Yeni kitaplar yeni yayın döneminde de okurla buluşmak için yayınevlerinin masalarında, ofislerinde, bilgisayarlarında veya matbaalarda hazırlanıyor. Ama yayıncılık hayatımızın her alanında yaşanan ekonomik kriz nedeniyle hiç olmadığı kadar zor dönemler geçiriyor. Bu yılki dosyamızda yayıncılık sektörü kapsamında yaşanan kâğıt krizi, döviz krizi ve ekonomik krizden kaynaklı bir yayıncılık krizi var mı, yayınevleri bu sezon için neler öngörüyor, nelerden şikâyetçiler diye merak ettik ve sorduk: Yayınevleri 2022-2023 yayın döneminden neler bekliyor? Cevaplar aşağıda.
[su_button url=”https://kalemkahveklavye.com/yayinciligin-zor-yili/” target=”blank” background=”#d8363d” color=”#ffffff” size=”6″ icon=”icon: book” class=”font: playfair”]Bu içerik “2022-2023 Yayıncılığın Zor Yılı” dosyası kapsamında yayınlandı. Dosyanın tamamına ulaşmak için tıkla![/su_button]
Alef Yayınevi adına Sinan Kılıç:
“Yayıncılık ekonomik bir iş olmaktan çıktı.”
Son ekonomik gelişmeler, döviz kuru/TL makasının yüzde 100’e yakın açılması + kağıt ve diğer harcamaların da döviz bazında en az yüzde 50 artması, fiili olarak yayıncılığı ekonomik bir iş olmaktan çıkardı. Renkli kuşe kâğıda basılan kitaplar için artık bir ekonomiden söz edemeyiz. Bir kitabı asgari ücretin dörtte biri kadar bir fiyatla satışa çıkarmak mümkün değildir. Şimdilik geçmişten gelen birikim işi sürdürmeyi sağlıyor ama bunun böyle daha ne kadar süreceği belli değil.
Yüksek telif maliyetleri yayın programlarını klasiğe yöneltmişti uzun süredir. Bu alanda belirli yayınevlerinin ürünleri rağbet gördü. Ama şimdi yukarıda saydığım maliyet kalemlerindeki artış da klasikler kemerinin birkaç delik daha sıkılmasına götürecek gibi görünüyor. Aslında kötü bir şey sayılmayabilir bu, piyasanın kendine çekidüzen vermesi gibi düşünelim. Kemer sıkmayı seven, ince bele düşkün bir toplum olmamızla ilgili değil.
“Kitapyurdu az talep edilen ürünleri satışa kapattı.”
Türkiye’de yayınevlerinin dağıtımcılara yaptığı indirim oranı genel olarak %45-50 civarında. Bu indirim web mağazalarının işine geliyor, başka kimsenin değil. Ne yaman bir paradokstur ki onların da kendi lehlerine bir satış patlamasından memnun olup olmadıkları açık değil. Pandemiyle birlikte internet satışları çok artınca sözgelimi kitapyurdu.com az talep edilen ürünleri satışa kapattı. “Tedariki sorunlu” gibi topu yayınevine atan belirsiz bir ifade kullandı bu web mağazası. Halen de böyle. Buna itiraz eden bir meslek kuruluşu ya da bir ticaret etiğini iş edinmiş başka bir kurum var mıdır bilmiyorum. Bu yüksek indirim oranı küçük kitap satıcısının da, perakende mağazaların da, okurların da, yayınevlerinin de aleyhine işliyor. Bir standardın gelmesini bekliyoruz.
Okurla yayınevinin buluştuğu çeşitli kitap etkinliklerinin yerel yönetimlerin işlerinin bir parçası olmasını ümit ederiz. Çünkü yerel yönetimlerde hiçbir kitap fuarı şirketinin sahip olamayacağı kadar güzel mekânlar var. Hiçbir şirketin fuar salonu Haydarpaşa Garı’nın peronlarıyla, semtlerin parklarıyla, kentlerin meydanlarıyla, kültür merkezlerinin odalarıyla karşılaştırılamaz. Bu bir düzenleme meselesi, bir kültür meselesi. Türkiye’nin çok ihtiyaç duyduğu bir şey.
Altın Kitaplar Genel Yayın Yönetmeni Hülya Şat:
“Büyük yayıncılar dahi iki kere düşünmek zorunda.”
