“Aa, Aşk-ı Memnû’nun kitabı çıkmış!”
Bu klişeyi anmadan “Yerli Diziler Tarihinde Kitap Uyarlamaları” dosyasına başlayamazdım, kusura bakılmasın. Kitaplardan uyarlanan diziler bahsinde en çok “dizinin kitaba ne kadar sadık kaldığı” meselesi tartışılagelmiştir. Bir de tabii, acı ama komik, komik olduğu kadar da gerçek olan “dizi mi kitaptan kitap mı diziden” arafında kalanlar var. Malum, Kürk Mantolu Madonna Sabahattin Ali’nin pop ikonu Madonna’yla yaşadığı büyük aşkı anlatıyor.
Dosyanın tek yazısı olan bu yazıda, mecburen temas edeceğimiz bu klişelerin yanında, nadiren bahsedilen başka noktalara da güncel bir bakış atacağız. Dönemlere göre değişen algılar ve zevklerin kitap uyarlaması dizilere nasıl yansıdığı, okur ve izleyicinin aynı kişi olup olmadığı gibi sorular üzerinden hem izleyici hem okur hem de bir kültürel eğilim analizi yapmaya çalışacağız.
Bunu yaparken de kitap uyarlaması ilk yerli diziden güncel yapımlara kadar, ana hatları öne çıkaran bir liste sunacağız ki örnekler üzerinden ilerleyebilelim.
Arşiv odasında dans etmek zordur; unutulanlar, mutlaka olması gerekenler olduğunu düşünüyorsanız ister yorum olarak ekleyebilir, ister bilgi@kalemkahveklavye.com’dan bize ulaşarak eklememizi sağlayabilirsiniz.
Keyifli okumalar veya iyi seyirler…
[su_button url=”https://kalemkahveklavye.com/afsin-kum-sicak-kafa-daki-salgin-gercek-hayattaki-komplo-teorisi-salginina-benziyor/” target=”blank” background=”#ffbf44″ size=”6″ icon=”icon: search”]Netflix’in Yakın Vadedeki Dizilerinden Sıcak Kafa’nın Yazarı Afşin Kum ile Röportaj[/su_button]
[su_button url=”https://kalemkahveklavye.com/sengul-boybas-atiye-netflix-dunyanin-uyanisi/” target=”blank” background=”#ffbf44″ size=”6″ icon=”icon: search”]Atiye Dizisinin Uyarlandığı Dünyanın Uyanışı Serisinin Yazarı Şengül Boybaş ile Röportaj[/su_button]
[su_button url=”https://kalemkahveklavye.com/elini-korkak-alistirmak-kitaptan-diziye-hakan-muhafiz-veya-karakalem-koray-saridogan/” target=”blank” background=”#ffbf44″ size=”6″ icon=”icon: search”]İNCELEME: Elini Korkak Alıştırmak: Kitaptan Diziye “Hakan: Muhafız” veya “Karakalem”[/su_button]
**
Kültür sanat ürünleri, dönemlerinin sosyal, siyasi, ekonomik algısının ipuçlarını verir; bunu zaten biliyoruz. Genel anlamda yerli diziler bile bize bunun örneklerini verirken mevzuyu kitap uyarlaması diziler özelinde incelemeye ne gerek olduğu düşünülebilir. Oysa uyarlaması TV izleyicisiyle buluşacak kitapların türleri ve temaları da, yayım serüvenleri de, dizinin kitaptan yorum farkı da bize çok özel ipuçları verebiliyor.
Türkiye’nin ilk özel televizyon kanalı Star 1’in açılacağı 1990 yılına dek, ekranlarda yalnızca TRT kanalları vardı, malum. Devlet kanalı olan ve bugün en belirgin örneğini gördüğümüz “iktidarın eğilimlerine göre yayın yapma” durumunun her iktidarda bir miktar yaşandığı TRT’nin dönemler içinde yayınladığı diziler de bu anlamda bize bazı ipuçları verebiliyor. Bu notu da buraya düşelim ve başka notlarla birlikte kitaptan uyarlanan yerli diziler tarihimizin zaman tüneline şöyle bir bakalım.
Kitap Uyarlaması İlk Yerli Dizi Hangisi?
Sorunun cevabı, daha popüler bir örnek olduğu için Aşk-ı Memnû olarak biliniyor ancak birkaç ay farkla bu unvanı onun elinden alan ilk yerli kitap uyarlaması dizi, Yılkı Atı olarak kayıtlara geçiyor.
Abbas Sayar’ın aynı adlı kitabından uyarlanan Yılkı Atı 1974’te Ünal Küpeli ve Hüseyin Karakaş’ın yönetmenliğinde izleyiciyle buluşuyor. Ama kitlelere mal olacak asıl iş elbette hemen sonraki yıl gelecek olan Aşk-ı Memnû oluyor.
1975’te Bir Oyun Değiştirici Olarak Aşk-ı Memnû
31 Ocak 1968 tarihinde test yayınına başlayan TRT 1’de yayınlanan ilk yerli dizi Kaynanalar‘dı ve yayın tarihi 1974’tü. Ancak konumuzun kapsamına giren, yani TRT 1’de ilk yayınlanan yerli kitap uyarlaması, yakın geçmişteki uyarlamasıyla da fenomen haline gelen, “Halit Ziya Uşaklıgil’in ölümsüz eseri”nden uyarlanan Aşk-ı Memnû oluyor.
İlk Aşk-ı Memnû‘nun yayınlandığı 1975 yılı, Ecevit ve Erbakan koalisyonunun kurulup Ecevit’in başbakan olduğu döneme denk geliyor. Ecevit’in talebiyle TRT Genel Müdürü olan İsmail Cem’in, ilk kitap uyarlaması dizilerin Halit Ziya ve Abbas Sayar’dan seçilmesinde etkisi vardır kuşkusuz. Bir yanıyla kitleleri yakalayacak bir klasik Aşk-ı Memnû, bir yanıyla Cumhuriyet’in ve mevcut iktidarın da yönünü çevirdiği Anadolu’nun, köyün ve köylünün edebiyatını yapan Abbas Sayar’ın Yılkı Atı.
Başrollerinde Salih Güney, Müjde Ar, Neriman Köksal, Şükran Güngör, Çolpan İlhan, Itır Esen gibi isimlerin yer aldığı Halit Refiğ yönetmenliğindeki bu ilk Aşk-ı Memnû uyarlaması, her biri 33’er dakikadan altı bölüm olarak yayınlandı. İlk kez izleyici karşısına çıkan Müjde Ar ve Itır Esen’in oyunculuk kariyerini en tepeden başlatan yapım, kendi döneminde bir hayli izlendi.
Uyarlamasının, aslına daha sadık kaldığı bu ilk örnek, yalnızca hikâye itibariyle değil alt metin itibariyle de Halit Ziya’nın eserine yakındı. Aşk-ı Memnû, yazıldığı dönem İstanbul’unun yaşam tarzını ve sosyal tabakalar arasındaki çatışmaları yansıtırken okura bir “yasak aşk” hikâyesi sunuyordu. Ancak bu aşk, birtakım yanlışlıkların sonucu olarak sunuluyordu: Yanlış evlilikler, evliliklerdeki yaş farkı, farklı sosyal kesimler arasındaki sıçrama arzusunun getirdiği hırs, vesaire… Romanda da hem Adnan Bey’e, hem de Bihter ile Behlül’e üzülmemiz sağlanıyordu ama bunun, önünde sonunda bir “yasak aşk” olduğu biliniyordu.
Kitabın bu ilk dizi uyarlamasında bu tavır görece takınılıyor yine. Ancak 2008’deki yeni uyarlamada hikâyenin geçtiği zamanın değişmesine rağmen benzer çatışmalar üzerinden gidilse de bu sefer bu yasak aşkın başrolleri, mağdur ve kurban haline geliyor. Adnan Ziyagil’in düştüğü durum ne kadar üzücü olursa olsun, buradaki gerçek ve olması gereken aşk, yasak aşkı yaşayan Bihter ve Behlül’dür artık. Onların arasındaki cinsel gerilim seyirciyi heyecanlandırır, duygusal çatışma da üzer. Üstelik, kitapta yer almayan tecavüz sahnesinin dizide yer almasıyla Adnan Ziyagil’in mağduriyet payı da tamamen ortadan kaldırılır.
Aradaki bu küçük ama geniş açılımlı farkın en büyük sebebi, devire göre değişen aşk anlayışı ile sosyal rollere bakıştır kuşkusuz.
Bunun yanı sıra, orijinal hikâyedeki “sınıf çatışması” da tema olarak korunur ama orta ve üst sınıfın görece mütevazı konakları yerine gösterişli yalıları, büyük şirketleri, ihale savaşları gibi daha güncel ve gerilimli unsurlarının çıkarılmasını da değişen zaman çerçevesinde değerlendirebiliriz.
