“Öyle rüyalar vardır ki gerçek onların yanında solgun bir anı gibi kalır.”
2018 yılında Göbeklitepe’nin UNESCO Dünya Mirası listesine alınmasıyla bölgeye olan ilgim artmaya başlamıştı. Tam da o sıralarda Dünyanın Uyanışı adlı bu kitaba denk geldim ve Göbeklitepe’yle ilgili olduğunu görünce hemen okumaya başladım. Kitapta her şey bir rüyayla başlıyor. Atiye, kan gölüne dönmüş bir nehirde yürürken bir adamın, kendisini beklediğini görüyor. Atiye’nin anlayamadığı sözler fısıldıyor bu adam. Üzerinde beyaz bir gecelik var Atiye’nin. Karnı ise kocaman. Doğum sancısı çekiyor… Çünkü toprak ana yeni bir çağa, Atiye ise kendi uyanışına gebedir.
“Yaşanan her şey birer doğum sancısıdır,” dedi, “Ölüm ise doğumun ta kendisidir. Karşımıza çıkan herkes, her şey, kendi mevcut gerçekliğimizde ölüp yeni bir gerçekliğe doğuşumuza hizmet eden birer ebeden ibaret. Bu kadar! Bu herkes için böyle.”
Sıradan bir insan olan Atiye’nin sıradışı kaderine konuk olmaya, ruhani yolcuğunu okurken kendi ruhunuzun topraklarında yürümeye başlamaya hazır olun.
Hayat, hepimize kapılar sunar. Bazen hiçbir şeyden habersiz, kapatırız o kapıları. Hatta kilitleyip anahtarını da ruhumuzun derinliklerine fırlatırız. Hayat, Atiye’ye UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne eklenen Göbeklitepe’de sunacaktır bu kapıları. Peki Atiye, bu kapıları kilitleyip anahtarını ruhunun derinliklerine mi gömecek yoksa bu kapıların en derinine ulaşmak için tüm cesaretini toplayıp işaretleri mi takip edecek?
Atiye’nin, hayatının kendisine sunduğu kapılara ulaşmaya çalışırken yaşadığı maceraları, çıktığı ruhani yolculuğu okurken hayatımın bana sunduğu kapıları, o kapılara ulaşmak için neleri yapıp neleri yapmadığımı düşünmeye başladım bir yandan.
Dünyanın Uyanışı yazarın ilk romanı olmasına rağmen gerek kurgusu gerek dili bakımından çok başarılı bir kitap olmuş. Atiye’nin maceralarını okurken hikâyeye dahil olduğunuzu fark ederek bir solukta okuyorsunuz kitabı.
Gelecek odaklı bireysel danışmanlık ve koçluk hizmetleri sunan Şengül Boybaş’ın kaleminden incelikle süzülen Dünyanın Uyanışı; okuru kendini de sorgulamaya yönlendiren, her sayfasını büyük bir merak ve heyecanla çevirdiğim, son sayfalarını okuyup kitabı kapattığımda zihinsel bir yolculuğa çıktığımı fark ederek Göbeklitepe ile ilgili araştırmalara giriştiğim, Atiye’nin yeniden doğuşuna konuk olurken çokça etkilendiğim, sürükleyici bir roman.