Yayın portföyünü ağırlıklı olarak alternatif türlere veren yayınevleri deyince akla ilk olarak İthaki Yayınları gelir. Eh, dosya konusu malumken İthaki Yayınları markasının yer almaması olmazdı. Yayınevinin editörlerinden Ömer Ezer’e yanıtları için teşekkür ederiz.
Bu içerik, KalemKahveKlavye’nin “Edebiyatta Alternatif Türlerin Yükselişi” dosyası kapsamında hazırlanmıştır. Dosyanın tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.
İthaki Yayınları, Türkiye’de alternatif türlerin, özellikle bilimkurgu ve fantazya edebiyatın en güçlü mecralarından birisi. Çeviri eserlerde bu türlerdeki dünya güncelini nasıl takip ediyor, nasıl bir yol izliyorsunuz?
Konu çeviri eser olunca haliyle editörler olarak gözümüz hep dışarıda. Sürekli tarıyoruz. İthaki’ye yakışacağını düşündüğümüz kitapları inceliyoruz. Bu kitaplar bize ajanslar aracılığıyla da gelebiliyor, gittiğimiz yurtdışı fuarlarında da keşfedebiliyoruz veya şurada burada gezinirken, “Aa bu ne acayip bir kitapmış buna bir bakalım,” deyip oturup incelediğimiz de oluyor. Tam bir inceleme için dışarıdan okuyup rapor yazan arkadaşlarımıza yolluyoruz bazen de. Bu kitap bakma kısmı futbolda “wonderkid” aramak gibi biraz. Zaten popüler olan yazarların kitaplarını sokaktaki adam da biliyor az çok. Potansiyelli kitapları-yazarları bulmak daha güzel.
Fuarlarda, satışlarda, size gelen dosyalarda bu alternatif türlere eğilimde bir artış görebiliyor musunuz? Dünden bugüne okurun ilgisini nasıl yorumlarsın?
2015’ten beri ilgi her geçen yıl artıyor, evet. Fuarlarda da bunu görebiliyoruz. Zaten İthaki, kültür olarak bu eserlerin yayımcısı. Kurulduğundan beri okur kitlesi belli olan bir yer. Son yıllarda da güzel bir ilgi var. Yaptığımız iş karşılığını alıyor diyebilirim. Kaliteli kitap yaparsanız eğer, okur onu bir şekilde buluyor zaten.
Yerli kalemlerin bu türlerdeki mevcut durumunu dünya ölçeğiyle kıyaslarsak neler söylersin?
Yani benim bilimkurgu için söylediğim bir şey var genelde. Bilimkurgu için önce bilim gerekiyor. Hayal gücü tabii ki mühim. Kalem de öyle, öykü anlatma yeteneği de. Ama bilimkurgunun iyisi bilimin olduğu yerde. Cixin Liu örneğin bu konuda güzel bir örnek. Fantastik eserler için de mitolojiyi bilmek gerektiğini düşünüyorum. Türkiyeli yazarlar biraz bunu ıskalıyorlar gibi. Yani gelip, “Ben Tolkien’den biraz şunu aldım, Robert Jordan’dan şöyle etkilendim,” diyen yazarlar bana biraz henüz olmamış geliyor. İnsanlar bunları zaten okuyor. Seni neden okumalılar? Buna cevap verebilirlerse onlar için süreç daha doğru işleyecek. Elf sarışın değil de esmer olunca o hikâye özgün diyemeyiz yani. Kendi kültürünü ve mitolojini öğrenip, sonra başka diyarların mitolojisini üzerine ekleyip yazmaya çalışsak daha güzel işler ortaya çıkabilir. Bu açıdan Mehmet Berk Yaltırık’ın Yedikuleli Mansur’u çok güzeldi mesela. Zevkle okumuştum. Tarihi fantezi ve korkuyu bir araya getiren bir eser.
Dünyada ve özellikle Türkiye’de alternatif türler kapsamında bir yükselişten, bir ilgiden söz edebilir miyiz?
