theme-sticky-logo-alt
img-alt
img-alt
img-alt

“Hayranlığımın Gözbebekleri” : Selva Erdener

10 Ocak 2011
1753 Okunma

2005…Yakın gözükse de uzak bir yıl. Çanakkale’de, üniversitede ve kendi evimde ilk yılım. Sabahları dağıtımını yaptığım yerel gazetenin ofisine gelen bir davetiyeyi patronum bana veriyor. “Sen gidersin” diyor: Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde Selva Erdener adında bir sopranonun konseri. Resmi ağızla 90.Yıl Gösteri Merkezi’nde, biz oraya “çadır” deriz. Dört dörtlük Klasik müzik dinleyicisi değilsem de sosyal aktivite diye mahalle komşum olan arkadaşımı da alıp gidiyorum.

   Enstrümanların sesi ilk vuruştan itibaren beni alıyor, sahnedeki nazik enerji ruh halimdeki dalgaları hareketlendiriyor, ardından o ana kadar sadece ismini bildiğim solist sahneye çıkıyor: Selva Erdener… Zarif, hassas ama bir o kadar kendinden emin bir duruş. Genç bir kızın gülen gözleri ve olgun bir kadının şuh ifadesi; ikisi bir arada… Hem hiç tanınamayacak bir yabancı, hem ailemdeki kadınların anaç bakışları. Seyirciyle göz teması had safhada ve bu onun en önemli ikinci özelliği. Birincisi? İşte her şey aslında onunla başlıyor: ani dalgalanmalara kusursuzca inip çıkan, bir sanatçının inandığı şeyi içinden gelerek nasıl yaptığının gerçek bir timsali olan, hem Batı armonilerine, hem Doğu ezgilerine uyum sağlayan ya da belki onları kendisine uyduran son derece güçlü, nitelikli ve  leziz bir ses… Konserin hakim konsepti alaturka şarkılar üzerine kurulu; Yarim Senden Ayrılalı, Bülbülüm Altın Kafeste, Ay Gız, Sabahın Seherinde, Laçin ve diğerleri… Bir de Murat Göksu’nun kalemi, Turgay Erdener aranjesinden geçmiş “İlle de” ve yine Turgay Erdener ile Turan Oflazoğlu imzalı “Sen Sen Sen” adlı şarkılar… 

   Bir müziğe nasıl aşık olunur, bir sese nasıl vurulur insan; sanırım öyleydi… Bu isimlerin her birini araştırdığımda, ne kadar zengin bir hazinenin içinde yaşadığımı anlıyorum. Turgay Erdener, Selva Erdener’in eşi. Onun hakkında araştırma yaptığınızda karşınıza ilk çıkan ifade: “Son kuşak bestecilerimizin ilki” oluyor. Mütevazı görüntüsünün, büyük kanallarda, gazetelerde nadir karşılabileceğiniz adının altından müthiş bir ustalık, önemli çalışmalar, besteler ve aranjeler çıkıyor. Ankara’da yaşadıklarını, Turgay Bey’in Hacettepe Üniversitesi’nde kompozisyon ve harmoni dersleri verdiğini ve Selva Erdener’in Ankaralı olduğunu öğreniyorum. Bu son bilgi, bir Ankaralı olarak, seyircinin gözlerine baktığı zamanki duygusal alışverişin gücünü, güzelliğini, sahiplenişini açıklıyor. Bunu ancak Ankaralılar bilebilir; Ankaralı bir kadının nasıl bakabildiğini…