Türkiye’deki her sektör gibi, yayıncılık sektörü de nasibini alıyor bu süreçten. Herkesin yana yakıla bahsettiği kâğıt, matbaa maliyeti ve diğer maliyetlerden kaynaklanan bu sıkıntılar her yayıncının elini ayağını bağlıyor. Her şey zor ve pahalı. Yayıncının yayıncı olabilmesi için kağıt alması, kitabını bastırması şart elbette. Gücü olan bunu yapabiliyorken daha küçük yayıncı için büyük sıkıntı oluyor bu durum. Büyük yayıncılar dahi basacağı kitap sayısını ve tirajını iki kere düşünmek zorunda kalıyor. Bu durum yeni ve denenmemiş isimlerin, tekrar basarak isminin sektörde duyulmasını sağlamaya çalıştığınız isimlerin şansını yok ediyor, çünkü satış kaygısı, yatırım yaptığınız eserin tutmaması yayıncıyı zora sokuyor. Bu sebeple de eminim herkes satacağı garanti isimlere ve çalışmalara yöneliyor.
Bu elbette edebiyat dünyasında çeşitliliği ve çok sesliliğe engel olan bir durum. Ancak ben yine de yayın dünyasının bir şekilde devam edeceğini, kitap fuarlarının, okur ve yazar etkinliklerinin hareketleneceğini düşünüyorum.
April Yayıncılık’tan Nazlı Berivan Ak:
“Yayın programları her gün bozulup baştan yapılıyor.”
Küresel kâğıt krizi, girdi maliyetleri, kur dengesizlikleri işimizi çok zorlaştırıyor elbette. Yine de inatla, heyecanla, hevesle yayıncılık faaliyetimizi sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Kitap fuarları başlıyor, okurlarla farklı platformlarda, farklı şehirlerde bir araya gelmek mesleğimize inancımızı tazeleyecek diye umuyorum. Okurlarımızı özledik, umarız onlar da bizi özlemiştir. Ellerinde listeleriyle, yanlarında bavullarıyla gelen fuar sakinlerini dört gözle bekliyoruz buluşmalara. Yayın programları her gün bozulup baştan yapılıyor, yine de yayınevi olarak ilk romanlara, özel metinlere alan açmaya devam ediyoruz, edeceğiz. Bağımsız yayıncılığımızın ve okurluğumuzun teminatı bağımsız kitabevleriyle yakından çalışmayı sürdürüyoruz. Yakın zamanda bu konuda üzerinde uzun zamandır çalıştığım projenin duyurusunu yapacağım. O zamana kadar kaleme, kahveye, klavyeye devam!
Bilgi Yayınevi Yayın Koordinatörü Mesut Örs:
“Online mecraların daha çok kullanıldığına tanık olacağız.”
Ekonomik sıkıntılar hem yayınevlerinin yayın planlarını hem de okurun alım gücünü kısıtlıyor. Bu ikisi bir araya gelince de yayıncılık sektöründe ekonomik anlamda bir daralma kaçınılmaz oluyor. Yayınevleri bu durumu aşabilmek ve okura ulaşabilmek için sürekli yeni yöntemler geliştirmek, yeni yollar denemek, yeni projeler geliştirmek yönünde arayışlar içinde çalışmalar yapıyor.
Pandemi koşulları nedeniyle son iki yıldır okul etkinlikleri ve kitap fuarlarına büyük oranda ara verilmiş, etkinlikler belli düzeyde online platformlara kaydırılmıştı. Önümüzdeki eğitim döneminde yüz yüze etkinlikler yine yapılmaya başlanacak ama bunun online etkinlikleri azaltacağını düşünmüyorum. Aksine çok sevilen, farklı şehirlerdeki yazarların katılımını kolaylaştıran online etkinlikler de geçmişe göre daha da artarak devam edecek. Sadece okul etkinlikleriyle de sınırlı kalmayıp yayıncıyı, yazarı, editörü, çevirmeni, edebiyat alanında çalışma yapan akademisyenleri, basını, kitap kulüplerini ve okurları buluşturan her türlü online mecranın daha çok kullanıldığına tanık olacağız.
Yayın formatı konusunda sesli kitapların önümüzdeki dönemde daha çok ilgi göreceğini öngörebiliriz.
Yayınevlerinin dosya kabul süreçlerinde ise çok fazla değişiklik olacağını sanmıyorum.
Destek Medya Grubu
Destek Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Ertürk Akşun:
“Birçok yayıncı kitap basamadığında biz daha fazla kitapla o boşluğu doldurmak istiyoruz. Bu hainlik değil, işleyiş yasası.”
Öncelikle siyasi bir analiz yapmak istiyorum. Kriz dönemleri –ki bunu canlı olarak yaşıyoruz günümüzde ve bütün gazetelerde de okuyoruz- büyük sermaye sahibi şirketlerin daha büyüdüğü, sermaye gücü olmayan şirketlerin yok olduğu ya da küçüldüğü, emekçi kesimin tamamen dibe vurduğu dönemler oluyor. Maalesef yine aynı şekilde bir dönemden geçiyoruz. Büyük şirketler kârlarını, büyüme oranlarını artırırken orta kesim ve emekçi kesim gittikçe fakirleşiyor. Orta kesim hatta önemli bir olguydu aslında ama ortadan kalkmış gibi gözüküyor.