Geçiş Dönemi Dizi Örnekleri
1970’lerin sonları çalkantılı zamanlar. Ecevit ve Demirel arasında zik zak haline gelen başbakanlık ve hükümet kurma karmaşasının sonu 1980’deki darbeye çıkacak. Bu durum devletin önemli kurumu TRT’ye de yansıyor tabii. 1975’te görevi biten İsmail Cem’den askeri darbe sonrasında, 1981’de Macit Akman’a devredilecek olan TRT Genel Müdürlüğü görevi bu altı yıl zarfında üç ayrı isme daha devrediliyor. 1980 sonrasına doğru bir geçiş dönemi gibi görebileceğimiz bu yıllardaki yapımların geneline ve özelde kitap uyarlamalarına bakıldığında karşımıza çıkan üslûp, tavır, tema çeşitliliğinin bir nedeni de bu.
Aşk-ı Memnû‘dan sonra kayıtlara geçen diğer kitap uyarlaması yerli dizi ise yine pek popüler olamayan bir örnek: Rasim Özdenören’in aynı adlı romanından uyarlanan Çözülme, 1977 yılında izleyici karşısına çıkıyor. Dizinin başrollerinde Selçuk Özer, Perihan Ceylan, Güven Akın ve Tomris Çetinel yer alıyor.
Aynı yıl, yine popüler olamamış bir diğer örnek, Emine Işınsu Öksüz’ün eserinden uyarlanan Bir Yürek Satıldı oluyor. Oyuncu kadrosunda Ahmet Mekin, Suna Yıldızoğlu ve İsmet Ay gibi isimler yer alıyor.
Tarık Dursun K., bu dönemde birden fazla eser uyarlamasıyla karşımıza çıkanlardan. İlki, 1978’deki Bağrıyanık Ömer ile Güzel Zeynep eserinden uyarlanan dizi, tam da dönemin önemli gündemlerinden Almanya’ya giden Türk işçiler çerçevesinde gelişen bir hikâyeyi anlatıyor. Ahmet Mekin’e Cemal Gencer ve Neslihan Danışman eşlik ediyor, yönetmen koltuğunda ise Yücel Çakmaklı yer alıyor.
Tarık Dursun K.’ın bir diğer dizi uyarlaması da yine aynı yıl, 1978’de TRT ekranlarına geliyor. Beş bölümden ibaret olan Denizin Kanı, yine Ahmet Mekin’in başrolünde ve Yücel Çakmaklı’nın yönetmen koltuğunda olduğu bir proje. Diğer oyuncular arasında ise önemli isimler göze çarpıyor: Bulut Aras, Eşref Kolçak, Muhterem Nur, Oya Aydoğan, Kadir Savun, Sümer Tilmaç, Lütfü Seyfullah, Tomris Çetinel…
1979’daki kitap uyarlamalarından biri Tarık Buğra’nın eserinden uyarlanan İbiş’in Rüyası. Sırrı Gültekin’in yönettiği dizide Münir Özkul ve Güner Özkul başrolleri paylaşırken kadroda onlara Yıldırım Yanılmaz, Meral Zeren, Diler Saraç gibi isimler eşlik ediyor.
12 Eylül Cuntasının Yaktırdığı Dizi: Yorgun Savaşçı
1979 yılında, Türk Edebiyatı’nın da en önemli ve güçlü eserlerinden biri olan, Kemal Tahir’in Yorgun Savaşçı‘sı için kollar sıvanır. Yönetmen koltuğunda usta isim Halit Refiğ’in oturduğu dizi, aralarında Can Gürzap, Yıldırım Gencer, Erkan Yücel, Haluk Kurtoğlu, Serpil Akıllıoğlu, Meral Orhonsay, Selçuk Özer, Zihni Küçümen, Erol Amaç, Nuri Ergün, Mete Sezer, Haldun Dormen, Yücel Erten, Nisa Serezli, Nurinisa Yıldırım gibi isimlerin de yer aldığı bir yıldız kadrosuna sahiptir. Ne var ki araya 12 Eylül darbesi girmiş, dizinin kayıtları 1983’te cunta kararıyla yaktırılmıştır.
“Filmin yakılma gerekçeleri arasında Atatürk ve Kurtuluş Savaşı karşıtı bir yapım olması, Çerkes Ethem’in kahraman olarak gösterilmesi, askerlere kötü lakap takılması gösterildi.”(Kaynak)
Ancak cuntanın gözden kaçırdığı bir şey vardı, filmin bir kopyası Kerim Aydın Erdem ve Turgut Özakman sayesinde saklanabiliyor ve Erdem’in daha sonra TRT Genel Müdürü olmasıyla bu kopya da 1993’te ortaya çıkarılıyor.
1993’te ilginç bir durum oluyor: Kaynaklara göre Yorgun Savaşçı‘yı dizi olarak çekmek isteyen Tunca Yönder, bu kararı ta 1968’de alıyor. Ne var ki Halit Refiğ’in çektiğini duyunca sevinerek vazgeçiyor bu kararından ama onun çektiği versiyon da yakılıyor. 1993’te, dönemin özel kanallarından HBB için yeni bir Yorgun Savaşçı uyarlaması teklifi geliyor; bu sefer yönetmen koltuğunda oturan Yönder’e senarist olarak Halit Refiğ eşlik ediyor ve birden devlet kanalının gündemine giren Yorgun Savaşçı‘nın gizlenen kayıp nüshaları, peşine düşülerek ortaya çıkarılıyor. 1993, her iki uyarlamanın da biri TRT’de, biri HBB’de olmak üzere izleyiciyle buluştuğu yıl oluyor.
Bu sürecin detaylarına dair eski bir belgeselden aktarılan ŞU VIDEO sadece dizinin çekimlerine değil Türkiye konjonktürüne dair de güzel ipuçları veriyor.
12 Eylül’ün Hemen Ardından Kitap Uyarlaması Yerli Diziler
Darbe sonrasının TRT’si karşımıza görünüşte bir çoksesli yapı çıkarıyor. Darbe sonrası ifadesi yanıltmasın; ilk kitap uyarlamasını göreceğimiz 1983 yılı artık darbe cuntasının çekildiği, yeni toplum dizaynı için yerini Özal hükümetine bıraktığı yıl. Alışveriş, borçlanma, görünürde ekonomik ve sosyal özgürlük, yani “liberal” Türkiye’nin ilk adımları atılacak, darbenin boğucu etkisi yerini 2000’lere dek geçici ve yapay bir ferahlığa bırakacaktır.
Orhan Kemal’in eserinden aynı adla uyarlanan 1983 tarihli Yalancı Dünya‘nın yönetmeni Ünal Küpeli. Yıldızı pek parlamayan dizide karşımıza Alev Sayın, Eray Özbal, Necmettin Çobanoğlu, Yalçın Gülhan gibi isimler çıkıyor. Bu, 80 sonrası ilk kitap uyarlaması.
1983’ün de, dizi ve edebiyat tarihimizin de en önemli eserlerinden birisi, hiç kuşkusuz Mithat Cemal Kuntay imzalı Üç İstanbul. Osmanlı’nın çöküşünü İstanbul’un üç ayrı dönemi üzerinden anlatan bu başyapıtın dizisi de kitabı kadar başarılı kotarılmış. 11 bölümlük dizinin senaryosunu Bülent Oran yazarken yönetmenliğini Feyzi Tuna yapıyor ve kadrosunda şu isimler karşımıza çıkıyor: Burçin Oraloğlu, Ayda Aksel, Nilgün Akçaoğlu, Celile Toyon,, Gülsen Tuncer, Feride Karaca, Savaş Dinçel, Engin Yörükoğlu, Yalçın Boratap, Zerrin Sümer, Ercan Yazgan, Yüksel Gözen…
Bir yıl sonra, bir başka önemli eser ekrana geliyor: Tarık Buğra’nın Küçük Ağa romanı yine Yücel Çakmaklı’nın yönetmenliğini üstlendiği sekiz bölümlük uyarlamasıyla çok seviliyor. Dizinin kadrosu ise yıldızlar geçidi: Çetin Tekindor, Fikret Hakan, Ahmet Mekin, Aydan Şener, Eşref Kolçak, Kadir Savun, Haluk Kurtoğlu, Yusuf Sezgin, Yıldırım Gencer, Halil Ergün, Süleyman Turan, Nubar Terziyan…
1985’te Dört Kitap Uyarlaması Birden TRT’de
1985, TRT’nin tüm programlarında ve dizilerinde olduğu gibi kitap uyarlamalarında da kalabalık bir yıl oluyor.
