theme-sticky-logo-alt
img-alt
img-alt
img-alt
img-alt

Devrim Mutfağı · Devrimcilerin Sofralarına Yolculuk

26 Haziran 2025
16 Okunma

Politik tarih ile yemek tarihi aynı masada, daha doğru bir ifadeyle aynı kitapta buluşuyor. Kafka Kitap‘tan çıkan Devrim Mutfağı gazeteci Umur Talu ile akademisyen-yazar Bengi Başaran’ın titiz çalışmasının ürünü olarak, Atatürk’ten Che Guevara’ya, Rosa Luxemburg’tan Louise Michel’e kadar uzanan 40’a yakın figürün sofralarını anlatıyor. Hem de yalnızca sofradaki yemekleri değil, o sofrada kurulan ilişkileri, idealleri, taktikleri, zaafları ve acıları da masaya yatırarak.

Yemek, bir kimliktir: Politik olanın gündelik izdüşümü

Yemek ile kimlik arasındaki ilişki, kitabın girişinde yapılan referanslarla felsefi bir derinliğe taşınıyor: Feuerbach’ın “İnsan, yediği şeydir” cümlesi ya da Anthony Bourdain’in “Birlikte yemek yediğinizde biri hakkında çok şey öğrenirsiniz” deyişi, Devrim Mutfağı‘nın temel izleğini özetliyor: Devrimcilerin politik kimlikleri kadar insani ve gündelik yönleri de sofralarda şekilleniyor.

Devrim Mutfağı · Önsözler Vedat Milor & Mehmet Yaşin’den

Vedat Milor’un “Dik duruşlu sofralar” başlığıyla kaleme aldığı önsözde Behice Boran ve Sevim Belli örnekleri üzerinden, sofraların birer direniş ve özsaygı alanı olduğu vurgulanıyor. Mehmet Yaşin ise devrimcilerin mutfak geçmişinin pek bilinmediğini, bu yönüyle kitabın ciddi bir boşluğu doldurduğunu belirtiyor.

İnsanlar, politikadan önce birer damak sahibi

Karl Marx’ın yemekle yabancılaşma ilişkisi üzerine düşünceleriyle başlayan bölüm, Rosa Luxemburg’un hayvan sömürüsüne olan tepkisi, Lenin’in kolektif mutfak düşü, Che’nin gerilla kampında bile vazgeçemediği tatlar, Fidel’in viskili akşamları, Behice Boran’ın zeytinyağlıları ve Sevim Belli’nin mahir elleriyle hazırlanan sofralarıyla zenginleşiyor. Her devrimcinin yanında bir de ona ait veya ona ilham veren bir tarif yer alıyor.

Örneğin, Rosa Luxemburg için hazırlanan bademli tatlı tarifinde, onun “vicdan” merkezli direnişinin tatla nasıl simgelenebileceğini hissediyorsunuz. Ya da Sevim Belli’nin mutfağında hazırlanan işkembeli yemek, hem direnişi hem gelenekle yüzleşmeyi birleştiriyor.

Süfrajetler, Mao, Voltaire, Frida…

Kitapta yalnızca klasik sol figürler değil, Süfrajet hareketi gibi kadın hakları mücadelesinin öncüleri de mutfak üzerinden yeniden yorumlanıyor. Süfrajetlerin mücadele için hazırladıkları yemek kitapları, tarifle ideolojinin nasıl iç içe geçtiğini gösteriyor. Mao’nun acı yemek düşkünlüğü veya Voltaire’in et ve balık sevdası da anlatının politik mizah dozunu yükseltiyor.

**

Devrim Mutfağı, yalnızca tarihi figürlere dair ilginç anekdotlar ya da yemek tarifleri sunan bir “gastro-tarih” kitabı değil. Aynı zamanda şunu da sorgulatan bir eser: Devrimci kimlikler idealize edilirken onların insani taraflarını görmezden mi geliyoruz? Ya da “devrim” yalnızca sokakta mı olur, yoksa mutfakta da bir karşılığı var mıdır?

Bu kitap, bu soruları sormaktan çekinmeyen ve okuru sofraya çağıran bir davet mektubu. İştah açıcı, düşündürücü ve kesinlikle özgün.

Kitabı incelemek ve satın almak için TIKLAYIN

1987, Ankara. Türk Dili ve Edebiyatı lisansı, Yeni Türk Edebiyatı yüksek lisansı... KalemKahveKlavye'nin kurucusu. Evli ve iki kedi babası...Bazı kitaplar yazdı: Kadran Kadraj (2015), Kaosun Kalbi (2020), Yeraltı Kütüphanesi (2020), Gecenin Kıyısından Gelen Suratsız ve Yaşlı Kuzgun: Edgar Allan Poe (2020)
Yorum 0

    Cevapla

    15 49.0138 8.38624 arrow 0 bullet 0 4000 1 0 horizontal https://kalemkahveklavye.com 300 4000 1

    Bu kapanacak 0 saniye