Bu bağlamda, yani biz güçlü bir yayınevi olduğumuz için, finansal anlamda bir sorunumuz olmadığı için bu kriz dönemini biz de daha büyüyerek geçirmek istiyoruz. Yani birçok yayıncı kitap basamayacak hale geldiğinde biz daha fazla kitap basarak o boşluğu doldurmak istiyoruz. Bu çok haince gibi gözüküyor olabilir ama bu hainlik değil, işleyiş yasası. O yüzden -geçen dönem 200 çeşit kitap bastıysak mesela- bu sene 300 çeşit yeni kitaba belki çıkacağız. Dediğimiz gibi, o boşluk alanların tümünü doldurmak istiyoruz. Bunu yaparken de eskiden kârlılık oranı yüzde yirmiyse örneğin şimdi o karlılık oranında çalışamıyoruz maalesef. Çünkü o kârlılık oranında devam etmeye kalksaydık bugün 200 liranın altında hiçbir kitap basamazdık. Biz de ne yapıyoruz, hem okuru hem satışı düşünerek kârlılığımızı yüzde elli azaltıp fiyatları dengelemeye çalışıyoruz. Kârdan zarar ediyoruz ama olsun. Daha çok kitap çıkartarak, kitap çeşitliliğini artırarak bu süreci aşmaya çalışıyoruz.
Fuarlar konusuna gelirsek, kitap fuarlarına belediyelerin el atmasıyla fuarlar eski etkisini kaybetti. Belediyeler en ucuz kültürel faaliyet olarak kitap fuarlarını gördüğü için artık neredeyse her köyde bir kitap fuarı var. Bu da işin rengini değiştirdi, tadını kaçırdı.
Okur etkisi önemli bir konu. Ben hep şunu iddia ediyorum, insanlar okumak için rahat bir kafaya sahip olmak ister. Ekonomik krizler kitap okuma oranlarını genelde azaltmaz ama siyasi krizler okuma oranlarını ve kitap satışını düşürür. Şu anda Türkiye’de ve aslında tüm dünyada da hem ekonomik kriz hem de büyük bir siyasi kriz mevcut. O yüzden kitap satışlarında önemli bir düşüş yaşandı. Çünkü insanlar geleceğe güvenle bakmadıkları zaman gelecek üzerine bir kurguya sahip olamıyor, gelecek kurgusuna sahip olmayan insan da gelecek kurgusu yaratmak için yeni kitap okumuyor. Bu çok basit bir denklem…
Karakarga Yayınları Genel Yayın Yönetmeni M.K. Perker:
“Bundan sonrası kolay olacak.”
Kitap ve çizgi roman fuarları, hayatımıza geri dönüyorlar. ABD’deki ünlü San Diego ve New York Comic Con’lar da bu yıl okuyucularıyla buluştu. Sanırım bundan sonrası çok daha kolay olacak…
Genç Destek Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Özlem Esmergül:
“Daha iyisini üretmeye odaklanmanın daha sağlıklı olacağını düşündük.”
Yayın programımız gayet yoğun… Okur iyi içerikler okumayı her zaman tercih eder. Okumak yaşamsal bir fonksiyon. İyi okuyucu, ister istemez iyi içeriklere çekilir. Biz de durmak ya da yavaşlamak yerine daha iyisini üretmeye odaklanmanın çok daha sağlıklı olacağını düşündük. Okur etkinlikleri ve kitap fuarları tabii ki çok önemsediğimiz ve desteklediğimiz organizasyonlar. Dosya alımlarında biz zaten hep iyi içeriklere odaklı olduk. Okurun aradığına, ihtiyaç duyduğuna, istediğine kayıtsız kalmadık. Bu anlamda yine aynı prensiplerle dosya değerlendirmelerine devam ediyoruz.
Beyaz Baykuş Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Özlem Küskü:
“Durum, toplumsal kültür faaliyetleri açısından kaygı verici.”
Yayıncı Meslek Birlikleri Federasyonu’nun yaptığı açıklamaya göre Temmuz 2022’de üretim adetleri %39 düşmüş durumda. Bunun iki ana nedeni de üretim maliyetlerinin artması ve alım gücünün düşmesi olarak gösteriliyor. Ne yazık ki siyasi ve ekonomik krizlerde ilk nasibini alan yerlerden biri kültür sanat oluyor. Alım gücünün düşmesi nedeniyle öncelikli ihtiyaçlarımız barınma, beslenme ve sağlık, böyle bir ortamda kitap öncelikli ihtiyaçlar listesinde epeyce gerilere gitmiş durumda. Geçtiğimiz yıllara göre değerlendirdiğimizde kitabın pek çok kişi için bir lüks haline geldiğini söylersek sanırım abartmış olmayız. Bizler işin mutfağında olanlar, bu durumu dengelemenin yollarının peşindeyiz ancak kağıt fiyatları, matbaa giderleri ve daha pek çok kalem nedeniyle işlerini durduran yayınevleri oldu. Bu en başta toplumsal kültür faaliyetleri açısından kaygı verici bir durum.