Bu yıl, TRT’nin ilk kez bir dış yapım dizisine sahne olacak ve bu bir kitap uyarlaması olacak: Halit Çapın’ın aynı adlı eserinden uyarlanan Bay Alkol’ü Takdimimdir, Çiçek Yapım logosuyla TRT izleyicisiyle buluşuyor. Kadrosu da göz dolduran dizide karşımıza şu isimler çıkıyor: Engin Cezzar, Nur Sürer, Aydan Şener, Müge Akyamaç, Süleyman Turan, Bülent Kayabaş, Salih Kalyon…
Reşat Nuri Güntekin’in bir diğer eseri Acımak, 1985 yılında Orhan Aksoy’un hem yönettiği hem de senaryosunu yazdığı bir proje oluyor. Kadro ise şöyle: Ayşegül Aldinç, Ediz Hun, Berhan Şimşek, Nazan Ayas, Oktar Durukan, Hulusi Kentmen, Sami Hazinses…
1985, aynı zamanda ilk kez bir Peyami Safa eserinin izleyiciyle buluştuğu yıl oluyor: Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Salih Diriklik yönetiminde izleyiciyle buluşuyor. Kadro geniş: Oğuz Tunç, Nergis Kumbasar, Muhterem Nur, Neriman Köksal, Agah Hün, Yusuf Sezgin, Salih Kırmızı, Yıldırım Gencer, Berhan Şimşek, Bülent Polat, Muhteşem Durukan, Osman Wöber…
Birkaç yıl önce bir kez daha bugünün izleyicisiyle buluşan Refik Halit Karay eseri Bugünün Saraylısı da 1985’te ilk kez uyarlanıyor. Ziya Öztan’ın yönettiği dört bölümlük dizide Sema Yunak, Ahmet Mekin, Yaman Okay, Ahmet Sezerel, Gülsen Tuncer ve Fatoş Sezer gibi isimler yer alıyor.
Bir diğer Halit Ziya eserini de bu yıl izliyor ekran başındakiler: Kırık Hayatlar, Emin Gerçeker’in yönetmenliğinde ekrana geliyor. Dizide Ahmet Levendoğlu, Arsen Gürzap, Alev Sezer, Güler Ökten, Gül Erda gibi isimler yer alıyor.
Kitap uyarlamalarında az bilinen bir örnek de Parmak Damgası. Halikarnas Balıkçısı’nın Aganta Burina Burinata eserinden uyarlanan altı bölümlük dizide Zuhal Olcay, Aytaç Arman, Aliye Rona, İhsan Yüce, Kadir Savun, Sema Aybars, Turgut Özatay, Elçin Şanal, Menderes Samancılar gibi isimler karşımıza çıkıyor.
1986: Nihayet Çalıkuşu
Reşat Nuri Güntekin’in farklı mecralarda defalarca uyarlanan eseri, 1986’dan tam yirmi yıl önce beyazperdede izleyiciyle buluşmuştu. Filmin de yönetmeni olan Osman Seden 1986’da yönetmen koltuğuna tekrar oturdu ve yedi bölümlük dizi, Vikipedia’daki bilgilere göre 51 oyuncu, 1500 figüran, yedi farklı yerde 137 mekân içeren 115 milyon liralık bütçesiyle TRT’nin dış yapımlarından biri olarak ekrana geldi. Başrollerinde Aydan Şener, Kenan Kalav ve Sadri Alışık’ın yer aldığı dizinin geniş kadrosunda birçok yıldız isim de rol aldı.
1986’da, klasik eserlere istisna bir örnek çıkıyor karşımıza: Bugünün okurunun pek bilmediği bir ismin, Murat Aykaç Erginöz’ün aynı adlı eserinden uyarlanan Bir Yabancı Konuk; Deniz Gökçer, Salih Güney, Nihat Su, Selin Dilmen, Engin İnal gibi isimlerle ekrana uyarlanıyor. Sırrı Gültekin’in yönetip Vecdi Uygun’un senaryosunu yazdığı üç bölümlük diziye ilham olan kitap daha sonra La Pensée Universelle yayınevi tarafından Fransızcaya çevriliyor ve Le Prix de L’adelf-En İyi Çeviri Yabancı Roman Ödülü’ne layık görülüyor.
1987: Ateşten Gömlek‘ten Ateşten Günler‘e
1987’de bir başyapıt daha ekrana uyarlanıyor. Halide Edib Adıvar’ın muazzam romanı Ateşten Gömlek‘ten Ateşten Günler adıyla uyarlanan dizinin yönetmeni Ziya Öztan oluyor.
Dizinin kadrosu göz dolduruyor: Zuhal Olcay, Ahmet Levendoğlu, Can Gürzap, Metin Belgin, Müşfik Kenter, Bahadır Tok, Cezmi Baskın, Giray Alpan, Hikmet Karagöz, Macit Sonkan, Mehmet Atak, Suna Selen, Naz Erayda, Haluk Bilginer, Mustafa Avkıran…
1987’de önemli klasiklerden biri olan Mehmet Rauf imzalı Eylül, Semih Evin yönetmenliğinde uyarlanıyor. Dizi, 40 yıllık meslek hayatında üç yüz kadar film çeken yönetmen Evin’in ilk ve son dizi işi oluyor.
**
Yine bir Halit Ziya Uşaklıgil eseri, Ferhunde Kalfa, 1987’de Ramazan Bakkal yönetmenliğinde dizi oluyor. Dizinin başrollerini Füsun Demirel ve Bülent Polat paylaşıyor.
Diziye uyarlanan kitaplar arasında pek sık görmediğimiz önemli bir yazarın, Füruzan’ın eseri Gecenin Öteki Yüzü, aynı adla 1987’de uyarlanıyor. Üstelik Okan Uysaler’in yönettiği üç bölümlük dizinin senaryosunu da yine Füruzan kaleme alıyor. Ve yine müthiş bir kadro çıkıyor karşımıza: Zuhal Olcay, Haluk Bilginer, Müşfik Kenter, Haluk Kurtoğlu, Tomris Oğuzalp, Zuhal Gencer Erkaya, Ece Alton, Levend Yılmaz, Ferda Ferdağ, Eftal Gülbudak, Birol Işın, Günal Kayar, Cem Özer.
Edebiyatımızın en çok eser sahibi klasik yazarlarından Ömer Seyfettin de nihayet 1987’de ekrana ulaşan yazarlardan oluyor. Yazarın Yalnız Efe‘si, Kamil Renklidere’nin yönetmenliğinde üç bölümlük bir diziye dönüşüyor ve karşımıza Melike Zobu, Kadir Akyalçın, Erol Tezeren, Erdinç Akbaş, Mehmet Esen, Bahadır Tok gibi isimler çıkıyor.
Kadrosuyla dikkat çeken işlerden biri de 1987’de Sevinç Çokum’un Yeniden Doğmak eserinden Osman F. Seden yönetmenliğinde ve senaristliğinde uyarlanan dizi oluyor. Dizide Aydan Şener, Serdar Gökhan, Mine Çayıroğlu, Belgin Güven, İsmet Özhan, Kenan Pars, Tomris Oğuzalp, Kamran Usluer, Haluk Kurtoğlu gibi isimler yer alıyor.
İlk Yerli Bilimkurgu Uyarlaması Dizi: Kavanozdaki Adam
Sıra dışı bir tarihte, 1987’de, sıra dışı bir iş: Faik Baysal’ın aynı adlı eserinden Mesut Uçakan’ın uyarlayarak hem yazdığı hem yönettiği, başrolünde Ahmet Mekin’i izlediğimiz Kavanozdaki Adam.
Zorlarsanız, aynı yıl yayınlanan Uzaylı Zekiye adlı absürt-komedi bilimkurguyla aynı kategoriye koyabilirsiniz ama hem farklı açılımları hem de konusunu ciddiye alışı itibariyle müstesna bir iş bu.
Temelde bir beyin nakli konusu işlense de alt metinleri açısından muazzam analizlere açık olan diziyle ilgili ŞURADA doyurucu bir inceleme bulabilirsiniz. Yapılmışı varken laf kalabalığı yapmadan notumuzu düşelim.
“Kuruluş”ların İlki: Kuruluş: Osmancık
Son dönemin isim-fiil ekli dizi isimlerinin de ilhamlarının bir kısmını aldığını söyleyebileceğimiz, Tarık Buğra imzalı Osmancık, Kuruluş: Osmancık adıyla 1988’de ekrana uyarlanıyor. Yücel Çakmaklı’nın yönettiği 12 bölümlük dizide Cihan Ünal, Meral Orhonsay, Yaşar Alptekin gibi isimler yer alıyor.
1988’de bir Tarık Buğra eseri daha uyarlanıyor: Okan Uysaler’in yönetmenliğini üstlendiği, Tarık Buğra’nın Dönemeçte romanından Dönemeç adıyla uyarlanan dizinin senaryosunu da Tarık Buğra kaleme alıyor ve Çetin Tekindor, Nilgün Akçaoğlu, İstemi Betil, Haluk Kurtoğlu, İhsan Devrim, Sümer Tilmaç gibi önemli isimler rol alıyor.
**
Gelelim 1988’in diğer dizilerine.
2000 sonrası dönemin önemli uyarlamalarından olacak, Reşat Nuri Güntekin imzalı Yaprak Dökümü dizi olarak ilk kez Ayhan Önal tarafından 1988 yılında uyarlanıyor.
