Sayınızı kestiremiyorlar. Kanınızı, canınızı kestiremedikleri gibi eften püften öldüğünüzü düşünüyorlar. Hatta: “Bu zamanda böyle topluca ölünür mü?” diyenler bile var.
Unutulacaksınız!
Hiç hatırlanmadığınız halde unutulacaksınız ve belleklerimizde iziniz dahi
kalmayacak. Sayınızı kestiremiyorlar. Kanınızı, canınızı kestiremedikleri gibi
eften püften öldüğünüzü düşünüyorlar. Hatta:
“Bu zamanda böyle topluca ölünür mü?” diyenler bile var. Gittiğiniz yer
her neresiyse “Unutulanlar Ülkesi”
olsun. Memlekette o kadar çok öldünüz ki ölüm bitti bitecek stoklarda. Oralarda
yani, gittiğiniz yerde; hatırlayın her şeyi. Var edin insanın belleğini yeni
baştan. Acı acı tükürün bulutların arasından yüzümüze. Anlamayacağımız malum,
şemsiye açacağımız ve yüzümüzü ekşiteceğimiz malum. Birkaç münasebetsiz şair
romantik şiir yazmaya kalkar, sonra unuturuz onursuz ıslaklığını şehirlerin.
Hiç hatırlanmadığınız halde unutulacaksınız ve belleklerimizde iziniz dahi
kalmayacak. Sayınızı kestiremiyorlar. Kanınızı, canınızı kestiremedikleri gibi
eften püften öldüğünüzü düşünüyorlar. Hatta:
“Bu zamanda böyle topluca ölünür mü?” diyenler bile var. Gittiğiniz yer
her neresiyse “Unutulanlar Ülkesi”
olsun. Memlekette o kadar çok öldünüz ki ölüm bitti bitecek stoklarda. Oralarda
yani, gittiğiniz yerde; hatırlayın her şeyi. Var edin insanın belleğini yeni
baştan. Acı acı tükürün bulutların arasından yüzümüze. Anlamayacağımız malum,
şemsiye açacağımız ve yüzümüzü ekşiteceğimiz malum. Birkaç münasebetsiz şair
romantik şiir yazmaya kalkar, sonra unuturuz onursuz ıslaklığını şehirlerin.
Unuttum gitti. Unuttuk gittiniz. Sizden önce çok boğazım
düğümlendi benim. Kıyısında haberlerin, ağladım ağlayacaktım zor tuttum
kendimi. Nedir bu aidiyet, nedir dilimin yankılandığı yerlerde bu acı, nedir? O
kadar çok öldük ki, dayanalım az daha bitti bitecek ölümler.
düğümlendi benim. Kıyısında haberlerin, ağladım ağlayacaktım zor tuttum
kendimi. Nedir bu aidiyet, nedir dilimin yankılandığı yerlerde bu acı, nedir? O
kadar çok öldük ki, dayanalım az daha bitti bitecek ölümler.
Haber yok.
Hani haber alamayınca aklımıza en kötüsü gelir ya, öyle oluyor. Kan var, et
var, canlar yok, ses var, duyuyorum sesiniz geliyor ama birileri -kimse onlar-
sesinizi de öldürmek niyetindeler. Öfkemiz var, saman alevi gibi. Her şey ama
her şey unutmaktan doğuyor. Kanlı rahminde memleketin sahte bir boşluk var. Her
şeyi, tam olarak her şeyi o boşluk yutuyor.
Hani haber alamayınca aklımıza en kötüsü gelir ya, öyle oluyor. Kan var, et
var, canlar yok, ses var, duyuyorum sesiniz geliyor ama birileri -kimse onlar-
sesinizi de öldürmek niyetindeler. Öfkemiz var, saman alevi gibi. Her şey ama
her şey unutmaktan doğuyor. Kanlı rahminde memleketin sahte bir boşluk var. Her
şeyi, tam olarak her şeyi o boşluk yutuyor.
Çılgınca gülmeye devam ediyor insanlar sokaklarda. Konuşmaya
devam ediyorlar deli gibi. Parmaklarından fırlıyor piç harfleri, yazıyorlar.
Önceden olduğu gibi umursuyorlar sizi, önemsiyorlar. Nutuklar atılıyor sizin
için. O kadar çok lafınız geçiyor ki, rayından çıkıyorsunuz vicdanların.
Yaşayanlar başka bir alemde siyasetle iç içe; ölenler, yani siz, öldüğünüzle
kalacaksınız.
devam ediyorlar deli gibi. Parmaklarından fırlıyor piç harfleri, yazıyorlar.
Önceden olduğu gibi umursuyorlar sizi, önemsiyorlar. Nutuklar atılıyor sizin
için. O kadar çok lafınız geçiyor ki, rayından çıkıyorsunuz vicdanların.
Yaşayanlar başka bir alemde siyasetle iç içe; ölenler, yani siz, öldüğünüzle
kalacaksınız.
Unutulacaksınız!
En çok ağlayamayanlar anımsayacak sizi. Burunları
sızlayanlar, yutkunamayanlar ve ölülerinize bakamayanlar. Merak edecekler ne
alemdesiniz diye. Onlar da unutacak sonunda. İnce bir sızı, belki de bir ağıt,
“Ne söylesek boş” diyecek birileri. Bir gün ölüm bitecek ama nasıl yaşayacağız
hayvani ölümsüzlüğümüzle kestiremiyorum. Bir gün unutulmanın kıyısında,
birilerinin aklına düşeceksiniz ama habersiz olacağız büyük ihtimal, suda
çıkardığınız halkalardan. Bir gün affedeceksiniz beni, ince bir sızı, mutlaka
bir kağıt, gözyaşı var ama utanırım yazmaya. Bir gün, o gün işte, kaç kişi
olursanız olun geri gelin. Özledik şimdiden. Yıllardır ölüyorsunuz, vazgeçin.
Bir gün gelin.
sızlayanlar, yutkunamayanlar ve ölülerinize bakamayanlar. Merak edecekler ne
alemdesiniz diye. Onlar da unutacak sonunda. İnce bir sızı, belki de bir ağıt,
“Ne söylesek boş” diyecek birileri. Bir gün ölüm bitecek ama nasıl yaşayacağız
hayvani ölümsüzlüğümüzle kestiremiyorum. Bir gün unutulmanın kıyısında,
birilerinin aklına düşeceksiniz ama habersiz olacağız büyük ihtimal, suda
çıkardığınız halkalardan. Bir gün affedeceksiniz beni, ince bir sızı, mutlaka
bir kağıt, gözyaşı var ama utanırım yazmaya. Bir gün, o gün işte, kaç kişi
olursanız olun geri gelin. Özledik şimdiden. Yıllardır ölüyorsunuz, vazgeçin.
Bir gün gelin.
Mühendis / Yazar. Çeşitli kitap eklerinde kitap inceleme / eleştiri yazıları çıktı. Kalemkahveklavye site ve dergisinde öykü, deneme, kitap incelemeleri yazmaya devam ediyor.
Yıllardır ölüyorsunuz, vazgeçin.
ne güzel demişsin..Hörmetler..