Dinozor Çocuk ve Dinozor Genç’ten Nihal Ünver:
“Daha seçici olmak zorundayız.”
Hepimizi etkileyen bir dönemden geçiyoruz, önce pandemi sonra da döviz kurları krizi çoğunlukla yurtdışıyla çalışan bir yayınevi olarak bizi oldukça etkiledi. Bir de maliyeti yüksek bir alan, çocuk kitapları. Yayın çıkarmaya devam ediyoruz elbette ama biraz daha fazla seçici olmak zorundayız. Bu sürecin en büyük sonucu bu oldu diyebilirim. Yeni dosya kabul ediyoruz, bu bizim için önemli. Bu yeni dönemde ayrıca tanıtım çalışmalarına daha çok ağırlık vermek istiyoruz, hem sosyal medya çalışmaları hem de youtube kanalımızın programı yoğun olacak. İmza etkinlikleri, çocuklarla buluşma fırsatı sağlayan festivallere katılmayı planlıyoruz.
Düşbaz Kitaplar’dan Cansu Canseven:
“Halkın satınalma gücünün düşmesiyle öncelikleri değişti.”
En önemli yansımasını elbette etiket fiyatlarındaki artış ve halkın satınalma gücünün düşmesi ve önceliklerinin değişmesi sebebiyle kitap satış oranında düşüş olarak görüyoruz. Zaten her ay iki kitap yayımladığımız için bu sayıyı değiştirmiyoruz. Dosya başvuruları konusunda biz zaten çok seçici davranıyoruz, yoğun bir yayın programımız olmadığı için bizi heyecanlandırmayan hiçbir kitabı listemize dahil etmiyoruz, o sebeple dosya değerlendirmeleri açısından bizim için bir değişiklik olmayacaktır. Okur etkinliklerinin, imza günlerinin, sosyal medya ve özellikle Youtube benzeri yayın kanallarının kullanımının bu sezonda daha da artacağını düşünüyorum, bunlar kitap satışlarına olumlu etkide bulunacaktır.
Epsilon Yayınevi Genel Yayın Yönetmeni Aslı Tunç:
“Kitap fuarlarından beklentimiz daha düşük.”
Yayıncılık maalesef büyük oranda dışa bağımlı bir sektör. Kağıttan hak alımlarına kadar döviz bazında işleyen bir süreç söz konusu. İçinde bulunduğumuz ekonomik koşullar; kâğıt fiyatlarının döviz bazındaki artışı, kurlardaki dalgalanma ve üretim kalemlerindeki önlenemez maliyet artışı yayıncılığı son derece zor bir hale getiriyor. Özellikle fiyat politikaları açısından sıkıntı yaşadığımız bir dönemdeyiz. Maliyet artışları kitap fiyatlarına aynı oranda yansıtılmasa bile okurların da alım gücü düştüğü için kitap satış adetlerinde düşüş var. Yayın planlarımızda ciddi bir daralma söz konusu değil ancak yayımlanacak başlıklar ve üretim adetleri konusunda eskiye göre daha temkinliyiz. Bu da bir noktada yayıncılığı zorlaştırıyor. Üretim adetleri düştükçe maliyetler artıyor ve artan maliyet kitap satış fiyatlarına yansıyor. Çoğu zaman büyük fedakârlıklarla satış fiyatlarını belli bir noktada tutabilmek için uğraşıyoruz.
Yeni kitap alımlarında ve dosya kabullerinde biraz yavaşladığımız ve elimizdeki kaynakları en verimli şekilde kullanmaya gayret ettiğimiz bir dönemden geçiyoruz. Mevcut şartlardan daha sıkıntılı olan ise belirsizlik. Gelecek üç ya da altı ay içinde ekonomik koşulların ne olacağına ya da kâğıt fiyatlarındaki artışın devam edip etmeyeceğine dair bir yorum yapabilmek imkânsız. Önümüzü görememek şu an uzun vadeli yatırımlar yapmamızın önündeki en büyük engel.
Pandemi sebebiyle uzun süre fuarlar ve yazar etkinlikleri yapılamadı. Yeni sezonda İzmir, İstanbul, Samsun gibi gerçekleşmesi kesinleşen fuarlar bizi heyecanlandırıyor. Her ne kadar fuarlardan beklentimiz eskiye göre daha düşük olsa da fuarlar yazarların, okurların ve yayıncıların buluşma noktası olduğu için bizler için bir festival niteliğinde. Her şeye rağmen bu coşkuyu kaybetmememiz ve içimizdeki umudu korumamız gerektiğine inanıyorum.