Bir iç yapım olan diziyi Bülent Oran senaryolaştırıyor ve kadroda karşımıza Kerim Afşar, Tarık Tarcan, Serap Aksoy, Ayda Aksel, Sevtap Parman, Arzu Atalay, İhsan Gedik ve Hakan Evin gibi isimler çıkıyor.
Tam 19 yıl sonra yeniden izleyiciyle buluşacak ama pek de kalıcı bir iz bırakmayacak olan Dudaktan Kalbe, ilk kez 1988’de ekrana geliyor. Reşat Nuri Güntekin’in eserinden Okan Uysaler’in yönetmenliğinde uyarlanan dizide Tarık Tarcan, Lale Başar, Efgan Efekan, Erol Demiröz, Orhan Çağman, Çiçek Dilligil gibi isimler yer alıyor.
Filmi Saralım: 1989’dan 2001’e Kitap Uyarlaması Yerli Diziler
1989’dan 2001’e dek kitap uyarlaması yerli diziler alanında çok kalabalık bir liste görmüyoruz. Bu kısmı hızlı sarmamızın nedenlerinden biri bu, diğeri de 2000 sonrasında kitap uyarlamalarında algının, zevkin, sektörün ve izleyicinin taleplerinin biraz daha değişmesi. Buna geleceğiz, önce aradaki örnekleri de analım hızlıca.
Kerime Nadir’in aynı adlı eserinden uyarlanan Samanyolu, Kartal Tibet yönetmenliğinde 1989’da ekrana geliyor. Aydan Şener, Tolga Savacı, Yaşar Alptekin, Serpil Tamur, Arzu Atalay, Ülkü Duru, Kartal Tibet gibi isimler yer alıyor.
Köy edebiyatının önemli yazarlarından Abbas Sayar’ın Can Şenliği eseri, dört bölümlük bir dizi olarak 1989’da uyarlanıyor. Tunca Yönder’in yönettiği dizide Ülkü Ülker, Mehmet Atak, Savaş Yurttaş yer alıyor.
1989, ilk Memduh Şevket Esendal uyarlamasını izlediğimiz yıl da oluyor. Ayaşlı ve Kiracıları yine Tunca Yönder ve Handan İpekçi’nin yönetmenliğinde, senaryosunu Turgut Yasalar’ın yazdığı bir dizi olarak kadrosunda Sumru Yavrucuk, Kutay Köktürk, Mehmet Atak, Tuncer Necmioğlu gibi isimlerle izleyici karşısına çıkıyor.
Genellikle dram türüne eğilen dizi uyarlamaların arasına 1989’da uyarlama bir komedi katılıyor: Refik Durbaş’ın eserinden Erdoğan Tokatlı yönetmenliğinde uyarlanan Çaylar Şirketten; Aydemir Akbaş, Halil Ergün ve Yalçın Gülhan gibi oyunculara kadrosunda yer veriyor.
Kemal Bilbaşar’ın 1972’de okurla buluşan eseri Başka Olur Ağaların Düğünü, 1990’da Mehmet Aslantuğ, Seren Serengil ve Erol Taş gibi isimleri içeren kadrosuyla ekrana uyarlanıyor.
2000 sonrasının uzun süren kitap uyarlaması dizilerinden biri olacak Hanımın Çiftliği de ilk kez 1990 yılında ekrana taşınıyor. Orhan Kemal’in romanının bu ilk uyarlamasında Fikret Hakan, Gülben Ergen, Erol Taş, Bulut Aras, Meral Orhonsay, Aydemir Akbaş, Osman Cavcı, Ünsal Emre gibi geniş bir kadro yer alıyor.
2000 ve Sonrası: Yeni Dünya, Yeni Eğilimler
Başlık yanıltmasın, elbette dizi sektöründeki eğilimlerin kökten değiştiği falan yok. Ama kitap uyarlamaları özelinde baktığımızda özellikle aradan geçen yirmi yılın ikinci yarısı itibariyle önemli değişiklikler söz konusu oluyor.
Bunu biraz açalım: Yerli dizi sektörü, kendi iç dinamikleri uyarınca yeniliklere açık bir sektör değil(di), bunu biliyoruz. Zaten izleyici kitlesinin talepleri açısından incelendiğinde de durumun çok parlak olmadığı aşikâr. Bu yüzden 2000 sonrasındaki kitap uyarlamalarında da, dizi skalasının genelinde olduğu gibi dramlar ve melodramlar daha genişçe yer aldı. Hatta yukarıda bahsi geçen kimi klasiklerin tekrar uyarlamaları da bu ağdalı, sünmeli tarza bir şekilde uyduruldu.
Bununla birlikte, gerek klasiklerden gerek güncel eserlerden uyarlanan dizilerin türlerinde, konularında ve yorumlamalarında önemli farklar oluştu. Bu farklar değişen dünyaya, değişen Türkiye’ye ve elbette teknolojiye endeksli büyük oranda.
1990 öncesindeki kitap uyarlaması yerli dizilerin büyük çoğunluğunun klasiklerden seçildiğini yukarıda gördük. Tarihi ve romantik unsurlara sahip bu uyarlamaların devletin resmi kanalında gösterilmek üzere planlandığını da göz önüne alırsak, aslında iktidarların izleyiciye neler vermeye çalıştığını, yani bir bakıma politikalarının da neleri amaçladığını görmek zor olmayacaktır. 2002’de iktidara gelen mevcut hükümetin yirmi yıla yakındır agresif bir şekilde uyguladığı yöntemin görece çoksesli, özgürlükçü ve ilkeli bir örneği olarak yorumlamak yanlış olmayacaktır bunu.
Türkiye’de özel kanallar bu çoksesliliğin yanı sıra bir liberal özgürlük de getirdi: Konular, türler çeşitlendi; TRT’nin kimi zaman sansürcülüğe varan ciddiyeti -bazen çok sığ noktalara da vararak- delinmiş oldu. Bu, aynı zamanda halka magazin, pop kültür, arabesk ve alışverişin dayatılarak 1980 öncesindeki politizasyona dönülmemesini sağlamanın da bir enstrümanıydı kuşkusuz.
90’lar boyunca dizilerde kitap uyarlamasının yok denecek kadar az görülmesi, kararın daha çok yapımcılara bırakılmasının da bir sonucu. Özel şirketlerin ve özel kanalların dizi liginde yer almaya başlaması, TV rekabetinin hızla agresifleşmesi ve bahsettiğim toplum tasarımının nitelikten ziyade paraya ve reytinge odaklanması nedeniyle edebiyat uyarlamalarının geri planda kalmasının nedenleri açık hale geliyor. 90’larda nitelikli, güzel mesajlar veren yerli diziler çıksa da kitap uyarlamalarına pek şans verilmiyor.
2000’lerden sonra sektör nitelik anlamında değilse de yapı anlamında oturmaya başlıyor. Küreselleşme ve internet teknolojisiyle birlikte dünya dizi piyasasında olup bitenler, salt para odaklı bakan yapımcıları da uyandırmaya başlıyor. Tabii dizi sektörünün yurtdışına satış yapacak kanallara ulaşması da olayı başka bir aşamaya taşıyor.
Bu dönemde dizi sektörünün genelinde olup bitenlerle ilgili söylenecek şeylerden bir kitap çıkar. Ama konumuz olan kitap uyarlamalarına gelince, karşımıza iki uçlu bir tablo çıkıyor: Birincisinde, yerli klasiklerin tekrar veya ilk uyarlamaları yer alıyor; bunlar, tıpkı Aşk-ı Memnû örneğinde açıkladığımız gibi, günün sosyokültürel eğilimlerine uydurularak uyarlanıyor, hatta başka kimi örneklerde doğrudan melodram şablonlarına yerleştiriliyor. Tablonun diğer ucunda ise küreselleşen piyasanın ve online platformların etkisiyle daha vizyon sahibi olmayı amaçlayan -ve halen bunu sağlamaya çalışan- bir damar gelişiyor: Edebiyatta da ana akımın görece dışında bırakılan fantastik ve polisiye unsurlar, edebiyat uyarlaması diziler arasında yer almaya başlıyor.
Elbette burada, Türkiye yayıncılığının nitelik anlamda değilse de kapital anlamda “sektörleşmesinin” ve bu sayede dizi ve yayın sektörünün ortak kazanç amacında entegre olmasının etkisini de göz ardı etmeyelim.
Bu döneme kadar fantastik unsurlar içeren yapımlar, bu tür ciddiye alınmadığı veya belki de “Nasılsa ciddisini yapamayacağız, o zaman goygoya vuralım,” mantığına maruz kaldığı için Türk’ün Uzayla İmtihanı veya Uzaylı Zekiye ayarında kalıyordu. Oysa şimdi işin içine öte alemler, paralel evrenler, süper kahramanlar ve distopyalar girmeye başlıyor.
