Bilenler ve hatırlayanlar için aslında sosyal medyada belli bilgilerin dolaştığı Sır Dosyası dizisini anlatan bu yazı, hem hiç bilmeyenler ve hatırlamayanlar için bir not, hem de Türkiye televizyonlarına dair pek de kalmayan ümitlerimizi yeniden gözden geçirmeye bir teşvik olsun diye yazıldı.
Bu yazı ilk kez, polisiye kültür dergisi 221B Dergi için hazırlanmış olup KalemKahveKlavye’nin “Edebiyatta Alternatif Türlerin Yükselişi” dosyası kapsamında yayınlanmıştır. Dosyanın tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.
2000’ler öncesinin televizyon kanallarını bugün gülerek hatırlıyor olabiliriz. Bu durumun arkasında, bugünkü durumuna kefil olmak gibi bir güzellik de yatmıyor maalesef. Özellikle politika, magazin, yarışmalar ve gündüz kuşağı açısından illa 90’ları ve 2000’leri karşılaştıracaksak, özetle şunu diyebiliriz: Öyle veya böyle 90’larda gülüyorduk ve 90’ları gülerek hatırlıyoruz; 2000’lerde ise gülünecek bir şey olmadığı gibi acınacak görüntüler ekrana hakim…
Bu önermede elbette 90’ların politik ve magazinsel haline duyulan bir özlem yok; beterin beteri varmış sadece, onu öğrendik.
Konuyu diziler özelinde sınırlandırırsak, geçmişin manzarası biraz daha kaydadeğer gözüküyor kanımca. Bugün Ege dizilerine, ondan önce Karadeniz dizilerine evrilen aşiret ve ağa dizileri başlamadan hemen önce, zevkimize uysun veya uymasın, dönemine göre kaliteli işler yapılıyordu. Tek tek saymak zor elbet ama ben diyeyim Süper Baba, siz deyin İkinci Bahar… listeyi uzatabiliriz.
İşte bu yazıya konusunu, bu sayfaya da adını veren Sır Dosyası dizisi, tam da 90’lara veda etmeden hemen önce karşımıza çıkan bir yapım olarak farkını hemen belli eden bir örnek… Korku, bilimkurgu, gerilim ve gizemin ağır bastığı ama polisiyeyle hatrı sayılır bir kesişim kümesi de olan dizi, biliyorum şaşırmayacaksınız, sadece beş bölüm sürdü.
Bugün diziyle ilgili parçalı bilgilere ulaşmakla birlikte o dönem neden sona erdiğinin resmi bir bilgisi yok. Yerine gelecek dizilerden reyting konusuna kadar uzuyor söylenenler.
Taylan Biraderler İmzası
İlk yönetmenlik tecrübeleri olan Sır Dosyası’nın ardından birçok popüler işe imza atacak olan Yağmur ve Durul Taylan, aynı zamanda yakın türlerdeki Okul, Küçük Kıyamet gibi filmlerle de karşımıza çıkacaktır. Buna rağmen, dönemin koşullarını zorlayan ve ruhuna uygun bir yapım olarak Sır Dosyası özel bir yerde duruyor.
Kadroda oldukça güçlü isimler var. Sonradan Kurtlar Vadisi’nin Baron’u, Arka Sokaklar’ın Rıza Baba’sı olacak olan Zafer Ergin, dizideki polislerimizin amiri olarak karşımıza çıkıyor. Ergin’in usta oyunculuğunu bir yana koyup yapım ve rol açısından baktığımızda, aslında Türk dizilerinin ve izleyicisinin yıllar içindeki kalite eğrisini de görebiliriz, desem kimse bana kızmaz sanırım.
Komiser Sedat Çelik rolünde genç Taner Birsel’i, yardımcısı Ayhan Yüce rolünde çok daha genç olan Mehmet Günsur’u görürken, ekibin otopsi ve adli tıp danışmanı olarak, özellikle Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisiyle çıkış yapacak olan Ayça Bingöl’ü görüyoruz.
Doksanlar’ın Parapsikoloji Modası
Üçlü, Emniyet’in parapsikolojik olayları araştırması için kurulan ve işte bu sayfaya adını veren M.A.V.İ. Büro’da görevlendirilmek üzere bir araya geliyor. Açılımı “Metafizik Olayları Araştırma ve İnceleme Bürosu” olarak veriliyor ve gerekçesi de ilk bölümde Zafer Ergin’in canlandırdığı Kerim Güvener tarafından şöyle açıklanıyor: “Doğaüstü olayları basının abartmasına fırsat vermeden çözmek için bu büroyu kuruyoruz.”
Bu cümle sosyolojik açıdan olduğu gibi dönem açısından da manidar. Yeni kuşak bilmez, lakin 90’ların TV yapımlarında kimi mizahi, kimi ciddi içerikli parapsikoloji programlarının ilginç ve önemli örnekleri vardı.