Günışığı Kitaplığı Genel Yayın Yönetmeni Mine Soysal:
“Onlarca festivali yasaklanan bir ülkede çoksesli edebiyat etkinliklerinden söz etmek de güçleşiyor.”
Son bir yıldır gerek ülkemizde yaşanan ağır ekonomik kriz, gerekse kâğıt üretiminden lojistiğe dek derinleşen küresel sorunların sonucunda hammadde maliyetlerinin dövize bağlı aşırı yükselişi, kitap üretimini de, sözleşmeleri de ciddi oranda olumsuz etkiledi. Kitap yapabilmek için etiket fiyatlarını çaresizce artırmak zorunda kalan yayınevleri, okurun alım gücünün düşmesine bağlı olarak yaşadığı satış kaybıyla baş etmeye çalışıyor. Çoğu yayınevinde ancak telif hakları serbest kalmış eski yayınların, Klasikler’in yayımlandığını, yeni dosya başvurusu kabul edilmediğini, yeni kitap baskı sayılarında da yeni yazar kitaplarında da önemli oranda fren yapıldığını izliyoruz. Bu durum, yayın programlarının olumsuz etkilendiğinin göstergesi. Çağdaş yayıncılığımız ve kültürel çeşitliliğimiz için büyük kan kaybı bu.
Üstelik, pandemideki “evden çalışma” sürecinde edinilen alışkanlıklarsa malum. Bu yeni alışkanlıklar yayınevlerinde editörlüğün diğer bölümlerle arasında hep canlı olması gereken sinerjiyi, paylaşımları da örseliyor. Yayınevleri yakın dönemde bir yandan ciddi insan kaynağı sorunlarıyla uğraşırken bir yandan da işletme, üretim, dağıtım, organizasyon süreçlerinin yarattığı karbon ayak izini sıfırlamak, iklim krizine olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak zorunda kalacak. Pek çok açıdan yenilenme ve değişim zorunluluğu, yayıncılığımızın kapısına dayandı çoktan.
Öte yandan son yıllarda tırmanan sansür ve otosansürün ürkünç etkileri, hem yaratıcı zihinleri hem de yayınevi kararlarını beklenmedik biçimlerde darlıyor. Onlarca festivali yasaklanan bir ülkede, çoksesli kitap fuarlarından, her kesimi kucaklayan edebiyat etkinliklerinden, kitaplar ve yazarlarla buluşmak için hevesle koşan özgür okurlardan söz etmek her geçen gün güçleşiyor. Ne yazık ki yaratılan siyasi kutuplaşmaya böylesi etkinliklerde de açıkça tanık olmak çok üzücü.
Eğitimcilere, kütüphanecilere, kitapçılara, medya çalışanlarına, sanatçılara, bilim insanlarına ve yerel yönetimlere şimdi daha çok iş düşüyor. Toplumun kitap dünyasının tüm nimetlerinden yararlanabilmesini sağlamak, okuma kültürümüzün serpilip gelişmesi, kültürel çeşitliliğin korunması için onların rolü, sorumluluğu artık daha da önemli. Daha çok insanın kitapsever okurlar olabilmesi; yazarlara, editörlere, çevirmenlere ve illüstratörlere güvenmesi; yayınevlerine ve kitaplara önyargısız yaklaşması; sansüre direnip eleştiriye değer vermesi; düşünce, ifade ve yayımlama özgürlüğünü desteklemesi, çocuklarımızın, gençlerin geleceği için umuttur. Yoksa ötesi çölleşmiş bir kültürel ortamdır ki, genç kuşaklar için daha kötüsü olamaz.
İkaros Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Özcan Erdoğan:
“Yayıncılığa 20 yılını vermiş biri olarak söylüyorum:
Sektör can çekişiyor.”
Süregelen kültürel ve ekonomik ortam deyince iktidarın yıllardır sürdürdüğü politikaların sonucu olarak; güdümüne sokmaya çalıştığı bir alandan ve bunu büyük ölçüde de başardığı karamsar bir tablodan bahsedebiliriz. Maalesef burada en fazla tahribatı da yayın sektöründe meydana getirmiş durumda. Bir taraftan desteklediği yandaş yayıncı ve dağıtımcılar öte taraftan uyguladığı ekonomik politikaların sonucu ülkede kapanan kâğıt fabrikaları, neredeyse tamamen dışa bağımlı bir kitap yayın sektörü söz konusu.
Bugün yayıncıların en büyük sorunu dövize endeksli astronomik ölçüde artan kâğıt fiyatları (yetmezmiş gibi %18 de KDV) nedeniyle neredeyse çok satan kitaplarını dahi basamayacak bir durumdalar. Yanı sıra ödenen yabancı telifler, özellikle dövize bağlı bu maliyetler zaten çok dar olan kâr marjını yok etti. Ofis, depo, personel, yazar, matbaa, nakliye, kargo vs. giderleri… Düşünün bir de kitaplarınızı dağıtıma %50 iskonto ile sunuyorsunuz.