   Çanakkale’deki güzel günlerimde, özellikle kışın melankolik zamanlarında, onun “Sen Sen Sen” albümünü açıyorum (Kalan Müzik/2001). Albümün adındaki parça ve İlle de favorilerim. “Ama ille de o şehir” diyor; o zamanlar, “İlle de” diye tutturabileceğim bir şehir olabilecek mi, sorguluyorum. Çocukluk arkadaşıma “Bak böyle bir sanatçı var” dediğimde, çok ilginç bir tesadüfle, opera sanatçısı olan  amcası aracılığıyla aile dostları olduğunu söylüyor. Şaşkınlığım tarifsiz…
  2010… İstanbul’daki ilk zamanların şaşkınlığı yavaş yavaş geride kalmakta. Yıllar önce “İlle de ah o şehir” diyeceğim şehrin Çanakkale olduğunu çok büyük boşluklarla anlamışım. Ve yeni geldiğim bu şehire, o akşam Selva Erdener’in geleceğini öğrenmişim. Çocukluk arkadaşım, aile üyeleri ve en kıymetlim ile birlikte Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’ndeki konsere gidiyoruz. Çok şey değişmiş; mezun olmuşum, en güzel günlerim bitmiş, en güzel dostlarım gitmiş, azalarak çoğalmışız, uzun saçlarım kesilmiş, zayıf bedenim toparlanmış, büyümüş, Çanakkale uzakken İstanbul yakınlaşmış, sınıf arkadaşım sevgilim olmuş. Ama Selva Erdener sahneye çıktığında, o an orada tek bir şeyin değişmeden kaldığını anlıyorum: O muhteşem ses, o zarif ve kendinden emin duruş ve Ankaralı bakışlar beş yıl evvel bıraktığım yerde ve her biri birkaç gömlek daha üste çıkmış. Konseri, eski günlerin hayaliyle dinliyorum. Ardından, sahne çıkışında çocukluk arkadaşım ve çok sevdiğim amcası sayesinde o sesin sahibiyle ve o mükemmel bestelerin imza sahibi eşiyle ayak üstü tanışabiliyorum. Yavaş konuşmaya çalışarak birkaç alelade cümlede kaç yıldır büyük kanallardan, medyadan bağımsız bir şehir efsanesi gibi beynimde şarkılarıyla dolaşmasını, ama efsane olamayacak kadar gerçek bir sesle dinlediğim şarkılarını anlatmaya çalışıyorum. Sahnedeki bakışlarını, parlayan göz bebeklerini, pek çok şişirme “sanatçı” gibi orada bırakmıyor, hayatına taşıyor. Bu, hem bir sanatçı, hem bir sanat eseri ve hem de samimi bir insan olmanın en önemli ve az bulunur şartı. Hayranlığımın artışını hissederek eve yol alıyorum ve ne zaman eski günleri özlesem “İlle de” şarkısı; ya da ne zaman eski bir şehri veya hiç eskimeyecek sevgiliyi düşünsem “Sen Sen Sen”, kulağımdaki yerini alıyor, tüylerimi köklerinden kurtulmak istercesine dikenleştiriyor.
Bir yandan “İyi ki var” dediğim sesler içinde olabilmiş olmasından, dar-ı dünyada sesine ve bestelerine rast gelebilmiş olmaktan mutluluk duyarken, bir yandan da böylesine önemli, kıymetli ve öz-sanat yaratan bir ailenin nasıl oluyor da büyük medya ve kitleler tarafından görülmediğini düşünüyorum. İçten içe, dile getirmeden sevdiğim ülkemin sınırlarında böylesine körlükler canımı sıkıyor, öfkelendiriyor. Bir röportajda “Klip çektik. Ama hiçbir yerde yayımlanmadı. Sebebi de yayımlansın diye üzerine para vermememizmiş.” diyor Selva Erdener; bu mudur yani? Eski bakışın asla öngöremediği bir şey yapılmış; Doğu’nun türküleri Batı’nın enstrümanları ve armonisiyle barıştırılmış, müzikal duvarlar yıkılmış, Batı’yı öğrenirken Doğu’yu esgeçmemiş ve bu karışımı çoktan başarıya ulaştırmış sanatçılar yetişmiş fakat klipleri için para istenmiş, yayınlanmamış, duyulmamış, tanınmamış. Yani en önemlisi, benim kuşağımın kulak zarları bu güzel şarkılardan titrememiş. Ne yazık!
   
