theme-sticky-logo-alt
img-alt
img-alt
img-alt
img-alt

Ruhşen Doğan Nar ile “Hıyar Hapı Meselesi” Üzerine

14 Temmuz 2025
58 Okunma

Bir Gün Mutlaka Delireceğim, İçimdeki Robot gibi eserlerden ve editörü olduğu bilimkurgu öykü dergisi Roket‘ten tanıdığımız Ruhşen Doğan Nar, Mahal Edebiyat’ın yayımladığı Hıyar Hapı Meselesi ile okurlarını karşılıyor. Önceki eserlerinde bilimkurgudan çocuk edebiyatına, öyküden novella’ya uzanan geniş bir yelpazede eser veren yazar, bu kez absürd mizahın tanıdıklığıyla varoluşsal bir yolculuk sunuyor. Romanın merkezinde sıradan bir pazar sabahı yola çıkan Serkan var ama yol, kapitalizmin ve reklam estetiğinin içinden geçerek toplumsal belleğin çürük köklerine kadar uzanıyor.

Hıyar Hapı Meselesi, bir yandan “sıradan bir adamın sıra dışı saplantısı” gibi okunsa da, diğer yandan tüketim toplumunun birey üzerindeki yıkıcı etkilerine dair güçlü bir eleştiri taşıyor. Mizah ile eleştiri arasında kurduğu denge sayesinde, Nar’ın yeni kitabı hem kolay okunuyor hem de okudukça derinleşiyor.

“Kapitalizm, yirmi dört saat reklamla hegemonyasını yeniden kuruyor.”

Ruhşen, hoş geldin. Hıyar Hapı Meselesi Mahal Edebiyat’tan çıktı, bol okur dilerim. İlk tepkiler nasıl?

Hoş bulduk, Koray. İlk tepkiler gayet iyi. Hatta beklediğimden daha iyi diyebilirim. Hıyar Hapı Meselesi absürt ve post-modern bir novella. Bu yüzden kitap yayınlanmadan önce anlaşılıp anlaşılmama konusunda bazı çekincelerim, endişelerim vardı. Hıyar Hapı Meselesi’ni okuyan kitap kulüplerinin toplantılarına katılma fırsatı bulunca, içim rahatladı. Okur yorumları nispeten hedeflerime ulaştığımı gösteriyor. Bahtiyarım.

Ana karakterin Serkan bir pazar sabahı sıradan bir niyetle yola çıkıyor ama yolculuğu giderek varoluşsal bir kırılmaya, hatta absürt bir dönüşüme evriliyor. Ama aslında bir yandan da bir anlam arayışına karşılık geliyor bu. Nasıl bir fikir parlamasının ürünüydü bu hikâye? 

Doksanların sonu, iki binlerin başında dublajlı, kalitesiz Amerikan reklamları Türk televizyonlarında popülerdi. “Beş dakika içerisinde ararsanız iki tane de bizden hediye” gibi absürt iddiaları vardı. Çocukken aklıma kazınmıştı bu reklamlar. Fikir parlaması ise devasa bir reklam panosunun önünde, kendiden geçmiş bir şekilde reklama odaklanmış bir adamın görüntüsü zihnimde belirmesiyle ortaya çıktı. Daha sonra katman katman Hıyar Hapı Meselesi kâğıda döküldü.

Hıyar Hapı Meselesi iki katmanlı: Saplantının peşinde koşmak ve güzellik dayatmasıyla hesaplaşmak.”

Serkan’ın reklamda gördüğü kadınla kurduğu ilişki bir arzudan çok daha fazlası. Bu ilişki, sadece bireysel bir saplantı olarak mı okunmalı, yoksa toplumun güzellik ve değer algılarına yönelttiğin bir eleştirinin parçası mı?

Kısa bir eser bile olsa Hıyar Hapı Meselesi’nin iki katmanı var. Belirgin olan, dış katmanı; sıradan bir adamın sıra dışı saplantısı ve bu saplantısının peşinde merak duygusuyla koşması. Daha derin olan, iç katman; kapitalizm yüzünden topluma dayatılan mantık dışı güzellik algısı ve tüketim çılgınlığı. Her iki katmanın da farkına varan okurların eseri keyifle okuyacağından eminim. Alttaki katmana dikkat etmeyen okur ise “Yazar ne anlattı ki” diye düşünebilir.

Roman boyunca medya, reklam, güzellik algısı ve tüketim kültürü üzerine güçlü göndermeler var. Özellikle bir reklamın bir birey üzerindeki fiziksel ve zihinsel etkisini bu kadar güçlü anlatma tercihin altında ne yatıyor?

Farkında olmasak da reklamların hepimizin üzerinde ciddi etkileri var. Tabii, kitapta Serkan her şeyi uç noktalarda yaşıyor. Absürt bir durumun içinde buluyor kendini. Ki eserdeki mizahın da temelini bu oluşturuyor.

Sadece ürün reklamları değil, siyasi kampanyalar da insanları yönlendiriyor. Kapitalizm; hayatın her noktasında, yedi yirmi dört maruz bıraktığı reklamlar aracılığıyla insanlar üzerinde hegemonyasını tekrar ve tekrar kuruyor. Bu hegemonyanın farkına varmak önemli.

Serkan’ın günlük hayatında yaşadığı çatışmalar, boşluklar ve kaçış arayışları, onu sıradan bir birey olmaktan çıkarıp bir tür çağın portresine dönüştürüyor. Senin gözünde Serkan ne kadar temsilî bir karakter? Nasıl bir karakterizasyon yaratmayı gözettin?

Sıradan bir karakterin, sıra dışı bir durum karşısında dönüşümüne şahit oluyoruz. Serkan bir öğretmen ve memur. Toplumun ve çevrenin dayatmalarını üstünde hisseden biri; fakat olağan üstü birkaç gün onun içindeki farklı özelliklerin de gün yüzüne çıkmasına neden oluyor. Sorular cevaplanıyor, sorun çözülüyor ve hayat kaldığı yerden devam ediyor.

Kitabın dili de dikkatimi çekti. Bir yandan Tanzimat romanları gibi kimliksiz bir anlatıcının okura hitap ederek kurduğu sohbet havası hâkim, bir yandan da komik, zaman zaman sert ama genelde rahatsız edici bir netlikle ilerliyor. Tam olarak ne yapmak istedin de böyle bir ses seçtin? 

Sanırım eser, kitabın dilini belirledi. Az sayfada hem absürtlüğün sınırlarında dolaşan hem de alttan alta mühim göndermeler içeren bir eseri yazmak için böyle bir dil kullanmak gerekiyordu belki de. Başka bir açıdan bakarsak ama, öykülerimde ve başka eserlerimde kullandığım dilden çok da farklı değil gibi geliyor bana. Dilime alışkın olan okurlar için sürpriz olmadığını söyleyebilirim.

Edebi metinlerde absürtlük çoğu zaman okuyucuyu uzaklaştırabilir. Ancak bu romanda absürdün içindeki tanıdıklık bir yakınlık hissi yaratıyor. Neden sence ve bu bilinçli bir tercih miydi?

Bilinçli bir tercih olduğunu söyleyebilirim. Neden derseniz, absürt mizah bana kalırsa çok zor bir alan. Bahsettiğiniz o yakınlık ve tanıdıklık hissi olmazsa çok kolay bir şekilde olaylar saçma noktasına ulaşabilir. O dengeyi bozmamak için çok uğraştım. O ince çizginin geçilmemesi için epey ter döktüm.

Romanın sonunda hâlâ çözülememiş, hatta belki de çözülmesi istenmeyen sorular kalıyor. Okurun bu sorularla baş başa bırakılması, senin kurmak istediğin hikâyenin bir parçası mıydı? Başta karar verdiklerinle yolda ve sonda ortaya çıkanlar nasıl seyretti?

Eseri kaleme alırken başı ve sonu üç aşağı beş yukarı kafamda belliydi. Hem bir yazar hem de bir okur olarak eserlerde bazı soruların cevapsız kalması hoşuma gidiyor. Okur kitabı bitirdikten sonra bile o soruların yanıtını arıyor. Kitabın etkisi okur üzerinde devam ediyor. Bunu kim istemez ki?

Bizden bu kadar. Eklemek istediklerin varsa söz senin.

Roket Bilimkurgu Öykü Dergisi’nin editörlüğünü yaptığımdan olsa gerek, bazı bilimkurgucu arkadaşlar Hıyar Hapı Meselesi’nin de bir bilimkurgu eseri olduğunu düşünmüşler. Son yıllarda ağırlıklı olarak bilimkurgu eserleri kaleme alsam da sadece tek bir alanda kalem oynatmayı fazla sıkıcı buluyorum. Hem okuma hem de yazma deneyiminin zengin olmasından yanayım. Bilimkurgunun kalbimde çok özel bir yeri var; ama beslenme kaynaklarımızın çeşitli olması gerekiyor.

Teşekkür ederiz.

Hıyar Hapı Meselesi | İncelemek ve Satın Almak İçin TIKLAYIN

1987, Ankara. Türk Dili ve Edebiyatı lisansı, Yeni Türk Edebiyatı yüksek lisansı... KalemKahveKlavye'nin kurucusu. Evli ve iki kedi babası...Bazı kitaplar yazdı: Kadran Kadraj (2015), Kaosun Kalbi (2020), Yeraltı Kütüphanesi (2020), Gecenin Kıyısından Gelen Suratsız ve Yaşlı Kuzgun: Edgar Allan Poe (2020)
Yorum 0

    Cevapla

    15 49.0138 8.38624 arrow 0 bullet 0 4000 1 0 horizontal https://kalemkahveklavye.com 300 4000 1