Yayıncılığa 20 yılını vermiş biri olarak söylüyorum; can çekişen bir yayın sektörü söz konusu. Daha başından kaybedilen bir alan oldu çıktı yayıncılık. O nedenle ne kadar fiyat koyarsanız koyun, okurun alım gücünü de düşündükçe, şu ekonomik krizde bir dönüş bekleyemiyorsunuz. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; şu an çoğu yayıncıyı geçmişte kazandıkları, birikimleri ayakta tutuyor. Yarın bir şeylerin değişeceği umuduyla henüz kilit vurmuyorlar kapılarına. Bu ülkeye yapılmış en büyük kötülük; kültür, sanat, edebiyat gibi alanların ana taşıyıcı kirişleri olan yayıncılığın yok edilmesidir. Bahsettiğiniz okur etkinlikleri, kitap fuarları, dosya alımları vs. gibi konuları psikolojik olarak konuşacak bir durumda değiliz maalesef… Sadece şunu diyeyim: Umudumuz var… Bir başka baharda…
İthaki Yayınları Yayın Yönetmeni Alican Saygı Ortanca:
“Çeşitliliği korumaya devat etsek de tavizler veriyor,
kitapları erteliyoruz.”
Bu sürecin olumsuz yansımalarını zaten uzun süredir hissediyoruz. Bu süreçle baş edebilmek adına pek çok kitabımızın tekrar baskısından tavizler vererek, baskı adetlerimizi düşürerek üretmeye çalışıyoruz.
İthaki olarak her ne kadar kitap ve yayın çeşitliliğimizi korumaya devam etsek de yayın programımızda tavizler veriyoruz, kitapları erteliyoruz. Bunda enflasyonun ve kâğıt krizinin etkisi olmakla birlikte, okurun alım gücünün düşmesi ve bu yüzden tüm kitaplara bütçe ayıramayacak olması da göz önünde bulundurduğumuz kıstaslar. Kıymet verdiğimiz kitapların alım gücü düşmesi sebebiyle gözden kaçırılması lüksüne sahip olmadığımız bir dönemden geçiyoruz. Bu yüzden de yayın programımızı olabildiğince dengeli bir dağılımla hazırlamaya çalışıyoruz.
Pandemi sürecinde yapılacak en büyük fuarlar olan ekimdeki İzmir ve aralıktaki İstanbul fuarlarına dair ise heyecanımız yüksek. Bunun sebebi iki buçuk yıldır bu fuarların yapılmıyor, yazarların, okurların ve yayınevlerinin bir araya gelemiyor oluşu. Bu şartlarda tabii ki pandemi öncesi bir yoğunluk beklemek ayakları yere ne kadar basan bir hayal, onu kestirmek zor ancak yayıncılık sektörünün önemli dinamiklerinden kitap fuarlarına geri dönmeyi iple çekiyoruz.
Notabene Yayınları ve Ters Kule Yayınları:
“Bu tablo, kültürel çürümenin hızlanması anlamına gelecektir.”
Her geçen gün derinleşen ekonomik krizin ve giderek yoğunlaşan kültürel çürümenin etkileri elbette yayın dünyasını çok derinden sarsmakta. Okurların alım güçlerinin düşüşü, artan maliyetler ve düşen satış rakamları karşısında yayınevleri kaçınılmaz olarak daha az kitap yayımlamak durumunda kalıyorlar. Bu tablo kültür dünyasının daralması demek olup, kültürel çürümenin hızlanması anlamına gelecektir. Daha az okur etkinliği, daha az katılımlı fuarlar, gelen yeni dosyalara daha fazla red yanıtı, sektörde tekelleşmenin yoğunlaşması bu tablonun doğal sonuçları olacaktır. Kısacası bir çok sektörde olduğu gibi yayıncılık da yeni bir dönemece gelmiş bulunuyor.
NotaBene ve Ters Kule de elbette bu girdabın içerisinde yol alacak ve önlerini bu zorluklara rağmen sürdürecekler.
Oğlak Kitap’tan Çiğdem Bakırcıoğlu:
“Krizin önümüzdeki dönemde de yayıncıları zorlayacağını öngörmek güç değil.”
