-Ney’in yolculuğundan ilhamla insanın kemale erişmek için çıktığı yolculuğa bir rehber olma amacı taşıyan ilk kitabı Ben Ney’im ile hatırı sayılır bir okur kitlesi edinen Hakan Mengüç’ün yeni kitabı Kalbin Temizse Hikâyen Mutlu Biter Destek Yayınları’ndan çıktı. Yazarın Afrika’da bir sufi ile tanışmasıyla başlayan bu kitap yaşantınızdaki sıkıntıları çözmenizde, ilişkilerinizdeki aksayan yönleri fark etmenizde ve hayata olumlu bakmanızda size yardımcı olacak. Sufilerin kullandığı yöntemlerden ilhamla yaşadığınız sorunlara pratik çözümler sunan kitapta her birinden pek çok ders çıkartılabilecek hikâyeler de yer alıyor.
Arka kapaktan:
Hiçbir karşılaşma tesadüf değildir. Senin şu anda bu satırları okuyor olmanın tesadüf olmaması gibi, benim Afrika’ya araştırma yapmak için gidip orada bir sufiyle karşılaşmam ve ondan öğrendiklerimi bu kitapta derlemiş olmamın da tesadüf olmaması gibi.
“Dert insana daima yol gösterir” der sufiler. Önemli olan yolu yürümekten vazgeçmemek. Yolda olan için “umut var” demektir. Kader her an yeniden yazılır çünkü.
Kiminle ne zaman karşılaşacağını, neyi ne zaman bulacağını bilemezsin. Bazen istediğin şeyi aramakla bulamazsın ama bulanlar hep arayanlar olmuştur. Mevlana’nın dediği gibi: “Sen yola çık, yol sana görünür.”
Yoluma ortaklık eden hocalarımın ilhamıyla karşına çıktığım bu kitapta sıkıntılarından kurtulman, ilişki problemlerini çözmen ve hayata daha olumlu bakabilmen için sufilerin kullandığı pratik yöntemleri kendi deneyim süzgecimden geçirerek sunuyorum. Kitapta yer alan öğretiler bugüne kadar binlerce insana yardımcı oldu, sana da olacağına inanıyorum.
Şunu sakın unutma yol arkadaşım, kaç yaşında olursan ol, başından ne geçmiş olursa olsun; kalbin temizse hikâyen mutlu biter.
“İYİ BENİ BULUR.”
Hakan Mengüç Kimdir?
Hakan Mengüç, Girne Amerikan Üniversitesi’nde “Sufizm’e Giriş” dersleri vermektedir. Aynı zamanda GAU Sufi Akademisi’nin kurucusudur ve Sufi Akademi bünyesinde eğitim ve seminerler vermektedir.
Bursa’da doğan Hakan Mengüç, ruhun gıdası musikiye küçük yaşlarda ilgi duymaya başladı ve 15 yaşında hem ney hem de piyano öğrendi. İki sene konservatuvara devam etti ve daha sonra konservatuvardan ayrıldı.
Ney ile başlayan yolculuğu onu tasavvuf ve sufi felsefesi ile tanıştırdı. Ardından Osmanlıca öğrendi ve yıllar sonra Şems-i Tebrizi’nin diyarında sufizm üzerine bir eğitim sürecinden geçti, Mesnevi’nin anadili olan Farsça üzerine çalışmalar yaptı.
Mevlevi geleneğinden ney yapım icazeti aldı ve uzun yıllar ney dersleri verdi.
Yirmili yaşlarında Boğaziçi Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi gibi üniversitelerde seminerler vermeye başladı. Yazdığı, alıntıladığı, bazen de günümüze uyarladığı sufi sözler ve tasavvufi hikâyelerle sosyal medya üzerinde milyonlarca kişiye ulaştı.
2014 yılında hayvanlara ve psikolojiye yoğun ilgisi onu Güney Afrika’ya götürdü. Güney Afrika’da aslan ve Bengal kaplanlarıyla yaşadı. Onların bakımı ve rehabilitasyonu üzerine eğitim aldı.
125 ülkede yayımlanan TEDx konuşmasına davet edildi ve sufi felsefesi üzerine konuştu.
İŞKUR, Milli Eğitim Bakanlığı, Sermaye Piyasası Kurumu, Ticaret ve Sanayi Odaları’nda eğitimler verdi.
2016 yılında Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı’nın daveti üzerine, Mersin Üniversitesi’nin “2016-2017 Akademik Yıl Açılış Dersi”ni verdi.
2018 yılında Girne Amerikan Üniversitesi Rektörü Kutsal Öztürk’ün daveti üzerine, Girne Amerikan Üniversitesi’nin “2018-2019 Akademik Yıl Açılış Dersi”ni verdi.
Kendisini müzisyen, sufi/yazar ve aynı zamanda bilgi ve deneyimlerini paylaşan bir konuşmacı olarak tanımlamaktadır.
Hayat felsefesi umutlu olmak ve umudu paylaşmak üzerine kuruludur. Umutlu olmak, saf bir iyimser olmak veya insanlığın yüzleştiği trajediyi göz ardı etmek demek değildir. Umut her ihtimali görüp, evinde oturup kötülüğe küfretmektense, iyilik için elinden geleni yapmak demektir. Ve tek bir kişi bile umudun yaşaması için yeterlidir. Ve bu kişi siz olabilirsiniz. Daha sonra başka bir “sen” ve başka bir “sen” olacak ve sonunda “biz”e dönüşecektir.
O yüzden karanlığa küfredeceğine bir mum yak felsefesini benimsemiştir. Ve hocalarının ona telkin ettiği gibi, o mumu başkalarıyla da paylaşarak, onların da mumunun yanmasına vesile olmayı arzulamaktadır.
Mevlana’nın da dediği gibi: “Bir mum, başka bir mumu tutuşturarak ışığından hiçbir şey kaybetmez.” Aksine karanlıkların aydınlanmasına vesile olur.