Aynı şekilde, polisiye diziler de 2000 öncesinde vardı ama evrensel polisiye dinamiklerinden ziyade tarihi hikâyelere yedirilmiş olarak karşımıza çıkıyordu çoğunlukla. Elbette tek tük birkaç istisnası var bunun. 2000 sonrasında ise küresel örneklerden ilham alan ama yerlileştirilmeye çalışılan örnekleri izlemeye başlıyoruz.
Başkomiser Nevzat TV Ekranlarında
Madem polisiye dedik, 2000 sonrasındaki edebiyat uyarlaması dizilere de polisiyeden başlayalım.
2001’de Ahmet Ümit’in şu veya bu eserinden değilse de romanlarında yarattığı Başkomiser Nevzat karakterinden ilhamla uyarlanan Karanlıkta Koşanlar dizisi, sadece iyi bir dizi olmakla kalmamış, atmosferi ve konuyu işleyişine göre dönemi ortalamasında iyi bir polisiye örneği de olmuştu.
Senaryosunu da kaleme alan Uğur Yücel’in Başkomiser Nevzat’ı canlandırdığı dizide ona Haluk Bilginer, Köksal Engür, Altan Karındaş, Devin Özgür Çınar, Laçin Ceylan, Naz Erayda, Hale Akınlı gibi isimler eşlik etmişti.
10 bölümlük tek sezondan ibaret olan Karanlıkta Koşanlar‘ın finalinin ardından yayımlanan Ahmet Ümit’in Şeytan Ayrıntıda Gizlidir eseri de yine TRT için aynı adla uyarlanmıştı. Bu sefer Cevdet Mercan’ın yönettiği dizide Başkomiser Nevzat’ı Çetin Tekindor, Ali’yi ise Nejat İşler canlandırmıştı. Atmosfer olarak öncekinden daha aydınlık ve orijinal esere daha yakın sayılabilecek bu uyarlama ise 13 bölüm sürmüş, 2005 yılındaki 1. Beyaz İnci Televizyon Ödülleri’nde polisiye dalında tüm ödüllere aday gösterilen tek dizi olmakla birlikte Nejat İşler’e de “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü getirmişti.
2007’de bir Ahmet Ümit uyarlaması daha yayına girdi: Komiser Nevzat: Kanun Namına adlı bu uyarlama ATV izleyicisiyle buluştu. Altan Erkekli, Pamir Pekin ve Ahu Yağtu gibi isimleri ağırlayan dizi ne yazık ki izleyicinin beğenisini kazanamadı ve beşinci bölümden sonra yayından kaldırıldı.
[su_button url=”https://kalemkahveklavye.com/askimiz-eski-bir-roman-ahmet-umit-kitap-inceleme-koray-saridogan/” target=”blank” background=”#ffbf44″ size=”6″ icon=”icon: search”]ŞİMDİ OKU · “Aşkımız Eski Bir Roman”: Ahmet Ümit Cephesinde Yeni Bir Şey Yok[/su_button]
**
Devam edelim… Klasik orijinalinin tarihi roman olduğu ama güncel uyarlamasının görece dram ve polisiye damarına yaslandığı Esir Şehrin İnsanları 2003 yılında TRT 1’de yayınlanan, Kemal Tahir’in aynı adlı eserinden ekrana Cafer Özgül yönetmenliğinde ve Ahmet Yurdakul’un senaryosuyla çekilerek 8 bölüm sürmüş bir işti. Dizide karşımıza çıkan isimlerden bazıları şöyle: Emre Kınay, Zeynep Tokuş, Fikret Kuşkan, Başak Köklükaya, Seray Sever, Zafer Algöz, Ali Sirmen, Sümer Tilmaç, Erdal Özyağcılar, Cevat Çapan…
İsmiyle müsemma “Yeniden” Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin’in aynı adlı eserinden bir kez daha uyarlanıyor 2005’te ama talihi ilk uyarlaması kadar bile açık olmuyor. Yedi bölüm süren dizide Tuba Ünsal, Burak Hakkı ve Kaan Urgancıoğlu yer alıyor.
2000 sonrası kitap uyarlaması dizilerinin en uzun soluklu örneklerinden biri olan Yaprak Dökümü, 2006-2010 yıllarında Kanal D’de yayınlanıyor. Reşat Nuri Güntekin’in kitabından uyarlanan dizide Halil Ergün, Güven Hokna, Bennu Yıldırımlar, Tolga Karel, Caner Kurtaran, Bedia Ener, Deniz Çakır, Gökçe Bahadır, Fahriye Evcen gibi isimler izleyiciyle buluşurken kadrodaki genç oyuncular için de iyi birer kariyerin başlangıcı oluyor.
ATV’nin Rahatsız Olduğu Diziler: Hacı ve Sinekli Bakkal
Son derece müstesna ve AKP Türkiyesi için manidar bir iş olan Hacı‘dan bahsedelim.
Gazeteci Cüneyt Ülsever’in romanından uyarlanan Hacı’nın yönetmen koltuğunda Şahin Gök ve Ersin Pertan oturuyor. Berrin Tekdemir ve Ahmet Saatçioğlu’nun senaryosunu yazdığı 2006 tarihli dizinin ve kitabın hikâyesine kısaca bakalım:
“Kayseri’nin ileri gelenlerinden Hayrullah Gesili’yi (Hacı), cuma namazı sonrası yapılan savaş karşıtı eylemde kötü bir sürpriz beklemektedir. Hacı’nın küçük oğlu Ahmet Gesili radikal çıkışlarıyla, Albay Zafer Atabay’ın tepkisini çeker. Kayseri’deki irticai faaliyetlere aman vermemekte kararlı olan Albay Zafer Atabay, Ahmet üzerindeki denetimi bizzat arttırır. Hacı ve Albay’ı karşı karşıya getiren de Ahmet olacaktır. Gesili şirketinin vitrininde ise son derece modern bir çift olan Ersin Gesili ve karısı Şeyda vardır. Ahmet için yengesi Şeyda tam anlamıyla bir şeytandır ve ailesinin sonunu getirecek tüm belaların sebebi olacaktır. Ağabeyi Ersin ise ruhunu şeytana satmış bir kafirdir. Şeyda Ahmet’in gazabına uğramaktan kurtulamaz. Karısının Ahmet’in hedefi haline gelmesinden rahatsız olan Ersin, kardeşinden hesap sorar. Maalesef bu tartışmada Gesili ailesine yeni bir problem yaratmaktan, bir acı daha vermekten başka işe yaramaz. Hacı’nın en küçük çocuğu olan Ayşe, Ankara’da üniversite öğrencisidir. Fakat türban taktığı için okulda yaşadığı sorunlardan bunalan Ayşe isyan bayrağını çeker. Elbette kendine özgü, sıradışı tarzıyla! Öte yandan, başkent Ankara ise gergin ve hareketli günlere gebedir. Yakın bir zamanda yapılacak helikopter ihalesi, Türkiye’nin geleceğini belirleyecek niteliktedir. Bu ihalenin kaderindeki kilit isim ise Sevil Ötüşken; nam-ı diğer ‘The Lady’dir. Sevil bürokrasi ve iş çevrelerinde bağladığı işlerden aldığı komisyona atfen ‘Yüzde On Sevil’ diye de tanınır. Seksapeli ve sonsuz hırsıyla Sevil, önüne çıkan her engeli aşıp hedefine ulaşan bir kadındır. Helikopter ihalesinde Amerikalılar adına çalışan Sevil’in yeni hedefi, Savunma Bakanı Rüknettin Çağlar’dır. Sevil’in uzatmalı sevgilisi, kıskançlığı dillere destan Faruk Gesili’dir. Hacı’nın kardeşi olan Faruk, hem karakter hem de yaşam tarzı olarak ağabeyiyle taban tabana zıttır. Faruk’un en belirgin özelliği Sevil’e olan hastalıklı tutkusu gibi görünse de bu eksik bir tanım olur. Faruk’un gizemli ilişkileriyle sürdürdüğü ve herkesten sakladığı bir yönü daha vardır. Bu yanıyla Faruk da helikopter ihalesinin karmaşık ilişkilerinin içine girecektir. Organize şubenin sıra dışı başkomseri Yağız Balcı’yı ise yeni ve çok özel bir görev beklemektedir. Yağız için bu görev ne kadar şaşırtıcıysa, ona göz kırpan aşk da o kadar beklenmedik olacaktır.” (Kaynak: SinemaTürk)
Ağır bir kadrosu olan dizide karşımıza çıkan isimlerden bazıları şöyle: Tuncel Kurtiz, Aytaç Arman, Fikret Kuşkan, Dolunay Soysert, Yüksel Arıcı, Nihat Nikerel, Ege Aydan, Ergün Demir, Sevda Ferdağ, Mehmet Çepiç, Ayşe Şule Bilgiç, Faik Ergin, Mehmet Akif Alakurt…
Peki Hacı dizisine ne oluyor? Başlangıçta sinemaya uyarlanması düşünülen hikâye, daha sonra ATV için bir dizi haline getiriliyor. Ancak ATV yönetimi, dizinin ilk bölümündeki cuma namazı çıkışı protesto sahnesini, bu sahnedeki şiiri ve sloganları sakıncalı buluyor ve buradan başlayan sorunlar dizinin yayınlanmadan bitirilmesine neden oluyor. Yapım şirketi, çok geçmeden Show TV’yle anlaşıp yayına koyuyor diziyi, tabii Show TV’nin de dizinin bazı sahnelerini makaslama şartı söz konusu oluyor. Hangi sahneler neye göre kesildi bilinmiyor ancak Hacı‘nın buradaki macerası 15 bölüm sürdükten sonra tamamen son buluyor.