Yayın sektöründeki ekonomik krizin önümüzdeki dönemde de yayıncıları zorlayacağını öngörmek güç değil. Kurdaki artışlar özellikle de kâğıt alımında uzun zamandır yayıncıları sıkıntıya sokmakta. Kitap fiyatlarına da yansıyan bu artışlar ne yazık ki okuru kitap alırken birkaç kez düşünmeye zorluyor. Ekonomideki istikrarsızlık yeni dönem programlarını yapan pek çok yayıncıyı maalesef istediklerinden çok yapabildikleri işlere yönlendirmekte. Yayıncılar dosya alımlarını da artık krize göre yönlendirmek zorunda kalıyor. Kuşe, dört renk ve benzeri, maliyeti yüksek kitaplar mümkün olduğunca erteleniyor tabii. Ya da yayıncı sponsor destekli çalışmaya doğru meyil alıyor. Her şeye rağmen pandemi boyunca yapılamayan fuarların ve okur etkinliklerinin tekrar başlamasıyla sektör biraz daha rahat nefes alacaktır diye umuyorum. Biz de çalışmalarımıza hız kesmeden, yeni dosyaların heyecanıyla ve “güzel günler göreceğiz” umuduyla devam ediyoruz elbette.
Pan Kitap’tan Ferruh Gençer:
“Kargo fiyatlarındaki artış e-ticaret satışlarını da etkileyecek.”
Yeni yayın döneminde yayıncılığımızı zorlayacak en önemli sorun ekonomik. Giderek yükselen ve herhalde yükselmeye devam edecek maliyetler, zincirleme fiyatları etkiliyor. Okurların büyük bölümünün alım gücündeki azalma da buna eklenince satışlarda ve üretimde düşüş bekleyebiliriz. Öte yandan kargo fiyatlarındaki büyük artış e-ticaret satışlarını da etkileyecek. Kısaca, hepimizi okur-yazar-yayıncı zor bir dönem bekliyor.
Paraşüt Kitap:
“Yayın planımıza ne kadar sadık kalabileceğimizi bilmiyoruz”
Çok zorlu bir sürece girdik. Pandemi koşullarında çok fazla etkilenmemiş olsak da ekonomik krizin etkileri ciddi anlamda hissediliyor. Kâğıt, matbaa gibi kalemlerin fiyatı yükseldiği gibi, kâğıt bulmakta da çok fazla zorluk yaşanıyor. Maliyetler böylesine artarken sıkıntı yaşamamamız için okurların alım gücünün de aynı oranda artması gerekiyor. Ama elbette durum böyle değil… Dolayısıyla satışlar çok etkilendi ve etkilenmeye de devam edecek gibi duruyor. Bu nedenle her yıl olduğu gibi yayın planımızı hazırladık, ancak bu programa ne kadar sadık kalabileceğimizi bilmiyoruz. Biraz sürece göre şekillenecek gibi duruyor. Yeni dosya kabullerinde de her ne kadar bizi heyecanlandıran dosyalar olsa da, bu nedenden ötürü elimizden geldiğince temkinli davranıyoruz.
Puslu Yayıncılık:
“Bazı kitap fuarı organizasyonlarında ideolojik gruplaşmaya gidildi.”
Mevcut ekonomik durumun halihazırda yayıncılara ciddi zararı dokundu. Bu zarar okuyucular acısından da ekonomik sorunlar baş gösterdiğinden kitap alımları ciddi anlamda düştü. Biz de bu durumu düşünerek maalesef geleceğin belirsizliğini de göz önünde bulundurunca basmayı düşündüğümüz kitaplarda miktar ve adet konusunda kısma yapmak durumunda kaldık.
Bazı düzelmeler olduğunu hissettiğimizde, fuarların yoğunlaşmasından sonra ve belli bir bütçeye ulaştığımızda tekrar tam gaz basıma geçmeyi düşünüyoruz.
Kitap fuarları maalesef pandemi döneminde yapılamadı, öncesinde yapılan kitap fuarlarının büyük bir kısmının nitelik bakımından yeterli düzeyde olmadığını gördük. Ayrıca yayıncılık üzerinden sağlanan ranttan dolayı sektörle hiç ilgisi ve sektöre dair hiç bilgisi olmayan kişiler tarafından birçok yerde fuar yapıldı. Bazı fuar organizasyonları ise gruplaşmaya gittiler. Bu gruplaşma genelde ideolojik düşünce ve basılan kitapların içeriğine göre şekillendi. Bu durum okuyucular ve yayıncılar açısından kötü bir imaj yarattı ve kültürün gelişimine olumsuz etkisi oldu. Bu süreçte de bundan sonraki süreçte de biz kendi yayınevimiz adına katılacağımız fuarlarda ve gideceğimiz etkinliklerde seçici olduk ve olacağız. Bütün bunları düşününce ve eski tecrübelerimizi göz önünde bulundurunca yeni yayın döneminde seçtiğimiz nitelikli fuarlara ve belediyelerin yaptığı ücretsiz fuarlara katılmayı düşünüyoruz.
Tekir Kitap Genel Yayın Yönetmeni Selda Çilindir:
“Elimizdeki kitapların baskısının bitmesinden korkar durumdayız.”
