Anna Della Subin’ın tüm dünyada ses getiren çarpıcı eseri Kazara Tanrılar Beyaz Baykuş etiketi ve Nurullah Yakut çevirisiyle okuruyla buluştu. Okuyucularının büyük beğenisini kazanan bu ilgi çekici kitap, yaşayan tanrılara tapma ritüellerini farklı bir bakış açısıyla ele alarak, bu tanrılaştırma uygulamalarını modern dünyanın evrimiyle bağlantılı hale getiriyor. Sömürge altındaki bölgelerdeki tanrılaştırma örnekleri üzerinden, Avrupalıların tanrısallık kavramlarından nasıl modern ırksal hiyerarşi anlayışını geliştirdiğini detaylı bir şekilde okura açıklıyor.
“Tanrılar, yoktan var olurlar ya da deniz köpüğünün beyaz kanından veya daha büyük bir tanrının kulak kirinden doğabilirler. Ayrıca yemek odası masalarında ve güç gösterileri çok ileri götürüldüğünde doğarlar. İnsanlar kendilerini yanlış zamanda yanlış yerde bulduklarında doğarlar. Tanrılar ani ölümlerde, şiddetli kazalarda yaratılır; bir odun ateşinin dumanı içinde yükselirler veya mezarlarında kendilerine sunulacak puro adaklarını beklerler. Ama tanrılar aynı zamanda hikâye anlatma, tarih yazma, çapraz referans, dipnotlama, tekrarlama yoluyla da yaratılır.”
Kazara Tanrılar, tanrılaştırma kavramını derin bir şekilde sorgulayarak, bu yaklaşımın toplum hayatında, devlet yönetiminde siyasi hanedanların konumunu nasıl güçlendirdiğine ve aynı zamanda bunun beklenmedik trajik ölümlere duyulan sevgi ve üzüntünün bir yansıması olduğuna vurgu yapıyor. Kitap, 1492’de Kristof Kolomb’un Yeni Dünya’ya ayak basmasıyla başlayan hikâyesini, modern çağın din siyasetini ve tanrılaştırılan erkek figürlerin çalkantılı dönemlerdeki yükselişini, modern, detaycı ve rahat okunur bir dille aktarıyor.
“Fakat benim Tanrım nedir?
Bu sorumu toprağa sordum. “Ben Tanrı değilim” diye yanıtladı, ve toprak üzerindeki her şey de aynı cevabı verdi.” –Aziz Augustinus, İtiraflar
Kitabın yazarı Anna Della Subin’in eğitimini aldığı felsefe, ilahiyat ve klasik gibi disiplinlerin etkisini güçlü bir biçimde hissettiren Kazara Tanrılar, beş yüzyılı aşkın bir süreyi ele alarak, modern “din” kavramının nasıl şekillendiğini, seküler çağda din ve siyasetin nasıl iç içe geçtiğini ve ilahi olarak adlandırma yetkisinin nasıl kötüye kullanıldığını anlatıyor. Kâşiflerin egemenliklerini meşrulaştırmak için kullandıkları stratejileri ve tanrılık hikayelerinin ırkçılığı nasıl tetiklediğini detaylandırarak, eserini güçlü bir analizle sunuyor.
Esquire, The Irish Times ve The Times Literary Supplement tarafından yılın en iyi kitabı seçilen bu eser, güç ve din arasındaki bağlantıyı ve seküler bir çağda ilahiyatın rolünü aydınlatarak, tanrı olarak tapılan insanların tarihsel ve kışkırtıcı hikâyesini detaylı bir şekilde ele alıyor. Subin, modern dünyanın doğuşunu olağandışı bir bakış açısıyla gözler önüne seren bu başvuru kaynağını, derin bilgi birikimi ve eğlenceli bir üslupla sunarak önemli bir edebi başarıya imza atıyor.
“Başlangıçta, insanın tanrısal bir hüviyet kazanabileceğini ilk öneren yılandı. Tanrılar gibi olacaksınız, diye öğüt verdi, yasak meyve bir tarafta beklerken. Dünyaya keder, utanç ve bilgelik geldi, ama insan tanrısallığa daha yakın mıydı, kim bilebilirdi?”
Kazara Tanrılar Yazarı Anna Della Subin Hakkında
Anna Della, Chicago Üniversitesi’nde felsefe ve klasikler, Harvard İlahiyat Fakültesi’nde ise dinler tarihi eğitimi almıştır. Yazar, küratör ve editördür. Anna Della Subin 2022 yılında Prospect Magazine tarafından dünyanın en iyi 50 düşünüründen biri olarak seçilmiştir.
1987, İstanbul doğumlu. Felsefeci, yaratıcı drama&tiyatro eğitmeni. Başta KalemKahveKlavye olmak üzere çeşitli mecralarda yazılar kaleme alıyor. İlk kitabı Aristoteles · Hayatı Bir Şölen Sofrası Gibi Bırakmalı Ne Susuz Ne de Sarhoş 2022’de Destek Yayınları’ndan çıktı. Evli ve iki kedi annesi.