Alfa Yayınları, 2006
Arka Kapak/Tanıtım
Türk Rock Müziği’nin Dev İsmi bu kez, kitabıyla karşınızda. Türk Rock Müziği’nin yaşayan efsanesi Erkin Koray’ın Mezarlık Gülleri adını taşıyan kitabı Alfa Yayınları’ndan çıktı. Günümüze kadar çıkardığı albümlerle Türk Rock Müziğinin babası unvanına sahip olan Koray, bu defa “Mezarlık Gülleri” adlı şarkısıyla aynı adı taşıyan kitabı ile sevenlerinin karşısına çıkıyor. Omuzlarına dökülen ve çok tartışılan saçlarıyla, turuncu-siyah renkli geniş paçalı pantolonuyla sahnede yerinde duramayan, Hard Rock tarzı müziği ile duvarları sarsan, Türkiye’de “ilk”lerin ismi olan Erkin Koray kitabında müziğinin sertliğini, nükteciliğini, kavrayıcılığını satırlara döküyor.
Bir “Dökümanter’le Karışık” Hikaye Kitabı alt başlığını taşıyan Mezarlık Gülleri’nde Erkin Koray, eleştiri oklarını yöneltmekten çekinmiyor. Dil kurallarına uymayanlardan, Kaz Dağı’ndan değil de kutsal topraklardan su getiren Hacılara, siyasilerden, biz ayrılamayız dediği gazetecilere kadar bir çok kesim eleştirilerden nasibini alıyor. Öyle ki Koray, “Ders kitaplarının çoğunu okumaya değer bulmuyorum.” diyerek tartışma yaratıyor. “Akrebin Gözleri” , “Öyle Bir Zaman Geçer ki” , “Sen Bana Sabır Ver” gibi sevilen parçalarının sözlerinin bulunduğu kitapta Koray, sözlerdeki yüklü duygulardaki ince anlamlar üzerinde duruyor. Ayrıca çok ses getiren çalışmalarından biri olan Estarabim parçasında geçen bu kelimenin ne anlama geldiğini dikkatli okur satırlar arasında bulabilir. Erkin Koray, Mezarlık Gülleri adlı kitabında kimi zaman düşündürüyor, kimi zaman güldürüyor, kimi zaman da olmaz böyle şey dedirtiyor. Eleştiri oklarından siz de nasibinizi alabilir kim bilir tahammül sınırlarınız zorlanabilir.
KİTAPTAN
Mezarlık Gülleri Adamın biri vasiyet etmiş: “Ben ölünce”, demiş, “mezarımın üzerine gonca güller dikin. Onları, açıp ta olgun birer gül haline gelinceye kadar başından hiç ayrılmadan sulayın. Sonra çekilin ve kendi hallerine, doğa’nın kucağına bırakın”. Sevenleri adamın bu vasiyetini tutmuşlar. Öldükten sonra mezarının üzerine her renkten gonca gül dikmişler. Ve bu gülleri de, gece gündüz başında sırayla nöbet tutarak sulamışlar. Sonra vasiyete uyarak, güller tamamen açıp olgunlaşınca sulamayı kesip, kendisine son bir “Allahaısmarladık” deyip mezarının başından ayrılmışlar. Gün geçmiş, mevsim gelmiş, yağmur yağmış, dökülen gül yaprakları sularla birlikte mezarın topraklarına karışmışlar. Öyle ki, bu sular, güllerin yaprak ve köklerindeki bütün özleri derinlere taşımışlar, taa adamın vücudunu sarıp içine karışıncaya kadar… Sonra, ilkbahar gelmiş.
Nerede Bulurum?