Elimizdeki kitapların baskısının bitmesinden korkar durumdayız. Kitap fiyatlarını asgari düzeyde tutmaya çalışıyoruz. Kar marjımız çok düştü ve şimdilik tek hedefimiz ayakta kalabilmek. Yeni dönemde 20 yeni kitap yayımlamayı planlamış, teliflerini ödemiştik. Ne yazık ki sadece on yeni kitabımız olabilecek. Bunun da garantisini veremiyoruz.Satışlarımızda büyük bir düşüş var. Okurun alım gücünün düştüğünün farkındayız.
Yayıncılık alanına emek veren yazar, çizer, editör, çevirmenin de yaşadığımız krizden etkileneceğini düşünüyorum.
Ücretli fuarlara katılmaya çekiniyoruz. Fuar giderlerini çıkaramayacağımızı düşünüyoruz.
Yeni dosya alımı da yapamıyoruz, elimizde telifi alınmış yayımlayamadığımız birçok kitap bulunmakta.
Okur etkinliklerine mümkün olduğunca katılmaya, okurla bire bir ilişki kurmaya özen gösteriyoruz.
The Kitap Yayınları Yayın Koordinatörü Aslı Güçlü:
“Masraflar yüzünden seçici olmak durumundayız.”
Yaşanan, hissedilen tüm olumsuzluklara rağmen umutluyuz ve elbette tedbirli… Çoğu yayıncı gibi telif hakları, kâğıt ve matbaa masrafları yüzünden oldukça seçici olmak durumunda kalsak da okurlarımıza okumaktan keyif alacakları eserleri ulaştırmak için özenli davranmaya, arşivimizi genişletmeye devam ediyor ve okurlarımızla fuar alanlarında buluşacağımız günleri sabırsızlıkla bekliyoruz…
Timaş Yayınları:
“Okurların alım gücü düştü, yayıncıların maliyetleri arttı.”
Sizin de belirttiğiniz gibi son bir yıldır yayıncılık sektörü ekonomik gelişmeler nedeniyle zor günler geçiriyor. Bir süredir devam eden zorluğun yeni sezonun başında da devam edeceği görülüyor. Okurların alım gücü düştü, yayıncıların üretim maliyetleri arttı. Yayıncılar artan maliyetleri okuru mümkün mertebe en az yoracak şekilde etiketlere yansıtmaya çalışıyor. Yayın programları ve dosya alımları da bu şartlar nedeniyle ister istemez etkileniyor, etkilenecek. Tüm bu olumsuzlukların yanında okur etkinliklerinin ve kitap fuarlarının ise yayıncılar için oldukça verimli ve iyi geçmesini sektörün beklentilerini karşılamasını umuyoruz.
Yeni İnsan Yayınevi Genel Yayın Yönetmeni Aytaç Timur:
“Konvansiyonel yayıncıların ün peşindeki çok satanlarını kenara bırakarak uzun soluklu metinlere odaklanıyoruz.”
Politik, ekonomik. sosyal ve kültürel alandaki her sıkışıklık, her kriz kitaba olan ilgiyi, yeniden öğrenmeyi ve yeni şeyler keşfetmeyi hızlandırıyor. Bu sıkışmışlıkta doğru kitaplar ile okurun karşınına çıkmayı, tekrar eden metinler yerine yeni şeyler söyleyen kitapların yayınını önemsiyoruz. Yeni İnsan her zaman farklı olanı, renkli olanı, şenlikli kitapları okura sunmak konusunda yaratıcı ve seçici olmuştur.
İhtiyaçlar değiştikçe, yeni söylemlerin kâğıda dökülmesi ve doğru çeviri metinlerin Türkçeye kazandırılmasını önemsiyoruz. Bir ülkenin okuru, o ülkenin yayıncısının seçimleri ile entellektüel olarak beslenmek durumundadır. Bu ağır sorumluluğu biz, konvansiyonel yayıncıların ün ve şöhret peşinde koşan çok satanlarını bir kenara bırakarak, uzun soluklu, kıymeti zamanla açığa çıkan ve yeni okumalara imkan veren metinlere odaklanıyoruz. Okurun da bunun gayet farkında olduğunu aldığımız geri bildirimlerle fark ediyoruz. Fark edilmek için farklı yayınlar yapmak ve belki de herkesin baktığı yerlere değil, gölgede, zulüm altında, patikada kalanlara ve yaşananlara yer açmak gerektiğini düşünüyoruz.
**
Manşet Görseli: Christina Conti w/istock
1987, Ankara.
Türk Dili ve Edebiyatı lisansı, Yeni Türk Edebiyatı yüksek lisansı…
KalemKahveKlavye’nin kurucusu.
Evli ve iki kedi babası…
Bazı kitaplar yazdı: Kadran Kadraj (2015), Kaosun Kalbi (2020), Yeraltı Kütüphanesi (2020), Gecenin Kıyısından Gelen Suratsız ve Yaşlı Kuzgun: Edgar Allan Poe (2020)