı ya da…
fikri kaslarımı sertleştirmekten ziyade kullanılmaz kılıyor. Romantizmden
kurtulamıyorum. Her şeyin güzel olacağını düşünürken yumuşuyorum. İlk adımın
içinde çokça sevecenlik var. Kızıl-pembe fonun ortasında safça gülümsüyorum.
Evden çıkarken de böyleydim. Annemi atlatıp karıştım kalabalığa. Neden?
Bilmiyorum. Adaletsizliği, haksızlığı ve baskıyı pek önemsemiyorum. Melankoli
beni buraya getirmiş olabilir. Can sıkıntısı ya da…
İkinci
metre:
metre:
Vazgeçmeye
meyilliyim. Hep böyleydim. Maymun iştahlı da olabilirim. Daha başında gücüm
bitiyormuş gibi geliyor. Ayağım kalkmıyor yerinden. Koşardım oysa eskiden…
Güneş şimdiyi eritiyor. Bataklığa batar gibi içe çekiliyor düşüncelerim ve işte
bir alt katmanda çocukluğumdayım. Siyasi
partiler top, balon, kâğıt dağıtırlardı. Arı, kuş, at vardı üstlerinde. Kucak
kucak toplayıp eve getirirdim. Demokrasi ile tanışmam böyle oldu.
meyilliyim. Hep böyleydim. Maymun iştahlı da olabilirim. Daha başında gücüm
bitiyormuş gibi geliyor. Ayağım kalkmıyor yerinden. Koşardım oysa eskiden…
Güneş şimdiyi eritiyor. Bataklığa batar gibi içe çekiliyor düşüncelerim ve işte
bir alt katmanda çocukluğumdayım. Siyasi
partiler top, balon, kâğıt dağıtırlardı. Arı, kuş, at vardı üstlerinde. Kucak
kucak toplayıp eve getirirdim. Demokrasi ile tanışmam böyle oldu.
Üçüncü
metre:
metre:
Kalabalık.
Artık yalnız değilim. Polis, Don Kişot’u hatırlattı bana. Sıra sıra değirmenler.
Eskiler ve işe yaramazlar. Gözlerim korku içinde. Bıkkınlık çok erken bastırdı
ve delilik. Gözümde büyüyor lacivert
üniformaları. Ağızları birer mağara, kaskları bulut, kalkanları yüce dağ…
Delilik sarıyor gözlerimi. Korkmuyorum hiçbir şeyden ama en çok da değirmenlere
benzeyen polislerden. Artık yalnızım, en öndeyim. Tepemde güneş. Kulağımda
romanın sayfalarını çevirirken yarattığım naif fırtınanın gürültüsü. Kafa
atacağım galiba uydurduğum canavarlıklarına.
Artık yalnız değilim. Polis, Don Kişot’u hatırlattı bana. Sıra sıra değirmenler.
Eskiler ve işe yaramazlar. Gözlerim korku içinde. Bıkkınlık çok erken bastırdı
ve delilik. Gözümde büyüyor lacivert
üniformaları. Ağızları birer mağara, kaskları bulut, kalkanları yüce dağ…
Delilik sarıyor gözlerimi. Korkmuyorum hiçbir şeyden ama en çok da değirmenlere
benzeyen polislerden. Artık yalnızım, en öndeyim. Tepemde güneş. Kulağımda
romanın sayfalarını çevirirken yarattığım naif fırtınanın gürültüsü. Kafa
atacağım galiba uydurduğum canavarlıklarına.
Dördüncü
metre:
metre:
Hastayım.
İşten, okuldan veya aylak dünyamdan bu yüzden kaçtım. Başım dönüyor, midem
yanıyor. Bağırmaya başlıyorum. Herkes isyan ettiğimi sanıyor.
İşten, okuldan veya aylak dünyamdan bu yüzden kaçtım. Başım dönüyor, midem
yanıyor. Bağırmaya başlıyorum. Herkes isyan ettiğimi sanıyor.
Beşinci
metre:
metre:
Her
yer sis. Nefes alamıyorum ama ilerliyorum. Kalbimin hızlandığını, aslında bozuk
olduğunu ve sisi bahane ettiğini düşünüyorum. Devlet, gazı insanlığın sakat
yanlarına dikkat çekmek için atıyor sanki. “Çok acı çekiyorum bana bakın.”
