Gezi Parkı
Direnişi ile ilgili olarak, direniş sürecinde de bir yazı kaleme alan Orhan
Pamuk, yabancı bir yazara verdiği röportajda Gezi Parkı ile ilgili de konuştu.
Direnişi ile ilgili olarak, direniş sürecinde de bir yazı kaleme alan Orhan
Pamuk, yabancı bir yazara verdiği röportajda Gezi Parkı ile ilgili de konuştu.
Orhan Pamuk, direniş sürecinde kaleme aldığı bir
yazıda “Erdoğan hükümeti baskıcı ve
otoriter”, “Taksim Meydanı bütün
İstanbul’un kestane ağacıdır ve korunmalıdır” gibi destekleyici açıklamalarda
da bulunmuştu. Dün okuduğum bir haberden sonra 4k-Facebook Sayfası ‘nda
paylaştığım sözleri burada da yayınlamak istedim.
yazıda “Erdoğan hükümeti baskıcı ve
otoriter”, “Taksim Meydanı bütün
İstanbul’un kestane ağacıdır ve korunmalıdır” gibi destekleyici açıklamalarda
da bulunmuştu. Dün okuduğum bir haberden sonra 4k-Facebook Sayfası ‘nda
paylaştığım sözleri burada da yayınlamak istedim.
Gezi Parkı ile ilgili olarak önceki gün The New Republic’te yayımlanan ve “”“From
the Ruins of Empire: The Intellectuals who Remade Asia” isimli kitabın yazarı
Pankaj Mishra ile yapılan röportajda da önemli şeyler söyledi. Pamuk’un Gezi
Parkı ile ilgili sözleri şöyle:
the Ruins of Empire: The Intellectuals who Remade Asia” isimli kitabın yazarı
Pankaj Mishra ile yapılan röportajda da önemli şeyler söyledi. Pamuk’un Gezi
Parkı ile ilgili sözleri şöyle:
“Taksim ve Gezi Parkı olaylarıyla gördüğümüz şey kısmen şudur: Bir ülke
zenginleşince bireysellik duygusu güçlenir. O ülkeyi eski otoriter yollarla
idare edemezsiniz. Erdoğan’ın yaptığı gibi medyayı kontrol etseniz bile,
bireyler sokağa çıkar ve parklarda ayaklanır. Bu gösteriler organize değildi.
Siyasi partiler bunu yönetmeyi başaramadı. Herkes sınırlarını bilirse ılımlılar
ve modern birey aynı toplumda yan yana yaşayabilir. Burada sorun Erdoğan’ın
eski moda, 1930’lardan kalma bir lider gibi hareket etmesiydi. Her şeyi yapan,
her şeyi idare eden… ‘Benim yüzde 50 oyum var, çenenizi kapatın’ diyen. Evet,
yüzde 50 oyunuz var ama karsınızda tamamen sizin gibi olmayan 72 milyon insan
var.
zenginleşince bireysellik duygusu güçlenir. O ülkeyi eski otoriter yollarla
idare edemezsiniz. Erdoğan’ın yaptığı gibi medyayı kontrol etseniz bile,
bireyler sokağa çıkar ve parklarda ayaklanır. Bu gösteriler organize değildi.
Siyasi partiler bunu yönetmeyi başaramadı. Herkes sınırlarını bilirse ılımlılar
ve modern birey aynı toplumda yan yana yaşayabilir. Burada sorun Erdoğan’ın
eski moda, 1930’lardan kalma bir lider gibi hareket etmesiydi. Her şeyi yapan,
her şeyi idare eden… ‘Benim yüzde 50 oyum var, çenenizi kapatın’ diyen. Evet,
yüzde 50 oyunuz var ama karsınızda tamamen sizin gibi olmayan 72 milyon insan
var.
Taksim olayları Erdoğan’a ya da gelecekte Türkiye’yi
yönetecek herhangi bir lidere veya dünyanın bu bölgesindeki herhangi bir kişiye
şunu söylemenin en iyi yoluydu: Bir ülke fazla zengin ve karmaşık hale gelirse,
o ülkenin lideri kendisini güçlü hissedebilir. Ancak aynı zamanda bireyler de
güçlü hisseder. Parklara gidip ‘hayır’ derler. Bir siyasi programları ya da
partileri olmayabilir ama dışarı çıkıp etkileyici bir ‘hayır’ derler. Bu beni çok
mutlu etti.”
yönetecek herhangi bir lidere veya dünyanın bu bölgesindeki herhangi bir kişiye
şunu söylemenin en iyi yoluydu: Bir ülke fazla zengin ve karmaşık hale gelirse,
o ülkenin lideri kendisini güçlü hissedebilir. Ancak aynı zamanda bireyler de
güçlü hisseder. Parklara gidip ‘hayır’ derler. Bir siyasi programları ya da
partileri olmayabilir ama dışarı çıkıp etkileyici bir ‘hayır’ derler. Bu beni çok
mutlu etti.”
Koray Sarıdoğan