Ayrılık kaçınılmaz ama nasıl söyleyeceksin? Söylemeyeceksin. Adileşeceksin. Kanın damarlarında donacak. Tavırların değişecek, suçlayacaksın. Aşkın yeşil cenneti, ilişkinin rögar kapağı açık unutulduğundan leş gibi kokuyor. Burnunu tıka ve son cümlelerinin içinde kesinlikle “aşk” olmasın.
Aşık oldun. Klasiklerin sayfalarından taşarcasına coşkuyla dolusun. Gözleri
aklında, saçları, dudakları belki de boynu. Algıların zayıf bu aralar.
Bakışların dalgın. Aklın bir karış havada. Birden gülümserken buluyorsun kendini
ya da suratın asılmış oluyor yerli yersiz. Aşık
oldun. Midende kelebekler uçuşuyor. Onun için bir şeyler yapmak istiyorsun.
aklında, saçları, dudakları belki de boynu. Algıların zayıf bu aralar.
Bakışların dalgın. Aklın bir karış havada. Birden gülümserken buluyorsun kendini
ya da suratın asılmış oluyor yerli yersiz. Aşık
oldun. Midende kelebekler uçuşuyor. Onun için bir şeyler yapmak istiyorsun.
Bu imkansız!
Mektupların yerini mesajlar aldı. Zamanın süzgecinden
geçen kelimeler yerine tükürür gibi mesajlaşacaksın. Onun gözlerinden çok akıllı telefonunu göreceksin. Teknoloji
zenginliği içinde çaydan-kahveden
yoksun fakir aşklar! Kendini
anlatacaksın çokça. Dinlemeyeceksin hiç. Çelişki. Dinlemek, anlamak, hakim
olmak, içinde kaybolmak için çalışmıştı aşk
mekanizması. Kalbin bu ihaneti
affetmeyecek tabi. Sen konuştukça ağzından çıkanlar kibre bulaşacak.
Söylediklerine aşık olacaksın. O da seni dinlemeyecek. Bu kaotik diyalog,
macera ihtiyacını dürtecek. Yanılgı. Sorgusuz, beklentisiz, ölümsüz aşık olmuştun. Heyecanını beslemek için
plastik borulardan gelen ego suyuna ihtiyaç duymak neden?
geçen kelimeler yerine tükürür gibi mesajlaşacaksın. Onun gözlerinden çok akıllı telefonunu göreceksin. Teknoloji
zenginliği içinde çaydan-kahveden
yoksun fakir aşklar! Kendini
anlatacaksın çokça. Dinlemeyeceksin hiç. Çelişki. Dinlemek, anlamak, hakim
olmak, içinde kaybolmak için çalışmıştı aşk
mekanizması. Kalbin bu ihaneti
affetmeyecek tabi. Sen konuştukça ağzından çıkanlar kibre bulaşacak.
Söylediklerine aşık olacaksın. O da seni dinlemeyecek. Bu kaotik diyalog,
macera ihtiyacını dürtecek. Yanılgı. Sorgusuz, beklentisiz, ölümsüz aşık olmuştun. Heyecanını beslemek için
plastik borulardan gelen ego suyuna ihtiyaç duymak neden?
Mektuplar geri
dönmediğinde zaman kapatır yaraları. Oysa bir mesaja cevap gelmediğinde saniyeler geçtikçe boyutları genişler
asabiyetin. Belki de karşılıksız aşkın.
Hemen geçersin aynanın karşısına. Ne de güzelsin değil mi? Neler kaçırdı kim
bilir? Yüreğindeki acıyı -bu zamanda nerede yürek acısı- sağmak için bir sahip
ararsın düzenin içinden. Para mesela, iş, kadınlar,
erkekler… Genç Werther gibi acılar içinde kıvranmayacaksın ya. Kin duyacaksın.
Zihninde beraber olduğunuzu kuracak ve onu aldatacaksın. Aşk senin için şeytan kırmızısı. Şeytan senin için aşk kirvesi, kestireceksin insanlığını.
dönmediğinde zaman kapatır yaraları. Oysa bir mesaja cevap gelmediğinde saniyeler geçtikçe boyutları genişler
asabiyetin. Belki de karşılıksız aşkın.
Hemen geçersin aynanın karşısına. Ne de güzelsin değil mi? Neler kaçırdı kim
bilir? Yüreğindeki acıyı -bu zamanda nerede yürek acısı- sağmak için bir sahip
ararsın düzenin içinden. Para mesela, iş, kadınlar,
erkekler… Genç Werther gibi acılar içinde kıvranmayacaksın ya. Kin duyacaksın.
Zihninde beraber olduğunuzu kuracak ve onu aldatacaksın. Aşk senin için şeytan kırmızısı. Şeytan senin için aşk kirvesi, kestireceksin insanlığını.