Korcan Karar’ın sunduğu “Şok” programı, mizah programı olduğunu söyleyerek çıkmış, konuşan arabalardan denizkızlarına kadar farklı içeriklere esprili bir yaklaşımla yer vermişti. Biraz dönemin ilgisine oynayan ve Berna Laçin’in sunduğu “Sınır Ötesi”nde gerçekte yaşandığı iddia edilen cinli, hayaletli mevzuları tanıklarından dinliyor ve elbette en özgün ve en “ciddi” örnek olan Sadettin Teksoy’un “Teksoy Görevde” programında, Anadolu’nun cümle ecinnisine meydan okuyorduk.
Dolayısıyla Sır Dosyası’nın karşımıza çıkması dönemin TV modası itibariyle pek şaşırtıcı olmadığı gibi asıl şaşırtıcı olan öyle bir ortamda serüvenin kısa sürmesidir. Bunu da yapımın kaliteli olmasıyla ilişkilendirebiliriz; çünkü bugün vasatın da altına düşen izleyici beklentisi, o zaman da vasattan daha iyisini beklemiyor, sevmiyordu tabii.
X-Files ve İkiz Tepeler Anıştırması
X-Files uyarlaması olduğu, o zaman da bizzat yönetmenler tarafından gocunmadan söylenmişti. Gocunacak bir durum da yoktu, çünkü senaryo itibariyle bazı küçük sırıtmalar olsa da adaptasyon fena sayılmazdı. Her ne kadar Ayhan Yüce gibi yardımcı erkek karaktere öncelik verip, Ajan Scully’ye özellikle benzediği için kadroya alınan doktor Alev Aras nispeten geri plana atılsa da, diziyi sadece kötü bir taklit gibi değersizleştirmek haksızlık olur.
Çünkü her şeyden önce Türkiye’nin hem kent hem kırsalının korku ve gizem motiflerini Batılı bir yaklaşımla ele almış, hem de kadro, çekim kalitesi, müzikler gibi teknik açılardan başarılı bir örnek ortaya koymuşlardır. Batılı yaklaşım konusuna örnek isteyenler, Alkışlarla Yaşıyorum’da yer alan “Sır Dosyası & Fringe” videosunu izleyebilirler. Bu arada bir Ekşi Sözlük yazarının, X-Files konusunu birinci ağızdan Taylan Biraderler’e sorduğunu iddia ettiği entry’sine göre cevapları şu olmuştur: “Bizi X-Files’a benzetme, İkiz Tepeler’e benzet.”
Hakkındaki bilgileri en zor hatırlayanların bile en unutamadığı, ürkünç ve güzel jenerik müziği… Müziklerin Demir Demirkan imzasını taşıdığını unutmayalım. Aynı başarı, dizi içerisindeki ambiyans müziklerinde de gösterilmiş, bol sis efekti ve güçlü karelerle birleştirilince, Türk dizilerinde pek sağlanamayan atmosfer yaratımı, bu dizide sağlanmıştır.
Kendisi de Sır Olan Dizi
İnternet nimeti sayesinde, çok ama çok kötü kalitede de olsa sadece beş bölüm yayınlanan dizinin dört bölümüne ulaşabiliyoruz. Fakat beşinci bölüm tam anlamıyla “sır” olmuş durumda ve peşine düşmüş olan hayranların sayısı da epey fazla.
Almanya’dan gelen satanist Almancı karakteri anlatan beşinci bölüm, dizinin son ve en ustalıklı bölümüdür aslında, ancak henüz hiçbir yerde yok. Tam da 1999 yılında işlenen Şehriban Coşkunfırat cinayetiyle gündeme gelen ve siyah giyinen uzun saçlı gençlerin sokaklardan, barlardan, pasajlardan toplanmasına neden olan satanizm konusunu diziye almaları da dikkate değerdir.
Değişmeyen Tek Şey Hiçbir Şeyin Değişmemesi
Evet, yüzlerce yıllık “değişim” önermesinin yanlışlandığı bir memleket olarak Türkiye’de, bugün paralar dökerek satın aldığımız akıllı TV cihazları ve dijital TV platformlarında saatlerce zaping yapıp dişe dokunur tek bir program bulamazken, geçmişe dair bazı şeyleri hatırlamak, geleceğe dair umutsuzluğumuzu ve yabancı yapımlara karşı bugüne dair güçsüzlüğümüzü belki kısa bir süre unutturur diye seçtim bu konuyu.
Özelde polisiye türünde yıllar boyunca, yüzlerce bölümle pişirilip önümüze konulan, ya gerçeklikten fersahlarca uzak ya da propaganda malzemesi olmaktan başka bir işlevi olmayan yapımlar karşısına kimi zaman cesur insanların hazırladığı “Karanlıkta Koşanlar, Şeytan Ayrıntıda Gizlidir, 46 Yok Olan, Behzat Ç.” gibi yapımlarla kısa süreli nefesler alıyoruz.
