Celil Sadık, Epsilon Yayınevi’nce yayımlanan Uygarlığın Ayak İzleri serisinin ikinci kitabı Uygarlığın Ayak İzleri – Krallar ve Tanrılar’ı büyük filozof Nietzsche’nin bu alıntısıyla açıyor ve okuyucusunu sanatın en çok beslendiği kaynaklardan; mitler ve masallardan başlayan büyülü ve baş döndürücü bir yolculuğa çıkarıyor:
“Sahip olunması zorunlu tek şey var: Ya yaratılıştan ince bir ruhtur bu ya da bilim ve sanatlar tarafından inceltilmiş bir ruh.” Nietzsche
Celil Sadık, uygarlık tarihinin en ışıltılı kahramanlarından Antik Mısır ile felsefenin ve sanatın beşiği Antik Yunan’ı, mitlerin gerçeklerle karışarak bu medeniyetlerin her zerresine nasıl nüfuz ettiğini; görkemli tablolar, heykeller, mozaikler, tapınaklar, hiyeroglifler ve mezar taşları üzerinden anlatıyor. Belki bir müzede, belki bir filmde görüp hayran olduğumuz bir sanat eserinin geçmişin kumlu görüntüsünün altında sakladığı mitler ve masalların büyüsüyle dolu oluşunu gözler önüne seriyor. Tarihin esrarengiz ve bir o kadar da güçlü figürlerinden Ayasofya ise tüm ihtişamı ve gizemiyle, içindeki sanat eserleri ve ilgi çekici detaylarla aktarılıyor.
Kitapta ilgi çeken bölümlerden biri de Antik Mısır başlığı altındaki büyük tanrılar, krallar, firavunlar, ölüm ve ölüme bakış açısıyla ilgili bölümler… Burada Mısır medeniyetinin mitoloji ile harmanlanmış ritüelleri, insanlık tarihinde önayak oldukları gelenek, oldukça ilgi çekici görsellerle okuyucuyu zaman yolcuğuna çıkarıyor.
Kitap; Antik Mısır, Antik Yunan ve Ayasofya ana başlıkları altında, uygarlık tarihinin bu kült ve gizemli dönemlerini sanatın ve mitolojinin büyülü atmosferinde okuyucuya sunuyor. Her bir başlığın altında, ayrı bir döneme ve o döneme ait bir sanat eserini bulmak, okuyucu için bir taşla iki kuş vurmak demek… Kitabın kâğıt ve baskı kalitesi de özenle seçilmiş bu görsellerle birlikte okuyucuya bir görsel şölen sunuyor.
Uygarlığın Ayak İzleri Krallar ve Tanrılar verdiği bilgileri görsellerle destekleyerek, ayrıntılara boğulmuş ansiklopedik bir eser olmaktan ziyade uygarlık tarihine yön veren bu medeniyetlerin mitler ve gerçeklere bakış açısıyla ilgili bir sohbet havasında yazılmış. Yazar Celil Sadık da kitabın sonundaki Okuyucuya Not bölümünde kitabı bu bakış açısıyla yazdığını anlatıyor. Yazarın ayrıca, daha ayrıntılı inceleme ve konuyla ilgili okuma yapmak isteyenler için son sayfaya koyduğu bir kitap önerileri listesi var.
Uygarlığın Ayak İzleri Krallar ve Tanrılar mitoloji, tarih ve sanatseverlerin kitaplığında mutlaka bulunması gereken bir kitap olarak, sanat tarihi konusunda ne okuyacağını kestiremeyen meraklı okurlar tarafından okunmayı bekliyor.
Uygarlığın Ayak İzleri · Tanıtım Bülteni
Polisiye kurgunun matematiğiyle Antikçağın gizemlerini buluşturan bu yeni maceraya, Uygarlığın Ayak İzleri: Krallar ve Tanrılar’a hoş geldiniz! Dünyada sayısız medeniyet önce tüm ihtişamıyla varlık buldu, sonra da yok oldu. Hepsi tarih yazdı, fetihleri ve zaferleriyle övündüler. Ne var ki edindikleri tüm başarımlar birer birer o günkü anlamını yitirdi, takvimden eksilen her yaprak unutuluşun buruk anısına dönüştü… Tabii zamanı dize getirip insanoğlunu gizemleri, mitleri ya da anıtsal yapılarıyla hâlâ büyüleyenler dışında! Celil Sadık, Uygarlığın Ayak İzleri serisinin ikinci kitabında, kum saatinin akışını dondurarak tarihi birkaç bin yıl geriye sarıyor; sanat dallarının konu etmekten asla vazgeçmediği, mitler ve masallardan yapılma bir labirenti adımlıyor. İlk kitabından aşina olduğumuz romansı diliyle Mısır’ın altın kumları arasına gizlenen ölümsüz krallardan, Antik Yunan tanrılarının şaşırtıcı öykülerinden ve asırlardır ayakta duran bir kilisenin gizeminden söz ederken uygarlık tarihinin en görkemli yapıtlarını da gözler önüne seriyor.
[su_button url=”https://kalemkahveklavye.com/bati-resminde-ask-ve-bazi-kucuk-felaketler/” target=”blank” background=”#dae5da” color=”#000000″ size=”6″ icon=”icon: youtube-play”]Batı Resminde Aşk ve Bazı Küçük Felaketler · Celil Sadık’tan Yeni Kitap[/su_button]
Celil Sadık Kimdir?
26 Ekim 1991’de Ankara’da doğdu. Pamukkale Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü’nden 2016 yılında mezun oldu. Fakülteyi “Bizans Dönemi Ankara’sı” ve “Roma Hamamındaki Bizans Eserleri” adlı çalışmalarla tamamlayan Sadık’ın uzmanlık alanı Bizans ve Batı sanatıyla modern sanatlardır.
Tezi için Ankara’da altmışın üzerinde köy gezerek Bizans Dönemi yerleşkeleri ve eserlerini inceledikten sonra mesleğini seven, bilgilerini daima canlı tutmak isteyen bir sanat tarihçisi olarak “Tarihli Sanat” (www.tarihlisanat.com) adlı bir web sayfası oluşturup makalelerini yayınlamaya başladı. @sanatntarihi rumuzuyla sosyal medya üzerinden paylaşımlar yapan Celil Sadık’ın yüzbinlerce sanatsever takipçisi bulunmaktadır.
Ankara ve İstanbul’daki çeşitli sanat galerilerinde seminerler veren Sadık, ressamların hayatlarından Mısır piramitlerine dek pek çok ilgi çekici başlığa dair bilgilerini paylaşıyor ve Türkiye’nin dört bir yanındaki takipçilerine sanat sevgisi aşılamayı sürdürüyor. Yazarın ilk kitabı olan Uygarlığın Ayak İzleri – Rönesans’tan Barok Döneme Sanat Dehaları 2019 yılında yayımlanmıştır.
1987, İstanbul doğumlu. Felsefeci, yaratıcı drama&tiyatro eğitmeni. Başta KalemKahveKlavye olmak üzere çeşitli mecralarda yazılar kaleme alıyor. İlk kitabı Aristoteles · Hayatı Bir Şölen Sofrası Gibi Bırakmalı Ne Susuz Ne de Sarhoş 2022’de Destek Yayınları’ndan çıktı. Evli ve iki kedi annesi.