“Egolayzır” esasen bir müzik derlemesi olup, her müzik altına Yaşar Can Özten tarafından serbest çağrışımlarla yazılmış hikayeler, denemeler ve muhtelif lirik metinlerle 8 gece boyunca sürecek bir yazı dizisi haline gelmiştir.
Tanrıdan gelecek o işareti
beklerken, iz olmuş sanrıların
girdabı bilinçaltına. Çakralarından sızan algıları bozmaktaydı bütünleşmiş o
puzzle’ı.
Ve tanrı…
Ve tanrının ışığı, O’nun göz bebeklerinin büyümesiydi, büyüdükçe
gözbebekleri, küçüldü nefes aralıklarında kalp atışları. İlahi bir ses sandığı,
küçük bir böceğin adımlarıydı… O tanrı sandı, sanrı tanrılaştı, tanrı
yalanlaştı. Yozlaşırken düşünceler, o düştü ve alçaldı…
gözbebekleri, küçüldü nefes aralıklarında kalp atışları. İlahi bir ses sandığı,
küçük bir böceğin adımlarıydı… O tanrı sandı, sanrı tanrılaştı, tanrı
yalanlaştı. Yozlaşırken düşünceler, o düştü ve alçaldı…
Derin bir nefes al dostum, bu senin sanrılarındaki resmin nüansları!
Mağaralardaki karanlıktan, şehirlerdeki karanlığa…
Bilinçaltında şekillenen
korkulardan saplantılara dek susmayacak, dinmeyecek, yıkılmayacak bir tabu
yıkılana dek!..
korkulardan saplantılara dek susmayacak, dinmeyecek, yıkılmayacak bir tabu
yıkılana dek!..
İçindeki karanlıktan aydınlığa, şeffaflığından bulanıklığına dek süren
bu kargaşa…
bu kargaşa…
Biçemsiz kurguların panoramik yansımaları hayallerinde seni büyüleyen
ve kışkırtan içten içe… Misyon edinir, misyon dayatırsın körelmişlere. Tıpkı
bir zamanlar sana dayatılanlar gibi…
ve kışkırtan içten içe… Misyon edinir, misyon dayatırsın körelmişlere. Tıpkı
bir zamanlar sana dayatılanlar gibi…
Direnci olmayan bir doğrudan devşirme yalanların neticesinde
yozlaşmakta diğer tüm doğrular ve gittikçe uzaklaşan ütopyalar! Basireti
bağlanmış avlak kadar tehlikede zihnin O ve O’nların mecralarında…
yozlaşmakta diğer tüm doğrular ve gittikçe uzaklaşan ütopyalar! Basireti
bağlanmış avlak kadar tehlikede zihnin O ve O’nların mecralarında…
Perdelerini kapatma gündüze, kapatma kendini gecelere, kedere, kine ve
içine…
içine…
Zihnini verme O ve O’nların ellerine, kendi ellerinle takma boynuna
ipi… Çünkü; ayağını yerden yüksekte tutan o tabureye bir tekme kadar
yakınsın, ya da uzak olduğunu sanırsın! Sanma arkadaş, bil! Düşün!
ipi… Çünkü; ayağını yerden yüksekte tutan o tabureye bir tekme kadar
yakınsın, ya da uzak olduğunu sanırsın! Sanma arkadaş, bil! Düşün!
Kapat gözlerini… Derin bir nefes al, kaburgalarında hissedecek kadar
derin!
derin!
Göğsümüzde kafes taşıdığımız halde özgürlükten bahsetmemiz bile yeteri
kadar açıklıyor her şeyi…
kadar açıklıyor her şeyi…
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=277944555675638&set=a.197069193763175.50499.197053767098051&type=1&theater