Kavuştun ama. Olmadı
bunlar. Çıkmadın, kablolu hayatının dokunmatik insanlığından. İnsansın hala. Aşık oldun.
bunlar. Çıkmadın, kablolu hayatının dokunmatik insanlığından. İnsansın hala. Aşık oldun.
Elini tuttun. Yanaklarını
öptün. O an canını ver dese verirdin. O an canını istesen verirdi. O an sadece
o ana mahsustu. O an bitti. Birkaç cümle yazımına bitti o an. Daha uzun sürmesi
beklenemezdi. İnandın. Kendine inandın. Söylediğin yalanlara. Arzularını
doyurdun. Kitaplardakinin aksine
çabuk söndü ateşin. Sıkıldın. Oluşturduğun peluş ayıdan benliğine inandın.
Yumuşacıksın, gülümsüyorsun. Hep ama. İçindeki karanlık Madam Bovary sanıyor bütün kadınları. Kadınlara göre ise
sahiplendiği peluş ayı Giacomo Giralomo Casanova. Mesajlar sıklaşıyor. On
yıllardır mektup yazmıyor insanlar neredeyse. Oysa postacı mektubu dengeler:
Hüzün varsa missal, gülümser verirken -çok da ciddiye alma hayatı der gibi
verir mektubu- ya da mutluysa satırlar temkinli uzatır elini – çok da ciddiye
alma hayatı der gibi verir mektubu- geri dönmüşse bir mektup almayan,
bulunmayan kişi yerine mahcup olur postacı. Bip bip, tık tık tık… Ellerini
ovuşturuyorsun. Binlerce hiç. Binlerce zaman cesedi. Binlerce mesaj. Aşka dair son hücreler bu molozun
altından kalkabilir mi? Böyle sorular sormuyorsun. Uyuşmuşsun. O şimdi ne
yapıyor, şu anda, şimdi? Şiir zannediyorsun sorunu. Kıskançlık -hani şairin
rezil dediği- sarıyor bedenini, erkek veya kadın, kral veya kraliçe, hükmetmek
istiyorsun. İstemek. Yabancı değil sana. Aşkı
da istediğin için buldun ya. Aramak. Köşe bucak yalnızlığından kaçarak aradın.
Kayboluyorsun onun içindeki karanlık sokaklarda. Aşk meydanların çoktan boşaldı. Çoktan bitti efsunlu zamanlar.
Bundan sonrası…
öptün. O an canını ver dese verirdin. O an canını istesen verirdi. O an sadece
o ana mahsustu. O an bitti. Birkaç cümle yazımına bitti o an. Daha uzun sürmesi
beklenemezdi. İnandın. Kendine inandın. Söylediğin yalanlara. Arzularını
doyurdun. Kitaplardakinin aksine
çabuk söndü ateşin. Sıkıldın. Oluşturduğun peluş ayıdan benliğine inandın.
Yumuşacıksın, gülümsüyorsun. Hep ama. İçindeki karanlık Madam Bovary sanıyor bütün kadınları. Kadınlara göre ise
sahiplendiği peluş ayı Giacomo Giralomo Casanova. Mesajlar sıklaşıyor. On
yıllardır mektup yazmıyor insanlar neredeyse. Oysa postacı mektubu dengeler:
Hüzün varsa missal, gülümser verirken -çok da ciddiye alma hayatı der gibi
verir mektubu- ya da mutluysa satırlar temkinli uzatır elini – çok da ciddiye
alma hayatı der gibi verir mektubu- geri dönmüşse bir mektup almayan,
bulunmayan kişi yerine mahcup olur postacı. Bip bip, tık tık tık… Ellerini
ovuşturuyorsun. Binlerce hiç. Binlerce zaman cesedi. Binlerce mesaj. Aşka dair son hücreler bu molozun
altından kalkabilir mi? Böyle sorular sormuyorsun. Uyuşmuşsun. O şimdi ne
yapıyor, şu anda, şimdi? Şiir zannediyorsun sorunu. Kıskançlık -hani şairin
rezil dediği- sarıyor bedenini, erkek veya kadın, kral veya kraliçe, hükmetmek
istiyorsun. İstemek. Yabancı değil sana. Aşkı
da istediğin için buldun ya. Aramak. Köşe bucak yalnızlığından kaçarak aradın.
Kayboluyorsun onun içindeki karanlık sokaklarda. Aşk meydanların çoktan boşaldı. Çoktan bitti efsunlu zamanlar.
Bundan sonrası…
Televizyonlardan taşan
ilişki kalıbına girdin sonunda. Ruhuna kurduğun aşk köşkünü zehirli sarmaşık sardı. Yüzündeki gülümsemenin
piyasası, üzüntünün piyasası, gel gitler, borçlar, takıntılar, kelimelerin
amuda kalkmış halleri, ucube davranışlar ve sonunda yorgunluk. Yarın doğum
günü. Ne alsan? Nazım gibi “Nice nice yıllara gülüm” diyemezsin ya. Yarın
ölecek. Çöllere düşüp sen de peşinden gidemezsin ya. Bugün terk etti. O kadar
kıskançlık, o kadar yalan, belki bedenin değil ama zihnin aldatması -herhangi
bir otel köşesinde ya da ne fark eder karşı cinsin müstehcen beyin kıvrımında-
ya da neden olmasın bedenin başka
bir bedenin yasak ormanında çığlık çığlığa kaybolması ve al baştan: o kadar
riya, o kadar vaat, o kadar pranga… Hiç mi mutluluk, saflık yok be kardeşlik?
