“Yedi Yaz Güncesi“, Kalem Kahve Klavye yazarlarından Gezginci Erdem ‘in yazdığı yedi bölümlük hikayelerden oluşan bir yazı dizisi olarak iki günde bir yayınlanır. İlk yayın tarihi 15 Ekim 2013, son bölüm tarihi ise 27 Ekim 2013’tür.
Aramak her sabah,
kırıntıları
bulmaya çalışmak
bulmaya çalışmak
bir gün
daha yaşamayı sağlayacak. – Umutsuzluğun
Yedi Katmanı birinci dize / John
Berger
daha yaşamayı sağlayacak. – Umutsuzluğun
Yedi Katmanı birinci dize / John
Berger
Başlamak zor. Devamını getirmek için ise
dirayetli ve sabırlı olmak gerekiyor. Ben, akışına bırakmayı seçenlerdenim.
Sırtımda çanta, her sabah bu evden çıkıyorum. Adımlarım sakin. Duruşum
kendinden emin. Oysa ev biliyor gerçeği. Her sabah tükürüyor beni sırtımda
çantayla. Hayata doğru itiyor aklı sıra. Dikenli geceyi haftanın ilk gününde
yumuşacık bir sabahın karşılamayacağı aşikâr.
Ev biliyor. Evin bitip sokağın başladığı yerde geçmişim yeniden
yazılıyor. Hummalı bir çalışma başlıyor anılarımın kâtip odalarında: “Şu konuşmayı
sil, şunun altını çiz, şu adamı öne çıkar, bu kadını hatırlasın bugün…”
Mırıldanan geçmiş memurları pazartesi gününe özel en karanlık diyalogları, en
utanç verici dakikaları, en katranlı suretleri alnımın ortasına çakıyor. Artık
hazırım. Sokaktayım. Hoyratça kullanılan hikâyesiz asfaltın üstünde, evrenin
tam ortasındayım. Bugün pazartesi. Aylardan Temmuz. Sabah saat tam olarak, Altı
otuz.
dirayetli ve sabırlı olmak gerekiyor. Ben, akışına bırakmayı seçenlerdenim.
Sırtımda çanta, her sabah bu evden çıkıyorum. Adımlarım sakin. Duruşum
kendinden emin. Oysa ev biliyor gerçeği. Her sabah tükürüyor beni sırtımda
çantayla. Hayata doğru itiyor aklı sıra. Dikenli geceyi haftanın ilk gününde
yumuşacık bir sabahın karşılamayacağı aşikâr.
Ev biliyor. Evin bitip sokağın başladığı yerde geçmişim yeniden
yazılıyor. Hummalı bir çalışma başlıyor anılarımın kâtip odalarında: “Şu konuşmayı
sil, şunun altını çiz, şu adamı öne çıkar, bu kadını hatırlasın bugün…”
Mırıldanan geçmiş memurları pazartesi gününe özel en karanlık diyalogları, en
utanç verici dakikaları, en katranlı suretleri alnımın ortasına çakıyor. Artık
hazırım. Sokaktayım. Hoyratça kullanılan hikâyesiz asfaltın üstünde, evrenin
tam ortasındayım. Bugün pazartesi. Aylardan Temmuz. Sabah saat tam olarak, Altı
otuz.
Başlıyoruz.
Sokağımın ruhu olduğuna inanırdım
eskiden. Ne kadar eskiden? Birkaç yıl? On yıl? Çok eskiden. Mahalle
arkadaşlarımın ruhu olduğuna inanırdım. Komşuların, seyyar satıcıların, plastik
oyuncakların bile ruhu olduğuna inanırdım. Önce inanmaktan vazgeçtim, ruh
ortada kaldı. Belki ben inanmasam da birileri inanır ve var olur ruhlar diye
düşündüm. Öyle olmadı. Ruhlar çekildi, yağmurun kanalizasyonlara çekilmesi
gibi. Nefes almak için çaba gerekiyordu artık. Ben, en birinci tekil şahit
olarak terk ettim her sabah bu sokağı.
eskiden. Ne kadar eskiden? Birkaç yıl? On yıl? Çok eskiden. Mahalle
arkadaşlarımın ruhu olduğuna inanırdım. Komşuların, seyyar satıcıların, plastik
oyuncakların bile ruhu olduğuna inanırdım. Önce inanmaktan vazgeçtim, ruh
ortada kaldı. Belki ben inanmasam da birileri inanır ve var olur ruhlar diye
düşündüm. Öyle olmadı. Ruhlar çekildi, yağmurun kanalizasyonlara çekilmesi
gibi. Nefes almak için çaba gerekiyordu artık. Ben, en birinci tekil şahit
olarak terk ettim her sabah bu sokağı.
