SANATÇININ AVRUPA’DAKİ İLK AYAĞI VE AYNI ZAMANDA MEMLEKETİ OLAN BELGRAD’DAKİ “ČlSTAČ- THE CLEANER” SERGİSİNDEN
Herkese merhaba! Ülkemize başka bir isimle gelecek olan bu serginin Avrupa’nın ilk büyük Marina Abramović retrospektifi olduğunu ve Belgrad ayağında bizzat bulunmaktan şahsımı çok ayrıcalıklı ve şanslı hissettiğimi söylemeden edemeyeceğim. Böylelikle bu yazıyı da ülkemizde kaleme alan ilk bireylerden biri olduğumu zannediyorum, demeyin keyfime!
Kendine has bir metodu olan ve alana dışardan bakan bireyleri dahi cesaretiyle ve duruşuyla kendine hayran bırakmış performans sanatçısı Marina Abramović, yaklaşık elli sene boyunca icra etmiş olduğu iz bırakan performanslarını karalamalar, resimler, objeler, ses çalışmaları, filmler, videolar ile bir araya getirmiş; tüm mesleki hayatındaki tecrübelerini bizlerle buluşturmuş.
Söz konusu buluşmaya gittiğimiz müze yolunun ise serginin bir parçası olduğunu düşünmemek elde değil. Silent Hill’den hallice bir parkı aşıp Contemporary Art’a doğru yaklaşırken o kış kıyametin ortasında kuş cıvıltıları duyuyor ve nereden geldiğini anlayamıyorsunuz. Kapıyı açtığınız anda ise silah sesleri, üzerinize binlercesi doğrultulmuşçasına bir anda yüzünüze çarpıyor. Tüm bunların serginin bir parçası olduğunu anlıyor ve doğru yere geldiğiniz için kendinizi mutlu ve rahatlamış hissediyorsunuz. Biletinizi aldıktan sonra sizi ilk karşılayan da New York MoMa’da sergilemiş olduğu ikonik performanslarından “The Artist is Present” oluyor.
Sergi dört kattan oluşmakta ve ilk üç katta uygulanan skenografik bir çalışma ile en vurucu performansların içerisinde kaybolmaktasınız. Bu anlamda sergilenen işin içerisinde dolaşmak, tekrar tekrar yaşamak, hatta kaybolmak; söz konusu performansları size başka bir açıdan tekrar yaşatmasıyla son derece dikkat çekici. Serginin bir katında Abramović’in yukarıda bahsettiğim kendi çalışmaları da arşivden çıkartılmış ve bizlerle paylaşılmakta. Ben bu kısımdan da ayrıca etkilendiğimi belirtmeden geçemeyeceğim. Yaptığı bir fotoğraf çalışmasında Belgrad’ın olağan görüntülerini çekmiş ve düzenlediği diğer fotoğraflardan istediği bir objeyi (bina, araba vs.) çıkartmış. Ancak daha sonra Belgrad’a düzenlenen bir saldırı sonucu yok olan binalardan birinin, çok daha önce kendi tasarlamış olduğu fotoğrafta çıkardığı binayla aynı olduğunu görmesi kendisini derinden etkilemiş.
Bu video galeri içerisinde gezinirken performanslarda kullanılan objelerin de görülmesi ziyaretçilere farklı bir tecrübe yaşatmakta. Özellikle sonuçlarıyla hâlâ hepimizi dehşet içerisinde bırakan “Rythym 0” adlı performansında insanların sanatçının bedeninde kullandığı objeleri görmek ve bire bir şahit olmak, bireyi sessizliğiyle baş başa bırakmakta.
Serginin arasında dolaşırken Abramović’in solo ve Ulay ile beraber gerçekleştirdikleri tarihi çalışmalarından seçilmiş olanlarının, yerel ve yabancı genç performansçıların tekrar icraları (reperformance) ile gerçekleştirilmekte olduğunu görüyorsunuz. Bunlardan bizzat izlediğim iki performans 1975 yılında gerçekleştirilen solo bir performans olan “Freeing the Voice”, bir diğeri ise yine aynı sene içerisinde Ulay’la gerçekleştirmiş olduğu “Imponderabilia” oldu. İkincisi benim de iki defa deneyimlediğim harika bir tecrübeydi. Ancak ülkemizde bu performans uygulanacak mı yoksa yerine başka bir performans mı tercih edilecek, açıkçası merakla beklemekteyim.
Serginin içerisinde çektiğim videolar ve fotoğraflar dolayısıyla yer yer uyarı aldım, çünkü nerede çekim yapılıp yapılmayacağına dair bir ibare göremedim. Abramović’e ve elbette bunca senelik çalışmalarına duyduğum sonsuz saygı sebebiyle sizlerle izin verildiği kadarını paylaşacağım. Kendisine dair hiçbir şey bilmeseniz bile bu sergiye gidip de etkilenmeden çıkmayacağınız konusunda size garanti veriyorum. Dünyayı var oluş şekli, cesareti ve kadın bedeni ile değiştirdiğine inandığım bireylerden Marina Abramović, her disiplinden insana ilham olmuş ve kanımca da olmaya devam edecektir.
Marina Abramović’in “Akış / Flux” sergisi 26 Nisan 2020’ye dek Sakıp Sabancı Müzesi ve Akbank Sanat’ta gezilebilir:
1987 yılında, İzmir’de dünyaya geldi. Lisans eğitimini Karşılaştırmalı Edebiyat, yüksek lisansını ise Dramatik Sanatlar bölümlerinde tamamladı. Her ikisinden de dereceyle mezun oldu. Lisans eğitimi sırasında Budapeşte’de ve Almanya’da eğitim bursları kazandı. Ulusal ve uluslararası kongrelerde konuşma yaptı. Yayınevlerinde redaktörlük ve editörlük yaptı. Cumhuriyet gazetesinde bazı eleştiri yazıları yayımlandı. Dil okullarında İngilizce ve Almanca eğitmenliği, sonrasında eğitim koordinatörlüğü görevlerini yürüttü. Üniversitelerde misafir öğretim görevlisi olarak çalıştı, çalışmaya da devam etmektedir. Şu an Kocaeli Üniversitesi İletişim Bilimleri doktora programında eğitim almakta ve üç dilde yeminli tercümanlık yapmaktadır. Edebiyat, sinema, tiyatro, resim gibi sanat dalları başta olmak üzere; sosyoloji, antropoloji, teoloji, psikoloji gibi sosyal bilimlere ait tüm bilim dalları ilgi alanındadır. Disiplinlerarası ve disiplinlerüstü çalışmalar üzerinde çalışmaktadır.