Nita Prose’un Epsilon Yayınları’ndan Oya Yalçın çevirisiyle yayımlanan romanı Hizmetçi ‘yi Çağla Özden inceledi.
“Ne kadar yaşarsan o kadar öğrenirsin.
İnsanlar asla çözülemeyecek gizemlerdir.
Hayat yolunu bulur.
Her şey sonunda iyi olur.
Olmazsa da bu hiçbir şeyin sonu değildir.”
Oteller sanatçılar için hem ilham kaynağı hem sığınak olmuştur. Estetik, zamandan bağımsız, özgürlüğümüzü ilan ettiğimiz mekânlardır oteller… Şimdi ben de sizleri bir otele götüreceğim. O otelde bizi Molly bekliyor.
Molly, Epsilon Yayınları’ndan Oya Yalçın çevirisiyle çıkan, Nita Prose imzalı Hizmetçi kitabının baş karakteri. Yirmi beş yaşında, beş yıldızlı Regency Boutique Hotel’in gururlu hizmetçisi. Temizliği, işini çok seven, üniformasına hayran, bu iş için yaratıldığını düşünen, sosyal becerileri zayıf, insanların davranışlarının altındaki nedenleri ve niyetlerini yorumlamakta zorlanan ve zaman zaman kendini garip durumlara sokan genç bir kadın. Onu büyüten ve ailesi olan büyükannesinin ölümüyle baş etmeye çalışırken, otelin en zengin ve en önemli müşterilerinden biri olan Bay Black’i odasında ölü bulmasıyla baş şüpheli olarak bir cinayetin içine düşüyor.
Molly, kendini aklamaya çalışırken zihninin karmaşık katmanları içine dalmak ve her şeyi yeniden ve belki de ilk kez dikkatlice incelemek, düşünmek zorunda kalıyor. Ve elbette daha önceleri yorumlamakta zorlandığı niyetleri, fikirleri, davranışları da yerli yerine koymalı ve bir sonuca varmalı…
Buraya kadar her şey klasik ilerliyor; otel atmosferi, farklı bir baş karakter, cevaplanması gereken sorular ve bir cinayet… Kusursuz bir matematik diyebiliriz, zaten yazar Nita Prose uzun yıllardır editörlük yaptığı için ilgi çekici bir kitap yazmayla ilgili çok tecrübe edinmiş olabilir diye düşünüyorum.
Peki, Hizmetçi kitabını diğerlerinden ayıran ve kırk dile çevrilmesini sağlayan alametifarikası ne?
Öncelikle şunu söylemek isterim ki bu kitap, okuyucuları resmen ikiye bölmüş durumda. Bir kısım okuyucu kitabı yere göğe sığdıramazken, bir kısmı da acımasızca eleştiriyor. Kitaba “Olağanüstü!” diyenler kadar “Hayal kırıklığı!” diyen de var. Bu eleştirilerin odağı ise kitabın kurgusundan çok türünün son örneği olarak gösterilen Molly. Tartışmalar yaratan karakterin yazar tarafından okura yansıtılma biçimi okuru ikiye bölmüş.
Molly acaba sadece şahsına münhasır bir karakter mi yoksa otizm belirtileri gösteren bir genç kadın mı? Nita Prose, Molly’ye bir etiket koymamış. Onu bir kalıba sokup kurgusunu bunun üzerinden götürmemiş. Sanki okuyucuya bırakmış bu kısmı. Büyük ikilemi de bu durum yaratmış. Bu konuda hassas olan okuyucular Molly’nin otizm belirtileri gösterdiğini ve bunun yazar tarafından neden açıkça söylenmediğini eleştiriyor. Geri kalanlar ise Molly’yi olduğu gibi; samimi, ilginç, kendine has buluyor.
Bir sanat eserinde öznenin kafasında sorular yaratmak bana kalırsa heyecan verici ve güzel bir şey. “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” bakış açısından değil de bir kurguyu, karakteri, yazarı irdelemenin ve tartışabilmenin güzelliğinden meseleye bakarsak, Hizmetçi zaten dikkat çekmeyi ve “Ben buradayım!” demeyi başarmış. Ayrıca yazar Molly’nin davranışlarının nedenlerini okuyucuya açıklamayarak belki de okuyucusunu hiçbir fikre yönlendirmemeyi özellikle tercih etmiştir.
Okuyucusunu gizemli bir kara komedinin içine sokan Hizmetçi kendine has karakterleri, okuyucusunu güldüren ayrıntıları ve hiçbir kalıba sığmayan başına buyrukluğu ile türün sevenlerini hakkında bolca konuşturacak bir roman.
Bu arada, Hizmetçi’nin filmi de yolda ve Molly’yi çok sevilen İngiliz oyuncu Florence Pugh oynayacak.