Babamın Yeri, Olay, Kızın Hikâyesi, Yalın Tutku, Bir Kadın, Boş Dolaplar eserleriyle tanıdığımız Annie Ernaux, 2008 yılında yayımlanan ancak Can Yayınları‘nca Siren İdemen çevirisiyle 2021’de yayımlanan Seneler ile bizleri kendi anılarında sürükleyici bir maceraya davet ediyor.
Annie Ernaux, bu otobiyografik romanında geçmiş zamanın hikâyesini anlatıyor. Bu hikâyeyi çoğunlukla birer paragraflar halinde kısa bölümlerle sunuyor. Şunu unutmayalım: Kitap yalnızca onun hikâyesi değil. O, zamanının çoğunlukla kendini gizleyen anlatıcısı. Kahramansa “ben”den çok “biz” yani toplum.
Küçük ve Rastlantısal Görünen Anlar Bir Duygu Seli Gibi Akıyor
Ernaux’nun ilk anıları ile siyasi ve sosyal travmaları barındıran, yetişkinlerden duyulan konuları anlamsız ve çocukça karşılıyoruz. Ancak yetişkinliğe yaklaştıkça bu zamanı benimsemeyişten sıyrılarak fazlasıyla içine sürüklendiğimiz süreci düz duvara çarpar gibi ayırt ediyoruz. Yoksulluk, savaşlar, Cezayir meselesi, AIDS krizi, Sovyetler Birliği’nin çöküşü, 11 Eylül saldırıları ve daha niceleri…
Seneler, sürrealist bir çizgi barındırıyor; hafızada yer alan her şey ilk bölümlerde kesik cümlelerle, bütünlükten uzak art arda sıralanıyor. Küçük ve rastlantısal görünen anlar bir duygu seli gibi akıyor. Okuyucuyu şaşırtıyor. Anlam arayışı içerisinde sayfalar birbirini kovalıyor. Ardından bu kopukluklar birbirini tamamlıyor ve anlam kazanmaya başlıyor. Yazar, yaşadığı dönemi hatta daha evvelini kronolojik sırayla, çarpıcı bir şekilde özetliyor. Seneler’i okurken, sözcükler fotoğraflara dönüşüyor. Şartlar, anılar nesnel gerçekliğe bürünüp gözlerinizin önünden film şeridi gibi geçiyor. İlk anıdaki ipin ucunu tutup bütünlüğü yakalayan okur, anlatılanları kendi geçmişi ile bağdaştırıyor. Kendinden bir parça buluyor. Kitap bireyin hafızasından bir neslin anılarına hatta bir ulusun geçmişinin yaratıcı yansımasına dönüşüyor. Ayna niteliği taşıyor ve toplumsal bellek kavramını benzersiz bir biçimde karşılıyor.
Seneler · Nostaljik Bir Deneyim
“Kurtuluş’un ardından gelen coşku ateşi sönmeye başlamıştı. Herkesin aklı fikri dışarı çıkmaktaydı, dışarıdaki dünya ânında tatmin edilecek arzularla doluydu. Milli piyango çekilişlerinden muzlara ya da havai fişek gösterilerine, savaş sonrasının bütün ilkleri öylesine ayartıcıydı ki herkes her şeye hücum ediyordu.”
Böyle diyor Ernaux. Hızlı tüketimden ve kentsel dönüşümün çarpık gelişiminden rahatsız olan Annie Ernaux, tüketim toplumunu anılar yardımıyla açık ve tüyler ürpertici bir şekilde gözler önüne seriyor. Her anıya bir şarkı eşlik ediyor. Bu şarkılar karmaşık ve vurucu geçmişi benimseyip sindirmemizi kolaylaştırıyor. Diğer duyularla birleşerek Seneler’i unutulmaz kılıyor.
Nostaljik bir deneyime ve bireyden topluma dönüşmenin, ortak hafıza ile bütünleşmenin -kitaptaki metinler gibi- rahatlatıcı etkisine hazırsanız Seneler sizi bekliyor. Bu kitabı okurken kendinizi; büyüme duygusunun içine kaptırarak çarpıcı anlarından oluşan büyük ve ezici bir gücün altında hissedeceksiniz. Bu güç; uzak gibi görünen ancak geleceğimize ışık tutan tarihi olaylar.
1993’ten bugüne kitaplara, resimlere, notalara, evrenin her bir köşesine seyahat ediyor. Eğlenceli ve zamansız yolculuk serüvenini paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyor.