sergi, fotoğrafçıların arşivlerindeki fotoğrafları tekrar
gün ışığına çıkardı. Bazen çok tanıdık bazen de hiç görmemiş olduğunuza şaşıp
kaldığınız fotoğraflarla kronik ve
oda oda hazırlanmış sergi, basın fotoğrafçılığı dalında olsa da teknoloji,
toplumsal tutum, gelişmişlik ve fotoğrafın anlatım gücü hakkında birçok şey
anlatıyor. 61 fotoğrafçının eserlerini insanlarla buluşturan serginin ne kadar
süre ile açık kalacağını hiç bir yerde bulamadım doğrusu…
Savaşı’nda oldukça zor koşullarda 360 kare çekmiştir. O dönemin teknolojisine
göre son derece fazla ve iyi bir sayı. Yalnızca bir kare çekmek için o aletleri
birkaç gün önce kurarak gece gündüz başında bekleyen foto muhabirlerden
biridir. Ayrıca ondan sonraki foto muhabirler, ölümle burun buruna gelmiş ve
hatta bir kısmı da mesleklerini yapabilmek için kendilerini savaş meydanlarına
atarak hayatlarını kaybetmiştir. Bu gibi oldukça ilginç bilgiler sergide
bolca yer almaktadır.
foto muhabir içerisinde yalnızca 4 kadın foto muhabir bulunmasıydı. Elbette
bunun sergiyi hazırlayanlarla alakası yok, yanlış anlamaya müsait yapısı
olanlar dizginlensin. Bu fotoğraflar 1908 ile 2013 yılları arasındaki basın
fotoğraflarını kapsıyor. İlk dönemlerde erkeklerin mesleki hegemonyasını
yadsıyamayız. Foto muhabirlikte de durum aynıydı. Kadın foto muhabirler
magazinsel medyanın varoluşuyla kendini göstermeye başladı. Hayat Dergisi bunun
öncüsü sayılabilir. Renkli basın, kadının metalaştırılmasının yanı sıra bir işe
yaradı, denilebilir.
Semiha
Es Türkiye’nin ilk kadın foto ve savaş foto muhabiri. Bana göre
şaşırtıcıydı. Toplumsal olarak yaşadığı dönemde kimse kızının ya da karısının
böyle bir iş yapmasına müsaade etmeyeceği gibi bu fikrin imkansız geldiği
zamanda Semiha Es, dünyaca ünlü bir foto muhabir olmuştur. Onu şanslı kılan,
eşi Hikmet Feridun Es’in bir yazar, foto
muhabir olması ve aydın olmasıdır. Hürriyet
gazetesi için Kore ve Vietnam Savaşlarını cephede izleyerek fotoğrafladılar.
denebilir ama başarıları ve mevkileri açısından adaletsizlik, şüphesiz yine selam
ediyor. Söz ettiğim foto muhabirler röportaj ile söyleşi arasındaki farklı
algılayamayan gazetelere fotoğraf çekenler değil. Okura gerçeği gösteren ve bir
fikir veren olay fotoğrafları çekenlerden söz ediyorum. Ve bilinir ki bir
ülkenin gelişmişliğini gösteren kriterlerden biri de kadın ve erkek eşitliği,
toplumda ve hukuken var oluşudur. 61’de 4 bize bu konuda bir ipucu veriyor.
Serginin
bir diğer ve de en güzel yanı da zamanında kişisel çatışmalardan ötürü
sansürlenmiş, bazı kişilerin çıkartılarak basına verilmiş olan fotoğrafların el
değmemiş hallerini ve de hiç görmediğiniz fotoğrafları da içermesi. Kırpılmış
ya da sansürlenmiş fotoğraflar anlam çarpıtmasına sebep olur ve bunun
doğrultusunda okur da gerçekten uzaklaşmış olur. Bu iş, merak gidermek için ya
da başkalarının maşası olmak için kullanılmaması gerekenlerdendir; bu da
bilindik bir ek bilgi olsun hepimize.
hazırlanan sergide teknik anlamda hatalar var. Alt bilgiler ve fotoğraf
sıralaması karıştırılmış ve ziyaretçilerin kafasını karıştırıyor. Bunun dışında
rahatsız edici bir durum olmadığı gibi oldukça güzel ve verimli bir sergi hazırlanmış.
İstanbul Fotoğraf Müzesi ’nin hemen her sergisi takip edilmeli. İnternette
bulamayacağınız fotoğrafların varlığı sizi şaşırtacaktır
bilgiler için: