John Keats’in mitolojiden beslenerek yazdığı Endymion şiiri ve farklı disiplinlerle ilişkisi üzerine bir Burak Bayülgen incelemesi.
Endymion; Genel Hatlar
Daha yirmi beş yaşındayken hayata gözlerini yuman İngiliz
Edebiyatı’nın büyük şairi John Keats’in eseri olan Endymion,
mitolojiden beslenerek kendi özgün kurgusunu oluşturan ve dört bölümden oluşan
bir şiirdir. Her bölüm yaklaşık olarak bin on üç beyitten oluşmaktadır. Mitoloji sadece edebiyatı değil, hikaye
metinleri olarak sinemayı da etkisi altına aldığından, burada üzerinde
durulduğunda bir ölümlünün ölümsüzlüğü yani ölümün ötesini; ebedi olan hayatı deneyimlemesi babında oldukça
etkin bir rol oynar. Duygu patlamalarının yoğun bir biçimde hissedildiği ve
hissettirildiği romantiklerin bu büyük şairi Keats, Endymion
mitini –her ne kadar döneminde çokça eleştirildiyse de- belki de en trajik biçimde
ele alan kişidir.
Edebiyatı’nın büyük şairi John Keats’in eseri olan Endymion,
mitolojiden beslenerek kendi özgün kurgusunu oluşturan ve dört bölümden oluşan
bir şiirdir. Her bölüm yaklaşık olarak bin on üç beyitten oluşmaktadır. Mitoloji sadece edebiyatı değil, hikaye
metinleri olarak sinemayı da etkisi altına aldığından, burada üzerinde
durulduğunda bir ölümlünün ölümsüzlüğü yani ölümün ötesini; ebedi olan hayatı deneyimlemesi babında oldukça
etkin bir rol oynar. Duygu patlamalarının yoğun bir biçimde hissedildiği ve
hissettirildiği romantiklerin bu büyük şairi Keats, Endymion
mitini –her ne kadar döneminde çokça eleştirildiyse de- belki de en trajik biçimde
ele alan kişidir.
Endymion’un
mitolojik hikayesinde Ay Tanrıçası Celene
(John Keats’in eserinde Cynthia olarak adlandırılmıştır) Endymion
isimli bir çobana aşık olur. Babası Zeus’tan Endymion’un
güzelliğinin kalıcı olması için ricada bulunur. Böylece Endymion sonsuz
bir uykuya yatar ve Celene her gece ışığını Endymion’un üzerine
yansıtır.
mitolojik hikayesinde Ay Tanrıçası Celene
(John Keats’in eserinde Cynthia olarak adlandırılmıştır) Endymion
isimli bir çobana aşık olur. Babası Zeus’tan Endymion’un
güzelliğinin kalıcı olması için ricada bulunur. Böylece Endymion sonsuz
bir uykuya yatar ve Celene her gece ışığını Endymion’un üzerine
yansıtır.
Bu hikayeyi çocuk masallarından tutun da korku edebiyatına kadar pek çok şekilde uyarlayabiliriz yahut bazı
kısımlarını ödünç alabiliriz. Pamuk
Prenses ve Yedi Cüceler, Uyuyan
Güzel gibi sınırsız bir ölüm uykusuna yatanlar ya da The Dead Zone‘daki gibi
yıllarca süren komalar, bu esnada mistik
güçler edinmeye ve öte tarafla ciddi bir iletişim kurmaya sebeptir. Ve
uyanıldığı zaman eski kimlikten çok daha öteye geçilmiştir. Üzerinde durduğumuz
tema, sadece uyku ve uyanış zıtlığı değil, aynı zamanda uykuya sebep olan bir
ele geçirilme ve lanettir.
kısımlarını ödünç alabiliriz. Pamuk
Prenses ve Yedi Cüceler, Uyuyan
Güzel gibi sınırsız bir ölüm uykusuna yatanlar ya da The Dead Zone‘daki gibi
yıllarca süren komalar, bu esnada mistik
güçler edinmeye ve öte tarafla ciddi bir iletişim kurmaya sebeptir. Ve
uyanıldığı zaman eski kimlikten çok daha öteye geçilmiştir. Üzerinde durduğumuz
tema, sadece uyku ve uyanış zıtlığı değil, aynı zamanda uykuya sebep olan bir
ele geçirilme ve lanettir.
Endymion; Fantezi ve Uyku
John Keats’in Endymion’unda
kahramanımız trans halinde bir uykudayken uyanık kaldığından daha fazla
hayattadır. Daha açılışta çobanların
tanrısı Pan’a topluca tapılırken Endymion uzaktadır ama
ölümün diyarında ise her öğeye daha yakındır. Endymion’un laneti de
uykudur. Bu onun istemi dışındadır ancak Cynthia’nın arzulanır bir
fantezi olduğunu anlayabilmemiz için Endymion’un uyuması gerekir.
Bilinç-dışının dışarıya yansımasına etken üç öğeden biridir rüyalar.
Diğer ikisi de şakalar ve dil sürçmesidir.
kahramanımız trans halinde bir uykudayken uyanık kaldığından daha fazla
hayattadır. Daha açılışta çobanların
tanrısı Pan’a topluca tapılırken Endymion uzaktadır ama
ölümün diyarında ise her öğeye daha yakındır. Endymion’un laneti de
uykudur. Bu onun istemi dışındadır ancak Cynthia’nın arzulanır bir
fantezi olduğunu anlayabilmemiz için Endymion’un uyuması gerekir.
Bilinç-dışının dışarıya yansımasına etken üç öğeden biridir rüyalar.
Diğer ikisi de şakalar ve dil sürçmesidir.
Fantezi, ulaşıldığı zaman artık fantezi olmaktan çıkar; bu sebeple
rüyalarda fanteziye ulaşılamadığından Endymion bu istem dışı uyutulmada
bile bir bütün olarak Cynthia’ya kavuşamamıştır. Arzuladığı Cynthia’yı
bir bütüne tamamlamak için Endymion, Cynthia’yı uyanıkken bir
arzu nesnesine çevirmiştir. Endymion’un bilinç-dışındakiler Cynthia’yı
bulmak için tanrı katında yer aldığı süreçte yatar. Bu süreçte Endymion büyük
bir acı çeker.
rüyalarda fanteziye ulaşılamadığından Endymion bu istem dışı uyutulmada
bile bir bütün olarak Cynthia’ya kavuşamamıştır. Arzuladığı Cynthia’yı
bir bütüne tamamlamak için Endymion, Cynthia’yı uyanıkken bir
arzu nesnesine çevirmiştir. Endymion’un bilinç-dışındakiler Cynthia’yı
bulmak için tanrı katında yer aldığı süreçte yatar. Bu süreçte Endymion büyük
bir acı çeker.
John Keats’in lirik şiirlerinde olduğu gibi doğa manzaraları;
eski yüzyılları ve mitolojiyi çağrıştırırlar. Savaşları, kralları, askerleri
olduğu kadar Bardları, Nymphleri ve Satyrleri, arp seslerini ve ninnileri
de… Bu çağrışımların ötesinde tüm bu fantastik yapının John Keats’e
ölümlü bir birey olduğunu hatırlatması yatar. Keats’in ölüm korkusu ya
da korku yerine hissiyatı bu
fantastik öğeler sayesinde bastırılır, olumluya çevrilir. O halde Endymion
şiiri John Keats’in en büyük korkusu olsa gerek: Ölüler diyarını bir aşk
uğruna kat etmiş olan bir ölümlünün yeniden uyanması ve sonunda tanrıların
yerine sadece aşkının büyüklüğünü anlatabileceği kız kardeşini bulması. Ölüm
için (bir anneye kavuşma ideali) bir yoğunlaştırma (condensation) yapan Keats’in
bilinç-dışı Satyler, Nymphler ve Sirenler gibi imgelerle bir
annenin ninnisinin çağırışını duyar. Annenin çağırışının ise henüz vakti
gelmediğinden kendini doğa manzaralarına yani yaşayana; hayata bırakır. Endymion’un
ise uyandıktan sonra tutunabileceği hiçbir şey kalmamıştır. Annenin çağrısını
bilhassa duymuştur, onu aramıştır ve Tanrı katında pazarlıklar yapmıştır. Fakat
ölümü bizzat yaşamış olan Endymion hangi öğeyle ölüm çağrışımını yer
değiştirecektir? Endymion anneye kavuşamadığı için
hayattadır, fantezisi diridir fakat uyandığında hiç bir hayat bağı kalmadığı
için (John Keats’in aksine) işte o zaman ölmüştür.