O soru öyle değil işte: “Atma be adaşım kaç tane kalbin var senin?” Doğrusu bu!
Bir tane kalbin var ve terk edilirsen o da sende kalacak. Gerçekçiliğinden
hatırlamadın bu hikayeyi,
bencilliğinden.
ilişki kalıbına girdin sonunda. Ruhuna kurduğun aşk köşkünü zehirli sarmaşık sardı. Yüzündeki gülümsemenin
piyasası, üzüntünün piyasası, gel gitler, borçlar, takıntılar, kelimelerin
amuda kalkmış halleri, ucube davranışlar ve sonunda yorgunluk. Yarın doğum
günü. Ne alsan? Nazım gibi “Nice nice yıllara gülüm” diyemezsin ya. Yarın
ölecek. Çöllere düşüp sen de peşinden gidemezsin ya. Bugün terk etti. O kadar
kıskançlık, o kadar yalan, belki bedenin değil ama zihnin aldatması -herhangi
bir otel köşesinde ya da ne fark eder karşı cinsin müstehcen beyin kıvrımında-
ya da neden olmasın bedenin başka
bir bedenin yasak ormanında çığlık çığlığa kaybolması ve al baştan: o kadar
riya, o kadar vaat, o kadar pranga… Hiç mi mutluluk, saflık yok be kardeşlik?
O soru öyle değil işte: “Atma be adaşım kaç tane kalbin var senin?” Doğrusu bu!
Bir tane kalbin var ve terk edilirsen o da sende kalacak. Gerçekçiliğinden
hatırlamadın bu hikayeyi,
bencilliğinden.
Sıfatların tasmasını takıyor aşkın
-artık ilişkin-. Sevgilim oluyor bi’tanem, o oluyor aşkım, dönüşüyor -mekan ve zaman ağırsa söz gelimi- hayatım,
çocukluğa ihtiyaç duyuyorsun bu kasvetli tiyatro oyununun içinde ve bebişin
dönüyor sokağın köşesinden, “ş” ve “ç” köpeğin oluyor, her kelimeyi şirin bir
ısırıkla kuduza çeviriyorsun. Küfrediyorsun. Aşık olduğun her kimse, artık yok. Mutlusun.
-artık ilişkin-. Sevgilim oluyor bi’tanem, o oluyor aşkım, dönüşüyor -mekan ve zaman ağırsa söz gelimi- hayatım,
çocukluğa ihtiyaç duyuyorsun bu kasvetli tiyatro oyununun içinde ve bebişin
dönüyor sokağın köşesinden, “ş” ve “ç” köpeğin oluyor, her kelimeyi şirin bir
ısırıkla kuduza çeviriyorsun. Küfrediyorsun. Aşık olduğun her kimse, artık yok. Mutlusun.
Zamanın onun, eriyorsun.
Kısacık paragrafla başlayan bu hikaye milyonlarca hikayeyle aynı artık. Yalnız
olmadığını bildiğinden içindeki şeytanı salıveriyorsun. Anıların parçalanıyor.
Ayrılık kaçınılmaz ama nasıl söyleyeceksin? Söylemeyeceksin. Adileşeceksin.
Kanın damarlarında donacak. Tavırların değişecek, suçlayacaksın. Aşkın yeşil cenneti, ilişkinin rögar
kapağı açık unutulduğundan leş gibi kokuyor. Burnunu tıka ve son cümlelerinin
içinde kesinlikle “aşk” olmasın.
Kısacık paragrafla başlayan bu hikaye milyonlarca hikayeyle aynı artık. Yalnız
olmadığını bildiğinden içindeki şeytanı salıveriyorsun. Anıların parçalanıyor.
Ayrılık kaçınılmaz ama nasıl söyleyeceksin? Söylemeyeceksin. Adileşeceksin.
Kanın damarlarında donacak. Tavırların değişecek, suçlayacaksın. Aşkın yeşil cenneti, ilişkinin rögar
kapağı açık unutulduğundan leş gibi kokuyor. Burnunu tıka ve son cümlelerinin
içinde kesinlikle “aşk” olmasın.
Tersi de mümkün.
Aşık oldun. Şiir yazdın. Hayal
ettin. Öldün.
ettin. Öldün.
Mühendis / Yazar. Çeşitli kitap eklerinde kitap inceleme / eleştiri yazıları çıktı. Kalemkahveklavye site ve dergisinde öykü, deneme, kitap incelemeleri yazmaya devam ediyor.