Yaşım dokuz-on ya da yirmi-yirmi
bir. Aynı yerde bekliyorum minibüsü. Beklerken gördüm, yaşım yirmi beş-yirmi
altı. Sabah serinliği son yudumlarını alıyor geceden. Yalvarıyor adeta
karanlığa, ufka doğru sürüyor rüzgarını. Nafile. Birkaç saat içinde kavurucu
sıcaklık saracak ortalığı ve ete kemiğe bürünecek bunaltıcı hava. Üstümüzden
geçecek. Karanlıktan medet umduğumuz için intikam alacak hatta, hadım edecek
düşüncelerimizi. Eriyeceğiz birkaç saat sonra.
bir. Aynı yerde bekliyorum minibüsü. Beklerken gördüm, yaşım yirmi beş-yirmi
altı. Sabah serinliği son yudumlarını alıyor geceden. Yalvarıyor adeta
karanlığa, ufka doğru sürüyor rüzgarını. Nafile. Birkaç saat içinde kavurucu
sıcaklık saracak ortalığı ve ete kemiğe bürünecek bunaltıcı hava. Üstümüzden
geçecek. Karanlıktan medet umduğumuz için intikam alacak hatta, hadım edecek
düşüncelerimizi. Eriyeceğiz birkaç saat sonra.
Okula, işe veya aylaklık etmeye
gidiyorum. Okul, iş veya aylaklık hissim sırtımda, hiçbir yere gidiyorum.
Minibüs duruyor. Ne saçma araçlar, minibüsler. Sürekli duruyor ama gideceği
yere varıyor. Zaman. Yanımdaki adam iç konuşmalarımı duyamaz ama ben yine de
dikkatli konuşuyorum. İçimde bile oto-sansür uyguluyorum. Minibüs duruyor,
iniyorum. Zaman. Güneş gözüme giriyor. Ter damlaları alnımda süzülüyor.
Anılarımın beyaz saçlı kâtipleri boğuluyor. Saçmanın içinde artık anısız
yürüyorum. Katil olmak için çok güzel bir dayanak!
gidiyorum. Okul, iş veya aylaklık hissim sırtımda, hiçbir yere gidiyorum.
Minibüs duruyor. Ne saçma araçlar, minibüsler. Sürekli duruyor ama gideceği
yere varıyor. Zaman. Yanımdaki adam iç konuşmalarımı duyamaz ama ben yine de
dikkatli konuşuyorum. İçimde bile oto-sansür uyguluyorum. Minibüs duruyor,
iniyorum. Zaman. Güneş gözüme giriyor. Ter damlaları alnımda süzülüyor.
Anılarımın beyaz saçlı kâtipleri boğuluyor. Saçmanın içinde artık anısız
yürüyorum. Katil olmak için çok güzel bir dayanak!
Okula, işe veya aylaklık mekanıma
vardım. Minibüsten sonra otobüse ve tramvaya bindim ama onların yansımalarını
anlatmadım. Kelimelerin sürekli yerinde saymasından daha kötü bir şey daha
varsa o da bu kalıpla başlayan cümlenin yeterli doyumu sağlayamamasıdır.
Doyumsuz ve amaçsız sıralanan cümlelerin bir yerde el ele tutuşması gerekir.
Bütün gençliğim bu ütopyayla geçti! Hiçbir şey, hiçbir zaman birleşemeyecek bu
gezegende, hikayeler ve cümleler dahil. Bu yüzden olayı tam buraya koyarak
devam ediyorum yazmaya. Seri ve sonlu:
vardım. Minibüsten sonra otobüse ve tramvaya bindim ama onların yansımalarını
anlatmadım. Kelimelerin sürekli yerinde saymasından daha kötü bir şey daha
varsa o da bu kalıpla başlayan cümlenin yeterli doyumu sağlayamamasıdır.
Doyumsuz ve amaçsız sıralanan cümlelerin bir yerde el ele tutuşması gerekir.
Bütün gençliğim bu ütopyayla geçti! Hiçbir şey, hiçbir zaman birleşemeyecek bu
gezegende, hikayeler ve cümleler dahil. Bu yüzden olayı tam buraya koyarak
devam ediyorum yazmaya. Seri ve sonlu:
Elini kaldırdı hunharca. Yaptığım
hatanın affedilemez olduğunu tekrarladı. Küfür etti bir çuval. Haftanın ilk
günü bütün huzuru kaçırdığımdan dem vurdu. Zaten işe yaramaz olduğumu ve bana
acıdığı için oralarda barındırdığını sayıp durdu. Elini kaldırdı hunharca ve
yüzüme vurdu. O kadar sert vurdu ki beynim, ölümün kapısında zor durdu.
