Metalciler ve Dindarların Yolları Kesişir Mi?

Murat Arda ‘nın Destek Yayınları ‘ndan çıkan sıradışı
romanı “Pelin” üzerine birkaç söz.

“Dinim, kinimdir.” 

Süleyman Nazif

Her ne kadar
Süleyman Nazif ‘in bu sözleri söyleme sebebi daha başka konular içindiyse de Murat
Arda ‘nın Pelin adlı romanında
yolları kesişen metalci ve imam hatipli kahramanlar, bana din ve
kin kafiyesini hatırlattı.

Murat Arda, sıkı ve eski metalcilerin mutlaka
bildiği, Deli Kasap ekibinin önemli
isimlerinden… Belki de İstanbul merkezli Rock camiasının 90’lardan bu yana süren
serüvenini de iyi bilenlerden. Bu yüzden vaktiyle bu camianın efsanesi olan Kemancı Bar başta olmak üzere Taksim ve
çevresindeki bu sert kardeşlerimizi yakından görebiliyoruz romanında.

“Pelin”i ilginç kılan yalnızca
metalcilerin dünyasına değil, imam hatipli, dindar gençlerin dünyasına da
girmesi. Geçmiş ve bugün ekseninde tartışmaya açık bir ifade olsa da
diyebilirim ki belki de geçmişte en az metalciler kadar “alt kültür” olmaya
itilen bir başka grup yani.

Bu iki grubun
gerek birbirleriyle, gerek toplum ve siyasetle olan çatışmaları ve ilişkileri
için en kritik süreçlerden biri olan 90’lı yılların atmosferine dalıp çıkan “Pelin”
için “ana akım dışı, yeraltı, noir” vesaire gibi pek çok nitelendirme yapmak
mümkünse de ben, her zamanki gibi türlerden çıkıp metnin doğrudan kendisine yönelmek
taraftarıyım.

18’ine yeni
girmiş, namazında niyazında bir genç olan Can Sancak aynı zamanda sıkı bir
metalci olmakla övünürken, İmam Hatip ortaokulunda birinci olmasına karşın
sıradan bir okulda okumak isteyen, Madonna hayranı kahramanımız Nurdan’ı
tanıyoruz. Derken rock ve metal müzik kültürünün ve bu varoluş biçiminin
arasında kendilerini gerçekleştirmek isteyen bu iki gencin karşısına “yarı Punk
yarı Gothic” kızımız Pelin çıkıyor ve tabii, çarşı karışıyor.

Destek Yayınları etiketiyle ilk çıktığı gün ikinci
baskısını yapan Murat Arda ‘nın Pelin romanını muhtemeldir ki o çok tirajlı
gazetelerde ve çok tıklamalı holding sitelerinde kolay kolay göremezsiniz.
Gözünüze ilişmesi için de illa ki bir kitapçı vitrinine bakmanız gerekiyor.
Dolayısıyla hem yazarını hem kitabını tanımakla mutlu olan Kalem Kahve Klavye olarak biz de haberdar etmek istedik.

İtiraf edeyim,
kitabı okumadan bu kadar bilgi verebiliyorum. İlerleyen haftalarda merakla sırada
beklettiğim Pelin ‘i hatmettikten sonra üzerine daha ayrıntılı konuşuruz.

Son olarak,
ilgili bağlantılar şöyle:

Koray
Sarıdoğan