Yazma, üretme, anlatma ihtiyacı biraz da ümitvar olmaktan geliyor. Geçtiğimiz hafta Behzat Ç.’nin ekranlara döneceğini, editörü olduğum 221B sosyal hesaplarından paylaştığımızda sevinenlerin yarısı, “Acaba kaç bölüm sürmesine izin verecekler?” diye sordu. Eh, beş bölüm süren dizi de olmuş, yani fena gitmiyoruz. 1-0 olsun, bizim olsun…
EK: Taylan Biraderler Röportajımdan
Not: 2016 Aralık ayında yayımlanan, dizi kültürü dergisi Episode Dergi’nin ilk sayısı için Taylan Biraderler’le yaptığım röportajda kişisel merakımla sorduğum ve diziye dair aldığım yanıtları da paylaşmak isterim. Röportajın tamamı BURADA.
[su_divider]
Sır Dosyası’nın bir hayranı olarak hep merak ettiğim iki soruyu sormak isterim: Öncelikle dizinin son bölümü kayıp, abi. (Gülüşmeler) “Almanyadan Gelen Satanist” bölümü, bu konuda eski hayranlar için bir iyilik yapmayı düşünüyor musunuz? Diğerleri 144p de olsa bulunuyor internette ama son bölüm yok.
YT: Yapma ya. O kadar kötü mü? Tamam, beşinci bölümü sağlayabiliriz. Bizim de en sevdiğimiz bölüm o.
Çok şahane olacaktır, bir de o dönemdeki meşhur satanist avı konularına falan denk geldiği için nostaljik bir önemi de var aslında. İkinci sorum da şu: Diziyle ilgili yazı yazarken bir Ekşi Sözlük yorumunda “Benzeteceksen X-Files’a değil İkiz Tepeler’e benzet,” dediğinize dair rivayet gerçek midir?
YT: Dedik, dedik. (Gülüşmeler)
Bunu çok merak ediyordum, çünkü İkiz Tepeler de çok önemli bir iş.
YT: Biz iki senemizi İkiz Tepeler’le yaşadık ya, çok etkilenmiştik.
DT: Rüyalarımıza falan giriyordu. Yani X-Files’dan daha çok etkilendik. Ama X-Files da çok önemli bir iş, çok önemli bölümleri var ve en iyi bölümleri de UFO hikâyesiyle ilgili bölümlerdir.
YT: Devlet ilişkileri, vesaire. Anarşist bir dizidir yani. Alt metni çok sağlamdır. Şunu da söyleyeyim, Sır Dosyası’nın aslında çok geniş bir arkaplanı vardır, ama yapamadık.
Reyting yüzünden bitti değil mi?
YT: Tamamen reytingle ilgili. Biz bayağı, Kurtuluş Savaşı’ndaki paranormal olaylara, Nuh’un Gemisi’ne falan girecektik. Neler anlatacaktık ama olmadı.
Şu an gerçekten ağlamak istiyorum. (Gülüşmeler)
DT: Esas dosyalar onlardı. Çekilen bölümler aslında giriş bölümleriydi, asıl hikâyeye yedinci bölümde falan girecektik ve oralar inanılmazdı. Ağrı Dağı hikâyeleri, 100 sene geriye gitmeler falan…
Çekilip de yayınlanmamış bölüm var mı?
DT: Sadece birinci bölümün pilotu. Onu çektik ama Cem Uzan seyretti -o zaman Cem Uzan vardı Star’ın başında- çok beğendiklerini, ama karanlık olduğunu söyledi. Gece çekmişiz hepsini, bölümün aynısını bir kez daha ücret vererek gündüz çekmemizi istediler. Orijinal ilk bölümü hiç kimse görmedi.
YT: Gerçekten bir güzellik yapsak da alsak onu, yaysak insanlara Durul. Bir bakalım buna, ilgilenelim.
Bu yazının dahil olduğu dosya paralelinde, KalemKahveKlavye ve Yazım Kılavuzu işbirliğiyle düzenlenen “Edebiyatta Alternatif Türlerin Yükselişi” konulu söyleşinin videosunu şimdi izleyebilirsiniz.
1987, Ankara.
Türk Dili ve Edebiyatı lisansı, Yeni Türk Edebiyatı yüksek lisansı…
KalemKahveKlavye’nin kurucusu.
Evli ve iki kedi babası…
Bazı kitaplar yazdı: Kadran Kadraj (2015), Kaosun Kalbi (2020), Yeraltı Kütüphanesi (2020), Gecenin Kıyısından Gelen Suratsız ve Yaşlı Kuzgun: Edgar Allan Poe (2020)