   Bazen, belki de doğrusu budur, diye içimden geçse de, “Hayır” diyorum, sosyal paylaşım sitelerinde kıymetini anlamayan insanlar tarafından ayağa düşürülme riski olsa da (Can Yücel, Küçük İskender, Mevlana gibi), insanların bu isimleri tanımadan, bir tane de olsa şarkılarını dinlemeden ölme lüksleri olmamalı… Bu yazıyı, şehirlerimin ilkinde, Alanya’da yazarken kulağımda yine “İlle de” çalıyor; birazdan Sen Sen Sen çalacak ve tüylerim yine diken diken olacak. Elimde olsa ve fazlasını yapsam diye hayıflanırken hem bu isimlerle ilgili bir şeyler kaleme alabilmek hem de bu sayede birkaç insan daha bu şarkıları ve isimleri tanısın diye bir şeyler yapmış olabilmenin tatsız mutluluğunu yaşıyorum. Çünkü ben bu şarkıları sevdim ve o şarkının söylediği gibi, “Sevmiş olmam yok olabilir mi?”…
İlle de: http://www.youtube.com/watch?v=02oShlyTjSQ (Albüm kaydı)
           http://www.vidivodo.com/322197/selva-erdener-_-ille-de-sen  (Bir kuble canlı)
Sen Sen Sen: http://www.youtube.com/watch?v=DRumxfam3Pg
Maltepe Konseri/Aman Avcı:  http://www.youtube.com/watch?v=8sofke_hLR4 
Hayranlığımızın Gözbebekleri: http://www.youtube.com/watch?v=Kd1OIZKA6EA
Bir Röportaj: http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=-251797
Turgay Erdener Biyografisi: http://www.beethovenlives.net/turgay_erdener.htm
1987, Ankara. Türk Dili ve Edebiyatı lisansı, Yeni Türk Edebiyatı yüksek lisansı... KalemKahveKlavye'nin kurucusu. Evli ve iki kedi babası...Bazı kitaplar yazdı: Kadran Kadraj (2015), Kaosun Kalbi (2020), Yeraltı Kütüphanesi (2020), Gecenin Kıyısından Gelen Suratsız ve Yaşlı Kuzgun: Edgar Allan Poe (2020)
Yorum 3
  • 12 Temmuz 2011 17:42
    Adsız

    …yorum yapacak ne kaldı ki…..Koray Sarıdoğan,SEN SEN SEN albumünü aldığımdan beri,bu albüme karşı sessiz kalınarak yapılan provakasyon ve haksızlıklara karşı içimde biriktirdiğim tüm üzüntü,kızgınlık ve kırgınlık duygularımın tamamına tercüman oldu…şunun bilinmesini isterim…2001 yılından beri bu albümü belki 10 kez aldım,defalarca kıramadığım dostlarımın albümü (dinleyip geri vereceklerini söyleyerek ve bir daha da hiç getirmeyerek :-)benden götürmüş olmalarına rağmen,son aldığımı gözümden esirgeyerek saklıyor ve hiç aralıksız 10 yıldan beri büyük bir zevkle dinliyorum…her defasında bir kez daha Selva Erdener ve Turgay Erdener ikilisine ve diğer emeği geçenlere sonsuz teşekkürler ediyorum…AMA NEDEN YENİDEN YAYINLANAMADIĞINI DA AÇIKÇASI ÇOK MERAK EDİYORUM…

  • 4 Eylül 2011 23:42
    Adsız

    Bu yazıyı yazan elinize , bunları sahiplenen düşüncelerinize ve kısaca en önemlisi Yüreğinize Ve Güzelliklerinize Ve de Bu Düşünceleri,Güzellikleri Paylaşan Size Çok Teşekkür Ediyorum

  • 29 Kasım 2011 09:33

    "Hayranlığımızın Gözbebekleri" yollarda kalmıştı ki bir türlü bin türlü nedenden çıkamayan albüm, Aralık itibariyle çıkıyormuş. "Düşlerimin Toprağı", Selva Erdener'in yeni albümü… Mutlu olduk ziyadesiyle.

Cevapla

15 49.0138 8.38624 arrow 0 bullet 0 4000 1 0 horizontal https://kalemkahveklavye.com 300 4000 1