“Ölüyorum beni önemseyin.” “Sevin beni ağlıyorum.” Cioran tutuyor kollarımdan.
Suratıma tükürüyor. O ki hastaneye gittiği bir gün insanların sızlanmalarından
insanlık adına utanıp bir daha hastaneye adım atmamış. Hastalıkla övünmek!
Kaldırım taşları kitap kitap… Hangi kitap? Yeraltından Notlar. Kafamı vuruyorum
yere. Kanım süzülüyor. Kitapların, taşların arasından yeraltına.
yer sis. Nefes alamıyorum ama ilerliyorum. Kalbimin hızlandığını, aslında bozuk
olduğunu ve sisi bahane ettiğini düşünüyorum. Devlet, gazı insanlığın sakat
yanlarına dikkat çekmek için atıyor sanki. “Çok acı çekiyorum bana bakın.”
“Ölüyorum beni önemseyin.” “Sevin beni ağlıyorum.” Cioran tutuyor kollarımdan.
Suratıma tükürüyor. O ki hastaneye gittiği bir gün insanların sızlanmalarından
insanlık adına utanıp bir daha hastaneye adım atmamış. Hastalıkla övünmek!
Kaldırım taşları kitap kitap… Hangi kitap? Yeraltından Notlar. Kafamı vuruyorum
yere. Kanım süzülüyor. Kitapların, taşların arasından yeraltına.
Altıncı
metre:
metre:
…
Yedinci
metre:
metre:
Tekmeliyorlar.
Başım kanıyor, nefes alamıyorum ama yine de tekmeliyorlar. Durun diyorum,
dinlemiyorlar. Küfür ediyorlar. Bayılıyorum.
Başım kanıyor, nefes alamıyorum ama yine de tekmeliyorlar. Durun diyorum,
dinlemiyorlar. Küfür ediyorlar. Bayılıyorum.
Sekizinci
metre:
metre:
Artık
bir önemi yok metrelerin. Hikaye başlarken on metre uzağımdaydı polisler, şimdi ise üzerimdeler. Sürüne
sürüne ilerliyorum. Ne yaptığımın farkına vardığımda yok oluyorum. İnsan
sürünmemeli dostlar! İnsan sürünmemeli. Eve gitmek istiyorum. Sürünüyorum. İç
çamaşırı satan dükkanın merdivenlerinde duruyorum. İçerden bir kız çıkıyor.
Cesur ve yardımsever görünüyor. Elini uzatıyor bana, gülümsüyorum. Başımı
itiyor, merdiveni kirletiyormuşum.
bir önemi yok metrelerin. Hikaye başlarken on metre uzağımdaydı polisler, şimdi ise üzerimdeler. Sürüne
sürüne ilerliyorum. Ne yaptığımın farkına vardığımda yok oluyorum. İnsan
sürünmemeli dostlar! İnsan sürünmemeli. Eve gitmek istiyorum. Sürünüyorum. İç
çamaşırı satan dükkanın merdivenlerinde duruyorum. İçerden bir kız çıkıyor.
Cesur ve yardımsever görünüyor. Elini uzatıyor bana, gülümsüyorum. Başımı
itiyor, merdiveni kirletiyormuşum.
Dokuzuncu
metre:
metre:
…
Onuncu
metre:
metre:
Polislerin
mevzilendiği yerde tek başınayım. Yerde, yatar vaziyette. Direnişçileri anlamıyorum. Polisleri anlamıyorum. Kendimi
anlamıyorum. Kaşım gözüm yer değiştirdi büyük ihtimalle. İhtimal. O güzel
ihtimal. Romantizmden vazgeçsem ben de yakardım şehrin bir ucunu. Nafile.
mevzilendiği yerde tek başınayım. Yerde, yatar vaziyette. Direnişçileri anlamıyorum. Polisleri anlamıyorum. Kendimi
anlamıyorum. Kaşım gözüm yer değiştirdi büyük ihtimalle. İhtimal. O güzel
ihtimal. Romantizmden vazgeçsem ben de yakardım şehrin bir ucunu. Nafile.
Sonraki Bölümün Yayınlanma Tarihi: 19 Ekim 2013

Mühendis / Yazar. Çeşitli kitap eklerinde kitap inceleme / eleştiri yazıları çıktı. Kalemkahveklavye site ve dergisinde öykü, deneme, kitap incelemeleri yazmaya devam ediyor.