Anılarımın sümüklü kâtipleri, sopayla tavana vurdu: “Neler oluyor orada? Biz
henüz yazmadık sonun başladığı başlangıcın sonunu.” Gözlerimde yaşlar durdu.
Herkes bize baktı. Okul, iş veya aylaklık mekanım… Kestiremiyorum neresi
olduğunu. Bildiğim tek bir şey var, o da nerede olursam olayım bu tokadı atacak
birinin her zaman olması.
hatanın affedilemez olduğunu tekrarladı. Küfür etti bir çuval. Haftanın ilk
günü bütün huzuru kaçırdığımdan dem vurdu. Zaten işe yaramaz olduğumu ve bana
acıdığı için oralarda barındırdığını sayıp durdu. Elini kaldırdı hunharca ve
yüzüme vurdu. O kadar sert vurdu ki beynim, ölümün kapısında zor durdu.
Anılarımın sümüklü kâtipleri, sopayla tavana vurdu: “Neler oluyor orada? Biz
henüz yazmadık sonun başladığı başlangıcın sonunu.” Gözlerimde yaşlar durdu.
Herkes bize baktı. Okul, iş veya aylaklık mekanım… Kestiremiyorum neresi
olduğunu. Bildiğim tek bir şey var, o da nerede olursam olayım bu tokadı atacak
birinin her zaman olması.
Çekip gittim. Gerisin geri döndüm.
Üzerimden kazanılanları kaybetmeleri için ne yapabilirim, diye düşündüm.
İntihar edebilirim veya intihar edebilirim. Minibüse bindim. Geri geri gitti
minibüs. Sokağın başında çöpleri karıştıran kediler sabah ayazıyla titredi.
Evin kustuğu kaderimsi geleceğim beni içine çekti. Eve girdim. Nasıl
yapabilirim sorusunu sordum pazartesinin başladığı zamana kadar. Buldum.
Üzerimden kazanılanları kaybetmeleri için ne yapabilirim, diye düşündüm.
İntihar edebilirim veya intihar edebilirim. Minibüse bindim. Geri geri gitti
minibüs. Sokağın başında çöpleri karıştıran kediler sabah ayazıyla titredi.
Evin kustuğu kaderimsi geleceğim beni içine çekti. Eve girdim. Nasıl
yapabilirim sorusunu sordum pazartesinin başladığı zamana kadar. Buldum.
Aramak her sabah…
Beni buldukları zaman kokmuş
olmayacak cesedim. Kıl payı kaçıracaklar son nefesimin sıcağa teslim oluşunu.
Her şey doğduğumdan bu yana nasılsa, öyle devam edecek. Akıp gidecek ölüm.
Ağır, yapışkan, boğucu kelimelerin son günleri… Pılını pırtını toplayıp gidecek
saçmanın sarısı ve kahverengi Raskolnikov dikilecek eşikte. Omuzlayacak
tabutumu. Almak isteyecekler, vermeyecek. O ki, yazılanların en yerli yersiz
peyda olanı. Gömülürken ben salı günü ikindi vakti, en önde saf tutacak. Beni
bulduklarında alnımdan akıp giden son terin içinde mavi yolculuğa çıkan ihtiyar
anı kâtiplerim olacak.
olmayacak cesedim. Kıl payı kaçıracaklar son nefesimin sıcağa teslim oluşunu.
Her şey doğduğumdan bu yana nasılsa, öyle devam edecek. Akıp gidecek ölüm.
Ağır, yapışkan, boğucu kelimelerin son günleri… Pılını pırtını toplayıp gidecek
saçmanın sarısı ve kahverengi Raskolnikov dikilecek eşikte. Omuzlayacak
tabutumu. Almak isteyecekler, vermeyecek. O ki, yazılanların en yerli yersiz
peyda olanı. Gömülürken ben salı günü ikindi vakti, en önde saf tutacak. Beni
bulduklarında alnımdan akıp giden son terin içinde mavi yolculuğa çıkan ihtiyar
anı kâtiplerim olacak.
**
2.Bölüm Yayın Tarihi: 17 Ekim 2013
Mühendis / Yazar. Çeşitli kitap eklerinde kitap inceleme / eleştiri yazıları çıktı. Kalemkahveklavye site ve dergisinde öykü, deneme, kitap incelemeleri yazmaya devam ediyor.