Sinekli Bakkal‘ın İmam’ı Fethullah Gülen Kurbanı Oluyor
ATV’nin sakıncalı bulduğu bir dizi de, ilginçtir, Halide Edip Adıvar’ın eseri Sinekli Bakkal‘ın 2007’deki uyarlaması oluyor. Gülçin Gülbahçe’nin yönettiği dizide Özge Özberk, Şemsi İnkaya, Zuhal Gencer Erkaya ve Mazlum Kiper rol alıyor.
Başta, yayından kaldırılmasının gerekçesi reyting gibi lanse edilse de çok geçmeden işin aslı ortaya çıkıyor. Kitabın “yobaz” karakteri olan İmam İlhami’yi dizide canlandıran Şemsi İnkaya, taktığı beyaz takkeyle Fethullah Gülen’e benzetiliyor ve o zamanın “hoca efendi”sine dolaylı bir gönderme sayılan bu durum kanal yönetiminin hoşuna gitmediği için dizinin ipi çekiliyor.
Konuyu, Birsen Altuntaş’ın Milliyet için o dönem hazırladığı haberden okuyalım:
Cumhuriyet edebiyatının usta kalemi Halide Edip Adıvar’ın aynı adlı eserinden beyazcama uyarlanan atv’nin “Sinekli Bakkal” adlı dizisi, 5’inci bölümde yayından kaldırıldı. İlk bölümden itibaren beklenen reytinge ulaşamayan dizinin, sadece izleyici sayısı düşük olduğu için değil, atv yönetimini de rahatsız ettiği için yayından kaldırıldığı ortaya çıktı. Dizinin ikinci bölümünden itibaren kanalın baskısıyla karşılaştıklarını belirten başrol oyuncularından Şemsi İnkaya, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Dizide canlandırdığım İmam İlhami karakteri Halide Edip’in romanında yobaz bir tip. Bu adam evin içinde beyaz, dışarı çıktığında da siyah takkesini takıyor. İkinci bölümü çekerken kanal yönetiminden ‘Beyaz takkeli sahneler istenmiyor. Bu sahneler yeniden çekilecek’ diye talimat geldi. Ya ‘Yazarın eserindeki karakter takkeli, siz bu eseri daha önce okumadınız mı?’ diyerek oynamayacak ya da ya da ‘İş aksamasın, ekip sabahlara kadar çalışıyor’ deyip devam edecektim. Devam ettim. Daha sonra yeni bir talimat geldi ve siyah takkeyi de çıkardılar. Benim Fethullah Gülen’e benzediğimi söylediler. Takkeli sahneleri de tamamen kaldırdılar. Dizinin senaristi Gökhan Aktimur ise kanal yönetiminin, önce ilk bölümde ekrana gelen “kızını üniversiteye göndermek istemeyen baba” sahnesinden rahatsızlığını dile getirdiğini söyledi. Aktimur, “Kanal yöneticileri ‘Artık babalar kızlarını okula gönderiyor’ diyerek bu sahneye halkın tepki göstereceğini söyledi. Biz de klasik bir eser çektiğimizi hatırlattık ama daha sonra çekilen bölümlerle ilgili, mesela Şemsi İnkaya’nın takke sahnelerinde yaşadığı gibi birtakım değişiklik taleplerini bize ilettiler. Halide Edip gibi bir yazara yapılan şey çok büyük haksızlık. Madem böyle bakacaklardı, baştan bu diziyi hiç kabul etmeselerdi” dedi. Yapımcı Yaşar İrvül ise çekimler için evler ve platolar kurduklarını ve dizinin yayından kaldırılmasıyla yaklaşık 600 bin YTL zarar ettiklerini söyledi. Şemsi İnkaya şöyle konuştu: “Durum mahalle baskısından sonra artık kanal baskısına döndü. 5’inci bölümünden sonra zaten dizinin bitirildiğini öğrendim. Yöneticilerin akılları başlarına diziyi izledikten sonra gelmiş.
Hal böyle olunca ATV’nin o dönemdeki yönetimi merak edilebilir tabii. Kanal, Hacı dizisinin kararı alındığında, yani 2006’da Ciner Grubu’nun elindeydi ama türlü karışıklıklar söz konusuydu. Bunun sonucunda da 1 Nisan 2007’de TMSF’nin el koyduğu kanal, 2007’deki ihaleyle birlikte Çalık Holding’in, yani Turkuvaz A.Ş.’nin eline geçti. Sinekli Bakkal kararının alındığı sırada kanal Turkuvaz yönetimindeydi. Bugün de olduğu gibi…
**
Türkiye’nin politik konjonktürünü güzel özetleyen bu örneklerden, kısa kısa bahsedeceğimiz diğer ana akım işlere geçelim.
Dudaktan Kalbe, yazar Reşat Nuri Güntekin’in aynı adlı romanından Show TV için uyarlandı. Andaç Haznedaroğlu’nun yönetip Ece Yörenç ve Melek Gençoğlu’nun senaryosunu kaleme aldığı dizide Aslı Tandoğan, Burak Hakkı, Özge Özder, Yiğit Özşener ve Fadik Sevin Atasoy gibi isimler rol aldı.
2008’de başlayan Aşk-ı Memnû’dan yukarıda bahsetmiştik. Dizinin finalinden sonra Beren Saat’i bir kitap uyarlamasında daha izliyoruz: Vedat Türkali’nin eserinden uyarlanan Fatmagül’ün Suçu Ne 2012’ye dek ekranda kaldı.
2011’de Haldun Taner’in Keşanlı Ali Destanı eseri, Çağan Irmak yönetmenliğinde, Nejat İşler ve Belçim Bilgin başrolleriyle Kanal D için hazırlanmışsa da uzun bir yolculuğu olmadı.
Kemal Tahir, 2000 sonrası kitap uyarlaması yerli dizilere ilham vermeye devam etse de 2012’de uyarlanan Kurt Kanunu, sezonun ortasında, şubat ayında yayına girip aynı yıl sona eriyor. Dizinin başrollerinde Ümit Acar, Ali Başar, Pelin Akil, Bahar Kerimoğlu, İlker Kızmaz ve Ahmet Somers yer almıştı.
Çalıkuşu sevdası bitmeyen yerli dizi sektörü, kitabın Çağan Irmak ve Doğan Ümit Karaca yönetmenliğinde bir kez de 2013’te uyarlanması isteniyor. Bu sefer Fahriye Evcen Burak Özçivit, Begüm Kütük Yaşaroğlu, Hande Soral gibi isimleri izlediğimiz yapım, 30 bölüm sonra ekrana veda ediyor.
Aynı yıl, Kerim Korcan’ın eserinden daha önce beyazperdeye uyarlanan ve Kadir İnanır’la özdeşleşen Tatar Ramazan, Can Sinan’ın senaryosu ve Cevdet Mercan’ın yönetmenliğinde ATV’de ekrana geliyor. Bülent İnal, Burak Yamantürk, Osman Soykut, Burcu Kara, Özge Özpirinçci ve Umut Karadağ’ın yer aldığı dizinin ömrü 26. bölüm sürüyor.
Peyami Safa, yıllar sonra ilk kez Fatih Harbiye ile TV ekranlarında yer buluyor. Başrollerini Kadir Doğulu, Neslihan Atagül, Yunus Emre Yıldırımer’in paylaştığı FOX dizisi 50 bölüm sürüyor.
Türk sinemasının önemli filmleri arasında da yer alan Fakir Baykurt imzalı Yılanların Öcü; Ali Esen Bilen, Bekir Baran Sıtkı, Rana Mamatlıoğlu’nun kaleme aldığı senaryosu, Cemal Şan’ın yönetmenliğinde 2014’te izleyiciyle buluşuyor. Başrollerini Cemal Toktaş, Hande Soral, Ceyda Ateş, Ahmet Varlı, Korel Cezayirli, Burak Can, Sibel Şişman gibi isimlerin paylaştığı dizi 49.bölümde final yapıyor.
Büyük beklentilerle yayına giren, Nermin Bezmen imzalı Kurt Seyit ve Şura uyarlaması, Ece Yörenç’in senaryosu ve Hilal Saral’ın yönetmenliğinde çekilmişti. Kıvanç Tatlıtuğ üstlendi. Kıvanç Tatlıtuğ, Farah Zeynep Abdullah, Fahriye Evcen, Ushan Çakır, Birkan Sokullu gibi isimleri bir araya getirmesi çok izlenmesine yetmeyen dizi, reyting almadığı gerekçesiyle 21. bölümde sona erdi.
