Özgür Atmaca’nın KalemKahveKlavye için kaleme aldığı Kentler ve Müzik serisinin diğer yazılarını okumak için TIKLAYIN.
Tek başına şarkı olmayı başarmış bir kenti tasvir etmeye çalışmak anlamsız boş bir çaba gibi. Kulaklarımla gördüğümü yazıp sükûna bırakayım.
Paris, yükseklere çıkıp baktığınızda düzlemde olan kentlerden. Bu düzlemde her şeyi görebildiğinizi düşünmek ise Paris hakkında duyulan tüm dramatik çıkarımları anlamsızlaştırıyor. Bir göz yanılması gibi… Bu kentte mi yaşandı tüm duyduklarım, hikâyeler, gidenler, dönmeyenler, aşklar ve savaş?.. Bir senfoninin bitmemişlik havası, güzel bir introdan sonra gelen sıradan sesler yumağı..
Bunun tam anlamı şu: Yıllardır imaj olarak zihinlerinde rüya kent fotoğrafı oluşturan insanlar, kentin sakinliği ve sıradanlığını gördüklerinde büyük bir boşluk ve hissizlikle karşı karşıya kalıyorlar. (Bkz: “Paris Etkisi”)
İlk günlerde bu hisse biraz kapılmış olsam da Paris, dramatik aromalı melodilerini kulağıma taşımaya çoktan başlamıştı. Aslında kentlerde tam olarak ne aradığınızla alakalı bir duyum süreci yaşanıyor ki benim Paris’te tam olarak aradığım ton, savaşın etkileriydi. O bitmiş, tükenmiş şarkıyı duymak istiyordum.
Paris senfonisinin ana tema müziği, sokaklar. Kentin yapıtaşları gibi her şey o kutsal boşluklarda yaşanıyor. En derin sanat sohbetleri, küçük ressam atölyeleri, doyumsuz şarap evleri, her sokakta kenti tamamlıyor.
Ve bu kentin ana enstrümanı bisikletler olmalı. Ulaşımı sanata, varma eylemini romatizme, uyumu kente kazandıran, renkli çalgılar topluluğu gibi.
Birine atlayıp katılıyorum koroya. Yönüm, sağım, solum hiç yok derken vardığım yer kentin kıblesi, ariası, 1792 basamaklı Gustav Eiffel harikası. Uzun uzun bakmanın anlamı yok, burası tüm kentin, şarkıların, fotoğrafların, sevgililerin, kuşların ve ışığın es dediği yer. Tüm kadrajlardan büyük, yüksekliğin anavatanı, yukarıdan aşağısı, şarkının betimlendiği ve birkaç arkadaşın, kolçaklarına isminin kazındığı Eiffel mabedi. Bakmalar doyumu, maden estetiği, şehir ereksiyonu. Kreşendoların en gölgelisi. Yazdım seni sonunda ve iniyorum tependeki şarkıdan.
Yüksekliğin görkeminden zorla da olsa kurtulup düzleme geçiyorum. Düzlemde olan şehirler aldatıcıdır. Yokuşsuz ve sürekli gidilendir. Sizi durduracak hiçbir şey yoktur. Bunu da ancak vücut sayacı adımlamalı ritim döngüsünü bitirdiğinizde, yatağınızda anlarsınız.
Neşeli, hareketli ve biraz renkli şarkılar eşliğinde Kırmızı Değirmen’e ulaşıyorum. Kırmızı bir şarkının fonunda 200 yıl geriye sarıyorum filmi, bir anda kıyafetlerden bakışlara, renklerden yapılara kadar her şey değişiyor. Sadece gökyüzünün aynı olduğunu görüyorum. Bir gerçekliğin nasıl dramatik bir kabareye dönüştüğünü, zamanı zihnimde hızlandırarak dokunamasam da anlıyorum. Sahneyi ulaşılmaz yapan, insanı titanlaştıran şarkılar, danslar ve perdenin hayal ötesi. Burada bulunmak, duyma, görme eylemlerinin en dip gezintisi. Zehirli bir büyü, kulaklardan içe akan armonik nehirler.
Hipnoz bu.!
Kente kurulmuş ruh oynatıcı.
Kukla sesler, kâğıt insanlar.
Sadece geriye doğru üç adım.
1, güzel olanın uzak, tehlikeli ve kısa olması travması.
2, içinde olanı baktığın yerde görmek.
3, uyanmak istememek.
4?
Bisikletimin tekerlekleri sonsuz döngüsünde kendi yörüngesini tamamlarken, beyazın en emek yükseltisi Sacra Coure’dan aşağı bir Tosca duyuluyor. Muhtemelen duyulmuyor. Duyuluyor ama bilene, gözleri kapalı olana. Bu şarkıüstücülük, Callas’ın yeni dünyada mayalanmış, Yunan felsefesinde demlenmiş, atmosferi armoniye boyayan lirik, romantik ve tematik sesinden başkası?
Maria’yı duydum gözlerim kapalı, bir garip Paris bohemi.
Paris’in bir şarkısı yok.
Paris, kendisi bir şarkı olmayı başarmış tek dünya kenti.
Paris’in şarkısı, gittiğinizde değil olduğunuz yere kadar uzanıp sizi yakalıyor ve dünyanın neresinde olursanız olun kendine arsızca çekiyor.
Huysuz ve tatlı bir kadın gibi..
1981 İstanbul Doğumlu.
SAÜ Türk Müziği Lisans,
KOÜ Yüksek Lisans,
AÖF Sosyoloji
R.John Fowles ,W.A.Mozart ve A.Veysel’i çokça sever..
Profesyonel Öğrenci
Eğitimci, Okur-Yazar
Müzik yazıları yazmaya çalışıyor.
Vay beeeee. Hocam geri dönmüş. Keyifle zevkle takibe devamdır..