Uğur Batı’nın Everest Yayınları‘ndan çıkan romanı Azraa-Eel Menkıbeleri üzerine bir Bora Tamusta incelemesi.
Everest Yayınları’ndan bu ayın başında “Osmanlının Mahzeninden Hayal Et Kıssaları” alt başlığıyla yayımlanan Uğur Batı kitabı, okuyucuda ilginç bir duygu durumu yaşatan kitaplardan. Kitabın olay örgüsüne, ritmine bakıldığında bir korku romanı iddiasında olmadığı belli kitabın ama yine de ürkütücü detaylar dikkati çekiyor. Gizemler, muammalar, garip gureba yaratıklar derken, klişe olacak ama kitap heyecan dalgası yaratıyor.
Uğur Batı, konu seçiminde özel bir başarı yakalamış. Daha içindekiler bölümünü okuduğunuzda ilgi alakayı cezbediyor. “Orada neler oluyor yav” benzeri bir durum yaratıyor. Kitap bütününde iyi ve kötünün bitmez tükenmez mücadelesini gizemli ve fantastik bir “Osmanlı” dünyası kurarak anlatıyor. Bu tamam. Kitapta zaman Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye’nin iblisvari kötülüklerin tam tezahüründe olduğu, tâbire değmeyen rüyâların görüldüğü zamanlarda geçiyor. Bunlar zor zamanlar. Öyle ki, Azrail’in ıslıklarının Dersaadeti örttüğü yıllar. İsyankâr yeniçeriler, İslambol’daki tütün yasağına karşın cigaralarını rahat rahat tüttürürken; Cibali’nin arkalarında kocakarı ilacı yapıp çocuğu iyileştireceğim diyen hekimin dili kesiliyor… Batakhane, tımarhane, hapishane ve piçhane dörtgeniyle çevrilmiş bu delişmen kentte hiçbir şey yolunda gitmez ki, Osmanlının kalanında gitsin! Trablus-ı Şam, Acem Şehri İsfahan, Tırnava, Eflak ve Boğdan, Erdel, Buhara, El-Ruha, Şehr-i Kayrevan, Wallachia, Belgrad, Hatukay ve daha pek çok Osmanlı memleketinde cinler, periler, gulyabaniler, vampirler, kurtadamlar kol gezip, baş kesmekte… Lanetli gömülerden hazineler yerine hortlaklar çıkıyor, tılsımlı fermanlar sağda solda cirit atıyor, mezarlarda ruhlar kol geziyor, terk edilmiş virane kiliselerden kendiliğinden çalan çan gürültüleri duyuluyor. Yani civar etraf bildiğin şeytana çalıyor!
Dil, üslup ve edebi kalite meselesine gelince… Edebiyatı eleştirenler bilirler, eleştirinin varlığı, kendisi dışında bir sanatı gerektirir. Yani eleştiri, bir dil yapıt üzerine ikinci bir dil varlığıdır. Azraa-Eel Menkıbeleri, edebi eleştiriye çok uygun bir eser. Çünkü keskin, köşeli bir kitap. Üslup açısından çarpıcı. Uğur Batı, dizi film gibi bir kitap yazmış. Sinematografik bir anlatım yaratmış. Mevzu adı altında topladığı bölümlerin bazıları neredeyse Ernest Hemingway ile yarışacak kısalıkta… Öyküleri hem akıcı hem doyurucu. Her esein bir geometrisi var. İşte bu kitap da geometrisi ile beni şaşırtan bir kitap. Dil ağır gibi dursa da akıcı. İyi akşamlar demek kadar kolay bir dili yok kitabın Kabul etmek lazım ama bir o derece atmosferik bir dil bu.