2010 Sonrası “Alternatif” Kitapların Yerli Dizi Uyarlamalarındaki Yükselişi
Gelelim, önceki bölümün başında bahsettiğimiz son on yılın yeniliklerine…
Öncelikle “alternatif” ifadesini, bu türleri bizim değil, ana akımın üreticilerince öyle görüldüğü için kullandığımızı belirteyim. Hangi türlerden bahsediyoruz: Fantastik, bilimkurgu, distopya, korku ve dizi sektörünün görece yüksek şans verdiği ancak son yıllarda daha sıra dışı yorumlara da kapısını açtığı polisiye…
Kitap uyarlaması yerli diziler arasında özellikle 2010’dan sonra karşımıza çıkan ve ana akım izleyicisini yakalama konusunda farklı başarı oranları sergileyen bu türlerin yakın vadedeki popülerliğinin çok daha artacağı aşikâr. Bunun en önemli sebebi, klasik TV’nin yerini alan ve Türkiye’de de ofisler yahut mecralar açan online platformların oyun değiştirici hale gelmesi ve bu türlerdeki işleri daha çok talep etmesi.
Tabii, henüz son birkaç yıllık mecralar olan bu platormlardan önce, özellikle 2010 sonrasında ana akım TV ekranlarında da bu yeni dönemin bir habercisi olmuştu. Yazının bu son bölümünde bu türlerden bahsedeceğiz.
Önce Dizi, Sonra Kitap: Leyla ile Mecnun
Yazının en başında andığımız “Aa, dizinin kitabı çıkmış!” esprisini taca çıkaran bir durumla Leyla ile Mecnun‘da karşı karşıya kaldık. Dizinin yaratıcısı Burak Aksak’ın kurguladığı hikâyenin Onur Ünlü’nün de özgün yönetmenliğiyle yorumlanmış hali, TRT ekranlarında izleyiciyle buluştu ve kısa zamanda kendi “evrenini” oluşturarak bir fenomen haline geldi. Dizinin hem TRT’de ekrana gelen komedi, absürt, yer yer fantastik unsurlardan beslenen bir hikâye olması ve ittire kaktıra da olsa üç sezon sürmesi, hem de ana akımdan izleyici devşirmesi hatırı sayılır bir başarı.
Eflatun Film’in TRT için hazırladığı dizi 2011 sezonunun ortasında yayın hayatına başladı ve 2014’ün yine sezon ortasında, üstelik final yapamadan ekranlara veda etti.
Aynı kadroyla Star TV’de yayınlanan Ben de Özledim dizisinin ilk bölümünde Burak Aksak, dizi devam etseydi aklında nasıl bir final olduğunu özetleyerek bir anlamda yine de final sayabileceğimiz bir tadımlık sunmuştu.
Ancak hikâyenin Burak Aksak kaleminden nasıl süzüldüğünü en net haliyle, 2018’de Küsurat Yayınları’ndan çıkan Leyla ile Mecnun kitabında görmüş olduk.
Reyting Sisteminin Sarsıntıları: Behzat Ç.
Daha önce geleneksel polisiye kalıplarına bire bir uyan kitap uyarlaması yerli dizilerden Karanlıkta Koşanlar, Şeytan Ayrıntıda Gizlidir gibi Ahmet Ümit eserleriyle aynı sınıfa sokabileceğimiz Behzat Ç.: Bir Ankara Polisiyesi, Emrah Serbes’in 2006 tarihli Her Temas İz Bırakır ve 2008 tarihli Son Hafriyat romanlarından ilham alarak 2010’da Star TV’de izleyiciyle buluşmaya başladı.
Erdal Beşikçioğlu’nun canlandırdığı karaktere eşlik eden İnanç Konukçu, Fatih Artman, Berkan Şal, Seda Bakan, Ege Aydan ile Nejat İşler, Güven Kıraç gibi konuk oyuncularla zenginleşen dizinin günleri düşük reytingden ötürü değiştirilmişti.
Ancak tuhaf bir durum vardı: Dizinin medyadaki ve sosyal medyadaki yayılımı, reyting ölçümlerine karşılık gelmiyordu. Sonradan anlaşıldı ki izleyicilerin çoğu yeni bölümleri ilk veya tekrar olarak dizi sitelerinde izliyordu. İlk kez karşılaşılan bu durum, aslında bugünkü değişimin de habercisi gibiydi: Her zaman şaibeli ve arızalı bir sistem olan TV reytingi, yerini online izlenme rakamlarına bırakıyordu.
Yine de bu, dizinin ekran yolculuğundaki sancılarını dindirmedi. Bir yandan güncel politik göndermeleriyle sık sık gündeme gelen dizinin saati TV reyting ölçümlerinden ötürü üçüncü sezonda saat 23.00’e alındı ve bölüm süreleri kısaltıldı. Artık düşüş dönemini yaşayan TV geleneğiyle başı hiç iyi olmayan dizi yayından kaldırıldı ama Türkiye dizi tarihinin en önemli işlerinden biri olarak tarihe geçti.
Daha sonra Behzat Ç.: Seni Kalbime Gömdüm ve Behzat Ç.: Ankara Yanıyor adlı iki ayrı sinema filmine uyarlanan hikâye, yerli online platformlardan Blu TV’deki 2019 tarihli tek sezonunda bu sefer de kadro eksikliği ve senaryonun zayıflığı nedeniyle tutunamadı.
Ana Akımla Alternatif Yorumun Birleşmesi: Fi, Çi, Pi Serisi
Başlığı açarak başlayayım: Azra Kohen imzalı Fi-Çi-Pi serisi, insan doğasının ve psikolojisinin karanlık yanlarını aşk, tutku, hırs gibi güçlü duygularla işleyen, bir yanıyla kişisel gelişim datalarına bir yanıyla da ana akım kurmacalara göz kırpan bir iş olduğu için uzun süre çok satanlar arasında kalmıştı.
Bu durum, serinin dizi uyarlamasında çok daha belirgin hatlarla ayrılmıştı: Romanlardaki o karanlık damar, dizide ağırlıkla aşkla ve ihtirasla yoğrularak izleyiciyle buluştu.
Online mecralardaki kitap uyarlaması yerli dizilerin ilki olarak tarihe geçen Fi, 2017’de puhutv’de yayına girdi ve 2018’deki ikinci sezonuyla final yaptı. Ay Yapım’ın imzası ve Mert Baykal’ın yönetmenliğinde uyarlanan dizide karşımıza Ozan Güven, Serenay Sarıkaya, Mehmet Günsür, Berrak Tüzünataç, Büşra Develi, Tülay Günal ve Osman Sonant gibi isimler çıktı.
Çizgilerden Ekrana Üç İş:
Acayip Hikâyeler, Bozkır, Dudullu Postası
Her ne kadar doğrudan kitap uyarlaması sayılmasa da süreli yayınlarda karşımıza çıkan üç çizgi serinin de ekranda yer bulmasından bahsetmeden geçmeyelim.
Limon Film imzalı, 2018’de BluTV’de başlayıp biten, senaryosunu Funda Alp ve Yiğit Sertdemir’in birlikte kaleme aldıkları komedi dizisi Dudullu Postası, çizer Serkan Yılmaz’ın aynı adlı serisinden ilham almıştı. Geniş kadrosunda Güven Kıraç, Hazar Ergüçlü, Taner Ölmez, Erkan Can, Bülent Şakrak gibi daha birçok önemli isim karşımıza çıkmıştı. Dizinin tekrar bölümleri 2020’de Kanal D’de yayınlandı.
Polisiye dergi 221B‘nin ilk 8 sayısında tefrika olarak Levent Cantek’in senaryosu ve Murat Başol’un çizimleriyle yayımlanan Bozkır, 2018’de Bahadır İnce’nin yönetmenliği ve yine Levent Cantek’in senaryosuyla BluTV’de ekrana gelmişti. On bölüm süren dizinin başrollerinde Altan Erkekli, Yiğit Özşener, Ekin Koç, Ahmet Varlı, Merve Çağıran, Kadir Polatçı gibi isimler yer aldı.
Hem çizgi seriden uyarlanması hem de bir korku serisi olmasıyla farklı bir yerde duran Acayip Hikâyeler ise Galip Tekin’in aynı adlı eserinden uyarlanan bir antoloji serisi olarak Star TV’de ekranlara geldi. Her bölümünde farklı bir tekinsiz hikâyenin işlendiği ve yıldız isimlerin ağırlandığı diziyi, özgün yorumuyla Hayko Cepkin sunmuştu. Yunus Nihat Özcan, Veli Çelik ve Mustafa Altıoklar gibi isimlerin farklı bölümleri yönettiği dizi 11. bölümü itibariyle yayından kaldırıldı.