eski yüzyılları ve mitolojiyi çağrıştırırlar. Savaşları, kralları, askerleri
olduğu kadar Bardları, Nymphleri ve Satyrleri, arp seslerini ve ninnileri
de… Bu çağrışımların ötesinde tüm bu fantastik yapının John Keats’e
ölümlü bir birey olduğunu hatırlatması yatar. Keats’in ölüm korkusu ya
da korku yerine hissiyatı bu
fantastik öğeler sayesinde bastırılır, olumluya çevrilir. O halde Endymion
şiiri John Keats’in en büyük korkusu olsa gerek: Ölüler diyarını bir aşk
uğruna kat etmiş olan bir ölümlünün yeniden uyanması ve sonunda tanrıların
yerine sadece aşkının büyüklüğünü anlatabileceği kız kardeşini bulması. Ölüm
için (bir anneye kavuşma ideali) bir yoğunlaştırma (condensation) yapan Keats’in
bilinç-dışı Satyler, Nymphler ve Sirenler gibi imgelerle bir
annenin ninnisinin çağırışını duyar. Annenin çağırışının ise henüz vakti
gelmediğinden kendini doğa manzaralarına yani yaşayana; hayata bırakır. Endymion’un
ise uyandıktan sonra tutunabileceği hiçbir şey kalmamıştır. Annenin çağrısını
bilhassa duymuştur, onu aramıştır ve Tanrı katında pazarlıklar yapmıştır. Fakat
ölümü bizzat yaşamış olan Endymion hangi öğeyle ölüm çağrışımını yer
değiştirecektir? Endymion anneye kavuşamadığı için
hayattadır, fantezisi diridir fakat uyandığında hiç bir hayat bağı kalmadığı
için (John Keats’in aksine) işte o zaman ölmüştür.
Endymion; Eleştiri ve Fantazya
Keats’in Endymion’u döneminin
kritiklerince pek başarılı eleştiriler alamamıştır. Yine de böyle bir antik
romansın metinsel değeri bugünün pratikleriyle bu şiirden bağımsız korku
metinlerinin analizlerinde ciddi bir kaynaktır. Öyle ki korkunun özüne, bir
ölüm ile dünya ilişkisini muazzam bir şekilde yansıtan bir köprüdür. Hem lanet,
hem ele geçirilme, imkansız aşk, uyku ve bilinç-dışı gibi kavramlara Homeros’un
Oddysea’sı kadar etki eden bir kıvamdadır. Mitolojinin kültürel
çalışmalara yansıyan alt metinleri ve bilinç-dışındakilerin bu hikayelerle
yeniden incelenmeleri işte bu gibi eserlerle temel olarak bize ulaşıyorlar.
kritiklerince pek başarılı eleştiriler alamamıştır. Yine de böyle bir antik
romansın metinsel değeri bugünün pratikleriyle bu şiirden bağımsız korku
metinlerinin analizlerinde ciddi bir kaynaktır. Öyle ki korkunun özüne, bir
ölüm ile dünya ilişkisini muazzam bir şekilde yansıtan bir köprüdür. Hem lanet,
hem ele geçirilme, imkansız aşk, uyku ve bilinç-dışı gibi kavramlara Homeros’un
Oddysea’sı kadar etki eden bir kıvamdadır. Mitolojinin kültürel
çalışmalara yansıyan alt metinleri ve bilinç-dışındakilerin bu hikayelerle
yeniden incelenmeleri işte bu gibi eserlerle temel olarak bize ulaşıyorlar.
**
John Keats’in konumuzla alakalı şiirlerinden
bazılarının isimlerini de vermek gerek: (Kendi seçimlerimdir)
bazılarının isimlerini de vermek gerek: (Kendi seçimlerimdir)
–
Stanzas on Some Skulls In Beauly Abbey
Near Inverness
Stanzas on Some Skulls In Beauly Abbey
Near Inverness
–
Welcome Joy And Welcome Sorrow
Welcome Joy And Welcome Sorrow
–
In Drear-Nighted December
In Drear-Nighted December
–
Ode To Apollo
Ode To Apollo
–
On Seeing The Elgin Marbles
On Seeing The Elgin Marbles
—
KAYNAKÇA:
Keats, John: The Complete Poems, Penguin Classics, 2006.