Dünyada da Türkiye’de de bu yükseliş var. Popüler kültür artık tüketecek bir şey bulamayınca haliyle alternatife bir yönelim oldu ister istemez. Sinemada da edebiyatta da böyle. Türkiye için konuşursak, yükseliş derken neyden bahsediyoruz? İlgiden mi? İlgi var. İlgi hep var ama dediğim gibi dönemsel olarak türden türe değişiyor.
Bu ilginin nedeni salt pazarlama trendleriyle mi ilgili yoksa alternatif türler nihayet hak ettikleri ilgiyi mi görüyor? Sosyolojik, politik, kültürel bakımdan başka dinamiklere de bağlayabilir miyiz?
Sadece pazarlamaya yoramayız bunu. Dünyada zaten ilgi görüyordu. Türkiye’ye her şey biraz geç geliyor zaten. Dönem olarak türe bir ilgi mevcut ve bunun sosyolojik, politik ve kültürel tarafı var tabii ki. Tek başına ele almak yanlış olur.
Bilimkurgu, fantastik ve kimi alt türleriyle polisiye; bugünün dünyasında artık “olmayacak şeyler” anlatan türlerden ziyade “olanı ve olması muhtemel olanı” anlatan türler gibi mi algılanmaya başladı sence?
Öyle algılandığını düşünmüyorum. Sonuçta çok geniş bir derya bu. Genel olarak böyle bir algı oluşmaz. Bu türler geçmişi de anlatır, olanı da, olanın alternatifini de, olması muhtemel olanı da, olması imkânsız gibi görüneni de. Belirli bir sınırı yok. Sadece “olanı ve olması muhtemel olanı anlatan türler” olarak tanımlanması yanlış olur.
Vaktiyle “kaçış edebiyatı” olarak tanımlanan bir türden bahsediyoruz. Oysa bugün her zamankinden daha çok beslendiği politik-sosyoekonomik damar itibariyle kaçıştan çok sorgulama amacına hizmet ediyor sanki. Okurun dünyayı doğru yorumlaması açısından alternatif türlerin işlevine dair ne söylersin?
Kaçış edebiyatının gerçekle bir sorunu hiçbir zaman yoktu zaten. Eserlerinin de yerine göre bu gerçeklerle hep bir derdi vardı. Hep sorguladı. Okurun “dünyayı doğru yorumlaması” için bu eleştiri ve sorgulama özelliklerine sahip olması gerekir. Ve bu konuda faydalı olsa bile alternatif türlerin tek başına okura yol göstermesi imkânsız tabii. Ne okuduğumuzu da bilmemiz gerekiyor. Eserleri okuyoruz ama eserler üzerine okumuyoruz. İlave okumalar mühim.
Son yıllarda yerli kalemler de bu türlere epey ilgi gösteriyor. Dosya alımı yaparken nelere dikkat ediyorsunuz? Size bir fantastik, bilimkurgu, korku dosyası gönderecek yazar adayı arkadaşlar nasıl bir yol izlesin?
Dosyaları gönderebilecekleri bir e-posta adresimiz var: dosyabasvuru@ithaki.com.tr
Türkçe Edebiyat editörümüz Ayla Hanım ilgileniyor bu kanalla. Bu adrese gelen dosyaları 3-6 ay arasında inceleyip yazarlarına geri dönmeye çalışıyoruz. Tamamlanmamış dosyalara bakılmıyor genellikle. Bir de sadece kitabı değil de yazarı, eseri anlatan kısa metinler gönderilirse faydalı oluyor. İçerik olarak ise üsluba ve özgünlüğe önem veriyoruz biz. Bir de tabii Türkçeyi bilmeleri çok önemli. Bozuk Türkçeye sahip bir metin baştan dezavantajlı oluyor.
Bu yazının dahil olduğu dosya paralelinde, KalemKahveKlavye ve Yazım Kılavuzu işbirliğiyle düzenlenen “Edebiyatta Alternatif Türlerin Yükselişi” konulu söyleşinin videosunu şimdi izleyebilirsiniz.