Türkiye Yapımı İlk Netflix Dizisi Bir Süper Kahraman Hikâyesi, Hakan: Muhafız
Netflix Türkiye’nin açılmasının ardından Türkiye yapımı ilk Netflix dizisinin ne olacağı konuşulmaya başlanmıştı. Yukarıda bahsettiğim durumların en önemli kanıtlarından biri de Netflix’in ilk Türk yapımı dizisi için tercihini bir fantastik hikâyeden yana yapması oldu.
İpek N. Gökdel’in Karakalem Serisi olarak planladığı ve sırayla Karakalem ve Bir Delikanlının Tuhaf Hikâyesi, Karakalem: Kayıpbey Efsanesi, Karakalem: Muhafıznâme adlarıyla DEX Kitap’tan çıkan romanlardan uyarlanan dizi, tılsımlı gömlek ve “Muhafızlık” fikri haricinde neredeyse kitabı hiç takip etmedi. Kahramanın adının bile Yavuz’dan Hakan’a çevrildiği dizinin bana kalırsa en büyük hatası bu oldu. İşin edebiyat ayağını muteber bulmadan bildiğini okuyan senarist ve yapımcı handikapı söz konusu olmasaydı ve kitaba daha sadık kalınan bir yol çizilseydi, çok daha özgün ve yerli bir iş ortaya konulabilirdi.
2018’de başlayıp 2020’de üçüncü sezonuyla sona eren diziye dair vaktiyle yazdığım incelemeyi okumak isteyenler buyursunlar: Elini Korkak Alıştırmak: Kitaptan Diziye “Hakan: Muhafız” veya “Karakalem”
Göbeklitepe’den Doğan Spiritüel Hikâye: Atiye
Bazı açılardan yine bir süper kahraman gibi değerlendirilse de bireysel hayatı çerçevesinde tek bir misyonun peşinde olan Atiye’nin hikayesi, Şengül Boybaş’ın Küsurat Yayınları’nca iki bölüm olarak yayımlanan Dünyanın Uyanışı (I ve II) serisinden uyarlandı.
Yine bir Netflix dizisi olan hikâye, merkezine Göbeklitepe’yi alan, boyutlar ve paralel evrenler arasında seyreden spiritüel bir hikâye. Uyarlama ölçütleri konusunda Muhafız‘a göre daha vicdanlı davransa da çok majör noktaları değiştiren dizi, bu yüzden orijinal hikâyesinden epey çıktığı için geçtiğimiz aylarda Buket Uzuner’le davalık oldu. Buket Uzuner, kitaptaki değil ama uyarlama dizideki hikâyenin kendi yarattığı Defne Kaman’ın maceralarından intihal olduğunu iddia etti ve dava süreci halen devam ediyor. Meraklısı için detayları BURADA.
Serinin yaratıcısı, yazar Şengül Boybaş’la yaptığımız röportaj ise dosya kapsamında BURADA.
İlk Yerli Distopya Yolda: Afşin Kum’dan Sıcak Kafa
Salgın hastalıklar, nükleer tehditler, çılgın teknoloji, yapay zekâ, iklim değişiklikleri artık her zamankinden daha çok gündemimizde ve böyle olmaya da devam edecek. Hal böyleyken online platformların bu türlere daha çok eğilmesi de sürpriz değil.
Netflix’in bu arayışı, yakın zamanda yazılmış bir İstanbul distopyası olan Afşin Kum imzalı Sıcak Kafa‘nın diziye dönüşecek olmasıyla sonuçlandı. 2016’da April Yayıncılık etiketiyle yayımlanan roman, dil üzerinden yayılan bir tür akıl hastalığı üzerine kurulmuş bir distopya. Henüz yapım öncesi aşamasında olan Sıcak Kafa‘nın ne zaman yayınlanacağı belirsiz.
Afşin Kum’la Sıcak Kafa uyarlamasını konuştuk. Röportajı BURADAN okuyabilirsiniz.
Dizi İzleyicisi ile Kitap Okuru Aynı Kişi mi?
Aynı soruyu daha ticari bir ağızla sorabiliriz: Diziye uyarlanması, bir kitabı sattırıyor mu?
Gerek dizi sektörünü yakından takip eden bir izleyici, gerek yayıncılık sektöründen hayatını kazanan bir editör ve yazar olarak net biçimde söyleyebilirim ki: Hayır. Bunu yalnızca kişisel gözlemlerimle değil bahsi geçen kimi kitapların mutfağından teyitlerle de söylüyorum.
Biraz daha detayla açık hale getireyim: Daha önce kitaplarıyla tanınmamış veya sosyal medyada hatırı sayılır bir kitlesi olmayan yazarlar ve kitapları ne yazık ki dizi uyarlamasından sonra daha tanınır veya okunur hale gelmiyorlar.
Bırakın “Dizisi fena değildi, bir de kitabını okuyayım,” denilmesini, birçok izleyici, izlediği dizinin aslında bir kitaptan uyarlandığından bile bihaber kalıyor, sonradan öğrense de bunun kitap satışına dönme oranı çok düşük kalıyor.
Öte yandan diziyi de taşıyan, öncelikli olarak hikâye değil başroldeki yıldız oyuncular ki bu, önce yayıncılık sonra dizi sektörü için tatsız bir veri: Kimse birincil olarak “hikâye”ye güvenemiyor.
Buna rağmen bugün pek çok roman, bir gün dizi veya filme uyarlanır ümidiyle yazılmaya devam ediyor. Kitap satışıyla hayatını asla kazanamayacak yazarlar, dizi-film sektöründen gelecek bir ödemeyle şeytanın bacağını kırmayı arzuluyorlar. Onlara kitap yazdıran temel amaç bu değilse bile bu ihtimal yazarları heyecanlandırıyor.
Buna kızamıyoruz çünkü halihazırda çok satan biri değilse, başka bir yerden tanınırlığı yoksa, sosyal medyada popüler değilse, A noktasından B noktasına götürecek bir çevresi yoksa, yazarak para kazanamayacağını biliyor yazar. Ona kitap yazdıran ilk amaç para kazanmak olsun veya olmasın, her yazar önünde sonunda sabah kalktığında sadece ne yazacağını düşünebileceği bir hayatı düşler. Tasvip edilsin veya edilmesin burada faturanın kesilmesi gerekenin -istisnalar haricinde- yazar olmadığını düşünüyorum.
Üstelik bu denkleme henüz şu değişkenleri katmadık bile: Kitabı tanıtmanın, çok satması istenen belli başlı isimlerin arasında öne çıkarmanın, okura ulaşmanın, ulaşsa da kitabı ona satmanın veya okutmanın zorlukları, fena olmayan satış rakamlarına ulaşsa bile yayınevinin kazanacağı paraya karşılık kendi alacağı telifin komik rakamlara karşılık gelmesi, toplam kitap okurunun çok az olduğu bir ülkede kitabı bu küçük pastanın büyük bir dilimine sokmanın ölümcül kahrı ve benzerleri…
Bitirirken: Diziler Mevzuunda Nereden Geldik Nereye Gidiyoruz?
Modern dünyayı asgari 20-30 yıl geriden takip ediyoruz. Bu hep böyleydi, son yirmi yılda geride kalma hızımız daha da arttı. Dizilerde de durum çok farklı değil.
Yukarıda anlattığım manzara bize şunu da gösteriyor: Dijital teknoloji ve streaming markaları Türkiye piyasasına girmeseydi, yerli platformları da rekabet alanına sürüklemeseydi, internet yabancı dizilere kolay ulaşım imkânı doğmayıp “alternatif” türlerin izleyicisini Türkiye’de yaratmasaydı, 2010 sonrasında derme çatma uyarlanan orijinal hikâyeleri belki de asla izlemeyecektik. “Okumayacaktık” demiyorum bile, zira okumuyoruz.
Bugün ümit verici gelişmeler olsa da bu alanda da halen emekleme döneminde sayılırız. Ekrandaki ve dijital platformlardaki kitap uyarlaması diziler tablosunda, defalarca uyarlanan eserlerde klasikler hâlâ başı tutuyor. Bu, klasik edebiyatımız için güzel sayılabilir -elbette nasıl uyarlandığı tartışmasını göz ardı ederek. Ama yeni, güncel fikirleri, duyguları içeren hikâyelerle modern dünyanın liglerine katılmak için gözlerimizi başka yönlere çevirmek gerek diye düşünüyorum.
1987, Ankara.
Türk Dili ve Edebiyatı lisansı, Yeni Türk Edebiyatı yüksek lisansı…
KalemKahveKlavye’nin kurucusu.
Evli ve iki kedi babası…
Bazı kitaplar yazdı: Kadran Kadraj (2015), Kaosun Kalbi (2020), Yeraltı Kütüphanesi (2020), Gecenin Kıyısından Gelen Suratsız ve Yaşlı Kuzgun: Edgar Allan Poe (2020)